Kızıl Bayrak'tan *Emperyalizmin dünya halklarına ve emekçi sınıflara ilan etmiş bulunduğu kirli imha savaşına karşı mücadelenin ihtiyaç ve sorunları yayınlarımızda çeşitli yanlarıyla ele alınıyor. Elinizdeki sayının orta sayfasında ise konunun teorik-programatik yanları üzerinde durularak, konuya yaklaşımın mücadelenin örgütlenmesinde taşıdığı büyük önemin altı çiziliyor. Sürece ilişkin, her devrimcinin (özelde sınıf devrimcilerinin) hayati önemdeki sorumluluklarını maddeler halinde özetlersek; Birincisi;
ilan edilen savaşın doğrudan devrime/devrimcilere karşı açıldığını kabul
etmek, önemini ve kapsamını kavramak ve buna karşı mücadeleye gereken
önem ve ciddiyetle yaklaşmak, Üçüncüsü; emperyalist savaşa karşı mücadelenin örgütlenmesinde, savaş halinin gerektirdiği bir olağanüstü çaba içine girmek, Dördüncüsü;
mücadelenin pratiğine ilişkin tüm gelişme, çalışma, soru ve sorunları
hızla yayına ulaştırmak, yayın üzerinden merkezileştirmek... *Sürecin,
görev ve sorumluluklarımızı daha da artıran ve karmaşıklaştıran bir başka
olgusu, 1 yılını doldurmak üzere olan Ölüm Orucu direnişidir. Bunun kendisi,
bugün Amerika üzerinden ve dünya çapında ilan edilmiş bulunan emperyalist
imha savaşının, Türkiye'de çoktandır yürütülmekte olduğunun kanıtıdır.
Türkiye'li devrimciler (özelde de devrimci tutsaklar), son 1-2 yıldır
açık, kapsamlı ve vahşi bir imha harekatıyla karşı karşıyadır. Tutsak
devrimcilerin sistemin bu kirli ve vahşi imha savaşına verdiği karşılık;
yani 1 yıldır sürdürdüğü Ölüm Orucu direnişinde ve Ulucanlar'da ve 19
Aralık katliamında gösterdiği yiğitlikler ise, düşmana bile parmak ısırtacak
çaptadır. * Bunların tümünü kesen ve bir devrimcinin asla akıldan çıkarmaması gereken temel bir gerçeği hatırlatarak bağlayalım: Gerek emperyalist haydutların gerekse de yerli uşaklarının kudurganlığının nedeni, çürüyen sistemlerinin sonunun yaklaştığını görmelerinin yolaçtığı korkudur. Küreselleşme karşıtı eylemlerin de gösterdiği gibi, sistemin kötülüklerine karşı yükselen her mücadele, hızla anti-kapitalist bir mecraya yönelebilmektedir. Daha doğrusu, yönelmek zorunda kalmaktadır. Sadece dünya proletaryasının değil, tüm emekçi sınıfların ve yoksul halkların kurtuluşu kapitalizmin ortadan kaldırılmasına bağlıdır, bu bağlantı her geçen gün bu kesimler tarafından daha fazla görülmekte, benimsenmektedir. Zafer şimdiden bizimdir! * * * Düzeltme
ve özür |
|||||