ARSIVANA SAYFA
 
28 Ekim '00
SAYI: 40
İçindekiler
Kızıl Bayrak'tan
Zindanlardaki direnişe güç vermek için mücadeleyi her alanda yükseltelim!
Oyun bozuldu, katledilenler değil katiller yargılandı!
Ulucanlar katliamının ikinci perdesinde devlet terörüne karşı militan direniş
Ulucanlar davasına hazırlık çalışması
Ulucanlar’ın direniş geleneği yolunda yürüyoruz!
Yıldırım Doğan’ın Ulucanlar savunması
Adana’da SAG’a destek açıklaması
Sendikal ihanet nereye kadar?
Sınıf hareketinden kısa haberler
Cottarelli ve uşak takımını kovmak için sokağa, eyleme!
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf asgari ücret!
Direnişimizin nedenleri, anlamı ve talepleri
Bayrağımıza bir kez daha leke düşürmeyeceğiz!
Zindan direnişine yurtdışından güçlü bir destek örgütleyeceğiz!
Filistin İntifadası’nın ilk sonuçları
Ortadoğu’da anti-emperyalist mücadele dalgası
Seattle’ın izinde emperyalizme karşı yeni militan gösteriler!
Gençlik ateşi hücreleri yakacak!
YÖK’e karşı mücadeleye!
Bir anadan mektup
Basından seçmeler
Mücadele Postası
 



 
 
Ankara’da BES eylemi...

1500 emekçi Maliye Bakanlığı’na yürüdü


Maliye emekçileri, Emekli Sandığı Temsilciliği ve tazminat haklarının verilmemesini protesto etmek için Maliye Bakanlığı’na yürüdü. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü önünde toplanan 1500 kişilik kitle, ellerindeki dilekçeleri Maliye Bakanı Sümer Oral’a vermek için yürüyüşe geçti.

Yürüyüş oldukça coşkulu başladı. Kitlenin büyük çoğunluğunu Emekli Sandığı’nda çalışan emekçiler oluşturuyordu. “Tazminat hakkımızı alana kadar direneceğiz!” pankartıyla Maliye Bakanlığı’na kadar yürüyen BES’liler, burada polis barikatıyla karşılaştılar ve bakanlığa girmelerine izin verilmedi. Bakanla görüşmek için sendika temsilcilerini gönderen emekçiler, bakanı ve hiçbir müsteşarı koltuğunda bulamadılar. Zar zor müsteşar yardımcısıyla görüşebildiler. İçeri alınmalarına izin vermeyen müsteşar yardımcısı, emekçilerin kendi dilekçelerini tek tek bakanlığa vermesine de engel oldu.

BES’liler bu durumu şu şekilde ifade ettiler: “Bu kapılar rantçılara, çetelere çok rahat açılırken bize kapanıyor. Biz tazminatlarımızı direnerek alacağız. Emekçiye değil çetelere barikat...” Daha sonra dilekçeler toplanarak sendika temsilcileri tarafından bakanlığa verildi.

Eylem sırasında “Kurtuluş yok tek başına, ya beraber ya hiçbirimiz!”, “Çetelere değil emekçiye bütçe!”, “Tazminat hakkımız engellenemez!”, “Emekçi düşmanı hükümet istifa!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Hükümet zammını al başına çal!”, “Emekçi düşmanı Sümer istifa!” sloganları atıldı. Emekçiler artık sabırlarının taştığını ifade ederek bakanlıktan ayrıldılar. BES, eylemlerinin burada bitmediğini ifade etti.

Kızıl Bayrak/Ankara





Harb-İş üyesi 2 bin işçiden eylem


Gölcük Tersane Komutanlığı’nda çalışan 2, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda çalışan 4 Harb-İş Sendikası üyesi işçi işten atıldı. Gölcük Tersanesi’nde işçiler, arkadaşlarının işten atılmasını protesto ettiler.

Gölcük Tersanesi’nde çalışan 2 bin işçi, 24 Ekim’de arkadaşlarının işten çıkarılmasını tersaneden Harb-İş Sendikası’nın Kocaeli şubesi önüne kadar yürüyerek ve burada bir eylem yaparak protesto ettiler.

İşçiler yol boyunca ve sendika önünde sık sık “Deprem yok etti, işveren şok etti!”, “Ekmek yoksa barış da yok!” ve “İşçi kıyımına son!” sloganlarını attılar.





Gaziantep’te iş güvencesi eylemi


Gaziantep yerelliğinde kurulan Emek Platformu’na bağlı sendikalar, halen tartışma konusu olan ve bir ayak oyunundan başka bir şey olmayan “iş güvencesi yasa tasarısı”nın yasalaşması için 500-600 kişilik bir katılımla eylem yaptılar. Öğlen vakti Gaziantep Adliyesi önünde toplanan kitle patronlara tepkilerini dile getirdiler. “Direne direne kazanacağız!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “İşçi kıyımına son!” sloganlarının sıklıkla atıldığı eylem Emek Platformu Dönem Sözcüsü ve Tek Gıda-İş Şube Başkanı Ali Gökdemir’in yaptığı bir konuşmadan sonra bitirildi.





Et ve Balık Kurumu’nda eylem


Et ve Balık Ürünleri Sakarya Kombinası, Sakarya Valiliği’nin kullanımına açılmak amacıyla bedelsiz olarak hazineye devredildi. Hazineye devredilen kombinada işten atmalar yaşanıyor. İşten çıkarılan işçiler, aileleriyle birlikte işyerini terketmeme eylemine başladı. 25 Ekim’de Öz Gıda-İş Sendikası’nda örgütlü işçiler ve aileleri kombinanın yemekhanesinde bir basın açıklaması düzenleyerek gelişmeleri kamuoyuna aktardılar.





Adıyaman Gölbaşı Belediyesi işçilerinden işbırakma


25 Ekim’de Adıyaman Gölbaşı Belediyesi’nde çalışan 162 işçi Genel-İş Gaziantep Bölge Şube’si önderliğinde bir günlük işbırakma eylemi yaptı. İşçiler 15 aydır ücretlerini alamıyorlar. Ücretlerini alamadıkları gibi bu konuda yaptıkları bütün girişimler belediye tarafından yanıtsız bırakılıyor. Belediye başkanı ücretlerin ödenmemesinin sebebini İller Bankası’ndan para gelmemesiyle açıklıyor.





Hisar İplik’te direniş


Dokuma-İş Sendikası’na üye olan Hisar İplik işçileri fabrikada çoğunluğu sağladıktan sonra 25 Ekim’de toplusözleşme için patronla görüştüler. Patron ertesi gün için işçilerden toplusözleşme taslaklarını hazırlayarak gelmelerini söylemiş, ancak ertesi gün ise patron polis çağırmıştı. Bu gelişmeler üzerine işçiler işyerini terketmeme eylemi başlattılar. İşçiler Günde 12 saat çalışıyor ve en fazla 94 milyon ücret alıyordu.

26 Ekim’de akşam saatlerinde çevik kuvvet işçilere saldırmış ve döverek işçileri fabrikadan dışarı çıkarmıştır.





İzelman işçilerinden uyarı eylemi


DİSK’e bağlı Genel-İş 3 No’lu şubede örgütlenen 5 bini aşkın İzelman işçisi, 60 gündür devam eden TİS görüşmeleri sonucu anlaşma sağlanamaması üzerine, 24 Ekim Salı günü artık sabırlarının kalmadığını göstermek için bir uyarı eylemi yaptılar. 16 aydır aynı ücretle çalışan işçilerin örgütlendiği Genel-İş 3 No’lu şube tarafından da bir uyuşmazlık tutanağı tutulmuş durumda. Bunun Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne iletilerek resmi arabulucu isteneceği belirtildi. Eğer bu sürede işverenle herhangi bir anlaşma sağlanamazsa, bu durumda greve gidileceği duyuruldu.

Eylem saat 17: 00’de işçilerin Genel-İş Sendikası’nın önünde biraraya gelmesiyle başladı. Burada yapılan konuşmalar ve atılan sloganlar sonrası kortej oluşturularak Konak Meydanı’na doğru yürüyüşe geçildi. Eylemde açılan pankartlarda; “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Örgütsüz halk, köle halktır!”, “DİSK Genel-İş 3 No’lu Şube” yazıyordu.

İşçilerin bir hayli coşkulu olduğu eyleme 2500’ün üzerinde işçi katıldı. Eyleme ayrıca, Kristal-İş Sendikası’nda örgütlenme çalışması yaparken işten atılan Otoram işçileri de katıldı. Konak Meydanı’nında işçilere hitaben ilk konuşmayı Genel-İş Sendikası Bölge Temsilcisi Kani Beko yaptı. Ardından söz alan Genel-İş 3 No’lu Şube Başkanı Zeki Ongun’un okuduğu basın metninin ardından eylem saat 19:00’a doğru bitirildi.

Eylemde atılan başlıca sloganlarsa şunlardı: “İzelman’da köle olmayacağız!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Başkan başkan duy sesimizi, bu gelen işçinin ayak sesleri!”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz!”, “Vur vur inlesin Büyükşehir dinlesin!”, “Sadaka değil toplusözleşme!”, “Kahrolsun İM,F kahrolsun emperyalizm!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”





Renault işçilerinden Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek’e açık mektup


Bizde yalan yok başkanım, seni özlemiştik. Hani geçen sözleşme sonrasında “Bursa’ya geliyorum, işçiyle kucaklaşmaya” demiştin ya, öylesine kollarımızı açıp günlerce beklemiştik seni!.. O zamanlar bizim için yaptığın mücadeleden yorgun düşüp de biraz dinlenmen gerektiğini düşünmemiştik, affet bizi... Hatta bir gece yarısı, bir sabaha karşı o güzel uykundan fedakarlık edip de o inanılmaz rakamlara imza attığında gözlerimiz yaşarmıştı.

Geldin, konuştun ve gittin başkanım... Seni çekemeyenler yine susmadı. Taylan Düğün Salonu’nun sahnesinde bir assolist gibiydin, bunu seni göremeyen arkadaşlara söylediğimizde, “Dansözden assolist olur mu?” dediler! Olmaz mı başkanım, sen söyle, dansözden assolist olmaz mı?

Diyorlar ki; böyle önemli, anlamlı ve görkemli olması gereken toplantı neden bu kadar zıt bir yerde yapıldı... Hani dedin ya orada, “Bizim çok paramız var” diye. Paradan birazcık kıyıp da bir kapalı spor salonu tutulmalıymış! Cahil bunlar başkanım, sanki basket oynamaya gidiyoruz, hiç para öyle gereksiz yere harcanır mı? Hani sen toplantıda söyledin ya başkanım, yabancılar gelip de tesislerimize gıptayla bakıyorlarmış... Biz öyle gereksiz harcamalar yaparsak nereye bakacaklar yabancılar ve sen hangi yüzle bakabileceksin onlara? Böyle söyledim ama seni çekemiyorlar ya, bir kere de biz bakalım şu tesislere diyorlar gıptayla, hatta sadece bakmaya bile razıymışlar. Cahil olduğu kadar tembel de bunlar başkanım! Şuracıktan Kıbrıs’a bir gidip bakmak da zor geliyor!

Başkanım, biliyoruz çok yorgunsun ama Bursa’da boş bir araziye bir direk çaktır da, “Alın size tesis” diyelim şunlara. Belki utanırlar...

Neyse başkanım konuyu dağıtmayalım, salondan bahsediyorduk, sayende işçi yakınlaştı, 600 kişilik salona 800 kişi sığdırdık, kardeş kardeş, yanak yanağa oturduk. Bir kısmımız ayakta kaldıysa da bu, yer yokluğundan değil, coşkudan, sana olan saygıdandı. Katılımın az olduğunu söylersek hata olur başkanım, ayıp olur. 800 kişi vardı orada, 800 de dışarda kaldı, etti 1600. İşi olup da gelmeyenler oldu, 800’de öyle say, etti 2400. Bir de yüreği bizle olanlar vardı, 800 daha ekleyelim, etti 3200 kişi. Sen söyle başkanım az mı bu sayı? Böyle saymasını da senden öğrendik... Senden ne çok şey öğrendik...

Başkanım yine şiir gibi konuştun ama yine yaranamadın, neler söylediler arkandan bir bilsen? En çok da şeye takılmışlar, hani “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” dedin ya! Bu kadar çok kaşığı nereden buluyorsun, onu merak ediyorlarmış. Her sözleşme döneminde 3-5 kaşık kırıyormuşsun güya... Ne olacak ki sanki, bütün kaşıklar feda olsun başkanımıza... Diyorum ki başkanım, bir kez de bizim kaşıklarımızı denesen. İşçinin kaşığını, emeğin kaşığını alıp da otursan pilavın başına... Bir kez denesen bunu, sadece bir kez! Ben en çok kaşığının kırıldığına üzülüyorum. Yani, seni çekemeyenler gibi “kaşığı kırılsa da en çok pilavı o yiyor” demedim hiçbir zaman.

Kavgamızın ve mücadelemizin o gün başladığını söyledin başkanım. “Bugüne kadar ne yapıyordu?”, diye sordular senin için... Ben, Ecevit ve Rıdvan Budak’la uğraştığını söyledim, başka ne yapacaktın ki, gelip de bizle gevezelik yapacak halin yok ya! Arkadaşlara greve hazır olun dedim... Onlar da, “bir sabah gözümüzü açtığımızda sözleşmenin imzalanmış olmasına hazır ol”, dediler bana...

Hayır, başkanım, bir daha gece yarıları uykusuz kalma, kendini yorma... Güzel bir uyku çek ve sabah gel, “İşçi arkadaşlar greve çıkıyoruz” de. İlk sen söyle, en önde sen yürü; unutma başkanım, metal işçisi greve hazır. Sen de hazırsın değil mi? Biliyorum, hazırsın... Son olarak başkanım konuşma yaptığın günün gecesi patronlarla yemek yediğin için seni ayıplayanlar oldu. Ben en çok yemekte pilav var mıydı onu merak ettim. Ben biliyorum başkanım, gece birkaç işçinin evini gezseydin, ya da yemeğe kalsaydın, seni en iyi şekilde ağırlamak için dünyanın masrafını yapacaklardı. Senin bir akşam yemeğinin bir emekçinin bir haftalık mutfak masrafı olduğunu sen de biliyorsun, yine işçiyi düşündün, her zaman yaptığın gibi...

Renault İşçileri
(Evrensel, 24 Ekim 2000)