Aktif dağıtım işçisinden mektup... "Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz" Herkese merhaba! Direnişteki tüm arkadaşlarıma! Direnişte olmayan tüm arkadaşlarımıza! Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa'daki bu haklı direnişimize katılmayan, bizleri yürekten destekleyip de fiilen destekleme cesaretini gösteremeyen arkadaşlarıma da içten selamlarımı sunuyorum. 26 Ağustos 2001 tarihinden itibaren hakkımız olan sendika faaliyetlerini yürütmek amacıyla direnişe geçtik. Bu haklı mücadelemizi engellemek isteyen patron ve yandaşlarının haksız saldırılarına ve hakaretlerine maruz kaldık. Bize katılmak isteyen arkadaşlarımız işten çıkarılma tehdidiyle sindirilmek isteniyor. Konuşmak, ikna etmek istediğimiz arkadaşlarımızdan hep tepki aldık. Yıllardır beraber çalıştığımız arkadaşlarımız bizlere düşman gibi davrandılar. Şunu iyi biliyoruz ki bu arkadaşlarımızın kendi fikirleri değil. Bunlar içerdeki patron yanlısı insanların kışkırtmaları. Aynı ortamda emek verdiğimiz, aynı sorunları paylaştığımız, haksızlıkları hep beraber yaşadığımız arkadaşlarımızın bizimle aynı fikirleri paylaşması kadar doğal bir şey olamaz. Konuştuğumuz arkadaşların hepsi işten çıkarılma korkusuyla yaşamaktadır. Sendikayı bilmeyen bazı arkadaşlar da sendikayı bir öncü olarak görmektedir. Bunlar geçmişte insan hak ve özgürlüklerine saygılı olduklarını ve bunun kavgasını verdiklerini söyleyen kişilerin, şimdi bazı arkadaşlarımızı sendika faaliyetlerinden vazgeçirmeye çalışmalarından, işten çıkarma tehditleri savurarak psikolojik baskı oluşturmalarından kaynaklanmaktadır. Buununla da yetinmeyip, işçilere sendikal faaliyetin bir terörist eylem olduğunu söylemektedirler. Nitekim sendika üyesi bir arkadaşımız çalışan arkadaşları ikna etmek için gittiği yerde bıçaklanmıştır. Acaba beraberce ekmek kavgası verdiğimiz bu insanların vicdanları rahat mı? Bize yapılan haksızlıkları ve mağduriyeti bir gün onlar da yaşayacak ve kapı önüne konulabileceklerdir. 37 gündür, bütün baskılara ve yıldırmalara rağmen, insanca ve onurlu bir yaşam için sendika faaliyetlerimizi sürdürmekteyiz. Bu işin en kısa sürede çözümlenmesi için tüm demokrat ve duyarlı insanların desteğini bekliyoruz. Herkes bilmeli ki, kararlı ve haklı mücadelemiz bunun üstesinden gelecektir. Bu işin uzamasının kimseye faydası yoktur. Ayrıca bize maddi ve manevi desteğini esirgemeyen TÜMTİS Sendikası'na, ambar işçilerine ve sınıf dayanışması sunan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyorum. Herkes şunu bilmeli ki, hiçbir şeyden yılmayacağız. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. İzmir'den bir Aktif Dağıtım işçisi
Yaşasın enternasyonal dayanışma! Bugünlerde Amerika'nın yaptığı ve amaçladığı tek şey, halkların üzerindeki emperyalist baskıyı sürdürmek ve daha da arttırmaktır. "Terörle mücadele" safsatalarıyla, politikalarına karşı çıkan yoksul ülkeleri korkutmaya, sindirmeye çalışıyor emperyalistler. Ve bunun için, prestijini korumak uğruna kendine saldıranların kim olduğunu bile bilmeden, günah keçisi olarak seçilmiş Afganistan'a savaş açıyor. Bizim dolar uşaklarımız da Amerika'nın bile şaşırdığı bir hoşgörü durumuyla ülkemizi tamamen üs konumuna getiriyor. Bizler, kanlarımızın Amerika'ya satılmasına Ôhayır' diyoruz. O kadar
pervasızlaşan uşak takımı, depremde 40 bin vatandaşının ölümünden sonra
yarıya indirmediği bayrağını, Amerika için onlardan önce yarıya indirdi.
Hatta Amerika biraz üstelese bayrağı katlayıp vermeye bile hazırlar görülebildiği
kadarıyla. Ülkeyi yöneten uşak takımı, "artık Amerika ve Avrupa, insan
hakları konusunda bize baskı yapamaz" diyor, buna seviniyor. Diğer Avrupa devletleri de Amerika'ya yardım edeceklerini söylüyorlar. TC ise daha dünden hazır. Ne de olsa bu sayede efendisine ne kadar güvenilir bir uşak olduğunu gösterme fırsatı bulmuş oluyor. Bizler Amerika'nın halklarına düşman değiliz. Bizler halklara kıyan, halkların akan kanı üzerinden politika yapan düzen zihniyetine karşıyız. Bizler kendi vatandaşlarının kanı üzerinden bile politika yapmaktan geri kalmayan Bush'un ve yardakçılarının yanında değiliz. Afganistan halkının safındayız, Filistin'deki bağımsızlık savaşçılarının yanındayız. Bizler cezaevlerindeki direnişçilerin yanındayız. Direnenlerin, ezilenlerin ve savaşanların yanındayız. Zulmün olduğu her yerde, zulmedenlerin karşısında masum halkların yanındayız. HALKIZ, HAKLIYIZ VE KAZANACAĞIZ. Enternasyonel öfkemizi emperyalistlere karşı bir mayın gibi patlatacağız. Yaşasın
enternasyonal dayanışma! Bir Kızıl Bayrak okuru/Giresun
Kararlılıkla
süren ÖO Direnişi'ne Devrimci tutsakların kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme ve tecrit-izolasyon koşullarına karşı yürüttükleri direniş bir yılını doldurmak üzere. Faşist Türk devleti bu bir yılda eşi benzeri görülmedik zulümle devrimci tutsakları teslim almaya çalıştı. Bu saldırılardan dışardaki destek güçler de nasiplerini aldılar. Devrimci tutsakların direnişini kırmak için katliam, işkence, zorla müdahaleden çeşitli oyunlara kadar birçok yola başvurdular. Direnişi suskunluk fesadıyla boğmaya çalıştılar. Fakat bu bir yıl şunu gösterdi ki, bu saldırılar belli olumsuz sonuçlar yaratsa da, direnişin asıl öznesi ve gücü olan devrimci tutsakların kararlılıklarını kıramamıştır. Devletin her manevrası yeni Ölüm Orucu ekipleriyle karşılanmıştır. Devrimci tutsaklar, 5 Eylül tarihli ortak açıklamada, "Taleplerimiz kabul edilinceye kadar ÖO direnişimiz kararlılıklarını devam edecektir!" diyorlar ve 7. Ölüm Orucu direnişçilerinin sırada beklediğini açıklıyorlar. Şu ana kadar 42'i Ölüm Orucu'nda olmak üzere 72'e devrimci şehit oldu, yüzlercesi sakat kaldı. Ama kararlılığından hiçbir şey kabetmeden süren bu direniş uzun soluklu bir mücadele oldu ve hala devam ediyor. Bu mücadelenin direngenliğini dışarıya taşımak, edilgenlik yaratan kanıksamayı her alanda kırmak zorundayız. Bir yıldır bu direnişin her aşamasında destek olmaktayız. Bir yıldan daha uzun bir süredir hücrelere karşı mücadele yürütmekteyiz. Bu deneyimlerimiz ışığında edindiğimiz tecrübeyi kullanmalıyız. Bıkıp usanmadan bütün olanakları kullanmalıyız. Kamuoyu desteği oluşturacak olan aydınlatma ve bilgilendirme çabamızı küçümsemeden sürdürmeliyiz. Bu amaçla BİR-KAR olarak, Bielefeld'de 15 Eylül günü bir bilgilendirme standı açtık. Sokaktaki insanların üzerinde 11 Eylül'ün şoku vardı. Standımıza ilgi gösterenler Ölüm Orucu direnişi hakkında daha önceden bilgisi olan insanlardı. Stand açmayı daha sonraki haftalarda da sürdürdük. Ölüm Orucu Direnişi'ne vereceğimiz en küçük bir katkının onu büyütmek anlamına geldiği bilinciyle, çalışmalarımızı kesintisiz bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor. Devrimci tutsaklar onurumuzdur! Bir-Kar/Bielefeld |
|||||