ARSIVANA SAYFA
 
06 Ocak '01
SAYI: 01
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Tüm güç ve olanaklar seferber edilmelidir!...
Direniş sürüyor, zafer bizimdir!
20 yıldır teslim alamadılar asla teslim alamayacaklar!
Zindan katliamı: Bir kontr-gerilla operasyonu
Devrim yürüyüşümüz daha da güçlenecek!..
2001 kavga yılı olacak!
2001 yıkım programına karşı direnişi örelim!
2000'de sınıf hareketi...
"Hakkımızı ancak mücadele ederek alabiliriz"
Ücret asgari, sefalet azami!
Kontra devlet katliamda kirli medya psikolojik savaşta
Faşizmin zindanlarında katledildiler!
Katliam ve direniş/1
Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!
Katliamı protesto gösterileri
Zindanlardaki direniş, sokaklarda büyütülüyor!
Yurtdışında katliamı protesto gösterileri
Zindan direnişine uluslararası destek
Tutsak temsilcileri ile heyetler arasında yapılan görüşmeler
PKK-Devrimci Çizgi Savaşçıları: Devrimci tutsaklar teslim alınamaz!
Zindan direnişiyle uluslararası dayanışma
Vahşi işkenceler, kırılamayan devrimci irade!
Bu vahşet zulüm düseninin çöküşünün de habercisidir!
Mücadele Postası


Bu sayının
PDF formatını download
etmek için tıklayın



 
 

Ölüm Orucu Direnişi’nin
talepleri üzerine görüşmeler/1

Tutsak temsilcileri ile heyetler arasında yapılan görüşmeler

(Aydınlar, Meclis İnsan Hakları Komisyonu, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi, Meslek Örgütleri ile Tutuklu Temsilcileri arasında yapılan görüşmelerin tutanakları...)

Aydınlarla yapılan görüşme
9 Aralık 2000

Öğle saatlerinde Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Oral Çalışlar, Can Dündar, Zülfü Livaneli, Enver Nalbant, Mehmet Bekaroğlu’ndan oluşan heyet Bayrampaşa’da direnişteki tutuklularla görüşmeye geldi. Tutuklular adına görüşmeye Şadi Özbolat, Ercan Kartal ve Aydın Hambayat katıldı.

Yaşar KEMAL; Şimdi siz konuşacaksınız biz dinleyeceğiz.

Oral ÇALIŞLAR; Prosedür ne olacak diye konuşacağız. (Bu arada tek tek gelenleri tanıttı. Enver Nalbant’ın avukat olduğunu söyledi.)

Tutuklu Temsilcisi: Yani direnişimizle kuşakları bütünleştirdik... Nasılsınız?

Oral ÇALIŞLAR; Bu arada yanımızda Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyesi Mehmet Bekaroğlu’nu da getirdik.

Yaşar KEMAL; Bakana, "Güvencemiz nedir?" diye sordum. Yani yarın hücrede ne olacak?.. 500 kişi içinde bu saldırılar yaşanıyor, bunlar yapılıyorsa, hücrede neler yapar. Evet Şadi...

Tutuklu Temsilcisi: O zaman biz önce taleplerimizi bir kez daha sıralayalım...

(F tiplerinden başlanarak madde madde direnişin talepleri sıralandı.)

Yaşar KEMAL; (Araya girip) soru sorabilir miyim? Somut olarak kaç kişilik, üç-beş-on...

Orhan PAMUK; Ben Adalet Bakanı’yla görüşmelerimizi anlatacağım.

Tutuklu Temsilcisi: (Üçlü protokolü detaylandırıyor.)

Yaşar KEMAL; (Araya girip, Üçlü protokol için) bu nedir? (Kendisine anlatılıyor) Ama bu yasalara aykırı.

(Talepler anlatılırken tüm heyet üyeleri not alıyor. Tutukluların talepleri arasında yer alan, Cezaevleri Denetleme Kurulu detaylandırılıp anlatılıyor. Başta ‘96 Ölüm Orucu’nda sakat kalanlar, hastalıklar genel olarak tutuklu ve hükümlülerin genel durumu anlatılıyor.)

Zülfü LİVANELİ; Somut cevap istediğiniz F Tipi değil mi?

Tutuklu Temsilcisi: Öyle demeyelim. Hepsi birbirini tamamlayan taleplerdir. Dikkat ederseniz talepler içerisinde siyasi içerikli talepleri sıralamadık. Normalde direnişlerimizde bir konuyu tartıştırmak, bir gerçekliğe vurgu yapmak isteriz. Şu anda ortaya koyduğumuz talepler halkın, devletin herkesin gündeminde.

Yaşar KEMAL; Yani en önemlisi F tipi... Ne isteyebiliriz F tipi için? Can sen dikkatle dinle, not et bunları Bakana bildir. Sonra da sizle konuşacağız.

Can DÜNDAR; Ben değil de Bakan beyle asıl Bekaroğlu görüştü. Onun konuşması daha doğru olur.

Mehmet BEKAROĞLU: Aslında ortaya konulan isteklerden bazıları gerçekten gündemde. Örneğin DGM konusunda yapılacaklar var. Tabii yapılacaklar yanında yapılamayacaklar da var.

Tutuklu Temsilcisi: DGM’ler konusunda isterseniz düşüncelerimizi anlatalım. (DGM’leri, yapısını, adaletteki çifte standardı, bunun geniş kesimlerin sorunu olduğunu vb. genişçe anlattı.)

Mehmet BEKAROĞLU: DGM’ler kaldırılsın talebini kabul ediyoruz. Meclisin gündemine alacağız. Bu arada TMY 8. ve TMY 16. Maddeleri de gündemde.

Tutuklu Temsilcisi: TMY’nin bunların dışında 2. ve 17. maddeleri de bizim için önemli.

Mehmet BEKAROĞLU: Yakın ve orta vadede 8. ve 16. Maddeler gündeme alınacak. (İzleme Komitesi, bunların Adalet Komisyonu tarafından atanacağı gibi detaylardan bahsetti.) Bakan’a bu tarz bir atamayla komisyon olmayacağını, kurulacak izleme komitesinin sivil olması gerektiğini ve bunun kanuna bağlanması gerektiğini söyledim.

Oral ÇALIŞLAR; Böyle bir taslak hazırlanıyor. Örneğin sağlıkla ilgili yapılacaklar hızlandı, bakan mecliste de anlattı.

Mehmet BEKAROĞLU: ‘96’da ölüm orucuna katılanlar ve sağlık durumu kötü olanlar "özel af" durumunda yararlanacaklar. Elimize raporu ulaşanlar çok. Ama dışarı çıkabilecek olanlar daha az olacak. Hapishanelerde yaşanan sağlık sorunları konusunda bakana sürekli bilgi veriyoruz. Özellikle Ulucanlar ve diğer hapishanelerde askerden kaynaklanan sorunları anlattık. Bakan da bunun karşısında protokolü düzenleyeceğiz dedi. Barolar devreye girip teknik olarak yardım etmeli. İşte TMY, Üçlü protokol vb. hepsi içiçe protokol yasal olmayan herşeyi kurala bağladı.

İşte işkencecilerin yargılanması konusunda Ulucanlar katliamına katılan jandarmalar için suç duyurusunda bulunduk ve çıkardığımız kitaba da suç duyurularını ekledik. Yani Ulucanlar konusunda suç duyurusu savcının önünde. Diğerleri de (Talepler arasında yer alan diğer hapishane katliamlarının sorumlularının yargılanması...) bunun gibi takip edilmeli. Ama temel mesele F tipi. Bu ne olacak?

Yaşar KEMAL; Avukat Enver NALBANT’a bir ricam var; bakanla konuşmanın metni var elimizde. Onu versin.

Enver NALBANT; Tamam veririz.

Orhan PAMUK; Uzun süredir bakana baskı yapıyoruz. Ölüm oruçlarının ciddi bir noktaya geldiğini, ölümlerin olacağını söyledik. Bakan özellikle kamuoyuna "devlet pazarlık yapıyor yansımasın" istiyor. Gerekirse gizli yaparız. Detaylarını kamuoyuna anlatmayız dedik. Bunun üzerine kabul etti. Bakan sizin talepleriniz konusunda "afaki" dedi. Hatta beni bu tür anlatımlarla etkilemeye çalıştı. Bakan dün gece beni aradı. Heyetinizi kabullendim. Hatta yanınıza bir milletvekili vereyim mi diye sordu. Ben, sivil gitmek istiyoruz dedim ama yine de Bekaroğlu’nu kabul ettik. Bakana, gidip yalnız görüşmekle olmaz dedik. Sizin de bir şey vermeniz lazım diye vurgu yaptık. Bakanla konuşmamda, F tipinde odaklandı. Bakan önce "F tipinden vazgeçmeyiz" dedi. Ama bir anlamda pazarlığa açık olduğunu da ifade etti. Bakanla hücre üzerine de konuştuk. Bakan altı ay var, üç kanun çıkacak, F tipleri insan haklarına uygun hale getirilecek dedi. Ben de, bunun pazarlık yanı da vardır, ölüm orucu yapıyorlar, sonuç almaları lazım, bu iş böyle olur dedim kendine.

Oral ÇALIŞLAR; Biz bu heyeti kendi inisiyatifimizle oluşturduk. ‘96 Ölüm Orucu’nda bir taahhüt altına girdik, işin gerçeği yeterince gerekenleri yapamadık, bizlere eleştiriler getirdiniz, bunların tamamında haklıydınız. (Oral Çalışlar’ın bu sözlerine hepsi evet dedi.) F tipi konusunda haklı tepkiler var.

Yaşar KEMAL; Ama geçen sefer (‘96’yı kastederek) bize söz vermişlerdi.

Oral ÇALIŞLAR; DGM, TMY gibi tüm bunlar Ölüm orucuyla çözülecek şeyler değil. Bu talepler, bu mücadele elbette bizleri de ilgilendiriyor. Söylediğiniz izleme komitesi de doğru. (Devleti kastederek) F tiplerini danışmadınız, inşa ettiniz, şimdi de ortaya çıktınız izleme komitesi diyorsunuz.

Yaşar KEMAL; (‘96’da kurulan İzleme Komitesinden bahsedilince) Bu komitede ben de vardım. Sonra İsveç’e gittim. Sorumluluğu Yağmurdereli aldı, sonra biliyorsunuz o da içeri girdi. Komitenin bağımsız olması haklı bir taleptir. Ya da yarı resmi olmalı.

Mehmet BEKAROĞLU: Komitenin yasal güvencesi mutlaka olmalıdır.

Yaşar KEMAL; Bakanlık Avrupa’dan heyetler getirecek. F tipini onlara kabul ettirecek.

Mehmet BEKAROĞLU: Avrupa, Türkiye hapishane geleneğini anlamaz. İtirazları anlamaz. Avrupa İşkence Önleme Komitesi gelecek, onları iyi bilgilendirmeliyiz, anlarlar ama...

Oral ÇALIŞLAR; "Araya girelim" dedik istemediler. Ama biz başından itibaren özel ısrarda bulunduk, devlet pazarlık yapıyor havası vermek istemiyorlar. Daha dün bakan bize "basın beni zor duruma düşürüyor" dedi. Aslında biz biraz da onlara rağmen gelmiş olduk. Hem Can, Hem Orhan bizzat temasta ısrar ettiler. İkincisi, izlenimim, ki, bunu ERCAN’la da konuşmuştuk, F tipine nakil ve sevk ne olacak? Siz "F tipinin önünü kesmek istiyoruz" demiştiniz.

(Tutuklular asıl meselenin elbette F tipi olduğunu, ama bunun diğer taleplerin önemsiz olduğu anlamına gelmediğini söylediler.)

Yaşar KEMAL; Korkuyorum hapishaneleri ölümevlerine, işkencehanelerine dönüştürecekler. Hatırlayın, Diyarbakır örneği var.

Oral ÇALIŞLAR; Somutlama niyeti ile hepsini, bütün talepleri bir protokol haline getirelim.

(Hasta olanların durumu konuşuldu.)
(Yaşar KEMAL tekrar izleme komitesine döndü. Kendilerinin Avrupa’dan gelenleri de izleyeceğini, Avrupa’ya tüm gelişmeleri duyuracağını, Can Dündar’ın, Livaneli’nin kendisinin olanakları olduğunu takip edeceklerini kendisinin sağlık sorunları olduğunu ama yine de kalkıp geleceğini söyledi. Oral Çalışlar araya girip somut adım atılmasını sağlayalım dedi.)

Tutuklu Temsilcisi: "Ne düşünüyoruz" diye bakan bize soruyor da, bakan ne düşünüyor onu anlatsın, bunu anlamış değiliz, taleplerimizi çözecekler mi, ne diyorlar yani. Çözeceğiz ama koşullarımız şunlar şunlar demeliler. (DGM’ler konusu örnek verildi. Örneğin altı ay sürer desinler ama somut konuşsunlar, somutlanmalıdır.) Koşulları neyse bakanlık tek tek ortaya koymalı, olabilir, değerlendirebiliriz laflarıyla olmaz. Yol bulsunlar biz de görüş oluşturalım.

Mehmet BEKAROĞLU: (Görüşmelerde bakanın kendilerini dinlediğini, ama neticede maddelerin tartışılabileceğini, olayın gelip F tipine dayandığını söyledi. Meclis komisyonunun diğer üyelerini kastederek onlardan bağımsız ne konuştuysak anlatamam dedi.)

Tutuklu Temsilcisi: (Bunun üzerine tutuklular komisyondaki MHP’linin zaten görüşmeye gelmemesini, kavga etmek istemediklerini söyleyip, oturup yaptıkları icraatları konuşmayalım dediler. )

Gebersinler diyen adamlarla ki, bu MHP adına söyleniyor, konuşmayız....

Zaman da önemli değil. Önemli olan F tipi nasıl bir sistem olacak. (Uzun uzun Treadman anlatıldı, sistem vurgusu yapıldı. Bu değişmeli denildi.)
Hepsinin garantisi olmak zorunda. 3 ya da 5 kişilik yerde kapılar açık kalsın demek bizi ikna etmez. Asker girer yine kapatır, ne yapacağız yeniden ölüm orucuna mı başlayacağız, mimari yapı kesinlikle değişmelidir.
Tutuklu Temsilcisi: F tipi 16 Madde mevzuatına göre kuruldu, dolayısıyla 16. Madde kaldırıldığında F tipi zaten değiştirilmek zorunda.

Mehmet BEKAROĞLU: Hükümet işin ciddiyetinin farkında. Liderler önce kendi aralarında sonra da bizimle görüştü. Liderler zirvesinde bize "biz çalışmaları durdururuz, ama projeden vazgeçtik diyemeyiz." dediler.

Oral ÇALIŞLAR; (F tipi için) Hükümet biz durduruyoruz sözünü veriyor mu?

Mehmet BEKAROĞLU: Evet.

Tutuklu Temsilcisi: Bunun bizim için bir anlamı yok.

Mehmet BEKAROĞLU: (Bakana ortak kullanım alanlarını anlattığını, insanların her şeyi paylaşabildiği, yemekhane vb. şeylerin olması gerektiğini, Türkiye’deki mapushane geleneğini, dayanışmayı bozmayacak bir sitem kurulmasını anlattığını söyledi.) Tecriti siyasi irade de kabullenmiyor. Ama siyasi irade Türkiye’de her şeyi halletmiyor.

Tutuklu Temsilcisi: Ne yapalım genelkurmayla görüşelim mi?

Tutuklu Temsilcisi: Üç ay sonra yeniden direnişe başlamak istemiyoruz, bu ülkede demokrasi yok, özgürlük yok. Can güvenliğimizi biz sağlıyoruz, bu anlamda koğuşlar önemli.

(Bu sözlere hepsi katıldıklarını ifade ettiler.)

Oda ya da koğuş farketmez, bu tür söylemler sizin kafanızı karıştırıyor, elbette örgütleneceğiz, elbette eğitim yapacağız, bizler devrimciyiz, ülkeyi konuşuyoruz, ülkeyi tartışıyoruz. NATO kararı ortada. "ya düşünce değişikliği ya ölüm" diyor. Ulucanlar’ı hatırlayın, Ulucanlar ortada.

Tutuklu Temsilcisi: Devlet politikası uygulanırken kişiler belirleyici olmaz, bu nedenle bakanın iyimserliği vb. anlamsız.

F tiplerinde mevcut haliyle can güvenliği yoktur. Sözlerin bir anlamı kalmıyor, "tartıştırırız" diyor bakan ama ne çıkacak tartışmadan belli değil. Hiçbir şeyin garantisi yok.

Zülfü LİVANELİ; (Tartışmayı kast ederek) bu da bir kazanım değil mi?

Tutuklu Temsilcisi: Tamam anlamlıdır ama biz sorunu çözmek istiyoruz. Örneğin bakan sık sık BM standartlarından söz ediyor, referanslar gösterip "F tipini onaylattık" diyebilirler. Hatta itirazlar da giderilebilir vs. bunlar aşılmalıdır. "Erteleyelim" demek kesinlikle çözüm demek değildi. Bu tür yaklaşımlarla (erteleme gibi) sizleri de rahatlatmayı amaçlıyorlar, bunun farkında olmalısınız.

Mehmet BEKAROĞLU: İç mimari ve alt yapısını oluşturan yasaları düzenleriz diyorlar, bu somut değil mi?

Tutuklu Temsilcisi: F tipini açarken niye kimseye sormadılar?

Mehmet BEKAROĞLU: Tamam sormadı ama şimdi bu noktaya geldi.

Tutuklu Temsilcisi: Yetmez. ‘96’da da anlaşılmıştı, ama sonra ne oldu, yaşananları unutmayın, Türkiye’de politika nasıl yürüyor biliyorsunuz.

Oral ÇALIŞLAR; Diyelim ki, bakan kaldırıyorum dedi o zaman ne olur?

Tutuklu Temsilcisi: Hepiniz bizden daha deneyimli daha birikimli insanlarsınız, şu tuzağa nasıl düşelim; F tipini inşa ederken herkesten saklıyor, dayatıyor, biz karşı çıkıyoruz ve o zaman bize "katlederim" tehdidi yapıyor. Ertelemeci yaklaşımda altı ay-bir yıl sonra ne olacağının garantisi var mı, yok. Ölüm orucu sonrası (bitirirsek) tüm anlaşılan noktalar unutulur. Biz ölüme takıntılı insanlar değiliz. Somut sonuç almalıyız, altı ay sonra daha ağır bedel ödememiz gerekmemeli. Durduralım, erteleyelim tuzağına düşmeyelim. (Hepsi haklısınız diyerek onayladılar. ‘96’da da öyle oldu, bitince rahatlayacaklar bu doğru dediler.)
Zülfü LİVANELİ; Peki ne yapalım?

Tutuklu Temsilcisi: Hücreler yıkılsın, yeniden F tipi iç mimarisi düzenlensin, garantisi odur. ‘91’de Eskişehir’i kapattık, ama ‘96’da yine Eskişehir için 12 şehit verdik. Bunlar gerçekler.

Tutuklu Temsilcisi: TMY 16. Madde zaten tartışılıyor, hapishaneler de tartışılıyor. Yasal güvenceler sağlanmalıdır. Siyasi tutukluların hakları yasal düzenlemeyle somutlanmalıdır.

Taleplerimiz garanti altına alınmalıdır. F tipleri yasal düzenlemeyle yeni bir şekle sokulmalı, mimarisi de bu hale getirilmeli. Baro, aydınlar, tabipler, tutuklular, tutuklu aileleri bunların hepsinden görüş de alsın bakanlık. Bir yılda mı somutluyor bu biçimi, hangi sürede somutluyorsa tartıştırsın, yani yasal dayanağı olsun, bu güvenceyi versinler.

Can DÜNDAR: F Tipi insanlık dışı bir projedir ama "koğuş" adını kullanmayalım, somutlar mısınız kaç kişiyi kastediyorsunuz?

Tutuklu Temsilcisi: En az yirmi kişilik mekanlar olmalıdır. Birbirleriyle bağlantılı, sosyal-kültürel sportif ortak kullanım sağlanmalı, yeni düzenlemeye de böyle geçmeli.

(Ecevit’in CNN’de yaptığı açıklama hatırlatıldı. Kararlılık gösterisi yapıyorlar dedi tutuklular.)
(Aydınlar konuşmaları Bakanlığa ileteceklerini söyleyip ayrıldılar)

***

Meclis İnsan Hakları Alt Komiyonu
ile yapılan görüşme
9 Aralık 2000

(Aydınların hemen arkasından saat: 15:00’da Meclis İnsan Hakları Komisyonu üyeleri, komisyon sekreteri ile birlikte geldiler. MHP’li üye toplantıdan tutukluların itirazı üzerine ayrıldı. Heyette Kamer Genç, Mehmet Bekaroğlu, Tunay Dikmen ve komisyonun sekreteri vardı. Tutuklular adına yine aynı temsilciler katıldılar.)

Kamer GENÇ; Dolamaya gerek yok. Akşam komisyon üyeleri olarak parti liderleriyle görüştük. Gelişmeleri anlatıp çare bulalım dedik. Liderler, affı çıkardık, cezaevleri boşalıyor, şimdi onların da sorunu kalmayacaktır dediler.

Mehmet BEKAROĞLU: Başbakan şu anda F tipi cezaevlerine sevk gereğinin kalmadığını söyledi. Mimari yapı ve hukuki düzenlemeler olmadan da geçilmeyeceğini belirtti. Ecevit uygulamaları durdurduk dedi.

Mimari yapı ve hukuki düzenleme üzerine konuşabiliriz. TMY 16. Madde ve diğer detayları (üçlü protokol gibi) konuşalım, detaylandıralım. Önce biz liderlere anlattık. Sonra liderler kendi aralarında konuştular. Daha sonra yeniden bizimle konuştular.

Tunay DİKMEN: (Araya girerek) dün Tabipler Birliği ile bir konuşma yaptık. Ben, barolar, tabipler, Mimarlar, bakanlık yetkililerinden oluşacak bir kurulla F tipinin mimari olarak nasıl değiştirileceğinin detaylandırılmasından yanayım. Sonra bunu size sunarız. Kafa yorarsak ortak nokta buluruz.

Tutuklu Temsilcisi: (Aydınlara sunulan talepleri yeniden anlattı. Mimari yapıdan başlanarak madde madde anlattı.)

Kamer GENÇ: Dün akşam Ecevit F tipi uygulamasından vazgeçiyoruz dedi.

Mehmet BEKAROĞLU: Ne diyorsun yoksa yıkılacak mı?

Tunay DİKMEN: Yapabilirim, edebilirimlerle bu iş olmaz.

Mehmet BEKAROĞLU: (Kamer Genç’e) Ya abi yanlış anladın, zaten şu an buna da ihtiyaç kalmadı. Bundan sonra mimariyi, hukuki düzenlemeyi tartışabiliriz. 1991 Eskişehir ve 1996 örnekleri ortada, hükümet yanlış yaptık, yanıldığımız kanaatına vardık deyip düzenleme yapmalıdır.

Tutuklu Temsilcisi: Tartışılsın da ne olacak bir somutluk olmalı, "örneğin en az 20 kişi, 18 kişi, 16 kişi..." denmeli.

Tunay DİKMEN: Madde madde tartışma yapılmalı, üç aşağı beş yukarı yapmayalım somut öneri çıkaralım.

Mehmet BEKAROĞLU: Talepleri yazın bize verin. (Daktilo edilip verildi.)

Tutuklu Temsilcisi: Söz veriyoruz TMY’yi şuna dönüştüreceğiz demeliler örneğin bu maddeler kaldırılınca TMY’nin zaten bir anlamı kalmıyor (bu maddeler dediği 2. 8. 16. 17. Maddeler.) Asıl olan bunlar. Bu noktada bize bir irade beyanında bulunmalılar. (16. maddede yapılacak değişiklikte zorlanılabileceği üzerine konuşuldu.) Dörtte üçü kaldırma konusunda üç parti rahatlıkla anlaşıp bir irade oluşturabilir. TMY, Üçlü Protokol ve F tipi içiçe, hepsinin bir arada tartışılması gerekir.

Kamer GENÇ: Bakan vazgeçtim derse her şey bitmiş, Açlık Grevi’ni oluşturan nedenler ortadan kalkmış olacak mı?

Tutuklu Temsilcisi: Somut önerilerimiz var. Bu öneriler üzerinden konuşulsun.

(Bakanla görüşmek için ayrıldılar.)

***

Aydınlarla yapılan görüşme
9 Aralık 2000

Orhan PAMUK: (Bakanla 45 dakika görüştüklerini, bakanın hemen Ecevit’e gittiğini-geldiğini Ecevit’in F tipinden vazgeçtik, tek kişilik hücrelerden de vazgeçebiliriz, sonuç olarak F tipini yıkmayacağız, tek kişilik ihtiyati tedbir olarak (disiplin suçları vb. için) açık tutacağız, dediğini söyledi. İşin bağlandığına dair ipucu verir gibiydi diye anlattı.)

Oral ÇALIŞLAR: Ecevit ve bakan bu işi çözmek istiyor. Ama Türkiye’de var olan statükoyu korumak isteyenler de var. Yüklendikçe alırız duygusuna kapılınmaması gerekir. Rest de olabilir. Örneğin MGK’da da değerlendireceğiz de diyebilirler.

Tutuklu Temsilcisi: Yüklendikçe alırız şeklinde, bizim böyle hesabımız olmaz.

Zülfü LİVANELİ; ‘96’da da biz buradaydık. Daha fazla kararlılık var diye anlattım Bakan’a. Heyetler geliyor gidiyor kamuoyu tüm bunları izliyor, ölümler başlayınca hükümetiniz zor duruma düşer dedim. Bakan nakil yapılmayacak toplumsal mutabakat sağlanana kadar demiş. Mutabakat nedir bunda anlaşalım, ortaklaşalım. İzleme komitesi oluşsa, yasası hazırlansa, kamuoyu önünde açıklansa olur mu?

Tutuklu Temsilcisi: Hiç o tür biçimlere girmeyelim. (Direniş ve somut olarak nedenleri bir kez daha anlatıldı.) Mutabakat tek başına somutlamaz, yasal dayanakları olmalı, kişilikli davranmayacaklardır. Ulucanlar konusunda Bakan’ın tutumu ortadadır. Kişiliksiz davrandı. Yarın yine yapacaklardır. Geldiğimiz noktada işi kesinlikle belirsizliğe itmeden sonuç almalıyız. Bedel ödedik ama şu şu somut sonuçları aldık diyebilmeliyiz. Hayatımızı ortaya koyduğumuzu anlamalı, bunu hesap etmelidirler.

(Heyettekilerin hepsi, biz de bunları Bakan’a söyledik dediler. Talepler daktilo edilmiş haliyle hepsine verildi.)

Tutuklu Temsilcisi: Bu işe başlarken uzun süre tartıştık. Nasıl, hangi biçimde yapalım, nasıl geri adım attırırız diye. F tipinin Eskişehir’den farklı olduğunu biliyorduk. Stratejikti, kolay vazgeçmeyeceğini düşündük, gerçekçiyiz, ne pahasına olursa olsun bu politikayı geri püskürtmeliyiz. Cezaevlerinde örgütlü güç durumundayız. Devlet de bunu parçalamaya çalışıyor. Erteleme gibi tartışmalar bunun için yapılıyor. Yücel Sayman bizzat savcının yanında devlet için, "bunlar F tipine geçmek için iki yüz kişinin ölümünü göze almış" dedi. Ölüm orucu ve tepkiler başlayınca şimdi zamana oynamaya başladılar. Şimdiki oyunlarının nedeni de budur. Afla yüzde 70 çıkacak, yüzde 30 kalacak. "Katliam büyük olmaz" deyip hesaplar yapılıyor. Nasılsa içeride idamlıklar kalacak. Anayasa mahkemesine gidiş-geliş de 2-3 ay sürer bu arada inşa tamamlanır, suça göre de tasnif yaparız diye düşünüyorlar.

(Tutuklular, iktidarın muhalefeti yok etmek, tasfiye etmek istediğini anlattı. Taleplerin öz olarak demokrasi mücadelesi olduğunu anlattı.)
(Oral Çalışlar’ın "kanatlar meselesi" sözleri üzerine, tutuklular; onlar halka saldırıda her zaman çıkar birliği yaparlar dedi. Ecevit’in istikrarı sağlamanın yolu cezaevi hakimiyetidir sözlerini hatırlattılar.)

Tutuklu Temsilcisi: Biz devrimciyiz, tabii ki, örgütlü olacağız. Tabii ki, tartışacağız, halkımızı vatanımızı ilgilendiren her sorun bizim sorunumuzdur.

Orhan PAMUK: (Araya girerek) Kararlılığınız biliniyor Ecevit 5 dakikada bir kişilik hücreden vazgeçti. Bence bu çok önemli. Şu anda da Bakan’la görüşüyor.

Tutuklu Temsilcisi: Taleplerimiz ortada. Ayrıca bu direniş öyle bitmeli ki, yarın yeniden ölüm orucu yapmak zorunda kalınmamalıdır. Bu önemli. Bu görüşmeler tıkana da bilir. Tıkandığı yerde tıkayan biz olmayız, çözüm arayan da biz olmamalıyız. Çözüm arayan Bakan olmalıdır.

Oral ÇALIŞLAR: Bir de diyelim ki, en iyi tavizler alındı. Üç gün sonra sıfır mertebesine inebilir. Diyelim ki, 20 kişilik koğuşları kabul ettiler, duvarları yıktılar. Tartışma koğuş mu, hücre mi tartışması.

Tutuklu Temsilcisi: İnsan ölmesin demek tek başına çözüm değil. Demokrasi mücadelesi hakları elde etmek, hele Türkiye koşulları düşünüldüğünde bedellerle kazanılır.

Oral ÇALIŞLAR: Diğerini kabul etmediler ne yapacağız?

Tutuklu Temsilcisi: Böyle olmaz, biz asgari taleplerimizi size sunduk. Geri adım atılarak sonuç alınamaz. Şehitler çok olabilir. Bunu göze de alabilirler. Ama şunu anlamalısınız geri adım atılarak sonuç alınamaz. Siyasi hesaplarla Ulucanlar’da olduğu gibi defalarca katledildik. Türkiye’de karşı koyma dinamiği yok edilmeye çalışılıyor. Bunu ölüm tehditleriyle yapıyorlar, korkutmaya çalışıyorlar.

Yaşar KEMAL: (Araya girip) Bu demokrasi sorunudur, hapishane sorununun Türkiye demokrasisi ile yoksullukla, elbette bağlantısı var.

Can DÜNDAR: İzleme Komitesi’ni dile getiriyorsunuz. Aslında bu güzel bir şey bu sayede sorun da bu anlamda kitleselleşmiş oluyor. Bunu öne alsak ve F tipi meselesi bu sayede kitleselleşse nasıl olur? Adalet Bakanlığı da kuruluşlarla arasında mutabakat sağlanıncaya kadar F tipi açılmayacaktır dese?

Tutuklu Temsilcisi: Devlet yarını bağlamak istemiyor. Örneğin koğuş dememesi bunun bir örneği. Erteledim diyor, örneğin vazgeçtim demiyor.

Can DÜNDAR: Tecritten vazgeçmeye, bu sayede herkes zorlamış olacak.

Tutuklu Temsilcisi: Ölüm orucunu bıraksak Adalet Bakanı, tabiplere, barolara telefona bile çıkmaz, erteleme çözüm değildir, Bakanlık dışında Ulucanlar’ı savunan biri yok. (Veli Saçılık örneği anlatıldı; Haymana’da hücreye konulduğu, tedavisinin engellendiği anlatıldı.) Ulucanlar’da Adalet Bakanı yine Hikmet Sami idi. Sordukları soruya bakın, "teslim mi olacaksınız ölecek misiniz" diye soruyor, yani arada seçenek yok. Bu anlamda sizin dediğiniz önerilerin yaşama geçmesi garantisi var mı? Zaman kazanmaya çalışıyorlar. Biz yasal güvence istiyoruz ve kamuoyuna deklare edilsin istiyoruz. İki yıl sonra yine ölüm orucu yapmamalıyız.

Orhan PAMUK: Devlete hem inanıyor hem de inanmıyorsunuz.

(Bu arada tutuklular, dışarı çıkınca açıklama yapacak mısınız diye sordu.)

Oral ÇALIŞLAR: Düşüncem şu, iki tarafı da zora sokmak istemiyorum.

Zülfü LİVANELİ: Bu görüşmenin devamını isteyelim, bunun bir baskı oluşturacağını düşünüyorum.

Mehmet BEKAROĞLU: Ecevit ne diyecek bir de ona bakalım, sonuç alalım.

Tutuklu Temsilcisi: Heyetlerin gelmesi beklenti yarattı, hatta devlet tansiyonu düşürmek için bunu kullandı. Bu anlamda dışarıda yapacağınız açıklama önemli.

(Bunun üzerine Bekaroğlu toparlayıp, Bakan’a kararlılığın devam ettiğini, en az 20 kişilik koğuş istendiğini anlattıklarını söyledi.)

Oral ÇALIŞLAR: Konuşmaya devam edeceğimizi anlatırız, erteleme değil somut çözüm istiyorlar deriz. Biz bu tartışmayı devam ettirelim mi?

Mehmet BEKAROĞLU: Bakan’la bizzat görüşeceğim. Eğer olumsuz cevap alırsam yapacak bir şeyin kalmadığını söyleyeceğim, süreci anlatacağım, insanlar ölecek bu bir sorumluluk olayıdır diyeceğim. Sonuç alamayacağımız halde gereksiz beklenti yaratmamamız gerektiğini anlatacağım.

(Bu sözlerin ardından görüşme bitti ve aydınlar çıktılar. Aydınların çıkmasının ardından kısa bir süre sonra Meclis heyeti tekrar geldi. Bu arada TV’de bakanın yaptığı basın toplantısı veriliyordu. Tutuklular dinlemişti bu açıklamayı.)

***

Meclis İnsan Hakları Alt Komiyonu
ile yapılan görüşme
9 Aralık 2000

Kamer GENÇ: Düşüncenizi alalım istedik, bunun için geldik. Bakan’ın açıklamasına ne diyorsunuz?

Tutuklu Temsilcisi: Açıklamayı dinledik. Sizin aktardığınız çerçevede şeyler. Yani yeni bir şey yok.

Mehmet BEKAROĞLU: Ama herkesi tatmin edecek ölçüde sistematikti Bakan’ın anlatımı. Söylenen şeyleri şöyle özetleyeyim; 1- İhtiyaç kalmadı, ertelendi diyor. 2- Mutabakat sağlanıncaya kadar uygulamaya geçilmeyeceğini söylüyor. 3- Uluslararası kurumların onayına sunulacağını söylüyor. 4- Özellikle mimari yapıya çok özel vurgu yapıyor. Baroları, mimarları kast ederek kuruluşlarla ortaklık sağlanacak diyor. Bakan bu noktaya kolay gelmedi aslında. Bütün bunları açık deklare etmesi önemli. Bakan mimariden sözediyor. bence bu ileri bir adımdır.

Tutuklu Temsilcisi: Eğer bu bir geri adımsa bunu netleştirin. Daha somut olsun Bakan hızlı davransın, örneğin hemen barodan, tabiplerden görüş alsın nasıl bir düzenleme yapılacağı netleşsin. Garantiye alınsın, sonra daha fazla tartıştırmak istiyorlarsa, isterlerse bir sene tartıştırsınlar. Biz mimari yapı ve sayı konusunu kendi irademizle netleştirmek istiyoruz, diğer kuruluşlar mesleki olarak ortaya koysunlar düşüncelerini, bir sonuç çıkarsınlar.

(Bu arada komisyonun sekreteri diye tanıtılan kişi, F tipinin mimarisini anlattı. Kağıt üzerinde çizerek duvarlar kalktığında tek ve üç kişilik koğuşlardan 24 kişilik, çift ranzalı olursa 48 kişilik koğuşlar elde edilebileceğini söyledi mimari olarak da kolonların vb şeylerin bunu engellemeyeceğini söyledi. Sorun ara kapıları kırıp, duvarları kırıp birleştirme sorunudur dedi. Ayrıca Bakan’ın mimari yapı diyerek politik bir üslup tercih ettiğini söyledi.)

Kamer GENÇ: Bu aşama iyidir, güvensizlik iyi değildir.

(Komisyon sekreteri tekrar söze girerek, kurumsal olarak birine güvenmelisiniz. Mesela İnşaat Odası ya da Mimar Odası, ya da meclis komisyonu. O zaman biz gereğini yerine getiririz. Çünkü mimari düzenleme yapılması zor değil dedi.)
Tutuklu Temsilcisi: Bakan bir-üç kişilik hücreleri yıkıp şu biçimde değiştiriyoruz derse o zaman bir adım olur. Sorun bu anlamda karmaşık değildir.

Mehmet BEKAROĞLU: Bakana söyleyelim, yarın hemen harekete geçilsin, Baro’dan Yücel Sayman, tabiplerden Metin Bakkalcı, mimarlardan da bir isim (bunu Metin Bakkalcı da önerebilir) belirlensin, bir kurul oluşturulsun.

Tutuklu Temsilcisi: Ama biz onlarla ayrıntıları konuşmadık.

Mehmet BEKAROĞLU: Önce Bakan’la sonra da Pazartesi günü onlarla konuşuruz.
Tutuklu Temsilcisi: En son kamuoyuna açıklama yapmasa da olur. Örneğin ayrıntılarla uğraşıyoruz diyebilir. Ama bize somut şeyler söyleyip mimari yapıda şöyle değişiklik yapıyoruz vb. derse yani somut konuşursa yerinde olur.

(Konuşma böylece sona erdi.)





Ölüm Orucu Direnişi’nin talepleri:

1- Bugüne kadar yapımı süren, esas olarak devrimci tutukluları tecrit, yalnızlaştırma, işkence yöntemleriyle teslim alma, kişiliksizleştirme politikaları çerçevesinde gündeme getirilen F Tipi Hücre hapishaneleri kapatılmalıdır.

2- Bütün bir halkı "terörizm" demagojisi ile suçlayarak "zanlı" haline getiren; işkence, katliam ve infazları yasallaştıran, bunları gerçekleştiren işkenceci-katilleri koruyan 3713 sayılı Anti-Terör yasasının sadece F Tipi hücrelerin yasal dayanağını oluşturan 16. maddesi değil, tamamen anti-demokratik olan ve sonuçları artık iyice görülen bu yasa bütün sonuçlarıyla birlikte kaldırılmalıdır.

3- Kamuoyunda "Üçlü Protokol" olarak tanınan, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı’nın ortak imzalarından oluşan, tutukluların savunma hakları ve tedavi hakları başta olmak üzere hak gasplarına yönelik, avukatlara onursuz arama dayatmasını içeren protokol iptal edilmelidir.

4- Kuruluş amacı ve 1984'ten beri uygulamalarıyla özel-olağanüstü mahkemeler olan Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırılmalı, verdiği cezalar bütün sonuçlarıyla kaldırılmalıdır.

5- Hapishaneler, belli periyotlarla ilgili kentin Barosunun atayacağı avukatlar, Tabipler Odası’nın belirleyeceği hekimler, tutukluların belirleyeceği avukatlar, tutukluların belirleyeceği tutuklu aileleri, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile insan hakları ihlalleri ile ilgili DKÖ'lerin atayacağı temsilciler ile Tüm Yargı-Sen'in atayacağı temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından belli periyotlarla denetlenmelidir. Bu denetim keyfiyete bırakılmamalı, yasal güvence altına alınmalıdır.

6- 21 Eylül 1995 tarihinde BUCA hapishanesinde üç arkadaşımızın katledilmesinden;

4 Ocak 1996 tarihinde ÜMRANİYE hapishanesinde dört arkadaşımızın katledilmesinden;
24 Eylül 1999 tarihinde DİYARBAKIR hapishanesinde on arkadaşımızın katledilmesinden;

26 Eylül 1999 tarihinde ULUCANLAR hapishanesinde on arkadaşımızın katledilmesinden ve tüm bu saldırılarda onlarca arkadaşımızın yaralanmasından sorumlu olanlar kamuoyuna açık bir şekilde hızla yargılanıp cezalandırılmalıdır.

5 Temmuz 2000 tarihinde BURDUR hapishanesinde arkadaşlarımıza saldıran, kolları kopartan, yaralayan, tecavüz edenler ve bu operasyonun emrini verenler, kamuoyuna açık bir şekilde hızla yargılanıp cezalandırılmalıdır.

7- Çeşitli hastalıkları sabit olan, 1996 Ölüm Orucu sonrası rahatsızlıkları süren, çeşitli operasyonlarda yaralanan ve tedavileri yapılmayan arkadaşlarımız derhal salıverilmelidir.

8- Değişik tarihlerde ve yerlerde gözaltındayken bizlere işkence yapanlar açığa çıkartılmalı, kamuoyuna açık bir şekilde hızla yargılanıp cezalandırılmalıdır. Bu işkenceciler hakkında gerek savcılıklara gerekse de TBMM komisyonlarına başvurularımız vardır. "Takipsizlik kararları" ile işkencecilerin korunmasından vazgeçilmelidir.

9- Halkların demokrasi ve özgürlük mücadelesi önündeki tüm anti-demokratik yasalar iptal edilmeli, Kürt Ulusu ve diğer Ulusal azınlıklar üzerindeki baskılara son verilmelidir