16 Haziran'01
Sayı: 13


  Kızıl Bayrak'tan
  Kızıl Bayrak 7 yaşında!..
  9 Haziran mitinginin gösterdikleri
  Yeni Ölüm Orucu ekipleriyle direnişi büyütüyoruz!
  ÖO Direnişi 240. gününde sürüyor
  KESK yönetiminin yasak savma çizgisi...
  Kamu emekçileri hareketi
  Meclisten geçen "ek bütçe" krizin faturasıdır!
  Sınıf ve emekçi hareketi
  Özelleştirme saldırısı ve TELEKOM işçilerinin mücadele platformu
  Aymasan işçileri işçi sınıfı adına direndikleri bilinciyle hareket etmelidir!
  Gençlik
  Krizi burjuvazi değil işçi sınıfı ve emekçiler yönetiyor
   Uluslararası hareket
  "Kararlıyız, kazanacağız"
  '84'ten '01'e bir gelenektir zindanlarda direniş!
  Süleyman Yeter davası sürüyor...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

  Kızıl Bayrak'tan...

 

Yeni RTÜK yasası büyük gürültüler arasında çıktı. Gerek burjva medya gerekse de burjuvazinin kalbur tabakasının kulübü TÜSİAD’dan gelen itirazlara rağmen yasanın çıkarılabilmesi garip görünse de bir mantığı var. Zaten TÜSİAD yasa çıktıktan sonra internet “suçları”nı tanımlayan maddeler üzerindeki itirazını belirtmiş oldu. Her zamanki gibi, Avrupalılaşma ve demokratikleşme üzerine nasihatlerden ibaret bu itirazın göstermelik olduğu ortada.

Medyanın itirazı biraz para cezalarının ağırlaştırılmasıyla bağlantılı olmakla birlikte, nasılsa yine başkalarından çıkarabilecekleri için çok da ciddiye almış görünmüyorlar. Zaten yasanın ele aldığı diğer maddeler ne bir yenilik taşıyor, ne de burjuva medyayı bağlıyor. Atatürk ilkeleri, genel ahlak, Türk aile yapısı vd.ne “aykırılık” suçları diye tanımlananların hem önceki yasada da yer alması hem de bizzat yasakoyucu tarafından sistemli işlenen bir suç olması nedeniyle tümüyle göstermelik, tümüyle kamuflaj işlevi taşıdığı açık. Atatürk ilkeleri denilen “altı ok”, Atatürkçü iktidarlar tarafından kırıla kırıla her halde geriye sadece “milliyetçilik” oku kaldı. Onu da tamir edip edip kullanıyorlar. Sınıflı bir toplumda aile yapısının da ahlak kurallarının da genel olmadığı, her sınıfta farklı şekillendiği egemenler tarafından da bilindiği halde bu tür tanımlarda ısrar, egemenlerin ahlakının, aile yapısının vb. genel-bağlayıcı kabul edildiğini ifade ediyorsa eğer, burjuva medya onun genelleşmesinde en büyük pay sahibi olduğuna göre bu yasa gereği sürekli ödüllendirilmesi gerekecek.

Diğer bütün maddelerin, önceki yasada olduğu gibi yenisinde de devrimci basını bir de ağırlaştırılan cezalarla dizginleme amacı taşıdığı açıktır. Gerçi bu kadar hayalperest olmamaları gerekir. Hiç bir ceza ölümden daha ağır olamayacağına ve bu ülkede devrimciler sürekli bir ölüm (en hunhar katliamlarla hem de) tehdidi altında tutulduğuna göre, yasa, devrimci basından ziyade ilerici-muhalif basının sesini kısma, solda ayrışmayı derinleştirerek reformist solu tümüyle düzen sınırları içine hapsedip ehlileştirme amacına hizmet edebilecektir. Bizce, güdülen asıl hedef budur.

Devrimci basının (özelde gazetemizin) işçi sınıfı ve emekçileri uyarma görevini dün olduğu gibi bugün ve yarın da yerine getirmekten vazgeçmeyeceği, tereddüt etmeyeceği açıktır. Bu yasa saldırısına vereceğimiz yanıt, yayın faaliyetlerimizi öncesinden daha sıkı, daha güçlü sürdürmek olacaktır. İşçi ve emekçiler cephesinden de, devrimci basını daha üstten sahiplenmek olmalıdır. Burjuvazinin, özelde burjuva medyanın işçi sınıfı ve emekçilerin yaşamına, ahlaki değerlerine sistemli saldırıları ancak kendi iletişim araçlarının yaygın kullanımıyla dizginlenebilecektir.

Yayınını tüm ceza tehdit ve yaptırımlara, tüm yasal ve yasadışı saldırılara karşı 7 yıldır aralıksız sürdüren gazetemizi, bundan böyle de işçi sınıfı ve emekçilere hizmetinde hiç bir aksamaya izin vermeden sürdürme kararlılığında olduğumuzu söylemeye bile gerek yok. Ancak hiç bir şey olmamış gibi de davranmayacağız. Tüm çalışanlarımızın, tüm okurlarımızın bu aynı bilinçle gazetemizin daha yaygın dağıtımı ve satışı için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyoruz.