Türkiye ve dünyada yoksullaşma
Yıllardan beri işçi sınıfı ve emekçi kesime, eşitlik, adalet, sosyal devlet vaazları verildi. Her söylemin tam tersi gerçekleşti. Artık sermaye devletinin kullanacağı malzeme tükendi. Devletin bütün kirli işlerinden soygunculuğa kadar, işçi ve emekçilerin güvenleri her alanda yitirilmiştir.
Sermayenin artan kârlarıyla servet-sefalet arasındaki kutuplaşma arttı. Türkiyede nüfusun yaklaşık %20si işsiz. İşsizlik İMFnin boyunduruğu altındaki ülkelerde çığ gibi büyüyor. Aşağıdaki tabloda birkaç ülkeden örnek yer alıyor.
Ülke |
Kişi başına
gelir (dolar) |
En yoksul
%20 |
En zengin
%20 |
Eşitsizlik
göstergesi |
Brezilya |
4720 |
2.5 |
64.2 |
60.1 |
G. Afrika |
3400 |
3.3 |
63.3 |
58.4 |
Şili |
5020 |
3.5 |
61.0 |
56.5 |
Meksika |
3680 |
4.1 |
55.3 |
50.3 |
Türkiye |
3130 |
4.7 |
54.9 |
49.0 |
İstanbul gibi büyük bir sanayi kentinde, en yoksul ile en zengin arasındaki fark 1447 kattır.
UNİCEFin Türkiyede Bölgelerin Gelişimi 2000 raporuna göre, %14.2lik nüfus yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Kentlerin sokaklarında binlerce evsiz, yarın karnını nasıl doyurabileceğinin kaygısıyla yaşıyor. Çöplerden yiyecek toplayan, binbir türlü hastalığa mahkum edilen yoksullar ordusu günden güne büyüyor.
Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliğindeki yıkılışın ardından, sosyal yıkım ve savaşlar geldi. Yugoslavyada resmi rakamlara göre %20 işsizlik var. Polonyada halkın %50si yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Rusyada ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde tam bir sosyal-kültürel jenosid yaşanıyor. Avrupa ülkelerindeki göçmen işçiler de bu yoksulluğu paylaşıyor.
Dünyada zengin ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki gelir eşitsizliği de büyümüştür. Emperyalistlerin yıllarca kendi ülkelerindeki işçi ve emekçilere sus payı olarak tanıdığı haklar, bağımlı ülkelerin sömürülmesiyle edinilen kaynaklardan oluştu. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin talan edilmesinin yanında, bu ülke halkları da alabildiğine yoksullaştı, köleleşti.
Sadece Güney Asyanın %59u, günde bir doların altında yaşamaya mahkum ediliyor. Fakat bu ülkelerdeki savaşa milyarlarca dolarlık harcama yapılmaktadır. Dünyanın en zengin 225 kişisinin serveti 2.5 milyar yoksul dünya insanının, yani insanlığın neredeyse yarısının gelirine eşit. Emperyalist ülkelerde kozmetik endüstrisinde tüketime harcanan para 12 milyar dolar iken, dünyada açlık çeken çocuklar için yapılması gereken harcama 13 milyar dolardır. Avrupa ve ABDde kedi-köpek mamaları için 17 milyar dolar harcama yapılabiliyor.
Dünya üzerinde yaşayan halklar doğal zengin kaynakların içinde görülmemiş bir yoksulluğa itiliyor. Emperyalizmin tam desteğine sahip faşist diktatörler, kendi halklarına karşı kitlesel katliamlar gerçekleştiriyor.
Türkiyenin sanayi kentleri, İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir ve Ankara vb., gelir dağılımında en büyük uçurumu yaşayan kentler. Yoğun göçlerle işsizlik, çalışma yaşamında rekabet, düşük ücretle çalışma... Bazı işkollarında asgari ücret bile fazla görülüyor. Üretimin parçalara ayrılmasında fason üretim yapan orta ölçekli yerlerde, çocuk işçi çalıştırılarak, böylece işçilik maliyetleri daha da düşürülmektedir. Çocuk işçi çalıştırma uygulaması, özellikle orta burjuvaziye ait orta ölçekli atölyelerde sözkonusudur.
İstanbul, Türkiye sanayisinin kalbinin attığı yer. Bu ilimiz ülke gelirinin %27,5ini almaktadır. Ve İstanbulda (8 milyonluk şehir), nüfusun %1i İstanbul gelirinin %30una el koymaktadır.
İstanbulda en yoksul ailenin yıllık geliri 700 dolarken, en zengin ailenin ise 1 milyon 600 bin dolardır.
Kapitalizm ölümdür!.. Yoksulluk ve barbarlıktır!..
|