ARSIVANA SAYFA
 
24 Mart '01
SYKB SAYI: 01
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Yükselme eğilimindeki kitle hareketinin imkanları ve sorunları
Ölümüne direnişin ilk şehidi: Cengiz Soydaş
Bedeller daha da ağırlaşmadan...
Direnişimiz ve dönemin sınıflar mücadelesi
'Yeni ölümler istemiyoruz!'
Sermayenin azgınlaşan saldırıları ve Emek Platformu
Sermayenin azgınlaşan saldırıları ve Emek Platformu’nun “eylem takvimi”
Kocaeli mitingi: 5 bin kişilik işçi-emekçi eylemi
İTÜ’de herşeye rağmen yemek boykotu 4. haftasını doldurdu
Newroz’un gösterdikleri
Newroz ulusal uyanışın ve direnişin simgesidir!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği
Düzenin krizi ve devrimci sınıf alternatifi
Kadın sorunu
Son gelişmeler ve İmralı çizgisi
Emperyalistler Balkanlar’da yeni bir savaşın önünü açıyor
PKK-DÇS’nin açıklaması: Cejna Newroz piroz be!
Daewoo’da sınıflar savaşı
Uluslararası hareket
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
“Bu süreçten biz de, partimiz de alnı açık başı dik çıkacağız!..”
“Ulusal program aldatmaca”
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Newroz, ulusal uyanışın ve direnişin simgesidir!

Sömürgeciliğe ve emperyalist köleliğe karşı
mücadeleyi yükseltelim!

Tarihten günümüze Newroz, Kürt halkının zulme karşı bir mücadele günü olarak kutlanıyor. Her Newroz günü özgürlük ateşleri yakılır, eşitliğe ve ulusal kurtuluşa duyulan özlemin coşkusu yaşanır, mücadele isteği ve iradesi sergilenir. Kürt halkı bu Newroz’da da kavga türküleri söyleyecek, eşitlik ve özgürlüğe duyduğu özlemi haykıracaktır.

Sömürgeci Türk devleti, eşitlik ve özgürlük istemini tarih boyunca vahşetle yanıtlamış, katliamlarla boğmak istemiştir. Bugün bu politikalar olduğu gibi korunuyor. Kürt halkının dili, kültürü, kimliği ve ulusal varlığı hala yok sayılıyor. Ulusal hak ve eşitlik talebi faşist terörle karşılanıyor. Kürt halkı ulusal bayramı olan Newroz’u bu yıl da kölelik koşulları altında kutluyor. Eşitlik ve özgürlük uğruna verilen destansı direnişle ve ödenen ağır bedellerle fiili olarak kazanılan mevziler terk edilmiş ve tahrip edilmiş bulunuyor. “Demokratik Cumhuriyet” hedefi, sömürgecilerden ve emperyalistlerden beklenen demokratikleşme ve barış hayalleri ulusal kurtuluş mücadelesini tasfiye işlevi görmüştür. Devrimci direniş çizgisinin terk edilmesi ve bunun yarattığı sonuçlar Türk devletine politik ve moral güç kazandırmış, onu daha da küstahlaştırmıştır. Sömürgeci devletin Kürt halkına karşı geleneksel inkar ve imha polikası devam ediyor. Türk devletinden demokrasi hayal edenler, aynı devletin generalleri tarafında “tek bir terörist” kalmayıncaya kadar imha devam edecektir, barış isteyen teslim olmalıdır, cevabını almıştır. Kürt halkına bir kez daha imha ve teslimiyet dayatılmıştır.

Türkiye’nin kapitalist düzeni ve onun faşist devleti, Kürt halkının, Türkiye işçi sınıfının ve emekçi kitlelerinin düşmanıdır. Kürt halkının özgürlük talebini kanla boğanlar, işçi sınıfının grev ve direnişlerine, kamu emekçilerinin eylemine, öğrenci gençliğin hak arayışına karşı da faşist bir terör uyguluyor. Devrimci tutsakların direnişine vahşi bir katliamla cevap veriyor. Bu devletten ve emperyalistlerden demokrasi dilenenler, demokratikleşme hayalleri yayanlar, 19 Aralık günü cezaevlerinde sergilenen vahşi bir katliamla sarsıldılar, aynı süreçte Güney Kürdistan’a yönelik işgal saldırısına hedef oldular.

Çeşitli uluslardan işçiler ve emekçiler!

Kürt halkına karşı inkar ve imha politikasıyla görülmemiş bir zulüm uygulayan, azınlıkları ve mezhepleri baskı altında tutan, Türkiye işçi sınıfına ve emekçilerine ağır sömürü koşullarını dayatan, her türlü hak ve özgürlükleri yok eden, demokrat ve ilerici muhalefete terör uygulayan, devrimcileri katliamdan geçiren güç aynıdır. Bu burjuvazinin faşist devletidir. Ulusal eşitsizliğin, her türlü baskı ve sömürünün kaynağı, kapitalizmin bu egemenlik biçimidir. Kürt halkının özgürlüğü, Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinin kurtuluşu, bu sınıf egemenliğinin yıkılışına bağlıdır.

Kürt halkı sömürgeci burjuvaziye karşı devrimci direniş bayrağı açarak önemli mevziler elde etti, haklı bir onur ve meşruluk kazandı. Kazanılan mevzileri korumak, devrimci direniş çizgisinde ısrar etmeye bağlıdır. Kürt halkının tarihi ve mücadelesi kanıtlamıştır ki, eşitlik ve özgürlüğe, sömürgecilerle ve emperyalistlerle ilişkiler geliştirerek, onların çıkarlarıyla birleşilerek varılamayacaktır. Kendi öz devrimci birikimine ve güçlerine dayanmayan, sömürgeci güçleri ve arkasındaki emperyalistleri karşısına almayan bir ulusal kurtuluşçuluk, yenilgi ve ihanetle yüzyüze kalacaktır. Kürt halkının devrimci mücadeleyi yükseltmekten başka seçeneği yoktur. Bu mücadelede Kürt emekçilerinin tek dostu Türkiye işçi sınıfı, emekçileri ve devrimcileridir.

Sömürgeci burjuvazinin sınıf iktidarını yıkmak, ulusların özgür halkların kardeş olduğu, eşitsizliğin, baskının ve sömürünün olmadığı sosyalist bir düzen tek seçenektir. Bunun uğruna mücadele etmekten başka bir yol yoktur.

Newroz isyan, isyan özgürlüktür!
Newroz alanlarında özgürlük ateşini yakalım!
Eşitlik, özgürlük, gönüllü birlik!

TKİP Yurtdışı Örgütü



Newroz ateşiyle faşist ve teslimiyetçi abluka
parçalanmalı!


Bahar dönemi mücadele günleriyle dolu. Bu baharın ayrı bir özelliği de cezaevlerinde süren Ölüm Oruçları’yla aynı döneme denk gelmesi. Belki de uzun süren suskunluk fesadının parçalanacağı, tohumun çiçeğe döneceği günler olacak. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü ve 12 Mart Gazi, 21 Mart Newroz günlerini geride bıraktık.

Bunların hepsi önemli olmakla birlikte, Kürt halkı açısından en önemlisi Newroz’dur. Zira Newroz Kürt halkının özgürlük ateşini yaktığı bir tarihtir.

Newroz, zalim kral Dehak’a karşı Demirci Kava’nın özgürlük ateşini yaktığı gündür. Bu Dehak ki, yakalandığı hastalıktan kurtulmak için hergün kendine bir oğul bir kız kurban ediliyordu. Demirci Kava bir balyoz indirerek Kürt halkının özgürlük ateşini yaktı. Ama Kürt halkı gerçekte hiçbir zaman özgür olamadı. Hep birilerinin egemenliği altında her türlü baskı ve aşağılamaya uğradı. Ama asıl baskı, zulüm ve aşağılanmayı sömürgeci devletten gördü. Kürt kimliğinin ve kültürünün tanınacağına dair verilen sözler bir bir unutulduğu gibi, Kürt kimliği inkar edilerek asimile edilmeye çalışıldı. Tüm bu inkar ve imha politikalarına karşı 1938’e kadar Kürt halkı 28 kere özgürlük ateşini yakmıştır, isyan etmiştir ve hepsi kanlı katliamlarla yenilgye uğratılmıştır. Ama içindeki özgürlük ateşi bir türlü söndürülememiştir.

Uzun bir aradan sonra PKK önderliğinde bir kez daha özgürlük ateşini yakmak için ayaklanmıştır. Bu direniş sayesinde Kürt halkı kimliğini kazanmış, özgürleşmiştir. Bu mücadele insanları iliklerine kadar sarsmıştır. Herkes taraf olmak zorunda kalmıştır. Ancak, Öcalan’ın yakalanmasıyla teslimiyet seçilmiş, direniş ateşi bizzat önderliği tarafından söndürülmeye çalışılmıştır. Devlete hiçbir geri adım attırılmadan, kazanılan tüm mevziler bir bir terkedilmiştir.

Kürt halkı bu teslimiyet batağını yaracak mı, yoksa Demokratik Cumhuriyet batağında debelenecek mi? Kuşkusuz PKK-Öcalan çizgisinden kopmak, o duygusal bağı koparmak kolay değil. Ama gerçekler sarsıcıdır. Bir tarafta Filistin-İsrail barışının nasıl bir çıkmaz olduğunu ve taş generallerinin bu onursuz barışa cevaplarını görüyor. Diğer tarafta cezaevlerinde yaşanan katliama karşı PKK tutsaklarının aldığı tavrı...

Bir tarafta onurlu bir direniş, bir tarafta dipsiz bir teslimiyet!

Kürt halkı bugün içten içe neyin doğru olduğunu hissediyor. Çünkü özgürlük ateşi hala yüreklerinde yanıyor.

Kürt halkı bu teslimiyet çizgisini parçalayarak, bu defa Türkiye işçi ve emekçileriyle kader birliği yaparak özgürlük tutkusunu sahip çıkacaktır. Kürt halkı bu ablukayı dağıtacaktır.

Kahrolsun teslimiyet!
Yaşasın devrim yaşasın sosyalizm!

D. Cemre



Adana’da Newroz...

21 Mart günü Mimar Sinan Açıkhava Tiyatrosu’nda yaklaşık 20 bin kişinin katılımıyla Newroz kutlamaları gerçekleşti. Bir taraftan barış sloganları, diğer taraftan serhıldan sloganları atıldı.

Bugün için Kürt kitlelerini barış söylemlerinin peşine takarak sürüklemeyi başaranların Kürt halkının ulusal ve sınıfsal taleplerini karşılamaktan uzaklığı bir kez daha görüldü.
Devrimcilerin alandaki etkisi sınırlı ve yetersizdi. Hücre karşıtı pankart açma önerisi, geçtiğimiz yıl olduğu gibi tepkiyle karşılaşılabileceğinden hareketle kimi devrimci güçler tarafından uygun bulunmadı. Alanda Kızıl Bayrak kuşlamaları yapıldı.

SY Kızıl Bayrak/Adana



İzmir’de Newroz coşkusu...

Kutlamaya 25 bin kişi katıldı


İzmir’in çeşitli semtlerinde bir-iki gün önce başlayan Newroz kutlamaları 21 Mart günü saat 12:00’de Buca Hipodrom arkasında yapılan mitingle devam etti. HADEP tarafından organize edilen mitinge 25 bini aşkın kitle katıldı. Kutlamalara katılmak için semtlerden gelen insanlar birçok arama noktasından geçtiler. Aliağa’dan İzmir’e doğru Anadolu Caddesi’nde polis tarafından üç ayrı yerde kontrol noktası oluşturuldu.

Mitingte HADEP pankartlarının yanısıra bazı sol grupların pankartları da açıldı. Konuşmaların yapıldığı, halayların çekildiği, sloganların atıldığı Newroz kutlamalarında kısa bir süre PKK bayrağı açıldı. Miting saygı duruşuyla başladı. Kürt halkına yönelik baskı, kayıp ve katletme politikalarından, “barış”tan, cezaevi katliamları ve F tipi saldırısından sözedildi.

Eylemin devam ettiği sırada gelen Sincan F Tipi Cezaevi’nde 1. Ölüm Orucu ekibinden Cengiz Soydaş’ın şehit düştüğü haberi kürsüden anons edildi. Bunun üzerine kitle “Şehit namırın!” sloganını attı. “Biji aşiti, yaşasın barış!”, “İdama hayır barış hemen şimdi!”, “Zindanlar boşalsın tutsaklara özgürlük!”, “Hücre ölümdür istemiyoruz!”, “Yaşasın demokratik cumhuriyet!”, “Kayıplar bulunsun hesap sorulsun!”, “Biji serok Apo!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!” vb. sloganlarının atıldığı miting, çekilen halaylar ve müzik dinletisiyle son buldu.

Newroz kutlamalarında dikkat çeken bir başka nokta, İzmir Valisi’nin de mesaj göndermiş olmasıydı.

SY Kızıl Bayrak/İzmir



Kayseri’de Newroz...


Kutlamalar için HADEP Fuar alanında saat 13.00 ile 15.00 arası izin aldı. Hazırlıklar için önden giden HADEP’liler kutlamayı erken başlatmışlardı. Alanda yaklaşık 500 kişilik bir kitle toplanmıştı. Coşkulu bir şekilde halaylar çekiyorlardı.

HADEP yöneticileri konuşmalar yaptılar. Daha sonra Newroz ateşi yakılıp etrafında halaylar çekildi.

Kitlenin elindeki dövizlerde “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “ Ana dilde eğitim!”, “Kayıplar bulunsun!”, “ İdama hayır!” yazıyordu.

Emniyet Müdürlüğü tarafından Kürtçe türkü söylenmesi ve slogan atılması yasaklanmıştı.
Kutlamalar halaylarla sona erdi.

SY Kızıl Bayrak/Kayseri



Newroz’da Adana’da dağıtılan bildiri...

Newroz ateşini doruklara taşıyalım!

Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

“Bir zamanlar zalim bir kral yaşar bir ülkede. Adı Dehak... Dehak amansız bir hastalığa yakalanmıştır. Varlığını sürdürebilmek için her gün halktan iki gencin beynini yemektedir. Bir gün yine bu ülkede yaşayan Demirci Kawa bu zulme karşı başkaldırır. Ve Dehak’ın kafasını çekiciyle patlatır. Kawa Dehak’ın ölüm haberini yaktığı büyük ateş ile halka müjdeler... İşte o günden bu yana Newroz ateştir; Newroz ezilenlerin ezenlere karşı başkaldırısıdır, isyandır bu topraklarda...”

İşçi-emekçi arkadaş!

Dehak öleli yüz yıllar oldu. Ancak ne zalimler tükendi, ne zulüm, sömürü sona erdi. Ne de zalimlere başkaldıran Kawa’lar... Günümüzün Dehak’ıysa içinde yaşadığımız emperyalist-kapitalist sistem. Çağdaş Dehak işçi-emekçilerin alınteriyle yarattıkları zenginliklere el koyan bir avuç asalak.

Günümüz Dehak’ının da yüzyıllar öncesinde olduğu gibi çaresiz bir hastalığı var: İçine düşmesi kaçınılmaz olan, yapısından kaynaklanan krizler. Dehak’ın zamanımızdaki ilacıysa işçi-emekçilere uyguladığı sömürüyü, zulmü, baskıyı daha da artırmak.

Dehak günümüzde karşımıza dört kişilik bir ailenin geçim sınırının 600 milyonu aştığı bir ülkede asgari ücretle yaşamaya mahkum edildiğimiz sefalet olarak çıkıyor. Milyonluk işsizler ordusuna yüzbinleri katarak çıkıyor. İMF yıkım programlarıyla, özelleştirmelerle çıkıyor. En son yaşadığımız krizle birlikte çıkıyor.

Kürt halkının on yıllardır verdiği özgürlük mücadelesinin karşısına dikiliyor Dehak. Yakıyor, yıkıyor, katlediyor, varlığını inkar ediyor, adını, dilini yasaklıyor... Kürt halkının ulusal talepleri yerine bir takım kültürel hak kırıntılarını çözüm olarak sunanlara, onu düzen içi sınırlar içinde çözmeye çalışanlara yanıtıysa yine katletmek, kaybetmek, askeri yığınaklar oluyor.

Bizlere dayatılan tüm bu koşullara karşı çıktığımızda, mücadele ettiğimizdeyse polis coplarıyla, jandarma dipçikleriyle, gözaltılarla, işkencelerle çıkıyor karşımıza Dehak. Şimdi de devrimci tutsakların katliamlara rağmen, ölümlere rağmen yaktıkları direniş ateşini içinde de büyüttükleri hücreleriyle çıkıyor karşımıza. Yolunu düzlemek, işçi-emekçilere yönelik saldırı ve yıkım programlarını daha kolay hayata geçirebilmek için Kawa’nın çekicini bugün için ellerinde tutan devrimci tutsakları, işçi-emekçi kitlelerin öncülerini, onlara kurtuluş yolunu gösterenleri katletmekte, hücrelere atmakta buluyor çareyi.

Çağdaş Dehak yeni Kawa’lar istemiyor karşısında. Baskı ve terör araçlarını harekete geçiriyor. En çok kafasına inecek çekiç darbesinden korkuyor çünkü. İşçi-emekçilerin kendi kurtuluşları için Kawa’nın çekicini ellerine almalarından korkuyor. Bir gün iktidarının devrilip yerine sosyalist bir işçi-emekçi iktidarı kurulacağının korkusuyla yaşıyor .

Şimdi zalim Dehak’ların karşısına Kawa’nın çekicini elimize alarak çıkmanın zamanıdır. Gün Kawa’nın yaktığı Newroz ateşini doruklara taşımanın zamanıdır. Gün faturası bizlere çıkartılmaya çalışılan krizi kapitalistlere ödetmenin zamanıdır. Gün hücreleri Newroz ateşiyle yakmanın zamanıdır. Gün Türk, Kürt işçi-emekçilerinin kendilerine yöneltilen tüm saldırılara karşı birleşik mücadele yükseltmesinin zamanıdır.

SY Kızıl Bayrak



Çukurova Üniversitesi’nde Newroz etkinlikleri


ÇÜ’de de Newroz 20 Mart günü bir şenlik havasında kutlandı. Güzel Sanatlar Fakültesi önünde başlatılan yürüyüş Eğitim Fakültesi önünde ateşler yakılarak, halaylar çekilerek son buldu.

Biz Ekim Gençliği olarak yürüyüşe katılmayı uygun görmedik. Zira Newroz üzerinden Yurtsever Gençlik’le ortaklaştırılacak çok az şeyimiz vardı. Atılacak sloganlar ortaklaştırılamıyor, hücre karşıtı sloganların atılmasına karşı çıkılıyor, taşınacak pankartlar Yurtsever Gençlik tarafından belirleniyor ve her zamanki barış söylemleriyle Newroz’un içeriği tamamen boşaltılmaya çalışılıyordu. Okuldaki devrimci çevrelerle alternatif bir etkinlik yapmanın zemini de yoktu. “Newroz’un kutlanmasını yurtsever gençlik örgütler, biz de gider katılırız” anlayışı birçok devrimci çevrede hala hakim.

Newroz’ların anlamına, devrimci içeriğine uygun kutlanabilmesi için, öncelikle devrimcilerin birlikte hareket etmeleri ve “Newroz Kürt halkınındır” çarpık bakışaçısından kurtulmaları gerektiği açıktır. Bu Newroz’a da “Bıji aşıti!” damgasını vurdu. Alanda atılan hücre karşıtı sloganlar son derece cılızdı.

Biz Ekim Gençliği olarak “Newroz isyandır; isyan özgürlüktür! Newroz ateşiyle hücreleri yakalım!” yazılı bir afiş çalışması yaptık.

ÇÜ Ekim Gençliği



YTÜ’de coşkulu Newroz kutlaması


20 Mart günü Yıldız Teknik’te Newroz kutlandı. Açık duyurusunun eylem günü yapıldığı kutlama, Kürt yöresel kıyafetlerini giymiş dört bayan ve bir erkek arkadaşın ellerinde karanfiller ve şekerlerle öğrencilerin yoğun olduğu alanları gezerek Newroz kutlamalarına çağrı yapmasıyla başladı. Yaklaşık 20 kişilik bir grup da bu arkadaşların arkasından alkışlarla yürüdü. Okul kantinleri dolaşıldıktan sonra yemekhaneye giren öğrenciler ellerindeki şekerleri dağıtarak eyleme çağrı yaptılar.

Öğrencilerle yapılan konuşmalar ve hocalara karanfil ve şeker verilmesi, Newroz kutlamamızı meşrulaştırmak açısından olumluydu. Özellikle yöresel kıyafetli arkadaşlara yoğun ilgi vardı. Hazırlık binasından çıkılıp tekrar orta kantin önüne gelindi. Orada bizi bekleyen arkadaşlarımızı da alarak Mimarlık önüne doğru alkışlarla yola çıktık. Havanın güzel olmasından dolayı öğrenciler yoğunlukla açık mekanlardaydılar. Mimarlık önünde yaklaşık 80 kişi çember oluşturdu ve hazırlanan ortak metin okundu. Newroz’un tarihçesi anlatıldı, Newroz’un anlamının isyan olduğu vurgulandı. Ayrıca F tipleri (direnenlerin de demirci Kawalar oldukları), kayıplar, Güney işgali ve Newroz’un bugün devlet tarafından içinin boşaltılmaya çalışıldığı anlatılarak metin bitirildi.

Metnin okunmasının ardından odunlar ateşlendi. Ateşin alev almasıyla zılgıtlarla ateşin üstünden atlanmaya başlandı. Eylemdeki coşkulu hava kitleyi motive etti. Ardından Nazım Hikmet’in “Güneşi içenlerin türküsü”, “Kızıl atlılar” ve “Kerem gibi” şiirleri okundu. Eylem alanında polisin uzaktan çekim yapması kitlenin motivasyonunu bozmadı. Şiirlerin ardından büyük bir çember oluşturan kitle halaya başladı. Kürtçe ve Türkçe ezgiler eşliğinde coşkulu halaylar çekildi. Eylem sloganlarla bitirildi.

Eylem boyunca “Yaşasın halkların kardeşliği!” ,”Biji biratiya gelan!” , “Newroz piroz be!”, “Yaşasın Newroz!” sloganları atıldı.

Komünistler Pazartesi günü Newroz’la ilgili bir bildiri dağıtarak, Newroz’un içeriğine uygun kutlanması için, öğrencileri alanlara, sokaklara isyan ateşine yakmaya çağırdılar.
Yüzyıllar önce demirci Kawa’nın başlattığı Newroz geleneği, bugün ezilenlerin ve sömürülenlerin elinde bir isyan ateşidir.

Yaşasın Newroz!
Yaşasın fabrikalarda, alanlarda, sokaklarda ve
hapishanelerde direnen Demirci Kawalar!

Ekim Gençliği/YTÜ



Ege Üniversitesi’nde Newroz kutlaması


Ege Üniversitesi kampüsü öğrencileri bu yıl Newroz’u 20 Mart’ta ortak bir eylemle kutladılar. “Newroz ateşiyle ortak vatanda özgür birliktelik!/Yurtsever Öğrenciler” ve “Halkların kardeşliği hücreleri yıkacak!/Özgür Gençlik, Ekim Gençliği, Genç Sosyalistler, Devrimci Proleter Gençlik, Yeni Demokrat Gençlik” pankartlarının açıldığı eyleme yaklaşık 400 öğrenci katıldı. Eylemde “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Biji bratiya gelan!”, “Newroz piroz be!”, “Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!”, “İçerde, dışarda hücreleri parçala!” vb. sloganları atıldı.

Ekim Gençliği okurları/İzmir