Şişe-Cam işyerlerinde 6 bin işçi
greve çıktı... Mücadele bayrağı cam işçisinin elinde! Şişe-Cam işyerlerinde toplam 6 bin işçi 24 Mayısta greve çıktı. Kristal-İş Sendikası ile işveren arasında 6 aydan bu yana sürdürülen
TİS görüşmeleri, işverenin uzlaşmaz tutumu nedeniyle imzalanamadı. Bunun
üzerine Trakya Cam, Paşabahçe Cam, Anadolu Cam, Çayırova Cam ve Cam
Elyafa bağlı işyerlerinde grev pankartları asıldı. Greve çıkan işçilerin, işveren tarafından kabul edilmeyen üç temel
talebi bulunuyor. 1- Cam işletmelerinde taşeron ve müteahhit uygulamasına son verilerek,
bu statüdeki tüm işçilerin kadroya alınması ve sendikalı yapılması. 2- İşverenin kapsamdışı personel uygulamasına son vermesi. Bu durumda
çalışanların da gene sendikal haklardan yararlandırılması. Şişe-Cam
işyerlerinde sendikal örgütlülüğü zayıflatmak isteyen işveren kapsamdışı
personel uygulamasına büyük önem veriyor. Şu anda işyerlerinde çalışanların
neredeyse üçte biri kapsamdışı personel statüsünde. 3- Üçüncü talep ise ücretlerle ilgilidir. Şişe-Cam işçisinin grevi bugün iki nedenden dolayı önem taşımaktadır. Birincisi, mevcut durgunluk ve sessizlik ortamında sınıf hareketine
bir parça da olsa soluk aldıracağı için. Yüzbinlerce kamu işçisinin
tersine cam işçisi sözleşme sürecini belli bir duyarlılıkla takip etmiş
ve sendikası üzerinde bu konuda zorlayıcı olmuştur. O yüzden de kamu
TİSleri sendikal ihanet çeteleri tarafından satılırken, cam grup
sözleşmesinde yaşanan uzlaşmazlık greve çıkılmasıyla sonuçlanmıştır. Cam işçisi, sermayenin saldırılarına karşı tutulacak yolun çaresizlik
ve teslimiyet değil hak alma bilinci ve haklar için mücadele olduğunu
göstermektedir tüm sınıfa. Cam işçisinin grevini önemli kılan bir diğer nokta, yükselttiği taleplerdir.
Kastettiğimiz ücrete ilişkin talepler değildir. Elbette ki yüzbinlerce
kamu işçisinin üç kuruş karşılığında satıldığı bir ortamda ücretle ilgili
taleplerde diretilmesi de önemlidir. Ama asıl anlamlısı taşeronlaştırmaya,
müteahhit uygulamasına ve kapsamdışı personel çalıştırmaya karşı dile
getirilen taleplerdir. Taşeronlaştırma ve kapsamdışı personel istihdamı
sermayenin sistemli saldırı politikalarından biridir. Bununla işçi sınıfının
örgütlülüğünün tasfiyesi, bunun yerine esnek çalışmanın
geçirilmesi amaçlanmaktadır. Özellikle son on yıldır işverenler bu konuda,
hem cam işyerlerinde hem de diğer sektörlerde bir hayli mesafe almışlardır. Dolayısıyla taşeronlaştırmanın ve kapsamdışı personel istihdamının
kabul edilmemesi, sermayenin temel bir politikasının reddi ve sendikal
örgütlenmenin savunulması anlamına gelmektedir. Bu, sınıfın temel önemde
bir talebidir. Cam işçisi, zengin bir militan mücadele deneyimine sahiptir. Sendika
cephesinden bir zayıflık ve kırılma yaşanmazsa eğer, talepleri için
kararlılıkla mücadele etmesini ve kazanmasını bilecektir. 1991de
yaşanan grev, hemen peşinden tensikatlara karşı yürütülen ve zaferle
sonuçlandırılan büyük direniş, cam işçisinin mücadele kapasitesini göstermeye
yetmektedir. Fakat direnişin zaferle sonuçlanması, cam işçisinin diğer sınıf kardeşleri
tarafından yalnız bırakılmamasıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır. Bütün
sektörlerden ve işyerlerinden işçi ve emekçiler grev süresince cam işçisine
aktif destek sunmak sorumluluğuyla yüzyüzedir. Unutulmamalıdır ki, cam
işçisinin zaferi sınıf hareketinin zaferi olacaktır. Özellikle içinde
bulunduğumuz dönemde sınıf dayanışmasını ve mücadele birliğini güçlendirmeye
her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır.
Kristal-İşin Şişe-Cam grevine
ilişkin açıklamasından... Şişe-Camda grev başlıyor
İşveren Şişe-Cam genelinde ücretlere ortalama birinci ay 6 ay yüzde
9, ikinci 6 ay yüzde 11 zam önermektedir. Oysa geçmiş 6 aylık enflasyon
yüzde 18, beklenen 6 aylık enflasyon ise yüzde 35tir. Bir yıllık
yüzde 59 oranında beklenen enflasyona karşın işveren toplam yıllık yüzde
21 zam önermektedir. Sendikamız sorumlu bir yaklaşımın gereği ekonomik sıkıntısı olan
işletmelerde enflasyonun altında, reel ücretleri de aşağı çeken bir
teklif vermiş ve bazı işletmelerde iki yıl mevcut ücretlerle çalışmayı
(zamsız) kabul etmiştir. Sendikamız işletmelerde taşeron ve müteahhit uygulamasına son verilmesini
ve bu işçilerin sendika kapsamına alınmasını istemektedir Sendikamız Şişe-Cam işyerlerinde kapsamdışı uygulamasına son verilmesini
ve bu çalışanların sendikal haklardan yararlanmasını istemektedir.
Halen Şişe-Cam bünyesindeki işyerlerinde yüzde 25-30 oranında kapsamdışı
personel (sendikal haklardan yararlanamayan çalışan) bulunmaktadır.
Sendikamız işletmelerde çalışanların hiçbir ayrım olmaksızın Anayasanın
ve yasaların sağladığı sendikal haklardan yararlanmasını istemektedir. Sendikamız, üyelerinin işinin, aşının ve işletmelerin geleceğinin korunmasını
esas alan sorumlu bir sendikacılık yaklaşımı içindedir. Bundan böyle
vebal, bu sorumlu ve fedakar tutumuzu gözardı edenlere ait olacaktır. Mustafa Bağçeci
91 Şişe-Cam grevi deneyimi
Grevin ardından Şişe-Cama bağlı çeşitli fabrikalarda yeni iş
organizasyon yapılacağı ve el üretimine (goble) dayalı birimlerin kapatılacağı
öne sürülerek yaygın işten çıkarmalara başlandı. Paşabahçe Cam Fabrikasında
25 Temmuzda 584 işçinin işine son verildi. İşveren, Körfez Krizinin,
39 gün süren grevin ve teknoloji eskimesinin işten çıkarmaları kaçınılmaz
hale getirdiğini söylüyordu. Sinop Şişe-Cam Fabrikasında 32 işçinin daha işten çıkarılması
üzerine yaklaşık 500 sendikalı işçi sabah toplu viziteye çıktı. Kristal-İş
Sendikası ise işten çıkarmalara karşı yaygın protestolara başlanacağını
duyurdu. İşten çıkarılanların sayısının 1.500e ulaşması üzerine Paşabahçe
Cam Fabrikasında çalışan yaklaşık 3.000 işçi 25 Temmuzda
işyerini terk etmeme eylemine başladı. İşçiler geceleri de fabrikada
kaldılar. Üretimi tümüyle durdurarak oturma eylemi yapan işçilerin eş
ve çocukları ile yöre halkı da fabrika çevresinde toplanarak protesto
eylemine katıldı. Eylemler Trakya ve Kırklareli Cam Fabrikalarında
184 işçinin işten çıkarılmasıyla daha da genişledi. İşçiler bu fabrikalarda
da üretimi tamamen durdurarak oturma eylemine başladılar. Paşabahçe Cam Fabrikasında süren eyleme yöre esnafı da destek
verdi. Yeni işten çıkarmaların beklenmesi nedeniyle işçiler iş bırakma
eylemine devam ederken, 29 Temmuzda esnaf kepenk kapatarak direnişe
destek verdi. Aynı gün semt pazarı da protesto amacıyla açılmadı. İşyerini
terk etmeme eylemini sürdüren cam işçilerinin aileleri de günlerce fabrika
önünden hiç ayrılmadılar. Kapıda bekleyen işçi çocukları Babam
çalışmak istiyor, ama Şişe-Cam onu işten attı pankartları taşırken,
fabrika duvarlarına, üzerinde Tek bir vücut, tek bir yürek, geri
alınmak için ölmek gerek yazılı pankartlar asıldı. Eylem devam
ederken fabrika önünde zaman zaman yapılan toplantılar nedeniyle yol
trafiğe kapanırken, çevre işyerlerinde çalışan Beykoz Sümerbank Deri
Kundura işçileri öğle tatillerinde Paşabahçe Camabrikası işçilerini
ziyaret ederek Yaşasın işçilerin birliği!, İşçiler
el ele genel greve! sloganlarıyla sınıf dayanışmalarını gösterdiler. Şişe-Cam Holdinge bağlı Anadolu Cam Sanayiinde 442 işçinin
işten çıkarılması üzerine Kristal- İşin şube yönetimi ve bazı
işçiler, işten çıkarmalara sendika merkezinin uzlaşmacı tavrının
neden olduğunu öne sürdüler. Paşabahçede süren eylem, ailelerin fabrika karşısındaki parka
oturmaya başlamasıyla kitleselleşti. Geceleri de parkta beklemeyi sürdüren
işçi aileleri bunaltıcı sıcağa rağmen destekten vazgeçmediler. Büyük
bir propaganda çalışması yürüten işçi aileleri zaman zaman yoldan geçen
arabalara seslenerek, Korna çal, işçiyi destekle sloganları
atarak, kamuoyu yaratmaya çalıştı. Sinop Şişe-Cam Fabrikasındaki oturma eyleminin 10. gününde eyleme
katılan işçilerden 30unun tazminatsız olarak işten çıkarılması
tepkilere neden oldu. Cam işçilerinin kararlı direnişi Paşabahçe Şişe-Cam Genel Müdürünün
istifa etmesine yolaçtı. 1 Ağustosta çeşitli sendika ve kuruluş temsilcileri Paşabahçe
Cam Sanayii işçilerini ziyaret ettiler. Bu ziyaretçiler arasında Karayolları,
Kartal, Ümraniye, Üsküdar, Beykoz belediye işçileri, Tekel Likör Fabrikası
işçileri ve DİSK temsilcileri de bulunuyordu. Aynı gün motosiklet, taksi
ve kamyonlarla anayol üzerinde büyük bir destek eylemi yapıldı. Şişe-Cam Holding Genel Müdürü Adnan Çağlayan işten çıkarılanların sayısının
2.278e ulaşmasının ardından yaptığı açıklamada Paşabahçe ve Sinopta
yapılan eylemleri yasadışı olarak nitelendirerek, atılanların kesinlikle
geri alınmayacağını bildirdi. Sinopta 14 gün süren eylem, 5 Ağustosta sona erdi. Sabah
saatlerinde her şeye karşın eyleme devam kararı alınmasının ardından
her vardiyadan 60şar işçinin tazminatsız işten atılma listelerinin
hazırlandığının duyulması üzerine işçiler çalışma kararı aldılar. Sinoptaki işbaşı yapma kararının ardından yeniden durum değerlendirmesi
yapan Paşabahçe işçileri, 8 saatlik çalışma yerine 6 saatlik çalışma
yapılması ve 4 vardiyaya geçilmesi üzerine anlaşmaya varıldığı halde,
işverenin kötü niyetli davranarak 3 vardiyaya döndüğünü ve işten çıkarmaların
devam edeceğini söyleyerek eyleme devam kararı aldılar. İşveren 31 Temmuz ve 7-8 Ağustosta gazete ilanlarıyla işçilere
işbaşı çağrısı yaptı. Vardiyalar halinde isim listelerini içeren ilanlarda
işbaşı yapmayanların tazminatsız olarak işten çıkarılacağı bildirilmekteydi.
Bu ilanlardan sonra işyerinde gerginlik arttı. 8 Ağustos günü akşam
saatlerinde işçi aileleri bir süre 7 fabrika yöneticisini alıkoydu.
Yöneticiler daha sonra polis müdahalesiyle binadan çıkarıldı. Fabrika
önünde toplanan ve sayıları 10.000e ulaşan kalabalık, ellerinde
yöneticilerin maketini taşıdı. İşverenin verdiği süre sonunda işbaşı yapılmaması üzerine 9 Ağustosta
aralarında Kristal-İşin 8 şube yöneticisi ile 8 işyeri temsilcisinin
bulunduğu 47 işçinin iş akitleri yasadışı grev yaptıkları gerekçesiyle
tazminatsız olarak feshedildi. Bu gelişmeler üzerine 17 sökmedi,
sökemeyecek, Yaşasın halkımızın birliği sloganları
atan binlerce kişi gece Paşabahçe-Beykoz arasında yürüyerek protesto
eylemleri yaptı. Aynı gün Paşabahçe Fabrikasına gelen Şişe-Cam Holding üst düzey
yetkilileri işçilerin idare binasını ablukaya alması nedeniyle çevik
kuvvet yardımıyla fabrikadan ayrılabildiler. Daha önce kaymakamlık ve savcılık aracılığıyla eylemin durdurulması
için girişimlerde bulunan işveren 9 Ağustos tarihinde iş mahkemesine
başvurarak eylemin yasadışı grev olduğunu ve bu nedenle ihtiyati tedbir
kararı alınmasını istedi. Şişe-Camın açtığı dava İstanbul 2. İş Mahkemesiinde 12
Ağustos 1991 tarihinde reddedildi. Mahkemenin bu kararı sorunun çözülmesinde
büyük rol oynadı. 20 gündür eylemlerini sürdüren işçiler, işçi aileleri ve Beykozlular
13 Ağustos Salı günü Şişe-Cam Genel Müdürlüğüne yürüme kararı
aldılar. Sabahın erken saatlerinde 2 şehir hatları vapuruyla Paşabahçe
iskelesinden hareket eden binlerce kişi Beşiktaş iskelesine geldi. Beşiktaş
iskelesinde bir süre polis tarafından durdurulan topluluk daha sonra
Yıldız Yokuşundan Esentepedeki Şişe-Cam Genel Müdürlüğüne
yürüdü. Bu gelişme üzerine Şişe-Cam Holding yönetimi Kristal-İş yetkililerine
sorunun çözümü için ertesi gün görüşme önerdi. 14 Ağustos 1991 günü sendika ile işveren arasında yapılan görüşme sonucunda
atılan bütün işçilerin geri alınması kabul edildi. Bunun üzerine 21
gündür eylemlerini sürdüren işçiler işbaşı yapmaya karar verdiler. 14
Ağustos 1991 Çarşamba akşamı Paşabahçede büyük bir kutlama gösterisi
yapıldı. (Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi, Cilt: 2, s.299-301)
Komsa deneyimi ışığında güncel
görevler... Sermaye sınıfının yaratmak istediği
Sistemin yapısal krizinin faturası, bildiğimiz gibi toplumun ezilen
ve sömürülen kesimlerine, yani biz işçi ve emekçilere çıkartıldı. Krizi
fırsat bilen sermaye sınıfı, bu fırsatı kendi lehine öyle bir kullandı
ki, yine büyük kârlar sağlayarak krizden çıkıyor. Birçok fabrikada ve
işyerinde sendikalı veya sendikasız işçiler işten çıkarılıyor. Kimisi
ücretsiz izne ayrılıyor. Kimileri ise zamsız çalıştırılıyor. Birleşik
Metal-İşin örgütlü olduğu bir çok fabrikada da tablo böyle. Aslında
bu genel bir durumu ifade ediyor. İşsizlikle, açlıkla tehdit edilen
bir işçi, işini kaybetmemek için hoşnutsuzluğunu gizleyip işine dört
elle sarılır. Çünkü Türkiyede ortalama bir işçinin iş bulabilme
süresi 5-6 ayı bulabilmektedir. Doğal olarak bu sendikalara karşı bir
hoşnutsuzluğu ve uzak durmı da beraberinde getiriyor. Sendikalar adeta bir yok olma süreciyle karşı karşıyalar. Sendika bürokratları
da bunu çok iyi bilmekte. Tamamen işçi sınıfından ve onun yaşamından
kopmuş, yozlaşmışlardır. Aldıkları dolgun maaşlarla işçi sınıfının değil
sermaye sınıfının hizmetindedirler. Bizlerin bunu bilmesi fakat tepki göstermemesi, işin daha da acı olan
yanıdır. Bu bürokratları eleştirmekle sorunu çözemeyiz. Sendikalar üzerinde
denetim kurmalı, taban inisiyatifimizi göstermeliyiz. Yıllardır sendikalı
olan ama sendikanın bile nerede olduğunu bilmeyen o kadar çok işçi var
ki... Ümraniyede Komsa ve öncesi Mayer, bu açıdan olumsuz örneklerdir.
Her iki fabrikada da sendika bürokratlarının iki dudağının arasından
çıkan sözlerle işler yürümüştü ve yürüyor. Artık bu deneyimlerden başka
arkadaşların yararlanması için sonuçlar çıkarmamız gerekiyor. Sermaye
sınıfının yaratmak istediği örgütsüzlüğü ve dağınıklığı kırmalıyız. Yaşasın sınıf dayanışması! Komsadan bir işçi
Komsa işçisi bir okurdan mektup... Birlik ve beraberliğimizi kurarak mücadele
etmeliyiz
Arkadaşlar, sizlere sevgi ve selamlarımı sunuyorum. Gazetemize daha
önce Komsadan atılan işçi arkadaşlarımızın olduğunu yazmıştım.
Biz Komsada İsrail ve Tektaş Alcatel ile çalışıyoruz. Komsanın
Alcatel ile bir anlaşmazlığı oldu. Anlaşmazlık sonucu mahkemelik olundu.
Komsa küçülmeye gidince de işçi çıkarmalar gündeme geldi. Bu ayın 12sinde
yeni işten atmalar yaşandı. Atılan işçilerin 37si sendikalı, 26sı
biz grevdeyken işe alınan grev kırıcılar. 15e yakın arkadaşımız
ise ihbarlı çalışıyor. Bizim içeride kalan sendikasız arkadaşları üye yapma girişimimiz oldu.
Bir kaçını üye yaptık. Bazı arkadaşlar 200 milyon maaşla anlaşmışlar.
Bunların maaşı zamanla 150 milyona ve nihayet 120 milyona kadar düştü.
Ellerindeki diğer hakların da gideceğini anlayınca, çareyi sendikaya
üye olmakta buldular. Komsadaki durum bu. Bir de, daha önce fabrika vardiyalı olarak
çalışıyordu. İşten atmaların ardından tek vardiya çalışılıyor. Şu anda
çalışma saatleri sabah 8:00, akşam 17:30. İşten atılanlara tazminatı
çekle veriliyor. Yaşananları karşısında sendikanın pek bir şey yaptığı yok. Sadece ayın
18inde sendika şube başkanı Doğan Kaya geldi. Etrafı izledi, ama
bize bir açıklama yapmadı. Bu durum arkadaşların sendikaya olan güvenini
olumsuz yönde etkiledi. Bundan sonra nasıl olur bilemem ama, bizim yapacağımız iş Komsada
birlik ve beraberliği sağlayıp daha güzel bir gelecek için mücadele
etmek olacaktır. Sağlıcakla kalın... Kızıl Bayrak okuru bir Komsa işçisi |
|||||