6 Kasım 2009
Sayı: SİKB 2009/43

  Kızıl Bayrak'tan
  İşbirlikçi iktidar
“aktif taşeron”luğa hazırlanıyor
  "Açılım süreci”nin tasfiyeci
karakteri netleşiyor!
“Kağıt parçaları”ndan yansıyan
kokuşmuş düzen gerçeği
Sermaye hükümeti yönetmelikle genetiği değiştirilmiş tarım üretimini yasal bir statüye kavuşturdu...
Asgari ücrete sefalet zammı!
  6 milyonla işsizler ordusu büyüyor..
  Metal İşçileri Kurultayı 22 Kasım’da
Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde!
  25 Kasım uyarı grevi hazırlıkları
  25 Kasım uyarı greviyle ilgili kamu emekçileriyle konuştuk
  İşçi ve emekçi hareketinden.
  Büyük devrimin aynasında
parti davası - H. Fırat
  Kapitalist üretim
tarzının doğası - Volkan Yaraşır
  Sağlıkta ticaret ölüm demektir
  Gençlikten
  Hillary Clinton ırkçı-siyonistlere kalkan oluyor!
  Pentagon’un savaş baronlarının
yıllık bütçesi 680 milyar dolar!
  Dünyanın dört bir yanında grevler...
  Ücretli ve İşsiz Mühendis, Mimar ve
Şehir Plancıları Kurultayı
  “Demokratik Türkiye ulusu” hakkında
birkaç söz -2- M. Can Yüce-
  Sincan F Fipi
Cezaevi’nden mektup...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

25 Kasım uyarı greviyle ilgili kamu emekçileriyle konuştuk...

“Grevin örgütlenmesi için taban örgütlülükleri bir zorunluluktur!”

- 25 Kasım’da KESK, toplu sözleşme hakkı, insanca bir ücret, krizin faturasını ödememek, demokratik bir çalışma yaşamı için uyarı grevi kararı aldı. Kararın işyerinize yansıması nasıl oldu, işyerinizdeki emekçilerin düşünceleri nelerdir?

Tokat Eğitim-Sen Hukuk Sekreteri Murat Özcan: KESK’in aldığı karar iş yerlerinde pek karşılığını bulmadı. Zira uzun süreden beri olduğu gibi bu kararda bir anlamda tabandan değil genel merkezden alınmıştır. Dolayısıyla grevin hangi amaç için yapılacağından tutun da tarihine kadar hiçbir şey işyerlerinde tartışılmıyor. Kamu-Sen’li arkadaşlar ise bu grev kararını milliyetçi-şovenist bir tutumla, iktidarla bir nevi hesaplaşma olarak algılıyor.

Kırklareli Eğitim-Sen işyeri temsilcisi Ersel Çinkılıç: Kararı çok da olumlu bulmuyorlar, kayıtsız kalıyorlar, inandırıcı gelmiyor, tüm bunlar başka bir dünyada oluyormuş gibi geliyor insanlara. Başka kaygıları var. Mesela araba almak, ev taksidi ödemek, idarecilik sınavını kazanıp kazanamamak gibi kaygılar. Saldırıların farkındalar ama sonuçta somut bir kazanım elde edeceklerine inanmadıkları için duyarsızlar.

Adana Eğitim-Sen üyesi bir emekçi: Eylem kararı işyerinde sadece sendika panosuna uyarı grevinin afişi asılarak duyuruldu. Bunun dışında bir çalışma yapılmadı. İş yerindeki arkadaşlar 25 Kasım günü ancak sevk alarak çalışmayacaklarını ifade ediyorlar.


- Sendikanın 25 Kasım’ı örgütleme sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz, 25 Kasım yeterince gündemleştiriliyor mu, ön süreci güçlü örgütleniyor mu?

Tokat Eğitim-Sen Hukuk Sekreteri Murat Özcan: Ülke genelinde 25 Kasım’ın bir gündem haline geldiğini söylemek güç. Bu grevin başarılı olabilmesi için ülke genelinde olumlu, büyük bir rüzgar esmeli. Bu anlamda henüz KESK’in, bağlı sendikaların ve şube yönetimlerinin tam anlamıyla bu işe sarıldıklarını söyleyemem. KESK MYK’sının gayret gösterip göstermemesi grevin başarısı için çok da önemli sayılmaz. Zira bir avuç kişinin tüm ülkeyi örgütlemesi düşünülemez. Burada önemli olan bu grevin tabandan örgütlenmesidir. Bu da grev kararının tabandan alınmasıyla olur.

Kırklareli Eğitim-Sen işyeri temsilcisi Ersel Çinkılıç: Güçlü örgütlediğini düşünmüyorum. Başta yöneticilerin çoğu bu işe yeterince asılmıyorlar. Yöneticilerin olmadığı yerde de üyeleri bu işe katmak kolay olmuyor.

Adana Eğitim-Sen üyesi bir emekçi: Hayır. Sendika afiş asmak dışında bir şey yapmadığı için grevi gündemleştirdiğini düşünmüyorum.


- Sürecin güçlü örgütlenmesi için sizce neler yapılması gerekiyor?

Kırklareli Eğitim-Sen işyeri temsilcisi Ersel Çinkılıç: Okullarda taban örgütlenmesini yapabilmek lazım. Aksi taktirde her hafta aynı iş yerine de gidilse sonuç elde etmek zor.

Tokat Eğitim-Sen Hukuk Sekreteri Murat Özcan: Öncelikle grevin gerekçesi tabana iyi anlatılmalı ve taban tarafından benimsenmelidir. Her alan mümkün olan en üst seviyede kullanılmalı. Tabanda grev komiteleri kurulmalı. Diğer sendikaların üyeleri ve sendikasızlar da bu sürece dahil edilmeli. Gerekirse Kamu-Sen’lilerle ortak örgütlenmelere gidilmeli. Tüm siyasi çevreler bu greve destek olması noktasında harekete geçirilmeli. Eğer bu grev başarısız olursa kamu emekçileri bir daha uzun süre grev yapamaz. Bu asla unutulmamalı.

Adana Eğitim-Sen üyesi bir emekçi: 25 Kasım uyarı grevinin işyerlerinde anlatılması, tartıştırılması, kamu emekçilerinin süreçle ilgili aydınlatılması ve duyarlılıklarının arttırılması gerekmektedir.


- 25 Kasım’ın güçlü örgütlenmesinin koşullarından biri de işyerini harekete geçirebilecek taban örgütlülüklerinin yaratılmasıdır. Bu anlamda sürecin grev ve direniş komiteleri aracılığıyla örgütlenmesi önemli bir ihtiyaç olarak görünüyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Sendikanın bu yönlü bir çabası var mı?

Kırklareli Eğitim-Sen işyeri temsilcisi Ersel Çinkılıç: Var ama cılız bir çaba. Okullarda işyeri temsilciliği hayata geçirilemediği için bu komitelere katılım da az oluyor.

Tokat Eğitim-Sen Hukuk Sekreteri Murat Özcan: Sendikalarda taban örgütlülüğü sadece söylemde kalmakta. Uzun süreden beri taban örgütlülükleri üzerinden bir hareket gelişmediği bir gerçek. Bu tip taban örgütlülükleri içinden gelen kadrolar emekli oldu. Bugün kamu emekçilerinin ileri kadrolarının geçmişin tecrübesini üzerinde taşıdığını düşünmüyorum. Adeta herşeyin yeniden öğrenilmesi gerekiyor. İş zor ancak imkansız değil.

Adana Eğitim-Sen üyesi bir emekçi: Taban örgütlülükleri grevin örgütlenmesi için bir zorunluluktur. Fakat sendika yönetimlerinin böyle bir çabası görülmemektedir. Sendika yöneticilerinin bu süreci bir takım işyerlerini gezerek, afiş ve broşür göndererek geçiştireceğini düşünüyorum.


- Sürecin güçlü örgütlenebilmesi için kamu emekçilerine ne gibi görevler düşmektedir?

Kırklareli Eğitim-Sen işyeri temsilcisi Ersel Çinkılıç: Bu sürecin bize ne gibi kazanımlar getireceğini ve neler götüreceğini iyi anlatmamız lazım. Başka işkollarına, öğrencilere, velilere, esnafa vb. iyi anlatmak lazım. Bir işkolunda iyi örgütlü olmak tek başına yeterli değil çünkü saldırı her yerden ver her alandan geliyor. Bunun için gündemi sıcak tutarak sürekli tartışmak, insanları bu konuda uyarmak gerek.

Tokat Eğitim-Sen Hukuk Sekreteri Murat Özcan: Hızlı bir bilinçlendirme süreci içine girilmeli. Bugün sendikalarımız maalesef bürokratikleşme ve gerici fikirlerin ön plana geldiği bir süreci yaşıyor. Ülkedeki siyasal hayatta, Kürt ulusal mücadelesinin karşısında güçlenen gericileşme, şovenizm rüzgarı maalesef sendikalarımızda da esiyor. Eldekini kaybetme korkusuyla sürekli bir geriye gidiş, ileri atılmada korkaklık zihinlere yerleşmiş. Bu bağlamda sendika içinde bile şovenizmle bir savaş süreci yaşıyoruz. Gericileşen taban ve yönetimlerden 25 Kasım’da ilerici bir hareket beklemek zor görünüyor. Hatta öyle düşünüyorum ki iktidarla hesaplaşma uğruna güdülenen Kamu-Sen’lilerin bu greve daha çok katılacaklarını bile bekleyebiliriz. Ancak tüm olumsuzluklara rağmen yine de ilerici ve bu grevi başarıyla örgütleyebilecek kadrolar KESK içinde mevcuttur.

Adana Eğitim-Sen üyesi bir emekçi: Kamu emekçilerinin var olan hak gasplarına karşı duyarlı olması, işyerinden başlayarak örgütlenmeye başlaması ve “Hak verilmez alınır” mantığı ile hareket ederek sokağa dökülmesi gerekmektedir.

Sosyalist Kamu Emekçileri



Tutuklanan KESK’liler
serbest bırakılsın! 

KESK İstanbul Şubeler Platformu, 28 Mayıs 2009 tarihinde KESK’e yapılan operasyon sonucu tutuklanan 22 kamu emekçisinin serbest bırakılması için 31 Ekim günü eylem gerçekleştirdi.

Mecidiyeköy Metro önünde bir araya gelen kamu emekçileri, “KESK” pankartı taşıdılar.

Basın açıklamasını KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eğitim-Sen 8 Nolu Şube Başkanı Hatun İldemir gerçekleştirdi.

KESK’lilerin 5 aydır cezaevinde olduğunu belirten İldemir, iddianamelerin 3 ay önce açıklanmış olmasına rağmen, KESK’li tutsakların ilk duruşmalarına 19-20 Kasım günü çıkacaklarını ifade etti. İldemir, bu uygulamanın bile cezalandırma olduğunu, hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu söyledi.

KESK’in 20 yıldır fiili ve meşru bir mücadele perspektifiyle hareket ettiğini vurgulayan İldemir, KESK’e yönelik rahatsızlığının kaynağının da savunulan çizgiler ve ilkeler olduğunu ifade etti.

Kızıl Bayrak / İstanbul