ARSIVANA SAYFA
 
28 Ekim '00
SAYI: 40
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Zindanlardaki direnişe güç vermek için mücadeleyi her alanda yükseltelim!
Oyun bozuldu, katledilenler değil katiller yargılandı!
Ulucanlar katliamının ikinci perdesinde devlet terörüne karşı militan direniş
Ulucanlar davasına hazırlık çalışması
Ulucanlar’ın direniş geleneği yolunda yürüyoruz!
Yıldırım Doğan’ın Ulucanlar savunması
Adana’da SAG’a destek açıklaması
Sendikal ihanet nereye kadar?
Sınıf hareketinden kısa haberler
Cottarelli ve uşak takımını kovmak için sokağa, eyleme!
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
Direnişimizin nedenleri, anlamı ve talepleri
Bayrağımıza bir kez daha leke düşürmeyeceğiz!
Zindan direnişine yurtdışından güçlü bir destek örgütleyeceğiz!
Filistin İntifadası’nın ilk sonuçları
Ortadoğu’da anti-emperyalist mücadele dalgası
Seattle’ın izinde emperyalizme karşı yeni militan gösteriler!
Gençlik ateşi hücreleri yakacak!
YÖK’e karşı mücadeleye!
Bir anadan mektup
Basından seçmeler
Mücadele Postası
 



 
 
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandı

Asgari ücretin belirlenmesi kapsamlı bir saldırı dayanağına dönüştürülüyor!

İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!


Asgari Ücret Tespit Komisyonu 1 Ocak 2001 tarihinden itibaren geçerli olacak olan asgari ücreti belirlemek üzere 17 Ekim günü toplandı. Yapılan toplantı, burjuva basından yansıdığı kadarıyla, Türk-İş ile TİSK arasındaki anlaşmazlık nedeniyle hiçbir sonuç alınmadan bitirildi. Komisyon 7 Kasım tarihinde yeniden toplanarak yeni asgari ücreti belirleyecek.

Yapılan açıklamalara göre asgari ücreti belirlemek için toplanan komisyonda yaşanan anlaşmazlıklar şöyle: Hem Türk-İş, hem de TİSK, asgari ücretin vergi dışı bırakılarak işçiye belirlendiği rakam üzerinden net ödenmesini isterken, TİSK, toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile yapılmayan işyerleri için farklı ücret belirlenmesini öneriyor. TİSK, asgari ücretin ülke ve sanayi işletmelerinin koşulları dikkate alınarak hedeflenen enflasyon oranında arttırılmasında ısrarcı olurken, Türk-İş yürürlükteki ücrete bir önceki yıl gerçekleşen enflasyon oranında zam yapılmasını gündeme getiriyor. TİSK ayrıca, Asgari Ücret Tespit Yönetmeliği'nin günün koşullarına uymadığı gerekçesiyle değiştirilmesini de talep ediyor.

Türk-İş ve TİSK arasında olduğu söylenen bu anlaşmazlıkları, her yılki asgari ücreti belirlemek için yapılan komisyon toplantılarında görmeye alıştık. Her sene, hemen hemen aynı anlaşmazlık noktaları açıklanır, toplantılar karşılıklı tehditlerle bitirilir. Ancak, komisyondan çıkan asgari ücret yeni bir sefalet ücret miktarının ilanından başka bir şey olmaz. Dahası, tüm anlaşmazlıklar asgari ücretin açıklandığı anda yok sayılıp rafa kaldırılır. Elbette ki, bir sonraki komisyonda yeniden piyasaya sürülmek üzere. Ne, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasından, ne de dört kişilik aile endeksi baz alınarak belirlenmesinden bahsedilir. Çünkü, Türk-İş’in tüm kükremesi, işçilerin böylesi bir yakıcı sorun için taşıdıkları duyarlılığın kendilerine yönelmesini engellemek içindir. İşçiler için yaşamsal önemdeki bir sorun, bu şekilde masabaşında halledilir. Bu masabaşı operasyonunun tüm yıkıcı sonuçları, işçi sınıfının genelini etkileyecek denli büyüktür. Böylelikle bir taşla birçok kuş da vurulmuş olur.

Sözde, işçinin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli ihtiyaçlarını karşılayacak ücret olan asgari ücret, gerçekte azami sefalet ücreti olmaktan ileri gitmiyor. İşçi sınıfının yüzyıllık mücadelesiyle elde ettiği asgari ücret; başta sömürüye asgari bir sınır çekme olmak üzere birçok açıdan temel önemde bir haktır. Ancak işçi sınıfının örgütlü mücadelesinin kırılmasıyla beraber yine birçok hak gibi içerisi boşaltılmış ve sermaye tarafından bir karşı saldırı silahına çevrilmiştir.

Çalışan işçilerin büyük bir bölümünün örgütsüz olduğu, örgütlü olanlarınınsa sendika ağalarınca sistematik biçim de satıldığı, yine çalışanların büyük bir bölümünün sigortasız, yani kayıtsız çalıştırıldığı koşullarda, asgari ücretin de gerçekte hiçbir hükmü bulunmuyor. Bu nedenle birçok işçi örgütsüzlükleri nedeniyle asgari ücretin çok çok altında bir ücretle çalıştırılıyorlar. Sendikal ihaneti aşamayan işçiler içinse asgari ücret ücretleri geriye çekmenin bir aracı haline geliyor. Ve dahası asgari ücretin belirlenmesi aynı zamanda birçok kazanılmış hakkı pazarlık konusu haline getiriyor, birçoğunun ise masa başında gaspedilmesinin yolunu açıyor.

2001 yılının ilk altı ayına ait asgari ücreti belirlemek için yapılan ilk toplantıdan yansıyanlar, bir kez daha asgari ücretin sınıfa yönelik bir karşı saldırının aracına dönüştürüleceğini gösteriyor. TİSK tarafından masaya yatırılıp tartıştırılan konular bu açıdan dikkate değerdir. Elbette bunlar dışarıya yansıtılanlardır. İş güvencesi oyunuyla temel hakların tartışmaya açılmasının ardından, asgari ücreti tespit bahanesiyle daha kapsamlı saldırı hesaplarının yapıldığı bir gerçektir.

TİSK, Türk-İş’in getirdiği öneriler karşısında, asgari ücretin 2001 yılı için hedeflenen enflasyon oranında arttırılmasını getiriyor. Bilindiği üzere hükümetin belirlediği “hedeflenen enflasyon” yüzde 15. Yani brüt asgari ücret (118 milyon 800 bin) üzerinden gelecek yıl için yapılacak artış, 17 milyon kadardır. Böylelikle önümüzdeki bir yıl için brüt ücret en fazla 135 milyon olarak belirlenirken, 86 milyon lira olan net asgari ücret 100 milyonu zor bulacaktır. Katmerleşen vergileri de düşündüğümüzde, bu rakam daha da azalacaktır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ikinci toplantısından bundan başka bir sonuç çıkmayacaktır. Yani hedeflenen enflasyon adı altında yürüyen saldırı önümüzdeki yıla da böylelikle aktarılmış olacak. Sefaletin derinleştirilmesi garantilenecek. Bu yıl olduğu gibi önümüzdeki yıl da tüm işçi ve emekçilerin toplusözleşme ve maaşlarının “hedeflenen enflasyon”la sınırlandırılması şimdiden garantilenecek.

TİSK tarafından masaya getirilen saldırılardan bir diğeri de, asgari ücretin sendikalı ve sendikasız işçilere göre ayrı ayrı belirlenmesi. Bu saldırının hayata geçmesiyle beraber, asgari ücretin azami sefalet ücreti olarak yerine getirdiği işlev, sendikalı işyerlerini de kapsayacak biçimde genişletiliyor. Toplusözleşme ve grev hakları başta olmak üzere temel birçok hak böylelikle fiili olarak işlevsiz bir hale getiriliyor. Bu gerçekler, asgari ücretin masa başında belirlenmesinin, bir hakkın sermaye tarafından nasıl da bir saldırı aracına dönüştürüldüğünün eşsiz örnekleridir.

TİSK bununla da yetinmiyor. Asgari ücretin “günün koşullarına uymadığı” gerekçesiyle tümüyle değiştirilmesini (bu basına yansıyandır, gerçekte kaldırılmasını) istiyor. Böylelikle sermaye, yüzyıllık bir kazanımı daha kökünden söküp almaya çalışıyor. Bununla sömürünün önündeki tüm engeller kaldırılırken, esnek üretim saldırısı için oldukça önemli bir adım daha atılmış olacak.

Görülmektedir ki, sermaye ve sendika ağaları göstermelik tüm kapışmalarına karşın, sınıfa yönelik yeni saldırıların hesaplarını yapmaktadırlar. İşçi sınıfının bir taraf olarak, eylemli bir tarzda sürece müdahalesi gerçekleşmediği taktirde, asgari ücret gibi bir hak nasıl karşı bir silaha çevrildiyse, bu silah yoluyla birçok hak da gaspedilecektir.

Saldırıları boşa çıkarmanın ve yüzyıllık kazanımları korumanın yolu sadece ve sadece mücadeleden geçiyor. İşçi sınıfı bunun için sürece seyirci kalmamak durumundadır. Kendi sınıfsal talepleri etrafında birleşerek mücadeleyi yükseltmelidir.

Asgari ücretin belirlenmesinde taraf olmak ve böylesi bir temel hakkın saldırı aracına dönüştürülmesini engellemek için;

* Mevcut asgari ücret geçersiz ilan edilsin!
* İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
* Asgari ücret tesbit komisyonu kaldırılsın! Asgari ücret toplusözleşme yoluyla belirlensin!
* 4 kişilik bir ailenin tüm gereksinmeleri dikkate alınsın!
* Geçici işçiler, part-time çalışma yapılan işkolları da asgari ücret kapsamına alınsın! Çırak ve stajyer öğrencilere ücretleri tam olarak ödensin!
* Asgari ücret anlaşmazlığına ilişkin grev ve genel grev hakkı!
Bunlarla beraber topyekûn saldırıyı püskürtmek ve kazanımlarımızı genişletmek için:
* 7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası! Sağlığa zararlı ve tehlikeli işlerde azami 5 saatlik işgünü!
* Kesintisiz iki günlük hafta tatili! 6 haftalık yıllık ücretli izin!
* Her türlü fazla mesai yasaklansın!
* 14 yaşından küçük çocukların çalıştırılması yasaklansın! Geleneksel çıraklık uygulaması tasfiye edilsin!
* İş güvenliğine ve sağlıklı çalışma ortamına ilişkin teknik ve sıhhı düzenleme ve önlemlerin gerekleri yerine getirilsin!
* Esnek üretim, prim, parça başı, akord vb. çalışma sistemleri ve taşeronlaştırma yasaklansın!