28 Mart 2008 Sayı: SİKB 2008/13

  Kızıl Bayrak'tan
  Kızıl 1 Mayıs’ı kazanmak için birleşik devrimci mücadeleyi örelim!
  Birleşik, kitlesel ve devrimci 1 Mayıslar’ı yaratmaya hazırlanalım!
Sosyal yıkım yasasını
sokakta parçalamak için eyleme!
Düzenin efendilerinden düzen siyasetine müdahale!
Cheney geldi, aldı ve gitti!
Newroz’un gösterdikleri...
  Newroz eylemlerinden...
  Birleşik devrimci bir hareket için birleşik devrimci bir örgüt!
  Gençlikten Newroz kutlamaları...
  Gençlik hareketinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  İlbek işçilerinden direnme kararlılığı!
  SSGSS kadınlar üzerindeki çifte sömürü ve köleliği derinleştiriyor!
  Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı hazırlık çalışmalarından...
  Pakistan’da genel seçimler…
  Hristofya ile Talat’ın ilk görüşmesi gerçekleşti…
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Geleceksiz yaşamaya, güvencesiz çalışmaya karşı...

Birleşik, kitlesel ve devrimci
1 Mayıslar’ı yaratmaya hazırlanalım!

Sermaye iktidarının özelleştirmeler, SSGSS saldırısı, kıdem tazminatının gaspı, personel rejimi yasa tasarısı vb. saldırılarla milyonlarca işçi ve emekçinin geleceğini yok etmeye, haklarını gaspetmeye hazırlandığı böylesine önemli bir süreçte 1 Mayıs yaklaşıyor.

Bilindiği gibi 1 Mayıslar tarihsel anlamına uygun bir süreç örgütlendiği koşullarda işçi ve emekçilerle sermayenin karşı karşıya geldiği bir hesaplaşma günü olabilmektedir. Öncesinde, 1 Mayıs alanlarında ve sonrasında terazinin hangi sınıftan yana daha ağır basacağı, 1 Mayıs hazırlıklarının nasıl bir atmosferde örgütlendiği ile yakından ilgilidir.

2008 1 Mayıs’ı, rüzgarın işçi ve emekçilerden yana esmesi için fazlasıyla imkan sunmaktadır. En başta, eğer iyi değerlendirilebilirse, devlet içinde daha fazla güç ve mevki elde etme savaşında birbirine düşen düzen güçlerinin çıkar çatışmasında, neresinden tutulursa tutulsun her tarafı çürüyen, kontralaşan düzen gerçeğinin daha belirgin bir şekilde açığa çıkmasıdır. ABD’ye uşaklıkta, sermayeye hizmette kusur etmeyen, işçi ve emekçilere, ezilen halklara yönelik saldırılar sözkonusu olduğunda aralarındaki tüm çatışmaları bir kenara bırakarak kolkola giren düzen cephesinin bu çatlağı devrimci ve ilerici güçler tarafından iyi değerlendirilebilirse eğer, çürüyen ve çeteleşen sömürücü sistem gerçeği en geniş emekçi kesimler içerisinde etkin bir teşhire konu edilebilir. Emekçi kitlelerin bu çıkar çatışmasında ordu ya da hükümetten yana taraf olarak düzene yedeklenmesinin önü böyle bir çabanın ürünü olarak engellenebilir.

Mevcut siyasal tabloda emekçilerin düzene karşı kendi sınıf çıkarları doğrultusunda harekete geçmesi, devrim ve sosyalizm mücadelesinden yana taraf olması için değerlendirilmesi gereken bir diğer imkan ise sermaye iktidarının örgütsüzleştirme, geleceksizleştirme ve köleleştirme saldırılarının işçi ve emekçi kitlelerde mayaladığı derin öfke ve tepkidir. Bu tepkinin eylemli bir hatta akıtılabilmesi için gösterilecek çabanın kendisi önümüzdeki dönem sınıf ve kitle hareketinin seyrini ve düzeyini doğrudan etkileyecektir.

Her iki imkan açısından da bakıldığında, böylesi bir rolü oynaması gereken devrimci ve ilerci güçlerin halihazırda buna uygun bir konumlanış içerisinde olduğunu söyleyebilmek olanaklı değildir. Bahar sürecinde sınıfın devrimci enerjisini açığa çıkarmak için, 1 Mayıs’ın sermayenin sosyal yıkım saldırılarına karşı tok bir yanıt olabilmesi için bugünden buna uygun bir çaba ve pratik içerisinde olmak gerekmektedir.

THY ve Telekom sürecinde bir parça canlanmaya başlayan işçi hareketinin grev silahını etkili bir tarzda kullanması, bu silahın emekçi kitlelerde yeniden bir umuda dönüşmesi, emekçilerin sermayenin peşisıra gündeme getirdiği saldırıları püskürtme iradesi göstermesi açısından anlamlı imkanlar sunmuştu. Ancak bu imkanlar sonrasında sendikal bürokrasi tarafından heba edildi.

Başta SSGSS saldırısı olmak üzere ülke geneline yayılan tepkiler, Tekel işçilerinin sendikal bürokrasiye ve devletin terörüne rağmen özelleştirme saldırısına karşı sergilediği direniş, TEGA, YORSAN vb. kimi yerlerde süren mevzi direnişler, sermayenin gaspetmeye hazırlandığı kıdem tazminatına karşı oluşabilecek tepkiler vb. halihazırda birleşik, kitlesel ve devrimci bir sınıf hareketi yaratmanın zeminini ve olanaklarını barındırmaktadır. Bu imkanlardan devrimci 1 Mayıslar’ı açığa çıkarmak için faydalanmak, bugün sınıftan yana olan tüm devrimci, ilerici ve öncü güçlerin öncelikli görevidir.

Görevler ancak buna uygun politik bir bakış, pratik bir yönelim ve çaba ile birleştiğinde hakkıyla yerine getirilebilir ve sonuç üretebilir. Sürece, sermayenin saldırılarına karşı uzlaşmacı değil hak talep edici ve koparıcı, pasif değil kararlı ve militan bir mücadele hattı ile hazırlanmak için düzenin tüm gerici etkisinden arınmış, sermayeden, devletten ve sendikal bürokrasiden bağımsız bir tarzda hareket etmek gerekmektedir. Bu da tabanın örgütlü gücünü açığa çıkarmakla, devrimci siyasal bir sınıf hareketi yaratmakla mümkündür.

Sermayenin saldırılarını bir bütün olarak kavrayan ve kavratan, işbirlikçi sermaye sınıfının çeşitli adlar altında sınıfa dayattığı kölelik zincirlerini kırmayı hedefleyen, saldırıları toptan reddeden, sermayenin karşısına sınıfın örgütlü ve militan gücünü dikmeye çalışan politik bir bakış ve duruşla hareket etmek günün ertelenemez görevi ise eğer, baharı kazanmak için bugünden harekete geçmek gerekmektedir.

Bahar döneminin sermayenin saldırılarına karşı tok bir yanıt olabilmesi için bugünden örgütlü-örgütsüz, sendikalı-sendikasız tüm işyeri ve fabrikalarda 1 Mayıs örgütleme komiteleri, komisyonları vb. adlar altında sürecin örgütlenmesi doğrultusunda harekete geçilmelidir. Sınıfın devrimci 1 Mayıslar’ını yaratmak ancak bu şekilde olanaklı olacaktır.

Tüm eksiklikleriyle birlikte en ileri örneği İstanbul’da yaşanmasına, diğer illerde atıl kalmasına rağmen çeşitli illerde oluşturulan “Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platform”larının 13-14 Mart’ta onbinlerin tepkisinin alanlara akmasında oynadığı rol düşünülürse, birleşik bir sınıf hareketi yaratmanın imkanları rahatlıkla görülebilir. 1 Mayıs sürecine bu eksikliklerden çıkarılan derslerle yüklenilmeli, mevcut imkanların güce dönüştürülmesi için yoğun bir çaba harcanmalıdır.

Milyonlarca işçi ve emekçiyi ilgilendiren saldırılara karşı “Geleceksiz yaşamaya, güvencesiz çalışmaya karşı mücadeleye!” şiarı “1 Mayıs’ta işbırakarak alanlara!” çağrısıyla birleşmeli, 2008 1 Mayıs’ı sınıf hareketinin uzun süredir içinde bulunduğu dağınıklık, güvensizlik ve örgütsüzlük tablosuna son vermenin bir olanağı haline getirilmelidir. Bu 1 Mayıs sermaye iktidarına, sert sınıf mücadelelerine hazırlanan militan bir işçi sınıfının ayağa kalkmaya hazırlandığının mesajını vermelidir.

Bunun için de tüm saldırılar bir bütünlük içinde ele alınmalı, saldırıların kapsamı tabanda işlenmeli, saldırılara karşı genel grev-genel direniş çağrısı yükseltilmeli, somut olarak da 1 Mayıs alanlarına çağırmalıdır. Bunun en önemli aracı olarak, yurdun dört bir tarafında her semtte, her fabrika, her havzada 1 Mayıs’ı örgütleme birimleri kurulmalıdır.

Görev ve sorumluluklar ortadadır. Geleceksiz yaşamaya, güvencesiz köle gibi çalışmaya karşı sınıfın devrimci 1 Mayıslar’ını yaratmak görevi bizleri bekliyor.