6 Kasım 2009
Sayı: SİKB 2009/43

  Kızıl Bayrak'tan
  İşbirlikçi iktidar
“aktif taşeron”luğa hazırlanıyor
  "Açılım süreci”nin tasfiyeci
karakteri netleşiyor!
“Kağıt parçaları”ndan yansıyan
kokuşmuş düzen gerçeği
Sermaye hükümeti yönetmelikle genetiği değiştirilmiş tarım üretimini yasal bir statüye kavuşturdu...
Asgari ücrete sefalet zammı!
  6 milyonla işsizler ordusu büyüyor..
  Metal İşçileri Kurultayı 22 Kasım’da
Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde!
  25 Kasım uyarı grevi hazırlıkları
  25 Kasım uyarı greviyle ilgili kamu emekçileriyle konuştuk
  İşçi ve emekçi hareketinden.
  Büyük devrimin aynasında
parti davası - H. Fırat
  Kapitalist üretim
tarzının doğası - Volkan Yaraşır
  Sağlıkta ticaret ölüm demektir
  Gençlikten
  Hillary Clinton ırkçı-siyonistlere kalkan oluyor!
  Pentagon’un savaş baronlarının
yıllık bütçesi 680 milyar dolar!
  Dünyanın dört bir yanında grevler...
  Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar ve
Şehir Plancıları Kurultayı
  “Demokratik Türkiye ulusu” hakkında
birkaç söz -2- M. Can Yüce-
  Sincan F Fipi
Cezaevi’nden mektup...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sağlıkta ticaret ölüm demektir...

Kapitalist sistem domuz gribini kendi kâr hırsı için kullanarak insanların hayatını hiçe saymaya devam ediyor. Domuz gribi aşısının güvenli olup olmadığına dair tartışmalar sürerken sermaye devleti ilaç tekelleriyle masaya oturuyor. İnsanları bu ilacı kullanmaya ikna etmek de Sağlık Bakanı'na kalıyor.

Geçtiğimiz hafta “Türkiye’de domuz gribinden ikinci ölüm!” olarak duyurulan 28 yaşındaki Yusuf Demirtaş’ın ölüm sebebinin domuz gribi olmadığı ortaya çıktı. Akciğer enfeksiyonu sebebiyle yaşamını yitiren Yusuf; kapitalizmin, sayısına rakamların yetişemeyeceği kurbanlarından biri oldu. İstanbul’da domuz gribi olan arkadaşlarıyla temasının ardından rahatsızlanan ve hastaneye giden Yusuf’u kapitalist sistem ve onun rant alanına çevirmiş olduğu sağlık sistemi karşılamıştır. Yeşil kartının süresi dolduğu için tedavi edilmeyen Yusuf, daha fazla dayanamamış ve memleketi Manisa’ya dönmüştür. Yaklaşık sekiz saatlik yolda daha da kötüleşen Yusuf, Manisa’da gittiği hastanede bürokratizmin eserleri olan işlemleri gerçekleştirmek için elinde kağıtlarla kapı kapı dolaşmıştır. Sonunda tedavi için hastaneye yatırılan Yusuf için artık geç kalınmış, Yusuf yaşama veda etmiştir.

Yusuf’un ölüm sebebi ne domuz gribidir, ne de akciğer enfeksiyonu! Yusuf’un ölüm sebebi, kamusal bir alan olan sağlık alanının kapitalist sistemin kâr alanlarından biri olarak görülmesi ve sağlık hizmetinin paralı hale getirilmiş olmasıdır. Kapitalizmde parası olmayan sağlık hizmeti alamaz. Yani parası olmayan yaşayamaz! Yusuf da, bu sistemde yaşmaması gerekenlerden biriydi. Sağlığın ticarileştirilmesi sonucu hayatını kaybeden ilk can da değildir. Toplu bebek ölümleri, yanlış ameliyatlarla yaşamlarını yitirenler, hastane kapılarında can verenler vb.

Yusuf’un ölüm sebebi medyaya domuz gribi olarak yansıtılmış, sağlık sisteminin sorunlarının üzerinden atlanmıştır. Ölüm sebebi laboratuarlarda yapılan testler sonucu yalanlanınca topluma “müjde!” verilmiştir. Yusuf’un katili “meğer domuz gribi değilmiş, sakinleşin” denilmiştir.

Böylece sorunun esas kaynağı gözlerden kaçırılmak istenmekte, her seferinde bir günah keçisi bulunmaktadır. Bu bazen bir personel, bazen ölenin ta kendisi, bazen de şimdi olduğu gibi hastalığın öldürücü gücü olabilmektedir. Domuz gribi telaşının arkasına saklanmak istenen sağlık sisteminin üst üste biriktirdiği sorunlarıdır. Sadece Yusuf değil, domuz gribinden ölen 13 yaşındaki Betül Bilgili de kapitalizmin kurbanıdır. Bu sefer teşhis doğrudur. Ancak Esra’nın kalbini durduran H1N1 virüsü değil, hastaneler arasında gidip gelen, hiç susmayan ambulans sirenleridir! Zamanında yapılamayan müdahale sonucu Betül yaşamını yitirmiştir.

Hiçbir salgın hastalık kapitalizmin kendisinden daha tehlikeli değildir. Sağlık harcamalarında gidilen kısıtlamalar, sağlık ocaklarının kapatılması hemen hepsi salgın hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Kapitalist sistemde insan yaşamına değer verilmez, tek değerli şey daha fazla kardır!


 

 

Davutpaşa’da 18. hafta... 

İstanbul Davutpaşa’da yaşanan patlama sonucu hayatını kaybeden ve yaralananlarin aileleri 31 Eki günü Taksim Tramvay Durağı’nda 18. hafta bulaşmalarını gerçekleştirdiler.

Aileler, “Davutpaşa’yı unutmadık,!” pankartı ve “Sorumlular yargılansın, adalet istiyoruz” dövizlerini taşıdılar.

Eylemde basın açıklamasını aileler adına Davutpaşa katliamında yaşamını yitiren Hasan Akhan’ın yakını Önder Özden gerçekleştirdi. Özden yaptığı açıklamada, patlamanın üzerinden 22 ay geçmesine raımen halen dava dosyasının açılmamasına tepki gösterdi. “Adalet Bakanlığı, ıstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, görevli savcılık ne yapmaktaı Yasal yetkilerini kullanmaktan neden kaçınmaktadır” diye sordu. Özden, herkesin vergileriyle maaşını alan ve verilen görevi yapacağını beyan etmiş olan bütün seçilmiş ve atanmışların ihmallerinden dolayı yargılanabilmelerinin önündeki bütün engellerin kaldırılmasını istedi. Adelet ve adil yargılanma istemeye devam edeceklerini söyleyen Özden, yetkililerin yetkilerini davayı sürüncemede bırakmak için kullanmasına izin vermeyeceklerini ifade etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

 

Grip değil, yoksulluk öldürür!

KESK KESK İstanbul Şubeler Platformu, İstanbul Tabip Odası ve Dev Sağlık-İş, domuz gribi ile ilgili 4 Kasım günü eylem gerçekleştirerek, hükümetin uygulamalarını protesto etti.

Ayasofya önünde bir araya gelen kurumlar, dövizler açarak, sloganlarla İstanbul Valiliği önüne yürüdüler.

Valilik önüne gelindiğinde, “Mikroplar hastalandırır, yoksulluk/yoksunluk, kötü yönetim öldürür / İTO, Dev Sağlık-İş, KESK İstanbul Şubeler Platformu” pankartı açıldı.

Basın açıklamasını İTO Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen okudu.

Demirdizen yaptığı açıklamada, domuz gribinden bugüne kadar 11 kişinin öldüğünü ve binlerce kişinin hastalığa yakalandığını ifade etti. Domuz gribi ile ilgili yoğun tartışmaların yaşandığını belirten Demirdizen, bunu sebebinin Sağlık Bakanlığı ve hükümetin politikalarına olan güvensizlik olduğunu vurguladı.

Sağlık Bakanlığı ve hükümetin, sağlığı piyasaya havale ederek tekellerin insafına terkettiğini belirten Demirdizen, domuz gribine karşı yapılması gereken önlemleri maddeler halinde sıraladı.

Kızıl Bayrak / İstanbul