06 Ekim '01
Sayı: 29


  Kızıl Bayrak'tan
  Savaşa karşı mücadele

  Emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltelim!

  Emperyalist saldırganlığa karşı öfke büyüyor...

  Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

  Emperyalizmin hizmetinde daha aktif bir rola arayışı
  Emperyalizme karşı mücadelede geçmişin devrimci deneyimleri...
  Deri işkolunda çalışma ve meslek hastalıkları
  Tekel'de mevsimlik kadın işçiler eylemde

  Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Parti Programı

  Gençlik hareketi
  Habip gül yoldaş şahsında ON'lar anıldı...
  Ölüm Orucu Direnişi 352. gününde sürüyor...
  Sahte umutlar, boş çırpınışlar

  Ortak açıklama: Emperyalist savaşa hayır!

  Belçika'da kitlesel işçi yürüyüşü
  Che; uluslararası devrime adanmış bir yaşam
  Açıklamalardan...
  Mücadele Postasi

 Tüm yazılar

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Emperyalistlerin
Beyaz Rusya fiyaskosu

Sömürgecilik, ilhak, işgal, savaş, faşist askeri darbeler emperyalist ülkelerin yüzyılı aşan icraatlarıdır. Yaşanan yenilgiler, ödenen faturalar emperyalistleri yeni yöntemler aramaya zorladı. Bunlardan biri, doların gücüyle istenmeyen yönetimlerin yıkılması ve işbirlikçilerin iktidara getirilmesidir.

ABD emperyalizmi Saddam'ı devirmek için, sözde Irak muhalefetine yıllardır CİA eliyle dolar akıtıyor. Amaç kaleyi içten ele geçirmek. Ancak şu ana kadar bir sonuç alabilmiş değil. Yugoslavya da ise bunu başarabildiler. Miloseviç'i devirmek için CİA'nın kirli oyunları devreye girdi ve milyonlarca dolar harcandı. Sonuçta Amerikan emperyalizmine uşaklık eden bir yönetimi iş başına getirebildiler. Bu tür operasyonlarda CİA'nın kurup denetlediği paravan "sivil toplum örgütler" aktif rol oynuyorlar.

Bu kirli yöntemin denendiği son ülke Beyaz Rusya oldu. Bu ülkede iktidarda olan Lukaşenko hükümeti ABD ve Almanya gibi emperyalistlerin tam denetimine alınabilmiş değil. Bu durum CİA ve Alman istihbaratının Lukaşenko'yu devirmeleri için yeterli bir neden. Yugoslavya da olduğu gibi seçimler aracılığı ile bu kirli hedeflerine ulaşmaya çalıştılar, ancak başaramadılar. Beyaz Rusya örneği, modern sömürgecilerin her zaman amaçlarına ulaşamayacaklarını ortaya koydu.

Kampanyanın başını çeken ABD Büyükelçisi Micheal Kozak'tır. Kozak bazı Orta Amerika ülkelerinde kontra faaliyetlerin organize edilmesindeki rolü ile tanınıyor. Yani bu şahıs bir komplo, provokasyon ve kirli işler uzmanı. Bir diğer etkin isim ise Alman istihbarat şefi Hans-George Wieck. Seçimlerin "demokratik" bir ortamda sonuçlanması (bu onlar için Lukaşenko'nun devrilmesi anlamına geliyordu) için iki emperyalist ülkenin istihbarat örgütleri kolları sıvadılar.

Kampanya sahibinin sesi basın tekelleri tarafından da tam destek gördü. Seçimlerden bir süre önce medya, istihbarat örgütlerinin yönlendirmesiyle, seçimlerde yolsuzluk yapılacağını öne süren yayınlar yapmaya başladı. Bütün bu iddialara rağmen, ortaya tek bir kanıt konulamadı. Seçimleri izlemek için gelen AGİT'in hiçbir heyeti seçimler sırasında herhangi bir yolsuzluk olayına tanık olmadı. Seçim sonucunda Lukaşenko oyların %70'ten fazlasını aldı.

Desteklediği adayın seçimi kazanması için Amerikan emperyalizminin 24 milyon dolardan fazla rüşvet dağıttığı basına yansıdı. Lukaşenko, ABD'den para alan "muhalifler"in listesini yayınladı. Lukaşenko'nun keskin muhalifi olan gazeteci Alexander Fadu'nun dağıtılan seçim rüşvetleri ile ilgili değerlendirmesi de olayın boyutunu gözler önüne seriyor; "ABD muhalefete o kadar büyük destekte bulundu ki, muhalefet delirdi." diyor. Milyonlarca dolar ve iki emperyalist gücün istihbarat örgütlerinin desteğine rağmen, muhalefet koalisyonunun temsilcisi Gonçarik'in aldığı oy oranı %5'lerde kaldı.

Emperyalizmin uşağı Gonçarik, seçimlere hile karıştırıldığını iddia ederek yinelenmesini istedi. Ancak bu "muhalif"in isteğini ciddiye alan olmadı. Basın tekelleri de seçimlere hile karıştırıldığına dair haberler yayınladılar. Ama bu haberlere emperyalistler dahil kimse sahip çıkmadı. CİA'nın Beyaz Rusya'da cömertçe döktüğü dolarlar şimdilik boşa gitmiş bulunuyor.

Beyaz Rusya halkı emperyalistlerin planlarını bozmuştur. Bu, her emperyalist komplonun başarıya ulaşamayacağını kanıtlayan somut bir örnektir. Gözlemciler, Rus halkının Lukaşenko'yu desteklemesini Sovyet dönemi söylemlerini kullanmasına bağlıyorlar. Emperyalistleri rahatsız eden de bu aynı söylemlerdir.

Beyaz Rusya'nın emperyalist-kapitalist sisteme entegrasyon konusunda hayli mesafe aldığı biliniyor. Dolayısıyla Lukaşenko'nun sosyalist olmadığı ortada. Burada dikkate değer olan, Rus halkının söylemde kalmasına rağmen sosyalizmin değerlerine sahip çıkmasıdır. Eski sovyet sistemini tüm çarpıklıklarına rağmen kapitalizme tercih etmesidir.

 


 

Belçika'da kitlesel işçi yürüyüşü...

"İşçilerin birliği Avrupa Birliği'ni yıkacak!"

ABVV-FGTB (sosyal-demokrat eğilimli sarı sendika konfederasyonu) tarafından düzenlenen yürüyüşe 15 bin kişi katıldı. Bu, Avrupa maliye bakanlarının Belçika'nın Luik kentinde 21 Eylül'de yaptıkları toplantıya paralel bir protesto eylemiydi.

Fransa, İsviçre, İtalya, İspanya ve Almanya sendika kortejleri oldukça coşkuluydular. Özellikle CGT sendikası (Fransa) kortejinde Avrupa Birliği karşıtı sloganlar atıldı. "Onlar borsayı seçiyor, bizler de hayatımızı!", "İşçilerin birliği Avrupa Birliği'ni yıkacak!" vb. gibi. Avrupa Birliği'ne yakınlığıyla bilinen ABVV-FGTB yetkilileri, CGT'nin bu tutumunu hoş karşılamadılar. Yürüyüşte çeşitli ülkelerden gelen emperyalist küreselleşme karşıtları da önemli bir kitle oluşturuyordu.

"De S22 vers D14" komitesinin ( "22 Eylül'den 14 Aralık'a" komitesi) 22 Eylül'de düzenlediği yürüyüşe ise 2 bine yakın devrimci katıldı (Türkiye'den TKİP ve DHKC vardı). Polisin bu yürüyüşe çok daha fazla önem verdiği görüldü. Bunun bazı göstergeleri şöyle:

1. Antwerpen kentinden 150 yürüyüşçü olarak bindiğimiz tren Luik'e 10 km kala durduruldu. Herkes dışarı çıkartılarak arandı, kameraya çekildi ve kimlik kontrolu yapıldı. 100 Federal polis tarafından trendeki diğer yolcular da aynı muameleye tabi tutuldular. Polis kayda değer bir şey bulamadığı için, yanında cep bıçağı bulunduran bir kişiyi, pankartını vermemekte direnen bir genci (yürüyüşü düzenleyen komitenin pankartı) ve yanında kimliği olmayan bir göstericiyi gözaltına aldı. TKİP imzalı bildirilere de el koydular.

2. Yürüyüşle alakası olmayan iki gencin gözaltına alınmasının nedenleri son derece gülünçtü. Birisinin kışlık şapka ve hippi giysi ile gezmesi (16 yaşında), diğerinin ise cebinde tornavida, vida türünden malzemeler bulunması (bu ise işten eve gitmekte olan bir oto tamircisi)...

3. Antwerpen'den yürüyüşe giden bir araba 10 km önce durdurulup didik didik arandı, afiş, bildiri ve pankartlara elkonuldu. Belçika Emek Partisi Antwerpen sekreteri de gözaltına alındı.

BİR-KAR/Belçika

 


 

Gözaltına alınan gençlerden biriyle konuştuk...

Amaçları yıldırıcı etki yaratmak

Yürüyüşe ne için katıldın?

- Avrupa'nın kapitalist çapulcularına ait olmadığını, gerçek sahiplerinin bizler olduğunu demokratik haklarımız çerçevesinde anlatmak için...

Niçin gözaltına alındığınızı biliyor musun?

- Cebimde bir cep bıçağı buldukları için gözaltına aldılar.

Polis nasıl davrandı?

- Sert ve kaba bir biçimde. Beni sorgulayan polis ağır suç teşkil eden kişileri sorguladığını söyleyince, ben de "benim cebimde cep bıçağı buldular, buna ne dersin", dedim. Cevap, bugün bunun da aynı suça dahil olduğu idi.

Yürüyüşe gittiğin için pişmanlık duyuyor musun?

- Kesinlikle hayır. Polis zaten bu tür davranışlarla yürüyüşleri engellemek, korkutmak ve dağıtmak istiyor. Demokratik hak ve özgürlürlerimize saldırmaları zaten suç değil mi? O zaman neden pişmanlık duyayım ki?

Bu olaydan çıkardığın dersler neler?

- Benimle beraber gözaltına alınan bir arkadaş, "sakın yılmayasın, bu olanlar seni korkutmasın" dedi bana. Ben de "zaten bu dünyada bir şeylerin yolunda gitmediğini biliyordum" diye cevap verdim. Bizi gözaltına almaları gözümüzü korkutamadı. Tersine, içimizdeki ateşin daha da alevlenmesine yol açtı. Ben de polislerin bir işe yaramadıklarını sanırdım, demek ki yaradıkları bir iş varmış!