ARSIVANA SAYFA
 
24 Mart '01
SYKB SAYI: 01
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Yükselme eğilimindeki kitle hareketinin imkanları ve sorunları
Ölümüne direnişin ilk şehidi: Cengiz Soydaş
Bedeller daha da ağırlaşmadan...
Direnişimiz ve dönemin sınıflar mücadelesi
'Yeni ölümler istemiyoruz!'
Sermayenin azgınlaşan saldırıları ve Emek Platformu
Sermayenin azgınlaşan saldırıları ve Emek Platformu’nun “eylem takvimi”
Kocaeli mitingi: 5 bin kişilik işçi-emekçi eylemi
İTÜ’de herşeye rağmen yemek boykotu 4. haftasını doldurdu
Newroz’un gösterdikleri
Newroz ulusal uyanışın ve direnişin simgesidir!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği
Düzenin krizi ve devrimci sınıf alternatifi
Kadın sorunu
Son gelişmeler ve İmralı çizgisi
Emperyalistler Balkanlar’da yeni bir savaşın önünü açıyor
PKK-DÇS’nin açıklaması: Cejna Newroz piroz be!
Daewoo’da sınıflar savaşı
Uluslararası hareket
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
“Bu süreçten biz de, partimiz de alnı açık başı dik çıkacağız!..”
“Ulusal program aldatmaca”
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Sermayenin azgınlaşan saldırıları ve
Emek Platformu’nun “eylem takvimi”

Kocaeli Sendikalar Platformu’nun 18 Mart’ta düzenlediği mitinge ben de sınıf bilinçli bir metal işçisi olarak sendikamın kortejinde katıldım. Burada gözlemlediğim bazı şeyler üzerinde duracağım.

Bilindiği gibi Kocaeli mitingi valilik tarafından yasaklanmıştı. Sakarya’da açılan davanın kazanılmasıyla gerçekleşti. Sermaye devletinin yaşadığı yapısal krizle ortaya çıkan yeni faturaların daha da ağırlaşarak işçi ve emekçilere ödettirilmesi sonucu, toplum çapında büyüyen öfke ve tepkinin daha da derinleştiği bugünlerde işçi sınıfının da mücadele etme isteği artmaktadır.

Kocaeli mitinginde önceki sürece göre işçi katılımının daha yüksek düzeyde olduğu görüldü. Daha da önemlisi sendikalar önemli bir hazırlık yapmadan bu kitle alana akmıştır.

Şehir dışından gelen otobüslerin yanısıra, insanların üstleri de didik didik arandı. Alana girmeden de aynı türden bir arama yapıldı.

Birleşik Metal-İş tek bir pankart açarak (İstanbul, Gebze, Kocaeli) bütün üye işçileri tek bir kortejde birleştirdi. Alanın hemen hemen en kalabalık işçi sendikasıydı. Ağırlığı Gebze ve Kocaeli oluşturmaktaydı. İstanbul’dan ise katılım daha sınırlı tutulmuştu. Otobüsler çok azdı ve işyerlerinden en fazla 4-5 işçi katılabilmişti. Gerekçe, sendikanın kendi düzenlediği bir miting olmaması ve şehir dışı olması idi. Oysa ki ciddi hazırlık yapan bir sendika bu tür şeylerin lafını bile etmemeli. Bu ancak görevlerden yan çizmenin bahanesi olabilir. Konuştuğumuz birçok işçi, sendikanın kaldırdığı arabaların çok az olduğu ve daha kalabalık olunması gerektiği görüşündeydi.

Alanı pek gözlemleyemediğim için, ancak sınırlı gözlemlerim üzerinden aktarıyorum bunları. Bunun için önemli başka noktaları gözden kaçırmış olabilirim.

Birleşik Metal’in dışında kalabalık kitle taşıyan sendikalardan biri de Harb-İş oldu. Bu arada yakın illerden de mitinge katılım olmuştu. Harb-İş’in Ankara’dan da gelen şubeleri olmuştu. Hizmet-İş, Tümtis, Kristal-İş, Genel-İş, canlı ve coşkulu kortejlerdi. Civar evlerden ve etrafta bekleyen insanlar dikkatle geçenleri izliyordu.

Yapılan konuşmalarda İMF programlarına karşı mücadele edilmesi gerektiği vurgulandı.

Birleşik Metal’den genç devrimci işçiler, son saldırıların yanısıra Ölüm Orucu Direnişi’yle ilgili sloganlar atarak etrafta ilgi uyandırdılar. Miting boyunca tek görülen devrimci pratik ise, TKİP’nin kitlenin üzerinde uçuşan kuşlarıydı.

Yapılan konuşmalardan sonra miting 14:30 gibi dağılmaya başladı.

Bir metal işçisi/İstanbul



Emek Platformu eyleminde işçilerle konuştuk...

“Bıçak kemiğe dayanmıştır artık,
herkes alanlara çıkmak zorundadır!..”

Sermaye krizin faturasını işçi ve emekçilere ödetiyor. EP’nin aldığı eylem kararları uyarınca alanlara çıktınız. Neler diyeceksiniz?

Ercan (Belediye işçisi):
Bugünkü kriz İMF politikalarının iflas etmesiyle birlikte, Türkiye’de Cottarelli’ye karşı tepkilerin yükseleceğini anlayan ABD emperyalizmi yeni bir arayış içerisine girdi. Bugünkü politikalar aynı İMF’nin politikaları, yalnız bu sefer yeni bir Cottaralli gönderdiler bize. Bu Kemal Derviş’in ta kendisidir. Kısacası Amerika Derviş’i gönderdi, emretti. Derviş’i ekonomiden sorumlu bakan yaptı, Derviş bu politikaları uygulayacak.

Emperyalizmin bu coğrafyada çeşitli halklara karşı yaptığı katliamları, baskıları bugün emekçi sınıflara yapıyorlar. Bir yandan hücreleri hayata geçirerek devrimci muhalefetin sesini kesip politikalarını bir bir hayata geçirmeye çalışıyorlar. Diğer yandan yaşanan krizin faturasını işçi-emekçilere ödetiyorlar.

Kemal Derviş, sendikalarla görüşüyor. Diyor ki bana yardım edin, ben bu politikaları hayata geçireyim. Yani siz halkı uyutun birlikte hareket edelim. Bu politikaları hayata geçirelim. Bu politikaların hayata geçmesi artık zordur. Mümkün değildir. Türkiye’de bıçak kemiğe dayanmıştır artık, herkes alanlara çıkmak zorundadır!..

Ahmet Karatay (Telekom işçisi):
Biz saldırılara yönelik işyerlerimizde bütün işçi arkadaşlarımızın harekete geçmesi için çaba sarfediyoruz. İşyerinde yapılacak greve, genel greve, genel direnişe karşı işçi arkadaşlarımızı hazırlıyoruz. Telekom’un özelleştirilmemesi için de her türlü şeyi yapacağız. Eylemse eylem, direnişse direniş, yani ne gerekiyorsa yapacağız. Bugünkü basın açıklaması gittikçe hak alma eylemlerine, işgallere dönüşmeli. Bunun başka alternatifi yok. Yani “bu ülke bu halk satılık değil” diyorsak, bütün ülkede köylüsü, işçisi, esnafı hepsi ayağa kalkması gerekir, İMF’ye karşı.

Seviye Yılmaz (Cevizli tekel işçisi):
Yapılması gereken neyse yapacağız bu konuda, devamlı. Yolsuzluklara yol vermeyeceğiz, devamlı elbirliğiyle direneceğiz. Biz bu krize karşıyız, bu devletin yönetimine karşıyız. İşçi atılmalarına, özelleştirmelere, zamlara, herşeye karşıyız. Eylemlerimiz sonuna kadar devam edecek, yılmayacağız.

Hüseyin (Eminönü Belediye işçisi):
Artık yerli Cottarelli. Kemal Derviş yerli Cottarelli. Emekçiler olarak birlikte ne yapılması gerekiyorsa yapmalıyız. Topyekün mücadele edilmesi lazım.

Bayram (belediye işçisi):
Üretimden gelen gücü kullanmadıktan sonra, genel grev yapmadan saldırıları püskürtemeyiz. Bunun için tabandan sadece İMF’ye karşı değil, hücrelere karşı komiteler oluşturup üretimden gelen gücü kullanmak lazım. Bugünkü eylemle kalmamalıyız.

Metin (İETT işçisi):
Yapılması gereken İMF’nin buradan defolmasıdır. Emekçinin, işçinin hakkı verilmelidir. İşçiler ezilmemelidir. Biz İETT işçisi olarakta avanslarımızı alamadık.



Emek Platformu’nun Gebze eylemi...

“İMF değil çalışanlar yönetsin!”

Emek Platformu’nun aldığı kararlar doğrultusunda Gebze Sendikalar Birliği tarafından17 Mart 2001 tarihinde düzenlenen kitlesel basın açıklamasına 800 civarında işçi ve emekçi katıldı.

Gebze Cumhuriyet Meydanı’nda saat 16.30’da yapılan kitlesel basın açıklamasına Birleşik Metal-İş, Özçelik-İş, Petrol-İş, Kristal-İş, Eğitim-Sen ve Genel-İş sendikalarına üye işçi ve emekçiler “Yolsuzluğa ve yoksulluğa hayır!” pankartları ile katıldılar. Reformist partiler ve devrimci çevreler de eyleme destek verdiler.

Birleşik Metal-İş Şube Başkanı’nın okuduğu basın açıklamasında, hükümet tarafından hazırlanan “Ulusal Program”a destek verilmeyeceği vurgulananarak, hükümetin çalışanları programın dışında tuttuğu ifade edildi.

İşçi ve emekçiler sık sık “Kahrolsun İMF bağımsız demokratik Türkiye!”, “İMF defol bu memleket bizim!”, “Yaşasın sınıfsal mücadelemiz!”, “İMF değil çalışanlar yönetsin!”, “Üreten biziz yöneten de biz olacağız!”, “İMF emreder hükümet uygular!”, “Bankalara değil emekçiye bütçe!”, “Kan, zulüm, işkence işte İMF!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “İşçi memur elele genel greve!”, “Hükümet istifa!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları atıldı.

Ankara’daki eyleme polisin saldırdığı duyurusunun yapılmasının ardından kitle, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Yılgınlık yok direniş var!” sloganlarını atarak polisin tutumunu protesto etti.

SY Kızıl Bayrak/Gebze



Adana Emek Platformu’nun basın açıklaması eylemi

17 Mart 2001 günü, yerel Emek Platformu bir basın açıklaması yaptı. Merkezi Emek Platformu’nca alınan kararı desteklediğini dile getirdi. Dönem sözcüsü Hasan Balıkçı tarafından okunan açıklama sırasında, "Çalışandan aldılar, hırsızlara verdiler!”, “Kahrolsun İMF kahrolsun emperyalizm!”, “Çetelere değil emekçiye bütçe!”, “Kahrolsun İMF yaşasın bağımsız demokratik Türkiye!” sloganları atıldı.

Ayrıca mali müşavirler de bir basın açıklaması ile hükümeti protesto ettiler ve Emek Platformu’nun eylem programını desteklediklerini belirttiler. Açıklamada “İMF programı halkın üzerine çökmüş ve iflas etmiştir. Hükümet bunun faturasını birkaç bürokratı ve bir bakanı işten çıkararak işin içinden çıkmaya çakışıyor" denildi.

SY Kızıl Bayrak/Adana



Kocaeli mitingi’nden gözlemler..

Kocaeli Sendikalar Birliğinin 18 Mart’ta düzenlemiş olduğu “İMF programına, tasarrufların gaspına, ülkenin yağmalanmasına hayır!” mitingine binlerce işçi ve emekçi katıldı.

Daha önceki mitinglere göre bu mitinge işçi sendikalarının ve özellikle de Birleşik Metal-İş sendikasının katılımı, kitlesellik ve coşku açısından dikkat çekiyordu.

Gebze ve Kocaeli dışındaki sendikaların mitinge katılımı temsilcilik düzeyinde idi. Legal reformist partiler hem İstanbul’dan, hem de Kocaeli bölgesinden katılım sağlamışlardı. ÖDP gençliğinin alana girerken “Gençlik gelecek gelecek sosyalizm!” sloganı atması, ÖDP gençliğinin sosyalizm özleminin dile gelişi sayılmalıydı.

Devrimci çevrelerin mitinge katılımı ise sınırlıydı. Bunda İstanbul’daki eylemlerin de etkisi vardı. Mitinge biz komünistler “Özelleştirme, işsizlik, örgütsüzlük, yağma talan ve hortumlamadır! Özelleştirmeye hayır!” yazılı pankartla girdik. Çeşitli şiarlarımızın yer aldığı kuşlamalarımızla alanı donattık.

İstanbul’dan komünistler