ARSIVANA SAYFA
 
28 Ekim '00
SAYI: 40
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Zindanlardaki direnişe güç vermek için mücadeleyi her alanda yükseltelim!
Oyun bozuldu, katledilenler değil katiller yargılandı!
Ulucanlar katliamının ikinci perdesinde devlet terörüne karşı militan direniş
Ulucanlar davasına hazırlık çalışması
Ulucanlar’ın direniş geleneği yolunda yürüyoruz!
Yıldırım Doğan’ın Ulucanlar savunması
Adana’da SAG’a destek açıklaması
Sendikal ihanet nereye kadar?
Sınıf hareketinden kısa haberler
Cottarelli ve uşak takımını kovmak için sokağa, eyleme!
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
Direnişimizin nedenleri, anlamı ve talepleri
Bayrağımıza bir kez daha leke düşürmeyeceğiz!
Zindan direnişine yurtdışından güçlü bir destek örgütleyeceğiz!
Filistin İntifadası’nın ilk sonuçları
Ortadoğu’da anti-emperyalist mücadele dalgası
Seattle’ın izinde emperyalizme karşı yeni militan gösteriler!
Gençlik ateşi hücreleri yakacak!
YÖK’e karşı mücadeleye!
Bir anadan mektup
Basından seçmeler
Mücadele Postası



 
 
Kızıl Bayrak'tan


*Devrimci tutsaklar 20 Ekim tarihi itibarıyla açlık grevlerini başlattılar. Bu, hücre saldırısının zindanlar cephesinden püskürtülme kararlılığının yeni bir göstergesidir. Aynı kararlılığın dışarısı için de geçerli olduğunu ise, Ulucanlar davasının görüldüğü 24 Ekim’de, Ankara’da gerçekleştirilen eylemler göstermiş bulunuyor. Ölümü yenenleri hiçbir güç yenemez. Zafer devrimci tutsakların, zafer bizim olacak!..

Bu zafere sınıfın ve kitlelerin de ortak edilebilmesi için mücadele ve faaliyet alanını genişletmek gerekiyor.

İstanbul Emek Platformu, hücre karşıtı bildirileriyle devrimci tutsakların mücadelesine güç katmaya çalışan kurumlara dahil olmuş bulunuyor. Tüm diğer demokratik kurumları ve hücre karşıtı platformları harekete geçirmek, mücadelenin dışarıdaki ayağının önünde acil bir görev olarak duruyor.

*İMF heyeti yine teftiş turunda, yine Türkiye’de.

28 Ekim Cumartesi günü, İstanbul’da, Fatih Saraçhane Parkı’nda saat 12:30’da İMF karşıtı gösteri yapılacak. İstanbul Emek Platformu’nun da içinde bulunduğu bir grup kurumun düzenlediği protesto eyleminin gücü ve etkisinin, sınıf ve kitle mücadelesinin seyri açısından özel bir önem taşıdığı ortadadır.

Anti-emperyalist, anti-kapitalist gösterilerin tüm dünyada yaygınlaştığı bir süreçte, mücadelenin ülkemizdeki ayağının son derece cılız kaldığı ortadadır. Üstelik, İMF-TÜSİAD yıkım programının tüm hızıyla uygulandığı, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin yoğun bir iktisadi-sosyal saldırı ve hak gasplarıyla köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreçte. Sınıfın içinde bulunduğu bu durum, eylemlerin örgütlenme zeminini güçlendiren bir etken olarak değerlendirilebilmeli, İMF memurlarına Türkiye işçi sınıfı ve emekçileriyle işlerinin hiç de kolay olmayacağı gösterilebilmelidir.