Che; uluslararası devrime adanmış bir yaşam... İki, üç, dört, daha fazla Vietnam!.. Ölülerimiz... Nihat Behram 14 Haziran
1928'de Arjantin'in Rojario şehrinde doğan Che Guevara önce Arjantin'i,
sonra bütün Latin Amerika'yı dolaştı. Dok işçiliği, gemi tayfalığı, hekimlik,
bulaşıkçılık yaparak yurdunun ve kıtasının gerçeklerini yakından tanıdı.
1953 yılında tıp fakültesini bitirdi. Peru'da yerliler hakkında daha önce
yayınlanan bir incelemesi nedeniyle kısa süreli olarak cezaevinde yattı.
Daha sonra devrimcilerin safına katıldı. Gençlik örgütlenmesindeki etkili rolünden dolayı elçilikten atıldı. Guatemala'da kalmayı tehlikeli bularak Meksika'ya gitti. Meksika'da Fidel Castro ve arkadaşlarıyla tanışarak Küba devrimcilerine katıldı. Küba Devrimi'nin en ön saflarında yer aldı. Küba'daki görevleri sırasında öteki Latin Amerika ülkelerine geziler yapan Ernesto Che Guevara, buralarda yeni devrimci eylemlerin örgütlenmesi gereğine inanarak Eylül 1965'te Küba'daki bütün görevlerinden istifa etti. Nereye gittiği bilinmiyordu. Dünya basınında çeşitli varsayımlar yürütüldü. Adı birkaç kez öldüye çıktı. Kayboluşundan dört ay sonra, 1966 Ocak ayında Havana'da toplanan Üç Kıta Konferansı'na gönderdiği demeçle sesi bir kez daha duyuldu. "Amaç, iki, üç, dört, daha fazla Vietnam yaratmak" diyen bu demeç, "Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin..." diyen o ünlü dizelerle sona eriyordu. Bolivya'daydı Che! Bu ülkede bir gerilla savaşı örgütlemekteydi. Niçin Bolivya seçilmişti? Stratejik konumu bu seçimde etkili olmuştu. Bolivya, Güney Amerika'nın merkezinde yer alır. Peru, Şili, Paraguay, Arjantin ve Brezilya ile sınırları vardır. Bu ülkede başarıya ulaştırılacak bir devrim bütün Güney Amerika'yı sarabilirdi. Ancak siyasal açıdan durum biraz daha farklıydı, Che'nin mücadele alanı olarak seçtiği Bolivya'nın tarım bölgelerinde, 1953 toprak reformundan hayli kazançlı çıkanlar yaşıyordu. Bu ülkedeki asıl devrimci güç maden işçileriydi. Bunlar ise Ourdorde Oldo Piaro'da toplanmışlardı. Temel güç olarak köylüleri almak Che'ye pahalıya mal olacak bir yanlıştı. 23 Mart 1967 günü, ilk silahlı çatışma ile Bolivya'da gerilla mücadelesi başladı. Ancak zamansız bir başlangıçtı bu, gerillaların eğitimi yeterli olmaktan uzaktı. Sonraki haftalarda çatışmalar çoğaldı. Mücadelenin yankısı sınırlarını aşarak bütün Amerika'ya ulaştı. "İkinci Vietnam" doğmak üzereydi sanki. Ancak gerillaların durumu iyi değildi, iki gerillanın hastalanması üzerine grup ikiye bölünmüştü. Kuzey bölgesinde eylemlerini sürdüren Che'nin içinde bulunduğu grup Samaipato şehrini birkaç saat için ele geçirerek en önemli zaferini kazandı. Ancak Samaipato eylemi ile Bolivya gerillasının yükselme dönemi kapandı. Ordu kendini toplamaya başlamış, ABD duruma el koymaya karar vermişti. Samaipato işgalinden birkaç gün sonra kıstırma harekatı başladı. Bunun üzerine gerillalar birleşme kararı aldılar. Fakat güneyden kuzeye gitmeye çalışan grup, bir köylünün ihbarıyla tuzağa düşürülüp toplu olarak öldürüldü. 7 Ekim 1967 gecesi ise Kuzey grubu Higyeraa yakınlarında pusuya düşürüldü. Che bacağından yaralı olarak ele geçirildi. 8 Ekim'de Bolivya'lı bir çavuşun kurşunlarıyla efsaneleşti. Sözü Che ile bitirelim: "Yeni
ülkelerin neşeli klarnet sesiyle İren Deniz
"Proletarya
enternasyonalizmi hem bir görev Ernesto Che Guevara (...) Ülkemizde
birey, içinde yaşadõğõ dönemin fedakarlõk dönemi olduğunu bilir; feragata
alõşõktõr. Fedakarlõk ilk kez Sierra Maestra'da ve daha sonra savaşõlan
her yerde öğrenildi; sonra da bütün Küba onu öğrendi. Küba Amerika'nõn
öncüsüdür ve öncü görevi yaptõğõ için, Latin Amerika halklarõna tam özgürlüğün
yolunu gösterdiği için fedakarlõk yapmak zorundadõr. Okuyucuya acayip gelse de, gerçek devrimciyi harekete geçirenin büyük bir aşk olduğunu söyleyebilirim. Bu nitelikten yoksun büyük bir devrimci düşünülemez. Bir önderin karşõlaştõğõ en karmaşõk durumlardan biri, tutkularõyla soğukkanlõlõğõnõ birleştirmek zorunda oluşu ve kõlõ kõpõrdamaksõzõn en zor kararlarõ alabilmesidir. Öncü devrimcilerimiz, bu halk sevgisini yüceltmeli ve bu en kutsal davayõ tek ve bölünmez hale getirmelidirler. Onlar, günlük duygularõn ufak kõrpõntõlarõyla sõradan insanlarõn sevgilerinin düzeyine inemezler. Devrimin önderlerinin yeni yürümeye başlayan, babalarõnõn adlarõnõ bile öğrenemeyen çocuklarõ, devrimin tamamlanmasõ için hayatlarõndaki genel fedakarlõklarõn bir parçasõ olarak ayrõ kalmak zorunda olduklarõ karõlarõ vardõr; arkadaş çevreleri kesinlikle devrimci yoldaşlarõnõn sayõsõyla sõnõrlõdõr. Onlar için devrimin dõşõnda başka bir hayat yoktur. Bu koşullarda, kişi, büyük bir insanlõk sevgisine ve aşõrõ dogmatizm ve soğuk bir skolastisizme düşmemek, kitlelerden kopmamak için güçlü bir adalet ve gerçekçilik duygusuna sahip olmalõdõr. Bu insanlõk sevgisinin günlük bir işe, örnek olacak eylemlere, harekete geçirici bir güce dönüşmesi için her gün çaba göstermeliyiz. Devrimin
ideolojik itici gücü olan devrimci sosyalizmin kuruluşunun dünya ölçüsünde
tamamlanmasõna kadar ancak ölümüyle bitecek olan kesintisiz çalõşmasõ
içinde tükenir gider. En acil görevler yerel ölçüde tamamlandõğõnda devrimci
çabalarõnõ yavaşlatõr ya da proletarya enternasyonalizmini unutursa, önderlik
yaptõğõ devrim, esinlendirici bir güç olmaktan çõkar ve devrimci amansõz
düşmanõmõz olan emperyalizmin çok iyi yararlanacağõ rahat bir uyuşukluğa
düşer. Proletarya enternasyonalizmi hem bir görev hem de devrimci bir
zorunluluktur. Biz halkõmõzõ böyle eğitiyoruz. |
|||||