ARSIVANA SAYFA
 
28 Ekim '00
SAYI: 40
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Zindanlardaki direnişe güç vermek için mücadeleyi her alanda yükseltelim!
Oyun bozuldu, katledilenler değil katiller yargılandı!
Ulucanlar katliamının ikinci perdesinde devlet terörüne karşı militan direniş
Ulucanlar davasına hazırlık çalışması
Ulucanlar’ın direniş geleneği yolunda yürüyoruz!
Yıldırım Doğan’ın Ulucanlar savunması
Adana’da SAG’a destek açıklaması
Sendikal ihanet nereye kadar?
Sınıf hareketinden kısa haberler
Cottarelli ve uşak takımını kovmak için sokağa, eyleme!
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
Direnişimizin nedenleri, anlamı ve talepleri
Bayrağımıza bir kez daha leke düşürmeyeceğiz!
Zindan direnişine yurtdışından güçlü bir destek örgütleyeceğiz!
Filistin İntifadası’nın ilk sonuçları
Ortadoğu’da anti-emperyalist mücadele dalgası
Seattle’ın izinde emperyalizme karşı yeni militan gösteriler!
Gençlik ateşi hücreleri yakacak!
YÖK’e karşı mücadeleye!
Bir anadan mektup
Basından seçmeler
Mücadele Postası
 



 
 
Ortadoğu’da anti-emperyalist mücadele dalgası


M. Dağlı


Filistin halkının yeni intifadası, emperyalizmin “Ortadoğu Barış Planı”nın iflasının ilanı oldu. Taşla, sapanla ölüm kusan silahlara karşı direnen Filistinli çocuk ve gençler, dünya halklarının sempati ve desteğini kazanıyor. Siyonist İsrail devleti ise, katliamcı kimliğiyle halkların nefretini kazanmaya devam ediyor.

Emperyalizmin Ortadoğu ileri karakolu olarak kurdurulan İsrail, 1950’li yıllardan beri Filistin halkına baskı, şiddet, terör ve katliamlar uygulamıştır. Emperyalistlerin her alanda tam desteğine sahip olmanın avantajları, Arap yönetimlerinin tutarsız ya da doğrudan emperyalizme uşaklık eden niteliklerinden dolayı, İsrail devleti yayılmacı politikasını 2000’li yılların sonuna kadar taşıyabilmiştir.

Filistin halkı, topraklarının işgal edilmesine, sürgünlere ve katliamlara karşı yiğitçe direnmiş, onlarca yıla yayılan bir gerilla savaşı verilmiştir. 1960’lı yıllarda Ortadoğu halkları üzerinde ve bölgede devrimcilere esin kaynağı olan yine bu yiğit halkın mücadelesidir. ‘70’li yıllarda reformist gelenekten kopan Türkiyeli devrimciler de Filistin direnişinden etkilenmişler ve Filistin gerilla kamplarına giderek eğitim almışlardır. Aynı dönemde dünya konjonktürünün etkisiyle, Ortadoğu gibi islamın kitleler üzerinde ciddi etkiye sahip olduğu bir bölgede, gerilla hareketlerinin çoğunun kendilerini marksist-leninist olarak ifade etmesi ayrıca anlamlıdır.

FKÖ içinde en güçlü örgüt olan ve Arafat’ın önderlik ettiği “El Fetih”in süreç içinde reformist, uzlaşmacı bir çizgiye evrilmesi, Arap yönetimlerinin kaypak tavrı, Mısır’ın Camp David’te Filistin davasını satması ve nihayet Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa’daki çöküş sonucunda sıkışan Filistin direnişinin önü, Filistinli devrimci örgütleri tarafından açılıp ileriye taşınamadı. Bunu başaramadıkları ölçüde de önemli oranda güç kaybettiler. Arafat’ın başını çektiği El Fetih sürece damgasını vurdu.

Ancak siyonist baskı ve halkı kölece boyun eğmeye zorlayan uygulamalar, Filistin’de radikal tepkilerin sürekliliğinin kaynağıdır. Tam da bu süreç dinsel gericiliğin güçlenmesine zemin hazırladı. Devrimci örgütlerin zayıflığı, Arafat çizgisinin teslimiyeti, radikal potansiyelin Hamas ve Hizbullah’a akmasına neden oldu. Sosyalist alternatifin önünü kesmek amacıyla alan açılan islami hareketler, gelinen noktada siyonizmin başını ağrıtan, planlarını bozan bir konuma evrildiler.

ABD emperyalizminin başını çektiği “Ortadoğu Barış Süreci”nin içyüzü Filistin halkı nezdinde teşhir olmuştur. Bu sürecin Filistin’e özgürlük ve barış getirmeyeceği, tam tersine, Filistin halkını köleleştirdiği, onurunu ve özgürlük özlemlerini ayaklar altına aldığı, dahası görüşmelerde kabul edilen kısmi kazanımların bile pratikte yaşama geçirilmediği, siyonizmin tüm vahşetiyle devam ettiği ortaya serilmiştir.


Direnişçi bir halk uzun süre bu
onursuzluğa katlanamazdı

Filistin halkı onlarca yıla yayılan bir mücadele ve direniş deneyimine sahiptir. Bu mücadelede nice bedeller ödeyen ve ödeten bu yiğit halkın özgürlük özlemlerini yoketmek sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Buna ne emperyalizmin, ne siyonizmin ve ne de Arafat ihanetinin gücü yeter. Sürmekte olan İntifada bunun en somut göstergesidir.

Bundan dolayıdır ki, emperyalistlerin etekleri tutuşmuş durumdadır. Emperyalizmin bölgeye dönük kirli planlarına ağır bir darbe indiren Filistin intifadası tüm Ortadoğu halkları için özel bir önem taşımaktadır. Bu süreç kesintili de yürüse, inişli çıkışlı da olsa, artık ok yaydan çıkmıştır. “Zafere kadar devrim!” şiarı yeniden Filistin halkının gündemindedir.


İntifadanın halklar üzerindeki güçlü yankısı

İntifadanın başlamasıyla beraber, katliamlarla özdeşleşmiş siyonist İsrail devleti yeni cinayetler işlemeye başlamıştır. Şu günlere kadarki bilanço 130’u aşkın ölü (20’den fazlası çocuk) ve binlerce yaralıdır. Ancak bu vahşete rağmen direnişin önü kesilememektedir. Filistin’in çocuk generalleri namluya karşı taşla, sapanla daha bir inanç ve dirençle savaşmaktadırlar.

İntifada Filistin dışına taşan, neredeyse dünyanın her bölgesine yayılan anti-emperyalist eylemlerin yükselmesine yolaçmıştır. Siyonizmi ve emperyalizmi lanetleyen gösterilerin en yaygını Ortadoğu’da yaşanmaktadır. 1960’larda Ortadoğu halklarına mücadele ilhamı veren Filistin halkı, bu onurlu rolü yeniden üstlenmiş bulunmaktadır.

Uluslararası medya tekellerinin, eylemleri görmezden gelmesi ya da sıradan gösterilermiş gibi geçiştirmesi, yükselen anti-emperyalist dalgadan duyulan rahatsızlığın göstergesidir. Suriye, Mısır, Ürdün, Lübnan, Irak, İran, Yemen vb. ülkelerde onbinlerce insan sokaklara taşmıştır. Göstericilerin doğrudan ABD konsolosluk binalarına yönelmesi ve polisle çatışması, varolan anti-Amerikancı, anti-emperyalist bilinci ve tepkinin dışa vurumudur. Bu eylemler bir yanda halkların mücadele isteklerini yansıtırken, öte yanda gerici Arap yönetimlerini sıkıştırmaktadır.


Filistin İntifada’sıyla dayanışma dinsel
gericiliğe bırakılamaz

Ortadoğu halklarının dayanışma eylemleri yaygınlaşırken, Türkiye’den kayda değer bir ses yükselememiştir. Böyle bir ortamda dinsel gericilerin Cuma namazı çıkışı yaptıkları eylem fazlasıyla göze batabilmektedir. Sultanahmet Camii çıkışında protesto eylemi düzenleyen islamcılar, Filistin halkının direnişinden kendi amaçları doğrultusunda yararlanmaya çalışıyorlar.

Dayanışmayı asıl yükseltmesi gerekenler, işçi sınıfı, emekçiler, ilerici ve devrimci güçlerdir. Çünkü bu ülkenin tek gerçek anti-emperyalist, anti-siyonist güçleri onlardır.

Filistin halkının özgürlük mücadelesiyle dayanışma, aynı zamanda sermaye devletinin ve islami gericiliğin teşhiriyle birleştirilmelidir. İsrail uçakları bir yandan Filistin’e füze yağdırırken, bir yandan da Konya Ovası’nda eğitim uçuşları yapmaktadır. ABD-TC-İsrail kirli ittifakının tüm Ortadoğu halklarına karşı olduğu Filistin örneğinde bir kez açığa çıkmıştır. Üç İsrailli askerin öldürülmesi şiddetle kınanırken, yüzlerce Filistinli gencin İsrail askerleri tarafından katledilmesi kınama konusu bile olmamaktadır. Yine üçlü kirli ittifakın Erbakan’ın başbakanlığı döneminde önemli ilerlemeler sağladığı, Erbakan’ın başbakan olmadan önce Washington’dan icazet aldığı unutulmamalıdır. İslami gericiliğin kendini anti-emperyalist, anti-siyonist olarak lanse etmesi teşhir edilmelidir.





Emperyalizm ve siyonizme karşı yiğit Filistin halkının yanındayız...

Filistin halkının özgürlük mücadelesine destek verelim!


(Kartal bölgesinde dağıtılan bir bildirinin metnidir...)


İsrail savaş makinası Filistin halkına karşı bir kez daha harekete geçirildi. Yaşanan olayları bahane eden siyonist devlet tüm Filistin bölgelerini askeri kuşatmaya alarak, bazı yerleri bombalayarak iki hafta içinde yüzden fazla Filistinlinin ölümüne, binlercesinin de yaralanmasına sebep oldu.

Bu saldırılara karşı Filistin halkının öfkesi sokaklara taştı ve ABD’nin dayattığı emperyalist barış sürecine karşı İntifada’yı yeniden başlattı. İsrail’in artan saldırganlığıyla savrulan küllerin altından, özgürlük ateşi bir kez daha parladı.

Emperyalizmin, özellikle kendisi tarafından abartılan global gücü karşısında, çocuk yumruklarına sığan taşların gücünü küçümsememek gerektiğinin en iyi göstergesi, Filistin ateşinden sıçrayan kıvılcımların tüm Ortadoğu’yu bir anda tutuşturması oldu.

Filistin sokaklarının hareketlenmesinden sonra tüm bölge ülkelerinde ve değişik yerlerdeki eylemler, Arap-Müslüman dayanışmasının ötesinde bir anti-emperyalist birikimin açığa çıkmasını sağladı. Şili’de, Endonezya’da, ABD’de, Türkiye’de ve birçok Arap ülkesinde Filistin halkıyla eylemli dayanışma örgütlendi.

Bugün artık ezilen halkların özgürlük talebi ve tutkusunu silahla ya da silahsız öldürmenin imkanı yoktur. İntifada emperyalizme ve siyonizme karşı bir başkaldırıdır. Bu haklı özgürlük mücadelesine gerekli desteği sunmak, tüm ilerici güçlerin görevidir.

ABD ve Türkiye Filistin halkına yönelik katliamlardan sorumludur!
ABD bölgede kendi çıkarları doğrultusunda tüm ülkeleri kullanmakta ve politikalarını uygulamaktadır. ABD-İsrail-Türkiye ittifakı, bu uygulamaların somut adımıdır. Özellikle askeri alanda açık-gizli bir çok stratejik anlaşma imzalanmıştır.

Filistin halkının dökülen kanının sorumlusu sadece İsrail değildir. Emperyalizmin Ortadoğu halklarına çevirilmiş bu kanlı namlusu, birkaç yıldır bu misyonu Türk sermaye devleti ile birlikte oynuyor. Birkaç yıl önce ABD’nin efendiliğinde kurulan bu kirli-kanlı ortaklık, baştan aşağı Ortadoğu halklarının köleliğini ve sömürüsünü hedefliyor. Nerede özgürlük isteyen halklar, nerede insanca yaşamak isteyen işçi-emekçiler varsa, bu kanlı ortaklık onun üzerine yürümüş, kanını dökmüştür...

İşçiler, emekçiler, gençler!
Ezilen ulusların, halkların ve sınıfların tek ve ortak kurtuluşu, kapitalist-emperyalist sömürü sisteminin yokedilmesine bağlıdır. Çünkü ulusları haraca bağlayan, bölen-parçalayan, birbirine karşı kışkırtan ve boğazlatan emperyalist devletlerdir. Aynı emperyalist burjuvazi İMF programlarıyla ülke ekonomilerini çökertmekte, işçi ve emekçi sınıflarını eşi görülmemiş bir yıkıma sürüklemektedir. Açıktır ki emperyalizmden medet ummak azrailden can dilenmekten farksızdır.
İntifa’da baskıya, katliamlara ve hainliklere karşı bastırılamayan sestir!
Türk devletinin emperyalizm ve siyonizmle yaptığı tüm kanlı antlaşmalar derhal iptal edilsin!
İncirlik üssü kapatılsın!
Halkların özgürlük mücadelesi asla yokedilemez!
Filistin halkının anti-emperyalist özgürlük mücadelesine eylemli destek verelim!

Gülsuyu’ndan komünistler