2 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/18

  Kızıl Bayrak'tan
  2008 1 Mayıs’ı Taksim kararlılığıyla kazanıldı!..
   Kazanan direniş ruhu oldu!
Sendikal ihanete rağmen Taksim kazanıldı!
Adana’da kitlesel 1 Mayıs..
Kırşehir, Sivas, Tokat, Varto ve öteki kentler...
Kürdistan’da 1 Mayıs kutlamaları...
  Faşist ablukaya ve teröre karşı sokak sokak
1 Mayıs direnişi!..
  Taksim 1 Mayıs gözlemleri...
  İstanbul Ekim Gençliği Taksim 1 Mayıs gözlemleri...
  1 Mayıs’a ODTÜ’den kitlesel ve coşkulu katılım!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Dünyada 1 Mayıs gösterilerinden...
  Almanya’da 1 Mayıs gösterilerinden...
  Anti-kapitalist bir kitle hareketi:
Anti-Poll Tax mücadelesi
Volkan Yaraşır
  Avrupa’da 1 Mayıs gösterilerinden...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Anti-kapitalist bir kitle hareketi: 

Anti-Poll Tax mücadelesi

Volkan Yaraşır

Suya atılan taş stratejisi

Bu yazıda anlatılan deneyim 2007’den beri yükselen Telekom greviyle muazzam bir ivme kazanan, Novamend’le beslenen, Davutpaşa ve Tuzla’da öfkesini bileyen, 14 Mart’ta “Artık Yeter” diyen ve yeniden bir kez daha toplumsal ve maddi bir güç olduğunu gösteren işçi hareketinin olası yönelimine cevap arayışıdır.

14 Mart anti-kapitalist bir kitle hareketinin zeminlerini yarattı. Şimdi görev Telekom, 14 Mart ve 1 Mayıs diyalektiğiyle 2008’in sert çatışmalarına hazırlanmaktır. 2008’in sınıflar mücadelesinde kritik bir eşik ya da kritik bir moment olması, büyük bir ihtimaldir. Küresel krizin Türkiye’ye yansıması yıkıcı sonuçlar yaratacaktır. Sınıf bu sürece hazırlanmalı ve kendi bayrağını yükselterek, krizi devrimci imkanlara çevirmelidir. Son derece küçük bir arayışta ya da reaksiyonda muazzam bir kitle hareketi mayalandığını Anti-Poll tax mücadelesinde görmek mümkündür.

Artık Türkiye sınıflar mücadelesindeki her eylem ve direniş bir manifestodur. Sorun bu manifestoyu okumak ve hayata geçirmektir.

Yazıda incelenen Anti-Poll tax deneyimi neo-liberal politikalara karşı açık bir savaş ve direniştir. Bu mücadele, yıkılmaz olarak kabul edilen ve üç dönem iktidarda kalan uyguladığı sınıf karşıtı politikalarıyla Demir Leydi lakabıyla anılan Thatcher’i alaşağı etmiştir. Siyaset sahnesinden silmiştir.

İngiliz işçi sınıfının bu deneyimi, bizim için de bir deneyim ve bir birikimdir.

Suya atılan taş stratejisi özünde şuna dayanır; suya atılan taş suda ortak merkezli halkalar oluşturur. Sınıflar mücadelesinde vurulan bir nokta merkezden uzağa doğru sarsıntıları hissedilen etkilenmeler yaratır. Bu herhangi bir müdahale, örgütlenme biçimi, ruh haline kadar kendini gösterir. Hareket halinde olmak hiç beklenmeyen yaratıcı sonuçlar doğurur.

 

Thatcher hükümeti 1984-1985 madenci grevinden sonra, işçi sınıfına ve çalışanlara yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. 1987 yılında yapılan genel seçimler sonucunda yeniden iktidara gelen Thatcher hükümetinin ekonomik ve politik programının hedefi, emek kesiminin her düzeydeki etkisini ve örgütlülüğünü dağıtmaya yönelikti.

Yoğun bir ezme ve yok etme politikasıyla hareket eden Thatcher, aynı yıl içinde saldırılarını Poll Tax (kelle vergisiyle) en üst noktaya yükseltti.

Poll Tax hükümetçe “belediyelerin yaptığı hizmete karşılık bir vergi” olarak ilan edilmesine rağmen, verginin içeriği Demir Leydi’nin halka karşı açık bir savaş ilanıydı.

Poll Tax, bireylerin gelir durumu gözardı edilerek herkese semtine göre aynı oranda vergiyi içermekteydi. Ayrıca 18 yaş üzerindeki herkesin kayıt altına alınması amaçlanmaktaydı. Poll Tax bir anlamıyla devletin toplum üzerindeki tam kontrolünün sağlanması için hazırlanmış önemli bir projeydi. Poll Tax, 1987 yılında siyasal gündeme girmesiyle, İngiltere’deki uzun soluklu ve zengin mücadele biçimleri yaratan kitle hareketinin doğuşuna neden oldu.

İlk adım İskoçya’dan: “Durdur onu”

İskoçya’da, 1987 yılında, Poll Tax karşıtı mücadele iki ayrı kanaldan gelişti.

Birincisi, İşçi Partisi ve TUC-İngiliz Sendikalar Kongresi’nin önderlik ettiği gruptu. Bu grup geniş protesto eylemleriyle hükümet üzerinde baskı oluşturmayı amaçlamaktaydı.

İkincisi ise, yerel kitle örgütlerinin önderlik yaptığı gruptu. Bu grup protesto eylemlerinin tek başına yeterli olmayacağını, toplumun her kesimini harekete geçirerek bir direniş örgütlenmesinin gerekliliğini önermekteydi.

İşçi Partisi 1987 yılının ortalarında “Stop İt!” (Durdur onu!) adında Poll Tax’e karşı bir kampanya başlattı. Kampanya yoğun ajitasyon ve propagandayı içeriyordu.
 
Poll Tax’in içeriğini anlatan el ilanları, afişler, posterler çıkarılarak ve kitlesel imza kampanyaları başlatılarak kamuoyu yaratılmaya çalışıldı. İşçi Partisi’nin bu faaliyetleri kitleler nezdinde bir düzeyde etki yaratmasına rağmen özellikle “Send it back!” (Geri gönder!) adlı Poll Tax kayıt formlarını çeşitli gerekçeler ileri sürerek almayıp, formların belediyelere geri dönmesini sağlayan eylem biçimi etkili oldu. “Geri gönder” eylemiyle prosedürün işlemesi başından engellenerek, işleyişin tıkanması sağlanıyordu.

Siyasal angajmanı bulunmayan başka bir grup, Poll Tax’e Karşı Vatandaşlar adlı bir örgütlenme içine girdiler. Bu grup ağırlıkla Poll Tax’in neyi kapsadığını ve ne gibi sonuçlar yarattığını içeren yayınlar çıkararak, kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştı. Bu amaçla çeşitli ekonomik fonlar oluşturdu. Poll Tax’e Karşı Vatandaşlar’ın inisiyatifi, yerel gruplarla çeşitli ilişkiler geliştirmelerine rağmen etkili ve kitlesel bir güç olamadı.

İskoçya’da Poll Tax’e karşı mücadelede taşıyıcı misyon yüklenen örgütlenme ise “İskoçya İçin Poll Tax” adlı örgütlenme oldu. Bu örgütlenmede hiçbir siyasal grubun belirleyici etkisi yoktu.

İlk olarak, Glasgow’da bir dizi toplantı gerçekleştirerek Poll Tax ödenmemesi için Anti-Poll Tax Birliği adlı bir oluşuma gidildi. Birlik Poll Tax’e karşı etkili bir direniş örgütlenmesini amaçlamaktaydı.

Ajitasyon ve propagandanın yürütülmesi için birliğin iki aktif üyesi; Glasgow’dan Aberdeen’e kadar yayan yürüyerek hem kamuoyunun dikkatlerini üzerlerinde topladı, hem de yürüdükleri güzergâhta bildiriler dağıtıp, ajitasyon çalışmalarında bulundu.

Böylesi bir çıkışla birlikte örgütlenmenin yaygınlaştırılması için çalışmalar yoğunlaştırıldı. Glasgow’da kurulan ilk birliğin hemen arkasından, Maryhill bölgesinde de bir birlik kuruldu ve giderek her semtte Anti-Poll Tax Birlikleri oluşmaya başladı. Artık bölgeler arası koordinasyonun sağlanma ihtiyacı hissedilmeye başlanmıştı. Bu yönde de önemli adımlar atıldı. Bir yıllık çalışma sonucunda, 1988’e gelindiğinde birliğe düzenli aidat ödeyen üye sayısı 2000’i aşıyordu.

Anti-Poll Tax Birliği belediyeler tarafından yollanan faturaları ödememe kampanyası başlattı. Birçok bölgede, merkezi yerlerde standlar açılarak, Poll Tax’in içeriğini anlatan yaygın konuşmalar yapıldı, çıkartılan yayınlar dağıtıldı.

Örgütlenme kısa bir sürede hızla yayıldı. 1987 yılının sonbaharına girildiğinde Anti-Poll Tax birliklerinin koordinasyonu “genel direniş” çağrısı yaptı.

Bu genel direniş eylemi Pol Tax’e kayıt olmama, Poll Tax faturalarının ödenmeme, Poll Tax faturaları toplamakla yükümlü memurların görevlerini çeşitli biçimlerde engelleme ve belediyelere Poll Tax uygulamalarından vazgeçmesi için baskı yapılması gibi taktiklerle yürütüldü.

Bu eylemlere ağırlıkla kent yoksulları ve işsizlerin katılması dikkat çekti. 1988 yılının ilk ayına girildiğinde Anti-Poll Tax Birliği, Toplumsal Direniş Grubu gibi birlikler kendi aralarında düzenli toplantılar yapmaya başladı. Edinburgh merkezli gelişen bu süreç, giderek Poll Tax’e karşı oluşan gruplar arasında federatif bir yapının doğmasını sağladı.

Edinburgh Anti-Poll Tax Grupları Federasyonu adını alan bu örgütlülük, Birleşik Krallık içinde kurulan ilk Poll Tax karşıtı federasyon oldu.

Daha önce 1987 yılında Anti-Poll Tax Birliği’nin programı  İngiltere ve Galler’de de kabul edilmişti.

Edinburgh’u, Strathaly’de 96 örgütten 330 delegeyle oluşan bir başka federasyon izledi.

1988 yılı içinde Anti-Poll Tax hareketi değişik toplumsal kesimler içinde etkisini yaygınlaştırdı. Yıl sonunda Poll Tax’e karşı sendikalar da harekete geçti. İskoçya Sendikalar Birliği kampanyada yer aldı.

1989 yılının Eylül ayında İskoçya Sendikalar Birliği Poll Tax’e karşı bir haftalık genel grev kararı aldı ve 11 dakikalık uyarı grevi yapıldı.

1989 yazına girilirken (aynı tarihlerde vergi yürürlüğe girdi) Edinburgh ve Glasgow’da yerel Anti-Poll Tax birliklerin sayısı 100’e ulaşmıştı.

Bu gelişmelerle birlikte geniş toplumsal kesimlerin onayını da alan bir mücadele programı oluşturuldu. Program; Poll Tax formlarının belediyelere geri gönderilmesi, kayıt formlarına itiraz edilmesi, yerel yönetimlere Poll Tax’in desteklenmemesi ve uygulanmaya konulmaması için baskı oluşturulması, kitlesel protesto gösterilerinin organize edilmesi ve kitlesel bir güç oluşturularak fiilen vergilerin ödenmemesi şeklinde belirlendi.

Dalga yayılıyor, Galler’den İngiltere’ye...

İskoçya’da Poll Tax’e karşı mücadele belirli bir şekillenme içine girdiği dönemde Galler’de ve İngiltere’de henüz somut bir çalışma başlatılmamıştı.

1988 sonlarında İskoçya’dan İngiltere’nin ve Galler’in bazı büyük şehirlerine Poll Tax’in içeriğini ve yaratacağı sonuçları anlatan konuşmacılar yollandı. Anti-Poll Tax içerikli toplantılar yapıldı. Bu çalışmalar sonucunda İngiltere ve Galler’de ilk Anti-Poll Tax grupları oluştu. bir yıllık bir çalışma sonucunda yalnızca İngiltere’de binin üzerinde Anti-Poll Tax grubu kuruldu.

İlk Anti-Poll Tax grupları 5-6 kişiden oluşmaktaydı. Evlerde başlayan çalışmalar giderek sokağa, sokağın örgütlenmesine doğru kaydı. Grupların oluşumundan sonraki birkaç ay içinde üyeleri ortalama 200’ü bulmaktaydı.

Örgütlenmede izlenen yöntem de oldukça ilginçti, özellikle oluşum ve mayalanma sürecinde ilişkiler bire bir çalışma şeklinde yürütüldü. Böylesi bir çalışmayla belirli bir oranda Anti-Poll Tax aktivistleri yaratıldı.

Bu aktivistler grupların bulunduğu her mahalde ev ev dolaşarak Poll Tax’in içeriği, sonuçları ve ne yapılması gerektiğini içeren ziyaretler ve konuşmalar yaptılar. Ciddi sabır ve kararlılık isteyen bu çalışmalardan sonra kitleler konuyla ilgili toplantılara çağrıldı.

Bu faaliyetleri Poll Tax’e karşı bildirilerin dağıtılması ve afişlerin duvarlara yapıştırılması izledi.

Özellikle her bölge, kendi alanında bulunan fabrikalara yönelik bildiriler çıkartarak, fabrikaların Poll Tax’ten kurtarılmış bölge haline getirilmesi yönünde ajitasyon ve propaganda çalışmaları yaptı.

Ayrıca bazı bölgelerde postalama işleminde çalışan işçilerle ilişki kurularak, Poll Tax faturalarının dağıtılmaması istendi.

Anti-Poll Tax çalışmaları kitleselleşiyor

  1989 yılı İngiltere ve İskoçya’da Poll Tax’e karşı örgütlenmelerin yaygınlaştığı ve özellikle yerel düzeyde eylemlerin gerçekleştiği yıl oldu.

Mart 1989’da Anti-Poll Tax Federasyonu Glasgow’da, 15 bin kişinin katıldığı bir protesto gösterisi düzenledi.

1989 Nisan ayı oldukça hareketli geçti. Çünkü Poll Tax Nisan ayında uygulanmaya konmuştu. 18. yüzyılda İngiliz hükümetinin çaya uyguladığı vergiden dolayı, Boston’da başlayan ayaklanmanın yıldönümü olan 1 Nisan 1989’da Londra’nın Tottenham bölgesinde “Deli Thatcher’in Çay Partisi” adında sokaklarda protesto partileri düzenlendi. Çay vergisine gönderme yapılarak, partilere katılanlara çay poşetleri dağıtıldı.

İskoçya’da verginin uygulanmaya başlamasıyla, İskoçya Sendikalar Birliği tarafından izinli bir protesto gösterisi düzenlendi. Gösteriye 30 bin kişi katıldı. Değişik kitle gösterilerinde Poll Tax faturalarını yakma eylemleri düzenlendi.

Ayrıca Anti-Poll Tax hareketinin toplumsal muhalefet içindeki ağırlığını göstermesini sağlayan yerel seçimlere katılındı. Hareketin içinden 6 bağımsız aday yerel seçimlerde aday oldu. Oyların % 25’ini aşan sonuçlar elde edildi.

Gelişmeler Poll Tax karşıtı mücadelenin gün geçtikçe daha kitleselleştiğini göstermekteydi.

İngiltere’de kurulan Anti-Poll Tax örgütleri, koordinasyonun ihtiyaçlarını karşılamak için, bütün grupların içinde yer aldığı ve 1600 delegenin katılımıyla oluşturulan İngiltere Anti-Poll Tax Federasyonu’nu kurdular.

Federasyonun kurulmasıyla hareket daha yaygınlaşmaya başladı.

1990 yılı Poll Tax’e karşı yaygın eylemlerin gerçekleştiği yıl oldu. Bu eylemlere sadece güneybatı İngiltere’de katılımcıların sayısı 50 bini buluyordu.

6 Mart günü Bristol belediye meclisinin Poll Tax’ten alınacak miktarı belirleyeceği oturumu protesto etmek için, 5 bin kişilik bir kitle gösterisi yapıldı. Gösteriye polisin saldırması sonucu birçok gösterici yaralandı ve gözaltına alındı.

Bu olay Anti-Poll Tax hareketinin daha çok etki yaratmasına neden oldu. Kampanyalar ve protesto gösterileri hızlandı.

Bristol’den sonra benzer gösteriler Hackney, Newcastle, Lamb, Southampton, Norwich, Southwork’ta yapıldı.

Aslında bu gösteriler, Anti-Poll Tax hareketinin kitlesel eylem olarak doruk noktası olacak ve 31 Mart 1990’da Londra’da yapılacak gösterinin zeminini hazırlıyordu.

31 Mart 1990 eylemi bire bir ilişkilerden başlayan, Anti-Poll Tax örgütlenmesinin geldiği boyutu çıplak bir biçimde ortaya koydu.

Londra’daki bu gösteriye 200 bin kişi katıldı. Gösteriye ağırlıkla katılan kesim emekçilerden oluşmaktaydı. Eylem kitlelerin öfkesinin dışavurumu oldu. Gösteriye polis saldırdı, gösteri giderek sokak çatışmalarına dönüştü. Gün boyu devam eden gösteri ve çatışmalar sonucunda 341 kişi tutuklandı, binlerce kişi yaralandı. Tutuklamalar gösteriden sonraki günlerde de devam etti.

31 Mart eylemi, 1990 yılının Anti-Poll Tax eylemleri içinde en önemlisi ve en kitleseli oldu.

1991 yılında Anti-Poll Tax grupları tarafından Glasgow, Liverpool ve Güney Galler’den Londra’ya doğru yürüyüş eylemi düzenlendi.

Kamuoyunda oldukça ses getiren bu eylemi, Brixton’da olduğu gibi, önce az sayıda eylemciyle başlayan, eylem süresince katılımlarla onbinleri aşan gösteriler, yürüyüşler, mitingler izledi.

Kamuoyunu sürekli duyarlı kılmayı hedefleyen eylemler, 19 Ekim tarihinin Poll Tax’e karşı uluslararası eylem günü ilan edilmesiyle bir üst aşamasına ulaştı.

19 Ekim günü, içinde ABD, İsviçre, Fransa ve Avustralya’nın bulunduğu 15 ülkede, ağırlıkla İngiliz konsoloslukları önünde, protesto gösterileri yapıldı.

1987’de çeşitli sivil itaatsizlik eylemleriyle kitlesel bir çizgide gelişen Anti-Poll Tax mücadelesi, 1991’de Thatcher hükümetinin Poll Tax’i yürürlükten kaldırarak geri adım atmasına neden oldu.

Kitlesel çizgide gelişen uzun soluklu bu mücadele Thatcher iktidarının sonunu hazırladı.

Her ne kadar Poll Tax’e karşı mücadele kitle hareketinde bir şekillenmeye yol açtıysa da, bu şekilleniş emekçi kitlelerin Thatcher iktidarı dönemindeki kayıplarını gidermesini sağlayacak olanaklar yaratmadı.

Sendikal yapılar neo-liberal politikalar sonucu muazzam oranda üye kaybetti. İşsizlik kronikleşti. İşçi sınıfının yaşam standartları olağanüstü bozuldu. Çalışma koşulları ağırlaştı. Yoksulluk yaygınlaştı. Thatcher döneminde uygulanmaya konulan politikalar, belirli revizyonlarla ardılı hükümetlerce de sürdürüldü. Tony Blair ve işçi partisi “3. Yol” tercihiyle neo-liberalizmi içselleştirdi. Thatcher’in “hayaleti” İngiltere’de dolaşmaya devam etti.