22 Haziran 2007 Sayı: 2007/24(24)

  Kızıl Bayrak'tan
   Halkları düşmanlaştırma
oyununu bozalım!
  Düzen güçlerinin dalaşında değişen bir şey yok…
Darbe ve savaş senaryoları
CHP’nin vaadleri ya da yalandan
kim ölmüş!
Seçim bürosu açılışlarından...
BDSP’nin seçim faaliyetinden...
  İzmir’de seçim faaliyetlerinden...
  Adana’da seçim çalışmalarından...
  Ankara seçim çalışmalarından...
  22 Temmuz seçimleri üzerine BDSP temsilcisi İstanbul 1. Bölge Bağımsız Sosyalist Milletvekili adayı N. Şafak Özdoğan ile konuştuk...
  15-16 Haziran etkinliklerinden...
  Ya istikrar ya ölüm (mü?)- Yüksel Akkaya
  Özgürlükler için devrimci mücadele!
  BMİS 1 No’lu Şube Genel Kurulu gerçekleşti...
  İşçi-emekçi hareketinden...
  23 Temmuz Tüsiap-c’nin zaferinin tescili veya
devrimi/sosyalizmi yeniden düşünmek
Yüksel Akkaya
  Mercan’da katledilenler anıldı...
  Direnen Filistin halkı er geç kazanacak!
  İsrail’in 16 yıllık planı ve 80 dakikalık kararı
Abu Şehmuz Demir
  Komünist kadın önder
Clara Zetkin!
  Fikret Başkaya ile konuştuk...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

CHP’nin vaadleri ya da yalandan kim ölmüş!

Düzen siyasetinde eskiden göstermelik de olsa “sağ partiler” vardı. Bunların karşısında gene göstermelik olarak “sol partiler” vardı. Faşist partiler ile dinci partiler tabloyu tamamlarlardı. Bugün olduğu gibi gene hepsi sermayeye hizmet ederlerdi ama seçim zamanlarında kullandıkları söylemler, ortaya attıkları vaatler birbirinden farklı olurdu. Birinin vaat olarak ortaya attığını diğeri asla sahiplenmez, buna kendince başka bir vaatle yanıt vermeye çalışırdı.

Ancak özellikle son 10-15 yıldır düzen partileri arasında bir fark kalmadığı, artık herkes tarafından kabul gören bir durum. Kapitalist düzenin yapısal sorunları daha fazlasına müsaade etmediği için, hükümete gelen bütün düzen partileri neredeyse standart hale gelmiş İMF-TÜSİAD programlarını uygulamak zorunda kalıyorlar. Yani hükümetlerin programları uzunca bir zamandır İMF-TÜSİAD ikilisinde ifadesini bulan emperyalistler ve sermaye tarafından oluşturuluyor.

Başka zamanlarda bu durumdan pek şikayetçi olmayan düzen partileri, asıl sıkıntıyı seçim zamanlarında farklı vaatler formüle etme konusunda yaşıyorlar. 2003 yılında yapılan seçimlerde Cem Uzan’ın genel başkanlığını yaptığı Genç Parti, iktidara gelme olasılığı bulunmadığı, yani sırtında yumurta küfesi olmadığı için, uçuk kaçık olsa da kulağa hoş gelen vaatler formüle ederek dikkat çekmişti. Aldığı hatırı sayılır oyun gerisinde bu vaatlerin de bir payı bulunmaktaydı.

O zaman Genç Parti ile dalga geçen diğer düzen partileri, şimdi kendilerinin diğerlerinden farklı olduğunu ispatlayabilmek için Cem Uzan’ın taktiğine başvurarak benzer talepler formüle etmeye soyunmuş bulunuyorlar. Yeniden hükümeti kuracağına kesin gözüyle bakılan AKP dışında diğer düzen partilerinin vaatlerinde neredeyse yok yok.

Kısacası AKP dışındaki tüm düzen partileri, işçi ve emekçilerin sorunlarının istismarına dayalı, hiçbir temel politika değişikliğini öngörmeyen, bu çerçevede de gerçekte hiçbir kalıcı çözüm içermeyen vaatlerle seçime girmeye hazırlanıyorlar.

Aylardır yaşanan düzen içi gerici çatışmada generallerin sözcülüğünü üstlenen postal yalayıcısı CHP, sosyal demokrat maskesini bir kenara fırlatalı çok oldu. Fakat darbe şakşakçılığı ile Kürt halkına düşmanlık bayrağını sallamanın seçimlerde işçi ve emekçilerden oy toplamak için yeterli olmayacağını bildiği için, yaşanan ekonomik ve sosyal sorunların istismarına dönük bir dizi talep de formüle etmiş bulunuyor. Henüz resmen açıklanmamış seçim bildirgesine göre CHP, 10 yıllık zorunlu temel eğitime geçileceği, ÖSS’nin kaldırılacağı, yargıda siyasallaşmanın önleneceği, sanatçıların, muhtarların ve yoksulların sigorta primlerinin devletçe ödeneceği, yoksul ailelere nakit para yardımı yapılacağı, ulusal sağlık sigortası kurulacağı, tarımsal desteklerin iki katına çıkartılacağı, kadınlara yönelik şiddetle mücadele edileceği, dokunulmazlıkların kaldırılacağı türünden vaatlerle işçi ve emekçilerden oy isteyecek. CHP’nin seçimlerdeki sloganının ise “sıfır açlık” olduğu bildiriliyor.

Sıralanan vaatlere bakıp da “sıfır açlık”ın nasıl sağlanacağını anlamak ise mümkün değil. CHP’nin belgelerinde bunun devlet bütçesindeki “faiz dışı fazla”nın açlık ve yoksullukla ilgili projelere harcanacağı belirtilmiş olsa da, bu iddianın karşılık bulması neredeyse imkansız. Çünkü dış borçların dört yılda ikiye katlandığı düşünülecek olursa, İMF’nin asıl olarak bu borçların geri ödenmesini güvenceye almak için uygulanmasında ısrar ettiği temel ekonomik politikalarla çelişiyor. Faiz dışı fazla oranıyla oynamak İMF’nin kabul edebileceği bir şey değil. “Faiz dışı fazlayı istediğim gibi ayarlayacağım” diyen bir hükümetin öncelikle İMF politikalarını reddetmesi gerekiyor ki CHP’nin de böyle bir niyeti olmadığı biliniyor. Yani “sıfır açlık” söylemi bir demagojiden ibaret.

Kaldı ki açlık ve yoksulluğu, bütçeden para aktararak, yoksullara sadaka gibi para dağıtarak çözmek de mümkün değil. Açlık ve yoksulluğun ortadan kaldırılması için işsizliği hızla aşağı çekmeye dönük adımlar atılması, genel ücretler düzeyinin yükseltilmesi, ücretliler üzerindeki vergi yükünün ciddi ölçüde azaltılması, eğitim ve sağlık gibi harcamaların devlet tarafından karşılanır hale gelmesi gibi bir dizi ekonomik ve sosyal politikanın uygulamaya sokulması gerekiyor. Bütün bunları gerçek anlamı ve kapsamıyla hayata geçirmek ise mevcut yağma ve talan düzeninin yıkılmasına, bir avuç kan emicinin çıkarlarına dayalı sistemin yerle bir edilmesine bağlı. Dolayısıyla tıpkı “sıfır açlık” sloganı gibi CHP’nin diğer vaatleri de içi boş yalanlar olmanın ötesine geçmiyor.

Bugüne kadar kölelik yasasına, sosyal yıkım yasalarına, özelleştirmelere karşı çıkmayan, İMF ve TÜSİAD’ın dayattığı politikalara göre kendini şekillendiren CHP’nin işçi ve emekçilere verebileceği hiçbir şey yoktur. Şayet kazara iktidara gelirse, CHP hükümetinin yapacakları, şimdi aynı çöplükte eşindikleri DSP’lilerin kendi hükümetleri döneminde yaptıklarından hiç de farklı olmayacaktır, olamayacaktır. Bu nedenle işçi ve emekçiler bu postal yalayıcıların seçimler arifesinde yükselteceği yalanlara asla itibar etmemelidir.

Patronlar kendi çıkarları konusunda son derece gerçekçi davranıyorlar. Nasıl ki “vatan kurtaran aslan” pozlarında caka satan postal yalayıcılarına itibar etmeyip AKP’yi yeniden iktidara getirmek için çaba sarf ediyorlar. O halde işçi ve emekçiler de kendi sınıf çıkarları doğrultusunda davranmalıdırlar. Hepsi de sermayenin hizmetinde olan düzen partilerinin yalanlarına kanmamalı, kendilerini kandırmaya çalışanlardan da devrimci mücadeleyi yükselterek hesap sormalıdırlar.


 

Düzen partilerinin yalan yarışı


CHP

10 yıllık zorunlu temel eğitim

ÖSS kaldırılacak.

Yargıda siyasallaşma önlenecek.

Muhtaç sanatçıların, muhtarların ve yoksulların primlerini devlet ödeyecek.

Ulusal sağlık sigortası kurulacak.

Çiftçi ve besiciye verilecek tarımsal destekler 2 katına çıkarılacak.

Kadınlara uygulanan her türlü şiddetle mücadele edilecek.

Dokunulmazlıklar kaldırılacak milletvekili de hesap verecek.


GENÇ PARTİ

Mazot 1 YTL olacak.

Her işsize 350 YTL maaş verilecek.

Emekliye 14 maaş verilecek.

Fındık 8 YTL olacak.

Türkiye AB üyeliğinden çekilecek.

Üniversite sınavı kalkacak.

Şehitlerin hesabı sorulacak.


DP

Çiftçinin kullandığı “yeşil mazot” 1 YTL’nin altında olacak.

Vatandaş namerde muhtaç edilmeyecek.


MHP

Her eve ve herkese internet.

Milli çizgi film endüstrisi geliştirilecek

Enflasyon kalıcı olarak yüzde 3’e düşürülecek.

İşsiz ve muhtaç aile reislerine 200 YTL işsizlik yardımı ödenecek.

Güvenlik mensuplarına aylık 230 YTL güvenlik tazminatı verilecek.

Gece güvenlik görevlileri istihdam edilecek.

Güvenlik kamera sistemi yaygınlaştırılacak.

Vatandaş hastane ve hekim seçme hakkına sahip olacak.

Türkçe’nin bütün lehçeleriyle kullanılabilir olması sağlanacak.


BAĞIMSIZ TÜRKİYE PARTİSİ (BTP)

Mazot 80 Ykrş olacak.

500 YTL vatandaşlık parası ödenecek.

2000 YTL asgari ücret verilecek.

15 bin YTL doğum ikramiyesi verilecek.Ev hanımlarına 500 YTL maaş verilecek.

250 YTL çocuk maaşı verilecek.