28 Mart 2008 Sayı: SİKB 2008/13

  Kızıl Bayrak'tan
  Kızıl 1 Mayıs’ı kazanmak için birleşik devrimci mücadeleyi örelim!
  Birleşik, kitlesel ve devrimci 1 Mayıslar’ı yaratmaya hazırlanalım!
Sosyal yıkım yasasını
sokakta parçalamak için eyleme!
Düzenin efendilerinden düzen siyasetine müdahale!
Cheney geldi, aldı ve gitti!
Newroz’un gösterdikleri...
  Newroz eylemlerinden...
  Birleşik devrimci bir hareket için birleşik devrimci bir örgüt!
  Gençlikten Newroz kutlamaları...
  Gençlik hareketinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  İlbek işçilerinden direnme kararlılığı!
  SSGSS kadınlar üzerindeki çifte sömürü ve köleliği derinleştiriyor!
  Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı hazırlık çalışmalarından...
  Pakistan’da genel seçimler…
  Hristofya ile Talat’ın ilk görüşmesi gerçekleşti…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

SSGSS kadınlar üzerindeki çifte sömürü ve köleliği derinleştiriyor!

Evde, sokakta, fabrikada kısacası toplumsal yaşamın her alanında baskıya, çifte sömürüye ve ezilmişliğe maruz kalanlarız biz… Ev içi şiddet, fabrikada geçirdiğimiz uzun ve yorucu çalışma saatleri sonrasında sırtımıza binen ağır ev işlerinin yükü, çocuk bakımı vb… Toplumsal yaşamın her alanında yaşamın yarısı olan biz emekçi kadınlar, burjuva devletin yasalarında yani kağıt üzerinde bile eşit değiliz.

Emekçi kadınlar çifte sömürüye, köleliğe, toplumsal yaşamın dışına…

Bunun en somut örneğini gündemde olan Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı üzerinden görebiliriz. Yeni yasa tasarısıyla varolan bir takım haklarımız çok daha gerilere giderken emekçi kadınlar köleliğe mahkum ediliyor, toplumsal yaşamın dışına itiliyor.

Kadının adı sosyal güvenlikte de yok!?

Yasa tasarısının maddelerini incelediğimizde, toplumsal yaşamda yok sayılan kadının adının sosyal güvenlikte de olmadığını görürüz. Resmi verilere göre, Mart 2007 itibariyle sadece 3 milyon 2 bin 741 kadın “sosyal güvenlik sisteminin öznesi”, yani aktif sigortalı olarak çalışıyor. Sayıları 25 milyon civarında olan 15 yaş üstü toplam kadın nüfusunun 17-18 milyon kişilik bölümü eşi, çocuğu veya anne-babasının sigortalılığından dolayı “bağımlı’” durumda ya da tümüyle sistem dışında yer alıyor. Halen çalışma çağındaki kadınların sadece yüzde 20’si bir işte çalışıyor. Çalışan kadınların da sadece yüzde 25’inin kayıtlı olduğu biliniyor.

Yeni yasa kadın emeğinden neler götürüyor?

Emekli maaşlarında her yıl için maaşın ortalama yüzde 2,6’sı bağlanırken, şimdiki sistemde yüzde 2’si bağlanacak. 25 yıl çalışan biri maaşının yüzde 65’ine hak kazanırken yeni sisteme göre emeklilik maaşında her yıl için yüzde 15 düşüş olacak.

- Hem annesinin hem ölen eşinin maaşını alan “dul” ve yetim kadınların maaşının teke indirilmesi durumlarını zorlaştıracak. Eşi ölen kadın eğer çocuksuzsa, kocasının maaşının yüzde 75’ini değil yüzde 50’sini alacak.

- Ayakta tedaviye 2 YTL’den başlayan katkı payı getiriliyor. Bu sağlığın ücretli hale gelmesi ve kadınların yakınlarına ve yaşlılarına evde bakması anlamına geliyor.

- Devlet kız çocuklarının 18 yaşından sonra sağlık ödemesini kesecek.

- Eskiden isteğe bağlı sigortada kadınlar için sağlık primi ödeme zorunluğu yoktu. Kadın eşinin, babasının sağlık sigortasından faydalanıp daha az prim ödeyebiliyordu. Şimdi artık sağlık primi ödemek zorunlu hale gelecek.

- Sigortalı kadın veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe emzirme yardımı bir defaya mahsus olup 195 YTL olarak ödenecek.

- Kadınların doğum sırasında aldıkları ücretsiz izin sürecinde borçlanma yolunun açılması olumlu bir gelişme sayılabilir. Ancak olması gereken doğum sonrası kadın erkek ebeveynlere ücretli izin hakkı ve bu hakkın kullanımı sırasında kıdemin devamıdır. Bağkur’un doğum sırasında iş göremezlik ödemeye başlaması da olumludur. Ancak bu küçük kazanımlar esasa ilişkin değildir.

Yasa kadınları eve kapatacak!

Yeni sistemde ise prim gün sayısı her yıl 100 gün artarak 9 bin güne, emeklilik yaşı da erkeklerle aynı seviyeye, yani 65’e çıkıyor. Bu durumda, emekli olma koşullarının zorlaştığını gören kadın, “nasıl olsa emekli olamayacağım” diyerek, ya patrona gidip “beni sigortalı yapma, sigorta primini bana öde” diyerek kayıt dışı çalışacak. Ya da çalışmayı bırakıp, evine kapanacak.

Emekçi kadınlar hakları üzerinden pazarlık yapanlara izin vermeyecek!

24 Şubat tarihinde gerçekleştirdiğimiz Emekçi Kadın Kurultayı ile bir adım ileri taşıdığımız emekçi kadın çalışmamızı yasanın kendisine ve sonuçlarına karşı verilecek mücadeleyle sürdüreceğiz. Bizler İstanbul’un çeşitli sanayi havzalarında mücadele yürüten Emekçi Kadın Komisyonları olarak emekçi kadınları SSGSS yasasına karşı mücadele etmeye çağıracak, kölelik yasasına karşı sesimizi daha gür yükseltmeye devam edeceğiz.

Emekçi Kadın Komisyonları



Okmeydanı’nda polis terörü protesto edildi!

24 Mart akşamı Okmeydanı’nda polis tarafından kimlik kontrolü yapma bahanesiyle durdurulan Gençlik Federasyonu çalışanları, yerlerde sürüklenip, darpedilerek gözaltına alındı.

Polise tepki gösteren halk da polis teröründen nasibini aldı. Çevredeki insanlara küfür ve hakaretlerde bulunan polis, evlere ateş açtı, gaz bombası attı.

Okmeydanı HÖC Temsilciliği, 26 Mart akşamı Okmeydanı Sağlık Ocağı önünde polis terörünü protesto etti. Eylemde “Baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz!” pankartı ve “Faşist polis mahallemizden defol!”, “Okmeydanı faşizme mezar olacak!”, “Polis terörü bizi yıldıramaz!”, “Haraççı, rüşvetçi, çeteci polisi Okmeydanı’nda istemiyoruz!” dövizleri açıldı.

Okmeydanı HÖC Temsilciliği adına yapılan basın açıklamasında, “Her türlü ahlaksızlığın ve onursuzluğun yayıcısı durumundaki polisin mahallemize girmesini istemiyoruz.” denildi.

Yaklaşık 70 kişinin katıldığı eylemde, “Gözaltılar, baskılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz!”, “Faşist polis mahallemizden defol!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Kızıl Bayrak susturulamaz!

 20 Mart sabahı saat 07.00 civarında Merter girişinde sermayenin saldırılarına karşı işçi ve emekçileri mücadeleye çağırarak Kızıl Bayrak satışı yapan iki yoldaşımız keyfi bir şekilde gözaltına alındı.

Gözaltının keyfi bir uygulama olduğunu söyleyen yoldaşlarımız araca binmeyeceklerini ifade ettiler. Kolluk güçleri direnen yoldaşlarımıza yumruk ve tekmeyle saldırarak, hakaret ederek araca bindirmeye çalıştılar.

Saldırı sırasında çevrede biriken işçi ve emekçilere polisin terörü teşhir edildi. “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Sosyalist basın susturulamaz” sloganlarıyla karakola götürülen yoldaşlarımız 1.5 saat bir süre bekletildi. Yakalama ve salıverme tutanağını yoldaşlarımıza imzalatamayan kolluk güçleri, kendi inlerinde acze uğradılar. Kinlerini gazetemizi yerlere atarak gösteren kolluk güçleri hiçbir işlem yapamadan yoldaşlarımızı serbest bırakmak zorunda kaldılar.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Ankara’da gözaltı terörü  

Ankara’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, ellerinde “yasadışı terör örgütü mensuplarının” fotoğraflarını taşıdıkları gerekçesi ile 10 kişi gözaltına alındı. 25 Mart sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alınanlar Ankara Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüler.