06 Ekim '01
Sayı: 29


  Kızıl Bayrak'tan
  Savaşa karşı mücadele

  Emperyalizme karşı mücadeleyi yükseltelim!

  Emperyalist saldırganlığa karşı öfke büyüyor...

  Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

  Emperyalizmin hizmetinde daha aktif bir rola arayışı
  Emperyalizme karşı mücadelede geçmişin devrimci deneyimleri...
  Deri işkolunda çalışma ve meslek hastalıkları
  Tekel'de mevsimlik kadın işçiler eylemde

  Savaş, anti-emperyalist mücadele ve Parti Programı

  Gençlik hareketi
  Habip gül yoldaş şahsında ON'lar anıldı...
  Ölüm Orucu Direnişi 352. gününde sürüyor...
  Sahte umutlar, boş çırpınışlar

  Ortak açıklama: Emperyalist savaşa hayır!

  Belçika'da kitlesel işçi yürüyüşü
  Che; uluslararası devrime adanmış bir yaşam
  Açıklamalardan...
  Mücadele Postasi

 Tüm yazılar

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

Habip Gül yoldaş şahsında On'lar anıldı...

Ulucanlar direniş halayı Helvacı'ya taşındı!..

Şanlı Ulucanlar direnişinin üzerinden 2 yıl geçti. Direnişin 2. yıldönümünde şehitlerimiz İzmir'de Habip Gül'ün mezarı başında anıldı. 30 Eylül Pazar günü Habip yoldaşın ailesi, yoldaşları ve devrimci dostları tarafından yapılan anmaya yaklaşık 70 kişi katıldı. Bu arada anmaya katılmak için İzmir'den gelen 23 kişilik bir devrimci grup jandarma tarafından köye sokulmadı.
Helvacı Köyü'nde biraraya gelen kitle, saat 12:30 gibi Habip'in evinden mezarlığa doğru yürüyüşe geçti. Mezarlığa yaklaşıldığında katledilen on devrimcinin resimleri açılarak "Gündoğdu" marşı söylendi. "Habip yoldaş ölümsüzdür!", "Devrim şehitleri ölümsüzdür!" sloganlarıyla mezar başına gelindi.

İlk olarak tüm devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşu esnasında Habip yoldaşın ablası bir şiir okudu. Ardından yine Nazire abla Ulucanlar katliamı, hücre saldırısı, Ölüm Orucu süreci ve 19 Aralık katliamına değinen bir konuşma yaptı. Konuşmada katliamların mantığı teşhir edilerek kınandı ve devrimci iradenin teslim alınamayacağı mesajı verildi.

Konuşmanın ardından Ulucanlar katliamında ölümsüzleşen Ümit Altıntaş'ın eşi Melek Altıntaş, Nazım Hikmet'in "Zafere Dair" şiirini okudu. Ardından Habip'in yaşam öyküsünün anlatıldığı "Habip'in Öyküsü" okundu. Öyküden sonra bir siper yoldaşı tarafından "O an geldi" şiiri okundu. Anma programı Habip yoldaş'ın en sevdiği türkü olan "Drama Köprüsü"nün söylenmesiyle devam etti. Ardından "Avusturya İşçi Marşı" gür bir şekilde söylendi. Son olarak Ulucanlar katilamı sırasında tutsakların kurşun yağmurları ve gaz bombaları arasında halaya durdukları "Omuzdan tutun beni" parçası söylenerek, mezarın çevresinde büyük bir halay oluşturuldu.

Bu arada İzmir'den gelip de jandarma tarafından köye sokulmayan 23 kişilik grubun getirdiği kızıl güller Habip yoldaşın ablası tarafından mezara ulaştırıldı. Kibar abla köye sokulmayan kitlenin durumundan bahsetti ve ardından oldukça anlamlı ve etkili bir konuşma yaptı. Konuşma bittikten sonra getirilen çiçekler mezara bırakıldı.

Oldukça planlı ve düzenli olarak gerçekleştirilen anmada "Habip yoldaş ölümsüzdür!", "Devrim şehitleri ölümsüzdür!", "Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur!", "İçerde dışarda hücreleri parçala!", "Habip, Ümit, İsmet, Abuzer...yaşıyor..." sloganları atıldı.
Anma vesilesiyle Habip Gül yoldaşın, bu yiğit ve örnek devrimcinin, başeğmez komünistin anısı önünde bir kez daha saygıyla eğildik.

SY Kızıl Bayrak/İzmir

 


 

Anmaya katılmak isteyenlere engelleme!

Ulucanlar Cezaevi'nde katledilen on devrimci tutsaktan Habip Gül'ün Helvacı Köyü'nde yapılacak anma etkinliğine katılmak için Pazar günü saat 11:00'de HADEP İl binası önünden otobüsle yola çıkan 23 kişi, Helvacı'ya yakın bir yerde jandarma tarafından durduruldu. Bu keyfi uygulamanın sinyali anmadan günler önce, DİSK'e bağlı bir sendika başkanının jandarma karakoluna anmaya katılmak için yaptığı başvuru sırasında verilmişti. Devlet güçleri anmaya katılmak için gelenlerin engelleneceklerini Habip Gül'ün ailesine de böylece duyurmuştu.

23 kişilik grubun önüne barikat kuran jandarma robokopları köye girişe izin vermeyeceklerini ifade ettiler. Jandarmanın gelenlerin köye girmesini engellemesi tutumu üzerine Habib Gül'ün ablasına devrim şehitleri adına getirdiğimiz 10 gülü verdik. Her türlü engelleme çabasının bizim irademizden daha güçlü olamayacağı bilinciyle hareket ederek, anmayı burada yapmaya karar verdik.

Anma alanına sokulmayanları karşılamaya gelen Kibar abla, jandarma barikatının önünde Habip Gül'ün hayatı ve mücadelesine değinen bir konuşma yaptı. Daha sonra Habip Gül şahsında tüm devrim şehitleri anısına saygı duruşu yapıldı ve "Güneşe Akın" şiiri okundu. Ardından "Devrim şehitleri ölümsüzdür!", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur!" sloganları atıldı Köyde Habip'in mezarbaşında yapılan anmaya katılmak için yanımızdan ayrılan Kibar abla alkışlarla uğurlanarak eylem bitirildi.

İzmir'den bir komünist

 


 

Esenyurt İşçi Evi'nde Ulucanlar anması

26 Eylül Ô99'da sermayenin kanlı uşakları devrimcileri teslim almak gibi ham bir hayalle Ulucanlar'a saldırmıştı. Devrimciler tarihin kendilerine yüklediği görevin bilincinde olarak davrandılar ve ON'ları şehit verme pahasına görkemli bir direnişle düşmana direniş yanıtını verdiler.

Esenyurt İşçi Evi olarak, 30 Eylül pazar günü, Ulucanlar'daki katliamın yıldönümü vesilesiye bir anma etkinliği gerçekleştirdik. Etkinlik devrim şehitleri için saygı duruşu ile başladı. Ardından, Ulucanlar ve 19 Aralık katliam ve direnişlerini yaşamış, devletin tahliye manevrası sonrasında ÖO'nun 265. gününde dışarı çıkmış olan Fatime Akalın, 285. gününde dışarı çıkmış olan Resul Ayaz söz aldılar.

Fatime Akalın, Ulucanlar direnişini ve katliamın nasıl yaşandığını, devletin bu katliamdaki amacını anlatan, tutsakların destansı direnişleriyle bunu boşa çıkarttığını vurgulayan bir konuşma yaptı. Ardından söz alan Resul Ayaz ise, devletin uzun zamandan beri devrimci tutsaklara yönelik saldırılar planladığı ve uyguladığını, bu saldırıların son halkası olarak hücrelere koyup teslim almak istediğini, ama bunu başarmak için en uygun zamanı kolladığını, PKK'nin teslimiyet sürecine girmesi ile beraber devrimci hareketi tasfiye etme planına hız verdiğini belirtti. Ardından işçi ve emekçilerin öncüleri olan devrimcilerin zindanlarda aldığı tutumun kitle hareketi üzerindeki etkisine değinerek, direnişin içeride görkemli bir şekilde devam etmesine rağmen dışarıdaki ruh halinin buna karşılık veremediğini, öncelikle bu ruh halinin kırılması gerektiğini söyledi.

Konuşmaların ardından şiirler okundu ve Ulucanlar katliamı ve oluşan tepkileri-cenaze törenlerini konu alan bir dia gösterimi gerçekleşti. Kısa bir aradan sonra FOSEM'in hazırlamış olduğu Ô96 Ölüm Orucu ve Ulucanlar katliamını konu alan kısa bir belgesel film sunuldu. Ardından çıkan müzik grubu devrimci türküler ve marşlar söyledi. Gruptan bir arkadaş Bakırköy'de yapılan savaş karşıtı gösteride göz altına alınmış olmasından dolayı etkinliğe katılamadı. Müzik grubundan bir arkadaş Spartakisler'den, Bedrettinler'den devralınan direniş geleneğinin bugün de devam etttiğine, yapılan katliamların hiçbir şekilde unutulmayacağına, düzenin her türlü saldırısına, barbarlığına ve yozluğuna karşı direnilmesinin şu günlerde artan önemine değindi.
Devrimci türküler ve marşlarla program sona erdi.