28 Mart 2008 Sayı: SİKB 2008/13

  Kızıl Bayrak'tan
  Kızıl 1 Mayıs’ı kazanmak için birleşik devrimci mücadeleyi örelim!
  Birleşik, kitlesel ve devrimci 1 Mayıslar’ı yaratmaya hazırlanalım!
Sosyal yıkım yasasını
sokakta parçalamak için eyleme!
Düzenin efendilerinden düzen siyasetine müdahale!
Cheney geldi, aldı ve gitti!
Newroz’un gösterdikleri...
  Newroz eylemlerinden...
  Birleşik devrimci bir hareket için birleşik devrimci bir örgüt!
  Gençlikten Newroz kutlamaları...
  Gençlik hareketinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  İlbek işçilerinden direnme kararlılığı!
  SSGSS kadınlar üzerindeki çifte sömürü ve köleliği derinleştiriyor!
  Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı hazırlık çalışmalarından...
  Pakistan’da genel seçimler…
  Hristofya ile Talat’ın ilk görüşmesi gerçekleşti…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hristofya ile Talat’ın ilk görüşmesi gerçekleşti…

Çözüm yolu ada halklarının birleşik– demokratik Kıbrıs tercihinden geçiyor!

Kıbrıslı Rumların Komünist AKEL Partisi lideri Dimitris Hristofyas’ı cumhurbaşkanlığına seçmesi, Ada’da dış müdahalelerin de etkisiyle kronikleşen sorunların çözülebileceği umutlarını yeşertmişti. Nitekim onlarca yıl önce parçalanan adanın birleştirilmesi yönündeki beklentilerin gerçekleşmesi için uygun koşulların oluşmaya başladığı hem Türkler hem Rumlar tarafından ifade edilmeye başlandı.

“Adanın yeniden birleştirilmesinin başlıca hedefi olduğunu” söyleyerek seçim propagandasını yürüten Hristofyas, Türk tarafıyla görüşmelerin derhal başlamasından yana olduğunu da vurgulamıştı. Sözlerine sadık kalan Hristofyas, yeni görevine başladıktan kısa bir süre sonra Türk tarafıyla barış görüşmelerinin canlandırılması için 17 ila 24 Mart tarihlerinde Mehmet Ali Talat’la biraraya gelmeyi umduğunu ifade etmişti. KKTC Başkanı Talat’da benzer bir eğilim içinde oluğunu ifade ederek Hristofyas’la görüşme isteğini dile getirmişti.

Hristofyas görüşme öncesi Atina’ya giderek Yunanistan başbakanı ve cumhurbaşkanı ile görüşürken, Talat’da Ankara’ya gelip Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’la görüştü.

İlk görüşmeyi BM Özel Temsilcisi Michael Möller’in ev sahipliğinde gerçekleştiren taraflar, görüşmenin olumlu bir havada gerçekleştiğini belirttiler.

Michael Möller’in Lefkoşa ara bölgedeki konutunda görüşen Hristofyas ile Talat, kapsamlı çözümü amaçlayan görüşmelerin üç ay içinde yeniden başlatılması konularında uzlaştıkları belirtildi.

3,5 saat sürdüğü belirtilen görüşmenin ardından yapılan ortak açıklamada şunlar söylendi: “Liderler üç ay sonra buluşup, çalışma grupları ve teknik komitelerin çalışmalarını değerlendirmek ve bunların sonuçlarını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin gözetiminde kapsamlı çözüm müzakerelerinin başlatılmasında kullanmak üzere anlaştı.”

Görüşmede, Lefkoşa’daki Ledra Caddesi üzerinde bulunan Lokmacı Kapısı’nın karşılıklı geçişlere açılması konusunda da uzlaşma sağlandığı ifade edildi. Lokmacı Kapısı adanın bölünmüşlüğünü simgeleyen bir unsur olduğu için, bu geçişin açılmasının sembolik önemi olduğu belirtildi. Bu arada Lokmacı Kapısı’nın açılmasına yönelik teknik hazırlıkların sürdüğü, bölgenin patlayıcılardan arındırılmaya başladığı bildirildi.

İki lider arasında 21 Mart’ta yapılan görüşmeden varılan mutabakat uyarınca, liderlerin temsilcileri Özdil Nami ile Yorgos Yakovu, BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Michael Möller’in Lefkoşa ara bölgedeki ikametgâhında ilk görüşmeyi gerçekleştirdi.

Çalışma gruplarının Kıbrıs sorununun özüne ilişkin konularda ve bundan sonraki görüşmeler için zeminin hazırlanması üzerinde durması, teknik komitelerin ise iki toplum arasındaki gündelik sorunları görüşmesi öngörülüyor.

Kıbrıs sorununun sözlü müzakereleri başladığında toplumun tüm kesimleriyle işbirliği içinde olmak gerektiğini belirten Talat, “Topyekûn bir barış ve topyekûn bir çözüm hedefleniyor. Bunu iki lider yapamaz. Toplumun tüm kesimlerini ilgilendirir” dedi.

Çözüm için nasıl bir çerçeve öngördüğü sorusuna sık sık maruz kalan Hristofyas ise, “her iki tarafın da kabul ettiği tek zemin” olarak nitelediği 8 Temmuz anlaşmasına işaret ediyor. (İki toplumun temsilcileri Mehmet Ali Talat ile Tassos Papadopulos 8 Temmuz 2006’da, BM Genel Sekreteri’nin siyasi işlerden sorumlu yardımcısı İbrahim Gambari gözetiminde yaptıkları görüşme sonunda, çözüm için bazı komisyonlar kurulması ve zemin oluşturulması konusunda anlaşmışlar, ancak anlaşmaya uygun somut adımlar atılamamıştı.)

“8 Temmuz sürecinin Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik her yeni girişim için başlangıç noktası olduğunu” ifade eden Hristofyas, iki toplum temsilcilerinin birlikte çözüm üretmesi gerektiğini dile getiriyor.

Kıbrıs’taki son gelişmeler, hem Rumlar’ın hem Türkler’in çözümden yana olduğuna işaret ediyor. Ancak Türk burjuvazisi ile Yunan burjuvazisinin ada halklarının iradesine müdahale etmeleri, emperyalistlerin ise ada üzerindeki kirli hesapları işin içine karşınca çözüme ulaşmanın kolay olmadığı anlaşılmaktadır.

Asıl belirleyici olan ise adada yaşayan hakların iradesidir. Ada halklarının demokratik birleşik Kıbrıs yönünde tercih yapması, daha da önemlisi bu tercihi hayata geçirmek için birlikte mücadele etme kararlılığı gösterebilmesi çözüme giden yolu açacaktır.

 

 

Kürt-Türk tüm ulus ve milliyetlerden işçilere, emekçilere, ilerici ve devrimci güçlere...

Newroz’un ruhuyla 1 Mayıs’a!

2008 Newroz’u her yerde, militan bir ruhun hakim olduğu yaygın ve kitlesel gösterilerle kutlandı. Dikkate değer olan, bunun sermaye devletinin günler öncesinden başlayan dizginsiz faşist terörüne, yasaklamalarına, gözaltı furyasına, tehdit ve provokatif saldırılarına ve iki yurtseverin hunharca katledilmesine rağmen gerçekleşmiş olmasıdır.

Kürt halkı ortaya koyduğu bu tutumla sermaye devletine, çok dolaysız olarak, kendi kimliği ve tümüyle haklı ve meşru istemleri konusunda ısrarlı ve kararlı olduğu mesajını vermiştir. Dahası Kürt halkı, yine bu tutumu ile, geçmişte örneğine çokça tanık olduğu, tümüyle aldatma amaçlı sözde “çözüm paketleri”ne itibar etmediğini ortaya koymuştur.

Sömürgeci sermaye devleti, bu yıl Newroz öncesinde ve gösteriler sırasında tam bir gözü dönmüşlük örneği olan acımasız saldırılara başvurmuştur. Sermaye devletinin bu sınır tanımaz saldırganlığının gerisinde, Newroz’u önceleyen “sınır ötesi operasyon” sırasında uğradığı hezimet yatmaktadır. Katil devlet, Newroz’u kana bulayarak, Kürt halkından adeta intikam almak istemiştir.

Öte yandan Kürt halkı bu Newroz’da, tertip ve provokasyonlara karşı, umutsuzluğun ifadesi bir taşkınlığın yerine, istemlerinin haklılığı ve meşruiyeti konusundaki açıklığının, büyük bedellere mal olan deneyiminin ve eninde sonunda kazanacağına olan inancının ifadesi olan bir kararlı kitle tepkisi ortaya koymuştur. Faşist saldırganlığı gerileten, provokasyonları boşa çıkartan da budur.

Dikkate değer bir önemli gelişme de, Kürt halkının bu yılki Newroz’u, esas olarak Türk emekçileri, ilerici ve devrimci güçleriyle birlikte kutlama isteği, iradesi ve kararlılığı olmuştur. Kürt emekçilerinin bu gösteriler sırasında ilerici ve devrimci güçlere gösterdikleri yakınlık, gelecek açısından son derece anlamlıdır.

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu olarak, tüm ilerici ve devrimci güçleri, sermaye devletinin Newroz kutlamaları sırasında başvurduğu faşist terörü ve iki yurtseverin katledilmesi ile sonuçlanan kanlı icraatlarını protesto etmeye, Newroz alanlarında sergilenen samimi birlikteliği korumaya, Newroz’un ruhunu 1 Mayıs’a taşımaya çağırıyoruz.

Newroz’u kazandık, Newroz’un ruhuyla 1 Mayıs’a!

Faşist saldırganlığa, şovenizme ve gericiliğe karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği!

Emperyalizm ve sömürgecilik yenilecek, direnen Kürt halkı kazanacak!

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR)