06 Ekim '01
Sayı: 29


  Kızıl Bayrak'tan
  Savaşa karşı mücadele

  Emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltelim!

  Emperyalist saldırganlığa karşı öfke büyüyor...

  Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği

  Emperyalizmin hizmetinde daha aktif bir rola arayışı
  Emperyalizme karşı mücadelede geçmişin devrimci deneyimleri...
  Deri işkolunda çalışma ve meslek hastalıkları
  Tekel'de mevsimlik kadın işçiler eylemde

  Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Parti Programı

  Gençlik hareketi
  Habip gül yoldaş şahsında ON'lar anıldı...
  Ölüm Orucu Direnişi 352. gününde sürüyor...
  Sahte umutlar, boş çırpınışlar

  Ortak açıklama: Emperyalist savaşa hayır!

  Belçika'da kitlesel işçi yürüyüşü
  Che; uluslararası devrime adanmış bir yaşam
  Açıklamalardan...
  Mücadele Postasi

 Tüm yazılar

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Kızıl Bayrak'tan

*Emperyalizmin dünya halklarına ve emekçi sınıflara ilan etmiş bulunduğu kirli imha savaşına karşı mücadelenin ihtiyaç ve sorunları yayınlarımızda çeşitli yanlarıyla ele alınıyor. Elinizdeki sayının orta sayfasında ise konunun teorik-programatik yanları üzerinde durularak, konuya yaklaşımın mücadelenin örgütlenmesinde taşıdığı büyük önemin altı çiziliyor.

Sürece ilişkin, her devrimcinin (özelde sınıf devrimcilerinin) hayati önemdeki sorumluluklarını maddeler halinde özetlersek;

Birincisi; ilan edilen savaşın doğrudan devrime/devrimcilere karşı açıldığını kabul etmek, önemini ve kapsamını kavramak ve buna karşı mücadeleye gereken önem ve ciddiyetle yaklaşmak,
İkincisi; bunun için konuyu tarihsel ve bilimsel derinliğiyle kavrama azami çabası göstermek,

Üçüncüsü; emperyalist savaşa karşı mücadelenin örgütlenmesinde, savaş halinin gerektirdiği bir olağanüstü çaba içine girmek,

Dördüncüsü; mücadelenin pratiğine ilişkin tüm gelişme, çalışma, soru ve sorunları hızla yayına ulaştırmak, yayın üzerinden merkezileştirmek...
Özellikle bu son konunun, yayının en etkin biçimde kullanılabilmesinin, artık en küçük bir ihmali, hafifsemeyi, ağırdan almayı kaldıramayacağı görülmek zorundadır.

*Sürecin, görev ve sorumluluklarımızı daha da artıran ve karmaşıklaştıran bir başka olgusu, 1 yılını doldurmak üzere olan Ölüm Orucu direnişidir. Bunun kendisi, bugün Amerika üzerinden ve dünya çapında ilan edilmiş bulunan emperyalist imha savaşının, Türkiye'de çoktandır yürütülmekte olduğunun kanıtıdır. Türkiye'li devrimciler (özelde de devrimci tutsaklar), son 1-2 yıldır açık, kapsamlı ve vahşi bir imha harekatıyla karşı karşıyadır. Tutsak devrimcilerin sistemin bu kirli ve vahşi imha savaşına verdiği karşılık; yani 1 yıldır sürdürdüğü Ölüm Orucu direnişinde ve Ulucanlar'da ve 19 Aralık katliamında gösterdiği yiğitlikler ise, düşmana bile parmak ısırtacak çaptadır.
Türk devletinin devrimcilere ve halka karşı yürüttüğü her vahşi katliamda, Amerika, sonuna kadar arkasında oldu. Hatta pek çok katliamda Amerikan ajanlarının bizzat rol aldığı da biliniyor. Ancak bunlar bugüne dek bir nebze kapalı kapılar ardında kotarılmaya çalışılırken, bugün, tüm emperyalistler ve uşaklarının işbirliğiyle ve açık bir savaş ilanıyla birleştirilmiş bulunuyor. Dolayısıyla, şimdi Türk devletinin, tüm emperyalist ağababalarının açık desteği ve yardımlarıyla, daha pervasız bir tutum içine girmesi beklenmelidir.

* Bunların tümünü kesen ve bir devrimcinin asla akıldan çıkarmaması gereken temel bir gerçeği hatırlatarak bağlayalım:

Gerek emperyalist haydutların gerekse de yerli uşaklarının kudurganlığının nedeni, çürüyen sistemlerinin sonunun yaklaştığını görmelerinin yolaçtığı korkudur. Küreselleşme karşıtı eylemlerin de gösterdiği gibi, sistemin kötülüklerine karşı yükselen her mücadele, hızla anti-kapitalist bir mecraya yönelebilmektedir. Daha doğrusu, yönelmek zorunda kalmaktadır. Sadece dünya proletaryasının değil, tüm emekçi sınıfların ve yoksul halkların kurtuluşu kapitalizmin ortadan kaldırılmasına bağlıdır, bu bağlantı her geçen gün bu kesimler tarafından daha fazla görülmekte, benimsenmektedir.

Zafer şimdiden bizimdir!

* * *

Düzeltme ve özür
Bir önceki sayımızın arka kapağında ÖO şehidi Özlem Durakcan'ın fotoğrafı yerine yanlışlıkla ÖO şehidi Ayşe Baştimur'un fotoğrafı konulmuştur. Bu karışıklıktan dolayı özür dileriz.