Fatime Akalın: Niğdeden ambulansla getirilmiş. Yolculuk
bir hayli yıpratmış. 27 kilo. Yürümekte denge kaybı nedeniyle zorluk çekiyor.
Gözlerde bulanıklık var. Bilinci açık. Olayları hatırlattıkça ancak hatırlayabiliyor.
Konuştuğunu az sonra unutabiliyor. Sevgi Erdoğan: Direnişe dışarıda, Küçük Armutludaki
direniş evinde devam ediyor. Bilinci açık. 19 kilo. İç organlarında kasılmalardan
dolayı ağrılar var. Nefes almakta zorlanıyor. Ayağa kalkamıyor. Günde
3 bardak sıvı alabiliyor. Gökhan Özocak: Direnişe İzmirde, TAYADlı Abdülbaki
Yusufoğlunun yanında devam ediyor. Akciğerlerinde ve sırtta ağrılar
var. Gözlerinde belli bir yere odaklanma yaşanıyor. Sık sık kalpte çarpıntı
ve nefes darlığı mevcut. Yataktan tek başına kalkamıyor. Serhat Karadumanlı: Direnişe İzmir Yeşilyurt Devlet Hastanesinde
devam ediyor. Nurhak Talay: Zorla müdahale edildi. Yanlış kan verildiği
için beyin felci geçirdi. Yürümekte güçlük çekiyor. Veli Güneş: Zorla müdahale edilmeye çalışıldı. Bilinci
yerinde. Diren Kırkoç: Tedaviyi kabul etmiyor. Gözleri donuk, bulanık
görüyor. Kısmi felç geçirdi, sol tarafını hissetmiyor. Yürüyemiyor. Yoğun
baş ve eklem ağrıları var. Ganime Bozlu: Tedaviyi kabul etmiyor. Yerinden kalkamıyor.
Deri dökülmesi var. Bir kulağı duymuyor. Tek gözünde sorun var. Meral Şahin: Tedaviyi kabul etmiyor. Konuşmakta güçlük
çekiyor. Hatice Köşker: Bilinci gidip geliyor. Görme bozukluğu var.
Kulakları duymuyor. Halil Aksu: Zorla müdahale edildi. Bilinç kaybı yaşadı. İzmit Devlet Hastanesi: Serdar Salman: ÖO 4. ekibinden. Zorla müdahale edildi.
Bilinci kapalı. Konuşamıyor. Etrafa boş boş bakıyor. Orhan Budak: Bilincini kaybetti. Bugüne ait hiç birşey
hatırlamıyor. Muharrem Horoz: 3 Haziranda bilinci kapanınca hastaneye
kaldırılarak müdahale edildi. Kendine geldiğinde serumu çıkarıp attı.
Şu an durumu ağır. Doğan Karataştan: Zorla müdahale sonucu bilinç kaybı var.
Ailesi yanına alınmıyor. Esmehan Ekinci: Aşırı kilo kaybı. Ayaklarını kullanamıyor.
Halsizlik, uyuşma, kas ve kemik ağrıları var. Savaş Kör: Müdahale sonrası son 5-6 yılını hatırlamıyor.
Kuyruk kemiğinde delinme var. Yürümekte ve konuşmakta güçlük çekiyor. Bülent Öner: Vücutta uyuşma, eklem ve baş ağrısı var. Sıvı
alımı normal. Erol Altıokka: Unutkanlık, aşırı kilo kaybı var. Yürüyemiyor. Ersin Eroğlu: Aşırı halsizlik, baş dönmesi, aşırı kilo
kaybı, kulaklarda çınlama var. Hasan Çepe: Bilinci gidip geliyor. Aşırı kilo kaybı var.
Bulanık ve çift görüyor, ışığa ve sese karşı aşırı duyarlılık, göğsünde
şişlik var. Osman Kaan: Kanlı ishal başladı. Halsizlik, baş dönmesi,
göz kararması, kas ve kemik ağrıları var. Muzaffer Acunbay: Görüşe sandalye ile geldi. Gözlerinde
problem var. Su ve şeker alabiliyor, ayakta güçlükle durabiliyor. İnayet Kandemir: Bilinci açık. Kalpte ağrılar var. Gözlerde
problem yaşanıyor. Nuray Özçelik: Yer yer vücutta ağrılar var. Gözlerde sorun
yaşanıyor. Makbule Akdeniz: Kansızlık. Eller su topluyor.
Yeni Ölümlere izin vermeyeceğiz!
Saat 14:00de Emek Sinemasının önünden sloganlarla yürüyüşe
geçen öğrenciler basın açıklaması yapmak istedikleri Galatasaray Lisesinin
önüne geldiklerinde devletin kolluk güçleri ile karşı karşıya geldiler.
Polis öğrencilerin basın açıklamasını okumasını engelledi. 30un
üzerinde öğrenci Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz! sloganlarıyla
yaka paça göz altına alındı. Eylemde, Yeni ölümlere izin vermeyeceğiz!, İçerde,
dışarda hücreleri parçala! sloganları atıldı. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
İçerideki, dışarıdaki hücrelere
karşı durmak
Derinleşen ekonomik ve rejim kriziyle birlikte sarsılan egemenler, düzlüğe
çıkabilmek için daha da saldırganlaşıyorlar. Her alanda (ekonomik, siyasal,
kültürel, ahlâki vb.) emekçi halkı biraz daha uçurumun dibine itiyorlar.
İşsizlik, yoksulluk, zamlar, KHKlar, grev yasakları, sahte sendikalar,
özelleştirmeler, basına sansür, işkenceler, gözaltılar, tutuklamalar ve
yine biz öğrencilere, haraç zamları, eğitime ayrılmayacak bütçeler, soruşturmalar
ve kışlaya çevrilen üniversitelerle yapılmak istenen, halkın yaşamını
cendereye alıp hücreleştirmektir. Cezaevlerinde de tutsaklar hücrelere
atılarak düzene hiçbir zararı dokunmayacak, egemenliklerine karşı çıkmayacak,
tredmanlarla uysallaştırılmış, insan olmaktan çıkmış insanlar yaratılmak
isteniyor. Direniş şehitlerle ve sakat kalmalarla devam ediyor. Devlet,
zorla tıbbi müdahale yöntemini kuanarak, tutsakları ömür boyu yaşayacakları
sakatlık ve hastalıklara mahkum ediyor. Ölümlerine izin vermeyerek, her
günü, her saati, her anı ölümden beter bir hale getiriyor. Zorla müdale
ederek 50nin üstünde tutsağın sakat kalmasına neden oluyor. Böylece
vahşi katliamlarına zorla müdahale işkencesini de ekleyerek nasıl bir
barbarlık düzeninde yaşadığımızı gösteriyorlar. Yine artık ömürleri boyunca normal bir insan olamayacak, yalnız yaşayamaz
hale gelen tutsakların cezaları ertelenerek; hem kamuoyunda yanılsama
yaratılmaya çalışılıyor, hem de tutsakların ve yakınlarının yaşamları
işkenceye çevriliyor. Süren Ölüm Oruçları, her gün, her saat, her an yeni
ölümlere ve sakat kalmalara gebe. Biz gençler, tutsakların haklı ve meşru
taleplerine sahip çıkacak ve bunları her fırsatta dile getireceğiz. Tutsakların
taleplerinde somutlanan insani yaşam hakkıdır. İnsani yaşam hakkımızı
savunuyor, geleceğimize sahip çıkıyoruz. Hücrelere atılmak istenen tüm
toplumdur. Bu yüzden hücrelere girmeyeceğiz, direneceğiz! İçerideki, dışarıdaki
hücrelere karşı durmak hak ve görevimizdir. Çağdaş, demokratik bir kimlik
ve kişilik açısından bu noktada hiçbir tereddüt olmaz, olmamalıdır. Tüm demokrasi güçlerini ve duyarlı halkımızı, tutsakların taleplerini
sahiplenmeye, yaşanan ölümlere ve sakat bırakılmalara seyirci kalmamaya
çağırıyoruz. İstanbul Üniversiteleri Öğrencileri
İzmir Hücre Karşıtı Platformun
eylemi
Eylem saat 13.30da Konak Sümerbank önünde saygı duruşuyla başladı.
Okunan basın metninde cezaevlerinde yaşanan son durum aktarıldı. Eylemde; Devrimci tutsaklar onurumuzdur!, İçerde, dışarda
hücreleri parçala!, Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber
ya hiç birimiz!, Yaşasın devrimci dayanışma!, Zindanlar
yıkılsın tutsaklara özgürlük! vb. sloganlar atıldı. SY Kızıl Bayrak/İzmir |
|||||