11 Ağustos '01
Sayı: 21


Kızıl Bayrak'tan
Katillerin el sıkışması

Deprem gerçeği ve devlet

Emperyalizmin yalanları

Ortadoğu
Sınıf ve kitle hareketi
ÇHD İstanbul Şubesi basın toplantısı
Ölüm Orucu Direnişi 296. gününde
Devrimci basın susturulamaz!
Direniş ve devletin son hamleleri
Türk dış politikasının güncel sorunları
Sınıf hareketinin sorunları
Hacı Bektaş şenlikleri
Uluslararasi hareket
PKK-DÇS: Teslimiyet ve Tasfiyeciliği teorileştirme çabaları
Zaferi direniş kazanacak!

Açılım Hukuk Bürosu açıklaması

Mücadele Postasi

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sümerbank işçisinden fabrika önünde kitlesel basın açıklaması...

"Direne direne kazanacağız!"

Fabrikalarının kapatılması üzerine haftalardır direnişte olan Sümerbank işçileri, direnişlerinin 85. gününde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. Daha önce fabrika önünde zincir oluşturma, Türk-İş binasına yürüyüş eylemi gerçekleştiren Sümerbank işçileri 8 Ağustos Çarşamba günü kitlesel bir basın açıklaması yaptılar. Bugüne kadar tamamen kendi dışında devam eden direnişi görmemezlikten gelen Türk-İş yöneticileri de basın açıklamasına katılmak zorunda kaldılar.

Yaklaşık 600 kişinin katıldığı basın açıklamasına, Aliağa Petkim işçileri, Tümtis'e bağlı ambar işçileri, Tekel işçileri ve Tekel içki fabrikası işçileri de destek verdiler. Süreci değerlendiren basın açıklamasında kazanana kadar direnileceğinin mesajı verildi.

Basın açıklamasında sık sık "Direne direne kazanacağız!", "Sümerbank işçisi yalnız değildir!", "Yaşasın sınıf dayanışması!", "Kahrolsun İMF bağımsız Türkiye!", "İMF defol bu memleket bizim!", "Yılgınlık yok direniş var!" sloganları atıldı. Eylem yaklaşık 1 saat sürdü.

Bu basın açıklaması bir kez daha gösterdi ki eylemli süreçler işçilerin moralini, motivasyonunu, direncini daha da yükseltmektedir. Durgun süreçler ise dağılma yaratmakta ve direncin kırılmasında bir etken olmaktadır. Bu durum gözetilmeli ve direnişin mutlaka zafere ulaşması noktasında dikkate alınmalıdır.

İşçiler eylemler yapıldığını, destek verildiğini gördükçe direnişe daha sıkı sarılmakta, moralleri yükselmektedir. Tersi durumda ise kararlılığın yerini karamsarlık almaktadır. Kesinlikle buna izin verilmemelidir.
Ağustos'un 19'unda yapılacak olan dayanışma gecesine iyi bir hazırlığın yapılması direniş için oldukça yararlı olacak ve işçilerin moralini yükseltecektir.

Kurtuluş yok tek başına,
ya hep beraber ya hiçbirimiz!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Yaşasın sınıf dayanışması!

SY Kızıl Bayrak/İzmir

 


 

 

Basın açıklamasında Sümerbank işçileriyle konuştuk:

"Zafer direnen emekçilerin olacaktır!"

- Direnişin bugünkü geldiği nokta üzerine düşünceleriniz neler? Bundan sonrası için ne tür eylem ve etkinlikler düşünüyorsunuz?

1. işçi: Eylemimizi sonuna kadar götüreceğiz. Gidebildiğimiz yere kadar gideceğiz. Bundan sonra düzenleyeceğimiz bir dayanışma gecesi var.

Buradan elde edilecek gelirle de yiyecek ihtiyaçlarımız karşılanacak. Desteğin biraz daha fazla olmasını istiyoruz. Ankara yürüyüşü geceden sonra netlik kazanacak. Ankara'dan şu an haber bekliyoruz. Bugüne kadar herhangi bir haber gelmedi. Biz eylemlerimizi devam ettireceğiz.

Aymasan işçilerinin durumu da bize yakın. Onları yürekten destekliyoruz. Beraber mücadelemizi devam ettirerek beraber kazanmak istiyoruz. Hep elele olmak istiyoruz. Yüreğimiz onlarla. İnanıyorum ki onlar da direndikleri durumda kazanacaklardır.

2. işçi: Ankara yürüyüşünü burada yapabileceklerimizi bitirdikten sonra düşünüyoruz. Daha burada yapılacak çok şey olduğunu düşünüyorum. Bir gece düzenliyoruz. Emek ve dayanışma gecesi. Miting çalışması da olabilir. Bazı arkadaşlarımızın kafasında böyle bir düşünce var. Bunun kararını alabiliriz ama şu anda herhangi bir netlik yok. Eğer buralarda yapacağımızı yapıp da sonuç alamazsak ondan sonra Ankara diyoruz.

Buradan Aymasan işçilerine direnişlerini sürdürsünler diyorum. Zafer direnen emekçilerin olacaktır. Farklı gerekçelerle kapının önüne konulsak da kaderimiz ortak. Sonuçta onlar da biz de mücadele ederek kazanabiliriz. Alanımızı terkedersek yenildik demektir.

3. işçi: 85 gündür buradayım. 85 gündür olumlu-olumsuz birçok şey yaşadım. Ama bugünkü basın açıklaması gözlerimi yaşarttı. Gerçekten insanların buraya gelmeleri, destek vermeleri beni çok duygulandırdı ve apayrı bir atmosfer oldu. Şu anki duygularımı anlatamam.

Ben bu işe başladığım günden beri fabrikanın tekrar açılacağına inanıyorum, yapmacık olarak değil gönülden inanıyorum.

SY Kızıl Bayrak/İzmir

 


 

Türk Hava Yolları
kargo terminalinde baskılar

Merhaba dostlar,

Sizlere Türk Hava Yolları kargo terminalinde temizlik hizmetleri veren Service Group adlı bir taşeron şirketin işçilerini yıldırmak için uygulamaya koyduğu oyunları anlatacağım.

Bu, projede çalışan şef Halil İbrahim Altıntaş'ın belini incitmesinden dolayı bölge müdürü Yılmaz beyden üç günlük izin istemesi ile başladı. Kendisi onbeş günlük senelik izne çıkarıldı. İzni bitmeden 4 Ağustos tarihinde yerine başka bir projeden şef getirildi ve Halil İbrahim Altıntaş'ın işine son verildi. Bir yılı doldurmasına rağmen kıdem tazminatı verilmedi.

Şerif Farımaz, temizlik işçisi ve beş yıldır aynı şirkette çalışıyor. Hiçbir neden gösterilmeden onun da projedeki işine son verildi. Şirketin Kavacık'taki merkezine çağrıldı. Tazminat ödememek için İzmit'te iş önerilmiş, arkadaşımız kabul etmemiş. Zorlayarak imzalatmaya çalıştıkları evrakları imzalamamış. Biz sana beş kuruş vermeyiz, sana iş veriyoruz, git bildiğin yere şikayet et, demişler.

Sıra bizlere geliyor. Türk Hava Yolları temizlik hizmetlerini kendisi vereceği için çok yakında bizlere de aynı işlem yapılacaktır. Zaten altı yıllık işçiyle yeni işçileri de asgari ücret düzeyine çektiler. Projeden %44 artış almalarına rağmen bu arkadaşlarımıza bir lira zam yapmadılar.

Günden güne baskılarını arttırarak, işçileri yıldırarak, işten kendilerinin çıkmalarını sağlayarak, böylece tazminat haklarını gaspetmeye çalışıyorlar. Emeğimizi sömürmekle yetinmeyenler zor yolu ile yasal haklarımız olan tazminatlarımıza da el koymak istiyorlar.

Karar verdik; işverenin bütün baskılarını ve üzerimizde oynamak istediği oyunları boşa çıkararak, bu emek ve insanlık onuru mücadelemizden mutlak zafer ile çıkarak, işçi sınıfının örgütlü gücünün karşısında hiçbir gücün duramayacağını dosta düşmana göstereceğiz.

Yaşasın işçilerin örgütlü mücadelesi!

SY Kızıl Bayrak okuru bir kargo çalışanı

 


 

Tariş mitinginde 40 bin kişi haykırdı:

"İMF defol!, Hükümet istifa!"

9 Temmuz tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilen Tarişbank, İMF programıyla tarımın çökertilmek istendiğini gözler önüne seren yeni bir örnek olmuştu. Bu gelişmeler üzerine 3 Ağustos'ta Alsancak Gündoğdu Meydanı'nda 16 birlikten oluşan Ziraat Odaları ve Tariş ortakları tarafından büyük bir çiftçi mitingi yapıldı.

Mitingi öncesi Bergama'dan temsili düzeyde başlayan yürüyüş, İzmir'in içinden ve çevre illerden katılımlarla, akşam 18:00'de Gündoğdu Meydanı'nda biraraya gelinerek mitinge dönüştürüldü. Mitinge yaklaşık 40 bin kişi katıldı.
Mitingde genellikle İMF ve hükümet karşıtı sloganlar atıldı. Bu, insanların İMF politikalarına olan tepkisini ifade ediyordu. Sümerbank işçilerinin kendi pankartlarıyla katıldıkları eyleme, Bank-Sen, DİSK Birleşik Metal-İş, Türk-İş ve Hak-İş sendikaları da pankartlarıyla katıldılar. "Ankara, Ankara duy sesimizi/Bu gelen çiftçinin ayak sesleri!", "Hükümet istifa!", "Kahrolsun İMF!", "Susma sustukça sıra sana gelecek!" vb. sloganlarının atıldığı eylemde, "Çalışanlar sokağa, hortumcular Laila'ya/Koop-İş", "Dünya Bankası çiftçiyi köle yapamayacak", "Tarişbank İMF'ye kurban edildi", "Uyuyan dev uyandı" yazılı dövizler taşındı.

Eylemde en çok dikkat çeken ve öne çıkan durum, kürsüden çiftçilere seslenmek isteyen bir grup DYP'li milletvekilinin yuhalanması ve kürsüye içi su dolu pet şişelerin atılması oldu. Milletvekillerinin kürsüye çıktığı sırada kürsünün önünde izdiham yaşandı. Bu da köylünün politikacılara olan tepkisini göstermesi açısından dikkate değer bir gelişmeydi.

Miting, kürsüden sergilenen tiyatro oyunu, halk oyunları ve müzik dinletisinin ardından son buldu.

SY Kızıl Bayrak/İzmir

 


 

"Öncelikle birlik ve beraberliğimizi sağlam kurmamız lazım"

Bizler Komsa işçileri olarak greve çıktık. Grev bittikten sonra işbaşı yaptık. Fakat daha sonra patron rahat durmadı. Bir ay arayla 20, 27 ve 47 sendikalı arkadaşımızın işine son verdi. Sendikadan istifa etmesi için bazı arkadaşları da satın almaya çalıştılar. Bunu kabul etmeyen arkadaşlarımız bu haksızlıklara boyun eğmemek için kendileri işten çıktılar.

Patron kalan arkadaşlarla birlikte beni Komsa AŞ bünyesinde faaliyet gösteren GES adlı şirkete geçirmek istedi. Bu, 48 kişi kalan az sayıdaki sendikalı işçiyi tasfiye etmek için oynadıkları bir oyundu. Biz buna karşı, sendikalı arkadaşları usulüne uygun olarak kanuni yoldan sendikamızla beraber geçirin dedik. Bunu kabul etmediler. 6. ayın 15'inde bize yeniden teklif geldi ve ayın 22'sine kadar bir hafta süre verdiler. Ne olduysa, birden bire çarşamba günü toplantı yaparak Haziran'ın 21'inde süre doldu dediler.

İçimizden bizi satanlar olmasına rağmen çoğunluk bunu kabul etmedi.

Haziran'ın 21'i akşamı paydos ettik. Sabah işe gittiğimizde bizi içeriye almadılar. İşimize son verildi. Patron haklarımızdan sadece kıdem tazminatını veriyor, ihbar tazminatını ise nasıl alırsanız alın diyor. Aradan bir aydan fazla zaman geçmesine rağmen bizi sürekli oyalayıp durdular. Biz de patronları mahkemeye verdik.

Mahkeme yoluyla kalan haklarımızı almayı düşünüyoruz. Tabii Türkiye'de yaşıyoruz. Mahkemenin ne kadar zaman sonra sonuçlanacağı malum. Ben çalıştığım iki sene boyunca, ne yazık ki Türkiye'de sendikalaşmanın öldüğünü gördüm. Başka olaylara da şahit oldum. Ümraniye'de tekstil üzerine çalışan bir işyerinde sendika var, ama nasıl sendika! Burada çalışan sendikalı arkadaşların aldıkları ücret TİS öncesi 130 milyondu. Sendikasız olanlar ise 180 milyon alıyorlar. Bir de diğer haklardan faydalanıyorlar.

Buradan sendika başkanlarına seslenerek bu yaşananları göstermek istiyorum. Komsa'da sendikalaşma faaliyeti başlamadan bitti. Buna seyirci kalan sendika başkanlarına sesleniyorum. Aldıkları maaşı adam gibi haketsinler. Görevlerini layıkıyla yapsınlar. Yapmazlarsa bütün üyelerini zamanla kaybedecekler. Sendika başkanı bize grevde iken 57 bin üyemizle arkanızdayız dedi. Komsa'da 130 sendikalı kaldı ve artık sendika bitti.
GES'e geçme sürecinde ise, 48 sendikalıdan 12'si bunu kabul etti. Üye sayısı 36'ya düştü. Daha sonra 18 kişi sendikaya üye oldu. İçeriye girenler yaklaşık olarak 17'ye çıktı. Şu anda içerde çalışanların sayısı 100'e yakın.

Onlara Komsa işçisi arkadaşlarım adına da sesleniyorum. Çok geç kalınmasın, yoksa hem güveni hem üyeyi kaybederler. Üye olmayınca sendika da olmaz.

Komsa'da yaşadıklarımız bütün işçi kardeşlere bir deneyim olsun. Öncelikle kendi aramızda birlik ve beraberliğimizi sağlam kurmamız lazım. Her vurulduğunda çelikleşen demir gibi olmalıyız. Ama en önemlisi, bizlerin hak alma mücadelesinde kararlı olmasıdır.

Bundan sonra sendika başkanlarıyla anladıkları dilden konuşmalıyız. Bundan da anlamıyorlarsa, onları aşağı indirmesini bilmeliyiz.

İşten atılan bir Komsa işçisi
25 Temmuz Ô01

 


 

Eylem ve etkinliklerden kısa kısa...

Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinden eylem

Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri yaz okulu soygununa karşı eylem yaptı. Dekanlık binası önünde toplanan öğrenciler, "Eğitim hakkımız enellenemez!", "Kobay değil, öğrenciyiz!", "Parasız bilimsel, anadilde eğitim" yazılı dövizler taşıdılar. Alkışlarla Mimarlık Fakültesi'ne yüründü. Yapılan basın açıklamasında; yaz okulu kayıtları için "bağış" adı altında 15 milyon lira alındığı belirtilerek şunlar söylendi: "Parayı vermeyen öğrencilerin kayıtları yapılmadı. Bu paraların bizlere burs olarak geri döneceği vaat edilmesine karşın ihtiyacı olan birçok öğrenci bu paradan yararlanamadı."

Kadın örgütlerinden direnişe destek

Ölüm Orucu eyleminin 290. gününde, çeşitli kitle örgütlerinin bulunduğu kitle 4 Ağustos Cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler. Yapılan açıklamada "Biz kadınlar olarak 19 Aralık saldırısını yaşayan kadın mahpuslara aylardır dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. Ne yazık ki onlardan bazılarına artık hiç ulaştıramayacağız biliyoruz. Ancak yaşam devam ettikçe umut da devam ediyor."

Ersin Nakış'ta direniş

İstanbul Merter'de kurulu olan Ersin Nakış'ta 65 işçi çalışıyor. Sendikal çalışma yapan işçilerden 15'i işten çıkartıldı. Bunun üzerine işçiler işyerini işgal ederek üretimi durdurdu.

Hiroşima'nın yıldönümünde eylem

Hiroşima'ya atom bombasının atılması yıldönümünde Green Peace üyeleri İncirlikte eylem yaptı. 11 kişinin gerçekleştirdiği eylemde eylemciler kendilerini İncirlik Hava Üssü'nün giriş kapısına zincirledi. "Yıldız Savaşlarını Durdurun!" yazılı pankart açarak tişört giydiler. Jandarmanın saldırısı sonucu güçlükle gözaltına alınan eylemcilerin yaptığı açıklamada, "ABD'nin yıldız savaşları programının ateşleyeceği nükleer silahlanma yarışı dünyaya çok şey kaybettirecek" denildi.

Katil Şaron protestoyla karşılandı

İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda Halkevleri'nin Şaron'un Türkiye'ye gelişini protesto etti. 40 kişinin katıldığı eylemde yapılan basın açıklamasıyla, Türkiye'nin Şaron'u kabul etmesi protesto edildi. Açıklamaya müdahale eden polis protestocuları terör estirerek gözaltına aldı.