06 Ekim '01
Sayı: 29


  Kızıl Bayrak'tan
  Savaşa karşı mücadele

  Emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltelim!

  Emperyalist saldırganlığa karşı öfke büyüyor...

  Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

  Emperyalizmin hizmetinde daha aktif bir rola arayışı
  Emperyalizme karşı mücadelede geçmişin devrimci deneyimleri...
  Deri işkolunda çalışma ve meslek hastalıkları
  Tekel'de mevsimlik kadın işçiler eylemde

  Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Parti Programı

  Gençlik hareketi
  Habip gül yoldaş şahsında ON'lar anıldı...
  Ölüm Orucu Direnişi 352. gününde sürüyor...
  Sahte umutlar, boş çırpınışlar

  Ortak açıklama: Emperyalist savaşa hayır!

  Belçika'da kitlesel işçi yürüyüşü
  Che; uluslararası devrime adanmış bir yaşam
  Açıklamalardan...
  Mücadele Postasi

 Tüm yazılar

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

ABD'nin çıkarları için değil, ABD'ye karşı savaşmalıyız!..

Emperyalizme karşı
mücadeleyi yükseltelim!

Bölge halklarına karşı giriştiği köleleştirme savaşında ABD'ye koşulsuz destek sözü verenlerin, bunu halka ve dünyaya açıklamakta böylesine pervasız davranabilmelerinin altında, karşılarında itiraz edecek bir güç görmemeleri yatmaktadır. Gerçekten de yıllardır, işçi sınıfı ve emekçileri derin bir yoksulluk batağına mahkum eden yıkım programlarını uygulamakta büyük bir güçlük çekmediler.

Türk devletinin bugün altına girdiği taahhütlerin her biri, işçi sınıfı ve emekçilere, on yıkım programından çok daha büyük yıkımlar getirecektir. Bundan kimsenin kuşkusu yoktur. Hatta "savaşın faturası" düzen cephesinde bile dillendirilmeye/tartışılmaya başlanmış durumdadır. Ancak, yıkım programlarının faturası öncelikli ve ağırlıklı olarak iktisadi yıkıma yol açmakta ve bu iktisadi çöküntü nedeniyle sosyal yıkımlar yaşanmakta iken; savaşın faturası iktisadi/sosyal yıkımı daha da şiddetlendirmekle kalmayacak, ödeme listesine işçi ve emekçi gençlerin canı ve kanı da eklenecektir.

Peki ne adına, kimin uğruna harcanacaktır bu canlar? Çok açıktır ki, sadece ve sadece Amerikan emperyalizminin çıkarlarıdır söz konusu olan. Bu öylesine açık ve nettir ki, ilgili ilgisiz her konuda "vatan millet" edebiyatı yapanlar, bugün bundan uzak duruyorlar. Amerika'nın çıkarları dünya halklarının köleleştirilmesinden geçiyor. Kimin tarafından yaratıldığı halen netleşmemiş bulunan bir gerekçeyle, önce Afganistan, ardından da Amerika'nın kara listesindeki diğer bölge ülkelerine saldırı ve işgal planları yapılıyor. Listede yer alan ülkeler, ABD hegemonyasına tümüyle boyun eğmeyi bir biçimde kabullenmeyenlerdir. Gerici yönetici sınıflar buna ne kadar eğilimli olursa olsun, bölgedeki güçlü anti-emperyalist damar durmadan ayaklarına dolanmış, engel çıkarmıştır.

ABD'nin bugünkü saldırı hazırlığı bölgedeki bu damarı kökünden kesme istek ve planlarının bir sonucudur. ABD ve uşaklarının dilindeki "terör" sözünün dünya halkları ve işçi sınıfının dilindeki karşılığı devrimdir.

Anti-emperyalizm, Türkiye halkları, gençliği ve işçi sınıfı içinde de güçlü ve köklü bir yere sahiptir. Bu ülkenin ABD uşağı egemenleri, Ô68'in emperyalizm karşıtlığında somutlanan devrimci ruhunu öldürebilmek için iki kanlı darbeye imza attılar. Yine ABD ve CİA tarafından geliştirilmiş bulunan Türk-İslam sentezi gereği, ülkede ve bölgede dinci gericiliğin örgütlenmesi, kullanılması bu süreçte ayyuka çıkarıldı. Ô77 1 Mayıs'ı, Maraş, Çorum, Sivas katliamları hep bu kirli amaç uğruna, CİA ve MİT marifetiyle gerçekleştirildi. Afgan halkının başına Taliban belasını saranlarla, Kürt halkının bağımsızlık mücadelesine karşı Hizbullah'ın kanlı baltasını kullananlar aynı mantıkla, aynı planla hareket ediyorlardı.Türkiye'de işlenen siyasi cinayetlerden, toplu katliamlardan en az Türk devleti kadar ABD de sorumludur. ABD emperyalizmi, tüm dünya halkları gibi, Türkiye halklarının da katilidir. İktidardaki ABD uşakları bugün bizden, kendi katilimiz için kendimizi feda etmemizi, komşu ve kardeş halklara karşı savaşmamızı istiyorlar.

Bundan da iki taraflı bir yarar umuyorlar: Birincisi; bölge halklarının köleleştirilmesi için yürütülen savaşın tozu-dumanı arasında, Türkiye halklarının köleleştirilme işlemini tamamlamak. İkincisi; İişçi ve emekçileri can derdine düşürerek, ülke kaynaklarının yağmalanmasını hızandırmak ve emek üzerindeki baskı ve sömürüyü artırmaktır. Bunu bugünden görmez ve önüne geçemezsek, amaçlarına ulaşmaları çok da zor olmayacaktır.

Türkiye işçi sınıfı ve emekçiler, üzerlerindeki yıkımı kat kat derinleştirecek, üstelik faturaya çocuklarının canını ekleyecek bu gidişe dur demek zorundadırlar. Amerika dahil olmak üzere tüm dünyada yükselen emperyalizm ve savaş karşıtı mücadelenin ülkemizde de örgütlenmesi ve yaygınlaştırılması zorunludur. Buna en fazla ihtiyacı olanların başında Türkiye halkları, işçileri ve emekçileri gelmektedir. Egemenlerin dediği gibi, Türkiye stratejik bir öneme sahip hale gelmiştir. Ancak onların kastettiği anlamdan farklı olarak, Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin, Türkiyeli devrimcilerin tutumu, tüm bölgedeki dengeleri değiştirebilecek bir öneme sahiptir. Türkiye'den yükselecek bir anti-emperyalist devrimci dalga, bölge halklarının din motifiyle puslandırılmış anti-emperyalist mücadelesinin yolunu aydınlatabilecek, onu devrimci bir mecrada birleştirebilecek güçte olacaktır.

Türkiye işçi sınıfı ve devrimcilerinin, ABD saldırganlığına ve emperyalist savaşa karşı mücadele görevlerine bu bilinçle yaklaşmaları, bunun gerektirdiği ciddiyet ve özveriyle çaba göstermeleri gerekiyor.

 


 

Savaş karşıtı eylem ve girişimlerden...

İzmir: Emperyalist savaşa karşı işçi eylemi

Emperyalizmin kulakları sağır eden savaş çanlarına karşı bir ses de DİSK Genel-İş tarafından yükseltildi. DİSK Genel-İş Sendikası tarafından 1 Ekim günü saat 18:00'de DİSK Ege Bölge binası önünde yapılan protesto eylemine yaklaşık 400 kişi katıldı. Katılanlar arasında sendikaya bağlı işçilerin yanısıra, DİSK'e bağlı sendika şube yöneticileri ve bir grup Sümerbank işçisi de vardı. "Savaşa, yoksulluğa hayır!", "Yaşasın emekçilerin birliği!", "Yaşasın halkların kardeşliği!" sloganlarının atıldığı eylemde basın metnini DİSK Genel İş Ege Bölge Sekreteri Ali Rıza Tekin okudu.

İstanbul: Savaş karşıtı eyleme polis saldırısı

ABD emperyalizminin dünyaya savaş kusma hazırlıklarını yaptığı şu günlerde, dünya işçileri, emekçileri ve ezilen halkları onbinleri bulan katılımlarla eylemler gerçekleştiriyorlar. 29 Eylül'de Türkiye'nin bir kaç ilinin yanısıra İstanbul'da da, Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda bir basın açıklaması yapılmak istendi. Geçen hafta kurulan Savaş Karşıtı Platform'un saat 14:00'de yapmayı planladığı basın açıklamasından önce, alana ve çevresine yoğun bir şekilde polis yığınağı yapıldı. Açıklama için biraraya gelen platform bileşenleri pankart açmak isterken gözaltına alındılar. Daha sonra birkaç kere küçük gruplar halinde biraraya gelerek slogan atan gruplar da polis tarafından dövülerek gözaltına alndılar. Gözaltına alınma sırasında sergilenen terör arabalarda, hastanede ve götürüldükleri Bakırköy Merkez Karakolu'nda da devam etti. Gözaltına alınan 50'ye yakın kişi ertesi gün mahkemeye çıktıktan sonra serbest bırakıldı.

Bu saldırı ile ilgili platformun bazı bileşenleri İHD İstanbul Şubesi'nde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Savaş yanlılarının uyguladığı şiddete karşın savaşa karşı barışı savunacaklarını ve yeni etkinliklerle halkı savaşa karşı olmaya çağıracaklarını belirttiler.

Devlet eyleme saldırarak ABD'ye bağlılığını bir kez daha göstermiş, aynı zamamda ABD'yi destekleme çizgisine karşı çıkılmasına göz yummayacağı mesajını vermek istemiştir.

İzmir: Savaş Karşıtı Platform oluşturuldu

Savaş hazırlıklarının yüksek sesle yapıldığı şu günlerde, savaş karşıtları da sürece kendilerini hazırlamaya çalışmaktalar. Bu amaçla İzmir'de biraraya gelen KESK İzmir Şubeler Platformu, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İzmir Tabip Odası, İzmir Diş Hekimleri Odası, TİHV İzmir temsilciliği, İHD İzmir Şubesi, İzmir Savaş Karşıtları Derneği, PSAKD İzmir Şubesi, Çağdaş Görmeyenler Derneği İzmir Şubesi ve DSİP, EMEP, HADEP, ÖDP, SİP İzmir il örgütleri tarafından savaş karşıtı bir platform oluşturuldu. Platform kuruluşunu 1 Ekim'de İzmir Tabip Odası'nda yapılan basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Platformun kuruluş açıklamasını KESK dönem sözcüsü Alim Murathan yaptı. Ayrıca yapılan toplantı sonucu İzmir'de 14 Ekim'de yapılacak bir mitingin hazırlıklarına başlanılması kararı çıktı.