26 Mayıs'01
Sayı: 10


  Kızıl Bayrak'tan
  Sınıf hareketi ve sendikal ihanet çetesi
  Türk-İş'in başındaki hain çete işçileri her zamanki gibi yine sattı
  TÜSİAD oligarkları yine "demokrasi istedi!
  Kamu emekçileri hareketi
  Direniş bayrağı cam işçisinin elinde
  İzmir Sümerbank'ta özelleştirme saldırısına karşı direnişte
  Ölüme, zulme, işkenceye karşın Ölüm Orucu Direnişi sürüyor!..
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/5
  Devrimci yayın organlarının ortak açıklaması:
  Düzenin zindan politikaları ve devrimci direniş
  Uluslararası hareket
  20 yıldır tutsak devrimci Mamia Abu-Jamal'in davası yeni bir aşamaya girdi...
  Ekim Gençliği'nden
  Paris Komünü: "Toplumsal devrimin şafağı"
  "Gestapo devleti"
  Mücadele Postası


Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İzmir Sümerbank’ta
özelleştirme saldırısına karşı direniş

Sümer Holding AŞ’ye bağlı olan İzmir Basma İşletmesi, Türkiye’nin en köklü ve eski işletmelerinden biri olma özelliğine sahip. Yıllardır özelleştirilmesi gündemde olan Sümerbank’a yaklaşık 1986 yılından beri işçi alınmamakta. Türk-İş’e bağlı TEKSİF Sendikası’nda örgütlü olan Sümerbank işçilerinin sayısı bu uygulamayla birlikte bugüne kadar sürekli azaldı. Bir zamanlar 3 binin üzerinde işçinin çalıştığı fabrikada bugün işçi sayısı yalnızca 625’tir.

Özelleştirme saldırısının pervasızlaştığı en kârlı işletmelerin özelleştirildiği-özelleştirilmeye çalışıldığı (Telekom, İsdemir, Erdemir, Emlakbank vb.) bugünlerde Sümerbank’ın da özelleştirilmesine de hız verildi. Fabrikalarının özelleştirileceğini, üretimin durdurulup kendilerinin süresiz izne çıkarılacağını haber alan işçiler, iki haftayı aşkın bir süredir yaptıkları çeşitli eylemlerle tepkilerini dile getirmekteler. İlk başlarda öğlen paydosları ve iş çıkışlarında basın açıklamaları ve oturma eylemi başlatan işçiler, yaklaşık bir haftadır eylemlerini fabrikayı terketmeme direnişi olarak sürdürüyorlar.

Yıllardır işçi alımının olmamasından kaynaklı olarak, fabrikada çalışan işçilerin yaş ortalaması oldukça yüksek. İşçilerin bir kısmının emeklilik yaşı dolmuşken, büyük bölümünün ise emekliliklerine birkaç yıl var. İşten atıldıkları durumda bu yaştan sonra başka bir işe girmelerinin oldukça zor olması işçileri mücadeleye zorlayan başka bir etkendir.

İşletme, Ekonomi Üniversitesi kurulacağı gerekçesiyle, İzmir Ticaret Odası’na peşkeş çekilmeye çalışılıyor. Bunun yanısıra işçiler burasının SİT alanına girdiğini, buraya üniversite inşaa edilemeyeceğini, imar durumunda ise buranın ticaret merkezi olacağını ifade ediyorlar. Öte yandan, üniversite kurulsa bile (ki bu özel bir üniversite olacak), buralarda kendi çocuklarının değil binlerce dolar karşılığında yalnızca zengin çocuklarının okuyabileceğini söylüyorlar.

İşletme genel müdürü, doldurulması için dağıttığı formla, işçilerin önüne üç seçenek koymakta ve herkesin bunlardan birini tercih etmesini istemekte. Seçeneklerden birincisi, emeklilik yaşı dolanların emekli olabileceği, ikincisi çıkışını isteyenlerin tazminatlarıyla birlikte ayrılabileceği, üçüncüsü ise isteyenlerin diğer illerdeki (Nazilli, Antalya gibi) işletmelerde çalışabileceği şeklindedir. Böylelikle işçileri kendi içlerinde bölüp özelleştirme saldırısının hızlandırılması hedeflenmektedir.

Üretimin durdurulup, işçilerin süresiz izne ayrılması üzerine artan eylemlilikler, yaklaşık bir haftadır fabrikayı terketmeme eylemi biçiminde sürmekte. İşçiler günlerdir aileleriyle birlikte fabrikayı terketmemekte, fabrika bahçesinde yatıp kalkmaktalar.

Direnişin bu boyutlara ulaşması İzmir’de belli bir ilgi toplamakta. Sendikalardan DKÖ’lere, üniversite öğrencilerine kadar birçok kesim sürekli destek ziyaretleri gerçekleştirmekteler. Ayrıca fabrikanın ana yol üzerinde bulunması, ses düzeninin iyi olması, yoldan geçenlerin büyük ilgisini toplamakta. Günde yüzlerce araç, özellikle işçi servisleri ilgi göstererek, kornalarla ya da el sallayarak, direnişi selamlamaktalar.

Direnişin diğer fabrikalara yayılması, işçi-emekçilerin gündemine sokulması ve sınıf dayanışmasının örülebilmesi yakıcı bir görev olarak durmaktadır önümüzde.




Direnişteki Sümerbank işçileriyle konuştuk:

“Kazanana kadar buradayız!


- Direnişi anlatır mısınız?

1. işçi: Gördüğünüz gibi biz burada 625 işçi ekmeğimizin peşindeyiz. İşlerimiz durdurulmuş durumda. Genel müdürlüğün hepimizi ücretli izne ayırması sonucunda üretim durduruldu. Şu anda bizler ücretli izindeyiz, fakat fabrikamızı terketmeyeceğiz. Bu bizim kesin kararımız. Burası İTO’ya hibe edilmeye, peşkeş çekilmeye çalışılıyor. Sümer Holding devletin, milletin malıdır. Ama malesef burası Ekonomi Üniversitesi adı altında peşkeş çekiliyor. Buraya ekonomi üniversitesi değil de gökdelenler dikilecek. Burası imar durumunda ticaret merkezi olacak. Sesimizi heryere duyurcağız ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Gelen desteklerden son derece mutlu oluyoruz. Bizi daha çok güçlendiriyor.

2. işçi: Burada çalışan 625 işçi Cuma gününden itibaren ücretli izne ayrılıyor. Ayın 5’ine kadar süre tanındı. İsteyenleri göndereceğim diyor, genel müdür. Ne kadar doğru söylüyor bilemiyorum. Emeklisi dolanı emekli yapacak. Biz de burada direniyoruz, çıkmak istemiyoruz. 3 gündür buradayız. Ailelerimizle birlikte burada kalıyoruz. Burada yatıp kalkıyoruz.

3. işçi: Bu süreç seneler önce başlamıştı. Planlanarak bu seviyeye kadar getirildi. Biz bunu aslında geç farkettik. En azından diğer fabrikamız kapatılırken destek vermemiz gerekiyordu. Ama geç kalmış sayılmayız. Yine de direneceğiz. Diğer fabrikalarımızdan da destek geliyor. Bugün Nazilli Sümerbank’tan arkadaşlarımız geldi. Geçen hafta İstanbul Sümerbank’tan geldiler. Bölge bölge hepsi gelmeye başladılar.

4. işçi: ‘86’dan beri buraya işçi alınmıyor. Burası özelleştirme kapsamına alındı. O günden bugüne fabrikadaki işçi sayısı emeklisiyle vs. azala azala bugünlere kadar geldi. İşçi alımı o zamandan beri yok. Şimdi genel müdürlük üretimimizi durdurdu. Şu an fabrikamızda iş yok. Herkes ücretli izne çıkartıldı.

- Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

2. işçi: Bundan sonrası için gece-gündüz burada bekleyip eylemimize devam edeceğiz. Sivil toplum örgütlerinden ve her yerden destek bekliyoruz.

3. işçi: Bundan sonra isteklerimizi alana kadar eylemlerimiz devam edilecek. Burayı kesinlikle terketmeyeceğiz.

4. işçi: Bizler fabrikamızı terketmeyeceğiz. Gece-gündüz burada nöbet tutuyoruz. Fabrikamızı onlara bırakmayacağız.

- Ne zamandır burada çalışıyorsunuz?

1. işçi: Buraya en son giren işçilerden biri benim. 1985 yılının 11. ayında işe başladım. Yaklaşık 15-16 yıldır buradayım. Bizden sonra işçi alımı durduruldu. Biz burada 3 bin kişiydik. Şu anda 625 kişi kaldık. Burası 3 bin kişiyken de kâr getiriyordu.

- Genel müdürlük size herhangi bir açıklama yaptı mı, bir teklif getirdi mi?

1. işçi: Ayın 25’inde bize form verdiler. Bu formlar doldurulacak. Buna göre isteyen emekli olabilecek, isteyen tazminatını alıp çıkış yapabiecek, isteyen de diğer illerdeki Sümerbanklar’da çalıştırılacak. Bunların amaçları nedir? Biz kazanana kadar buradayız.

SY Kızıl Bayrak/İzmir




Harb-İş’ten eylem ve Sümerbank işçilerine destek


21 Mayıs Pazartesi günü Ankara’da Türk-İş adına Bayram Meral’in hükümet temsilcileriyle görüştüğü gün, Harb-İş üyesi yaklaşık 600 işçi, Alsancak’taki Türk-İş binası önünde saat 17:00’de bir eylem gerçekleştirdi. Basın açıklamasını okuyan Türk Harb-İş Ege Bölge Şubesi Başkanı Ahmet Kalfa, sürmekte olan TİS görüşmelerine yönelik açıklamalar yaparak, Türk-İş Genel Başkanı Bayram Meral’i “Hükümet önünde başı dik” durmaya çağırdı. Harb-İş üyesi işçiler, “Zafer direnen emekçinin olacak!”, “İşçi-memur elele genel greve!”, “Hükümet istifa!”, “Vur vur inlesin hükümet dinlesin!”, “Geliyor geliyor Harb-İş’liler geliyor!” vb. sloganlar attılar.

Ayrıca devam etmekte olan Sümerbank işçilerinin direnişine destek çağrısı yapıldı. Toplu halde Sümerbank işçilerinin bulunduğu İzmir Basma Sanayi’ye doğru sloganlarla yola çıkıldı. Fabrika önünde bir açıklama yapan Ahmet Kalfa, Harb-İş üyesi işçileri direnişe maddi destekte bulunmaya çağırdı. Sümerbank fabrika önünde, “Sümerbank işçisi yalnız değildir!”, “Yılgınlık yok direniş var!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Sümerbank işçisi direnişin simgesi!”, “İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız!” vb sloganları atılarak direniş selamlandı.

Sümerbank işçilerinin fabrikayı terketmeme direnişiyle dayanışma ve kitlesel destek ziyaretleri devam ediyor. Tek Gıda-İş’te örgütlü olan ve özelleştirme kapmasındaki Tekel işçileri, Tümtis üyesi işçiler ve İzmir Özelleştirme Karşıtı Platformu da kitlesel ziyaretlerde bulundular.

SY Kızıl Bayrak/İzmir




Direnişçi Sümerbank işçileriyle dayanışmayı yükseltelim:

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!


Kriz... Kriz... Kriz... Aylardır günümüz gecemiz kriz. Sermaye her defasında olduğu gibi yaşadığı krizin faturasını yine biz işçi-emekçilere çıkartmak istiyor. Bu doğrultuda İMF-Dünya Bankası imzalı saldırı programını pervasızca hayata geçirmeye çalışıyor. Öyle ya efendiler buyuruyor! Yapmamak olmaz! Efendilere karşı çıkmak yakışık almaz!

İşte krizin yaşamımızdaki ilk yansımaları;

- Tüpe, şekere, ekmeğe, benzine, kısaca iğneden ipliğe herşeye defalarca zam yapıldı...
- Onbinlerce işçi kapı dışarı edildi...
- İşsizlerin sayısı 12 milyonu aştı...
- En kârlı kuruluşlar bir bir özelleştirildi ve özelleştirilmeye devam ediyor...
- Ülkenin her karış toprağı emperyalistlere peşkeş çekilmeye çalışılıyor...
- 7-12 yaş arasında çalışmak zorunda olan çocuklarımızın sayısı milyonları buldu, vb., vb...

Biz sessiz kaldıkça, sustukça, emeğimize sahip çıkmadıkça, bu faturanın çok daha ağır olacağı açıktır. Zaten sustuğumuz için bu hallere gelmedik mi?
(...)

Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende
ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer
ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin
-demeyede dilim varmıyor ama-
kabahatın çoğu senin canım kardeşim.

Evet, kabahatın çoğu sende, bende, onda, hepimizde...

Bugünün, yarının ve geleceğin karartılıyorsa bu, senin sessizliğin sayesindedir. Peki çocuklarımıza bir gelecek bırakamamanın hesabını nasıl vereceğiz? Nasıl vereceğiz, burjuvazinin çocukları özel okullara gidip, kuştüyü yataklarda yatarken, işçi-emekçi çocuklarının yağlı, kirli tezgahlara hapsolmasının hesabını!

Açlığa, yoksulluğa, sefalete artık yeter demenin zamanı geldi de geçiyor. Sesimizi çıkarmak için sıranın bize gelmesini beklemeyelim, reddedelim.

İşte, Sümerbank işçileri tüm bunlar için direniyorlar. Özel Ekonomi Üniversitesi yapılması adı altında, Sümerbank özelleştirilmeye çalışılıyor. Süresiz izne çıkarılan işçiler günlerdir aileleriyle birlikte kadınlı-çocuklu, yaşlı-genç fabrikayı terketmeme eylemi yapıyorlar. Özelleştirmeye, işsizliğe, yoksulluğa hayır diyorlar. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek diyorlar. Geleceğimizi kazanma mücadelemizde ilk adımı atabilmek için iyi bir fırsat olan bu direnişe sahip çıkalım, mücadelemizi ortaklaştıralım. Onurlu mücadelelerinde Sümerbank işçilerini yalnız bırakmayalım. Birliğe, beraberliğe, dayanışmaya her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğu bu günlerde Sümerbank işçileriyle sınıf dayanışmasını örelim.

Susma sustukça sıra sana gelecek!
İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Yaşasın sınıf dayanışması!




Sınıftan kısa kısa...


Emlak Bankası çalışanları eylemlerini sürdürüyor

Ekonomik program çerçevesinde kapatılması tasarlanan Emlak Bankası çalışanları, genel müdürlük önünde bu kararı protesto etti. Eylem sırasında sık sık “Emlak Bankası kapatılamaz!”, “Bankamı istiyorum!” sloganları atıldı. Konuşma yapan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “Bu ülkeyi bu hale getirenler bedel ödemiyor. Bedeli çalışanlara ödetiyorlar. Buna izin vermeyeceğiz. 10 bin çalışanı, aileleri ile 40 bin kişiyi ilgilendiren bir karar bir günde alınamaz” dedi.

Üç Yıldız işçileri gözaltına alındı

Bursa’da sendikalaştıkları için işten atılan Üç Yıldız işçileri direniş yerinde jandarma tarafından gözaltına alındılar. 120 işçi ve Petrol-İş Şube Başkanı Nuri Han, 22 saatlik gözaltı sonrasında savcılıktan serbest bırakıldı. Gözaltına alınan direnişçilere destek için gelen Türk-İş, DİSK ve KESK’e bağlı sendika şube başkanları ve yöneticilerinden oluşan kitle tarafından, “Üç Yıldız işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganları atıldı. Petrol-İş Şube Başkanı yaptığı açıklama, “Jandarma tarafından gözaltına alınmamız bizim anayasal hakkımız olan sendikal hakkımızı kullanmak isteyişimizi engelleyemeyecektir. Biz haklıyız, haklılığımızı sonuna kadar savunacağız. Bunda da kararlıyız” dedi.

İzmir Sümerbank direnişine destek eylemi

İzmir Basma Sanayii işçilerine destek amacıyla, Sümerbank Bakırköy Fabrikası işçileri, 24 Mayıs günü Özgürlük Meydanı’nda bir eylem gerçekleştirdiler. Sık sık “Hükümet istifa, Derviş Amerika’ya!”, “Bu ülke, bu halk satılık değil!”, “Geliyor, geliyor genel grev geliyor!”, “Susma sustukça sıra sana gelecek!” sloganları atıldı.

İşçiler, fabrika önünden Bakırköy Özgürlük Meydanı’na yürüdüler. Zaman zaman “Satılmış Türk-İş istemiyoruz!”, “Kahrolsun sendika ağaları!” sloganlarıyla kamu kesimi toplusözleşme görüşmelerindeki Türk-İş’in tutumunu protesto ettiler.

TEKSİF Sendikası Bakırköy Şube Başkanı yaptığı konuşmada, “İMF’nin uşaklığını yapan siyasilere, yetkisindeki kuruluşları siyasi yandaşlarına peşkeş çeken bakanlara, köşklerinde yağdanlık yaparak 10 binlerce dolar kazanan medya baronlarına, emeğimize ve ekmeğimize uzanan her türlü yaptırıma karşı sonuna kadar direneceğiz” dedi.

Konuşmaların ardından işçiler, bordrolarını Başbakanlık ve diğer bakanlıklara faksladılar.

Ankara Tüm Yargı-Sen: Mücadele sürecek!

Tüm Yargı-Sen üyeleri 23 Mayıs 2001 tarihinde Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yaptılar. Eylemde “Sahte sendika yasasına hayır!”, “Ceza infaz kurumu sendikasız olur mu?”, “Baskılar, sürgünler bizi yıldıramaz!” sloganları atıldı.

Yargı-Sen Ankara Şube Başkanı yaptığı açıklamada, sendikalarının meclis eliyle kapatılmaya çalışıldığı belirtildi. KESK’in Cumartesi günü Ankara’da yapacağı büyük mitinge çağrı yaparak, sahte sendika yasası geri püskürtülünceye kadar mücadelenin süreceğini belirtti.