1 Haziran 2007 Sayı: 2007/21(21)

  Kızıl Bayrak'tan
   Seçim aldatmacasına, gerici-saldırgan politikalara karşı devrimci sınıf mücadelesi!
  Ordu savaş çığırtkanlığı ile düzen içi çatışmada yol almaya çalışıyor!
Komünistler seçimlere sınıfının bağımsız devrimci adayları ile katılıyor!
Düzen cephesi, “üçüncü cephe” ve devrim cephesi
Çamurdan“orta direk/sınıf” ve siyaseti üzerine... Yüksel Akkaya
Ülkeyi sınırsızca ABD emperyalizminin kullanımına açanların ikiyüzlülüğü
  Mitinglerde kadın rengi!
  İşçi-emekçi hareketinden.
  Sendikal anlayış tartışmaları ve Birleşik Metal seçimleri üzerine
  Seçimler, sol hareket ve devrimci sınıf çizgisi
  BDSP’nin seçim çalışmalarından.
  “Öğrenci Sömürü Sınavı Kaldırılsın!”
  Sendikal hakları için işten atılan ve direnişe geçen Esen Plastik işçilerine…
  Gençlik hareketinden...
  Dünya işçi-emekçi hareketinden...
  Seçimler ve devrimci yurtsever tavır / II - M. Can Yüce
  Sermayenin seçim oyununu bozalım
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Dünya işçi-emekçi hareketinden...

Arjantin’de otoban işgali

Arjantin’de 23 Mayıs günü Terrabusi işçisi 200 kişi Buenos Aires’in kuzeyinde Panamerikan otobanını işgal etti. İşçiler başkente giden yolu iki saat kapatarak ücret artışı ile ilgili taleplerine dikkat çektiler. Terrabusi’de mücadeleci bir sendikal çalışma yürütülüyor. Enflasyon nedeniyle ücret artışı talebiyle ilgili mücadeleler giderek artıyor. Metro ve hava yollarında çalışanlar Kirchner hükümeti üzerinde baskılarını yoğunlaştırıyorlar.

Arjantin’de 2006 yılında enflasyon oranı 12,3’lerde seyrederken, 2007 yılında İMF yüzde 15’e çıkacağını tahmin ediyor.


Kolombiya’da bir milyon kişi yürüdü

Kolombiya’nın başkenti Bogota’da 23 Mayıs günü bir milyon kişi hükümetin eğitim alanındaki politikalarını ve ABD ile serbest ticaret anlaşmasını protesto etmek için sokağa çıktı. Protesto yürüyüşüne işçiler ve sendikalar, orta ve yüksek okul öğrencileri, öğretmenler, köylüler ve yerli halk katıldı. Devlet okullarında çalışan öğretmenler, eğitim ve sağlık alanında kısıtlama öngören yasa tasarısı geri çekilene kadar grevlerini sürdüreceklerini ifade ediyorlar.


Lübeck’te liman işçilerinin dayanışma eylemi

23 Mayıs günü 800 liman işçisi işyerlerini tehdit eden özelleştirme saldırısı ve sonuçları ile ilgili toplantı yaptılar. İşçiler Telekom çalışanlarının maruz kaldığı sonuçların benzeriyle karşılaşmaktan korkuyorlar. Toplantıda sürmekte olan Telekom emekçilerinin grevi için dayanışma mesajı yazdılar ve gönderdiler.

Liman işçileri Lübeck istasyonu önünde en işlek alanda buluşarak alanı 20 dakika boyunca işgal ettiler. Daha sonra şehir merkezine doğru yürüdüler.


Bangladeş’te devlet terörü

İnsan hakları örgütü Odhika geçtiğimiz günlerde Bangladeş ile ilgili bir rapor açıkladı. Raporda Bangladeş’te sıkıyönetimin ilan edildiği 11 Ocak’tan itibaren devlet terörü sonucu 96 kişinin katledildiği bildirildi. Bu katliama katılan polis, ordu, acil saldırı birlikleri ve diğer devlet organlarının 193.329 kişiyi de gözaltına aldığı belirtiliyor.


Çek Cumhuriyeti’nde radar protestosu

ABD’nin Doğu Avrupa’da kurmak istediği füze kalkanı projesi 26 Mayıs günü 4 bin kişi tarafından Prag’da protesto edildi. Yürüyüş çağrısını “Askeri üslere hayır örgütü” yaptı. Yapılan anketlere göre, halkın yüzde 60’ı Amerikan radar sisteminin kendi topraklarına yerleştirilmesini reddediyor. Yürüyüşe katılanlar arasında gençler çoğunlukta.


Nepal’de öğretmen grevi sona erdi

Nepal’da öğretmenlerin iki haftadan beri süren grevleri sona erdi. Öğretmenler hükümetin asgari ücreti gözden geçirecekleri sözünü vermesi üzerine işbaşı yaptılar. Öğretmenler sendikası, öğretmenlerin Eğitim Bakanlığı önündeki eylemlerini, şartlarının kabul edilip uygulamaya konması durumunda bitireceklerini açıkladı.


Kanada’da 3 bin inşaat işçisi grevde

23 Mayıs günü 3 bin kepçe sürücüsü ve ağır inşaat makinaları sürücüleri Kanada eyaleti Ontario’da daha fazla ücret ve daha az çalışma saatleri talebiyle greve gittiler. Grev birçok inşaatın durmasına neden oldu. Bunların en önemlileri North Bay’daki hastane ve Woodstock’ta Toyota işletmeleri.


Nijerya’da petrol işçilerinin grevi sona erdi

Nijerya’da devlete ait petrol ocaklarında çalışan işçiler 24 Mayıs günü grev gittiler. Büyük bir rafinerinin özelleştirilmesine karşı çıkan ve sosyal ödemelerin yapılması talebini içeren grev nedeniyle rafinerilere petrol gitmedi. En önemli petrol limanı olan Port Harcourt’ta tankerlerden uzun kuyruklar oluştu. Grev, 26 Mayıs günü hükümetin ücret artışını ve diğer ödemeleri kabul etmesi üzerine bitirildi.


Hamburg’da G8 karşıtı yürüyüş

8 Haziran’da Rostock’da gerçekleştirilecek G8 Zirvesi için Hamburg’da biraraya gelen G8 karşıtları (Atak, Sol Parti, anti-faşist gençlik grupları, otonom gruplar ve Hamburg Forumu) bir dizi eylem yapılması doğrultusunda karar aldılar. Çeşitli toplantılar, tiyatro ve film gösterimleri, Asya ve Avrupa’daki dışişleri bakanlarının buluştuğu gün protesto amaçlı bir yürüyüş yapılması alınan kararlar arasında bulunuyordu.

Eylemciler 28 Mayıs günü yürüyüş için sabahın erken saatlerinden itibaren St. Reeperbahn İstasyonu’nda toplanmaya başladı. Yürüyüş için gelenler polis noktalarından geçerek alana yerleştiler. Kolluk güçleri yürüyüş için gelenlerin etrafını çevirerek abluka altına aldı. Ana kavşaklar ve sokaklar silahlı polisler tarafından tutuldu. Eylemciler engellenmeye çalışıldı.

Dışişleri bakanlarının bulunduğu merkezdeki otele yürümek isteyen kitleye polis izin vermedi. Bunun üzerine polisle yürüyüş komitesi arasında uzun süren tartışmalar yaşandı. Görüşmeler sonucunda Altona tarafına doğru yürüme kararı alındı. Merkeze yapılmak istenen yürüyüşün engellenmesi sonucunda kitle uzun süre bekletildi.

Yürüyüş gecikmeli de olsa saat 13:00’te başladı. En önde “Sınırsız özgürlük!” şiarının yeraldığı pankart taşındı. Arkasında anti faşist gençlik grupları pankartlarıyla yerlerini aldılar. Daha sonra İLPS, Roter Oktober, Hamburg Forumu ve otonom gruplar, Young Struggle, göçmen örgütlerinden AGİF, ATİK, HÖC, DİDF, Halkevleri ve BİR-KAR yürüdü.

Yürüyüş sırasında “Yaşasın enternasyonal dayanışma!”, “Kahrolsun emperyalizm!”, “Yaşasın sosyalizm!” sloganları haykırıldı. Megafonla yapılan G8 karşıtı ajitasyon konuşmalarında Heiligendamm’da gerçekleşecek olan zirvenin yaptırılmayacağı ifade edildi.

Polis yürüyüş boyunca kitleyi ablukaya alarak, çevrede terör estirerek provokasyon yaratmaya çalıştı. Ancak kitle provokasyona izin vermedi. Zaman zaman yürüyüşçülerle kolluk güçleri arasında arbede yaşandı.

Yürüyüşün sonunda 8 Haziran’da Rostock’da yapılacak büyük yürüyüşe katılım çağrısı yapıldı. Eylem bitiminde otonom gruplar tekrar dışişleri bakanlarının buluştuğu yere doğru yürümek istedi. Polisin izin vermemesi üzerine otonomgruplarla kolluk güçleri arasında çatışma çıktı. Polis merkeze yürümek isteyenlere tazyikli su sıktı, sis bombaları kullandı. Otonom gruplar yollara çöp bidonlarıyla ve tahtalarla barikatlar kurarak sokakları ateşe verdiler. Çatışmalar gece geç saatlere kadar devam etti. Birçok kişi gözaltına alındı. Kolluk güçleri sokak aralarında terör estirdi, karşısına çıkan herkese şiddet uyguladı.

Eyleme yaklaşık 8 bin kişi katıldı.

Kızıl Bayrak/Hamburg


Siyonist zorbalar işbaşında, dünya seyrediyor!

Direnen Filistin halkıyla dayanışmaya!

İki hafta önce bir kez daha saldırılarını yoğunlaştıran İsrail savaş makinesi 50’yi aşkın Filistinli’yi katledip, yüzlercesini yaraladı. Savaş uçaklarıyla evleri, atölyeleri, döviz bürolarını, arabaları bombalayan İsrail ordusu, gerçekleştirdiği vahşi katliamın yanısıra büyük bir yıkıma da yolaçtı.

Ehud Olmert başkanlığındaki siyonist cellat takımına bakılırsa, bu fütursuz saldırganlık, Filistinli direnişçilerin İsrail’e füze fırlatmalarını engellemeye dönükmüş. Tabii siyonizmin borazanlığını yapan gerici medya da, İsrail saldırganlığını bu aynı sahte gerekçeye dayandırarak vahşi katliamları meşrulaştırmaya çalışıyor.

Oysa Filistinli direnişçiler İsrail ile yapılan ateşkese uzun süre uydular. İsrail’e Kassam füzelerinin fırlatılması, siyonistlerin ateşkesi hiçe sayan saldırılarının ardından başladı. Yani bu iddia iğrenç bir yalandan ibarettir. Irkçı-siyonistler ve onların borazanlığını yapan medyadaki uzantılarının çarpık zihniyetine göre, işgalci İsrail ordusu istediği zaman saldırır, yakıp yıkar, dahası katliam da yapabilir. Ancak Filistinli direnişçiler bu saldırılara karşılık vermemelidir. Ancak bu türden argümanlara rağmen halkların direnişi meşrudur. Bu gerçeğin üzerini hiçbir çarpıtma ve demagoji karartamaz.

Yaklaşık iki haftadır hava akınlarıyla Gazze Şeridi’ni bombalayan İsrail ordusu, bir süre önce ara verdiği suikastlara yeniden başladı. Filistin direnişinin bazı liderlerini katleden siyonistler, ölüm listesini İsrail basınında yayınlayacak kadar pervasızlar. Zira BM sözleşmelerine aykırı olsa da, İsrail ordusunun suikastlar düzenlemesi “uluslararası toplum”u pek ilgilendirmiyor. Kapitalist-emperyalist düzenin efendileri ırkçı-siyonist rejime “özel muamele”yi uygun buluyor. Bu ayrıcalığın da sağladığı rahatlıkla hareket eden siyonist rejim, Filistin Başbakanı İsmail Haniye dahil, tüm Hamas liderlerinin vurulabileceği tehdidini ulu orta savuruyor. Bu arada aralarında bakan, milletvekili ve belediye başkanlarının da bulunduğu onlarca Filistinli’yi İsrail zindanlarına kapatan siyonist ordu, İsrail’e füze fırlatmaya son verilse de, Filistinli liderleri katletmeye devam edeceğini ilan etti.

“Terörle mücadele” söyleminin ortalığı kirlettiği bir dönemden geçtiğimiz halde, İsrail devlet terörünü mahkum etmek bir yana, ABD emperyalizmi ile batılı müttefikleri siyonistleri “el üstünde” tutuyorlar.

Filistin’deki iç çatışmaların peşi sıra hızlanan İsrail saldırganlığı, Arap devletleri tarafından da sessizlikle karşılandı. ABD emperyalizminin güdümünde hareket eden Suriye dışındaki bölge ülkeleri, İran’a karşı “ılımlı Sünni eksen” oluşturmakla meşgul olurken, Filistin’le ilgilenecek zaman bulamıyorlar. Bu koşullarda gündeme gelen İsmail Haniye’nin yardım talebine karşılık veren olmadı.

Filistin halkının korkunç bir katliamla karşı karşıya bulunduğunu, işgal kuvvetlerinin sivilleri hedef aldığını, tesisleri yerle bir ettiğini belirten İsmail Haniye, Arap Birliği ülkeleri ile BM Güvenlik Konseyi’nin İsrail saldırılarına karşı harekete geçmesini istemişti. Ancak bu isteğe pek kulak asan olmadı. Bu tutum İsrail vahşetinin gerici Arap devletleri tarafından da onay gördüğünü ortaya koydu.

Başını ABD emperyalizmin çektiği “uluslararası toplum”dan Filistin’e yarar değil, olsa olsa zarar gelebilir. Zaten 20. yüzyılın başından beri emperyalistlerin Filistin’e dönük politikası hep bu yönde olmuştur. Emperyalist-siyonist güçlere karşı irade gösterebilme güç ve iradesinden yoksun olan gerici Arap devletlerinden de Filistin sorununa çözüm beklemek ham bir hayaldir.

Siyonist barbarlığa karşı Filistin halkıyla dayanışma, doğal olarak bölge ve dünya halklarından gelebilir. Zira siyonizmin yenilgiye uğratılması tüm bölge halklarının geleceği açısından önemlidir. Elbette verili durumda yeterli olmaktan uzak olan bu dayanışma ağının daha yaygın ve işlevsel olabilmesi için, Filistinli örgütler arasındaki iç çatışmaların da bir çözüme kavuşturulması gerekmektedir.


Sadr hareketini etkisizleştirme saldırısı boşa düştü

Irak bataklığında çırpınan emperyalist orduların geliştirdiği “güvenlik planları”nın hiçbiri şu ana kadar hedefine ulaşamadı. İşgalci asker sayısını sürekli artıran savaş kundakçılarının şefi Bush, bir kez daha Irak’a takviye güçler gönderileceğini bildirdi. Bu arada 100 milyar dolarlık “Irak işgal bütçesi”ni kongreye onaylatan Bush, işgal güçlerinin saldırılarını bu yaz yoğunlaştıracağını ilan etti.

Geliştirilen son “Bağdat güvenlik planı” ile Irak başkentinde işgal karşıtı direnişi bitirmeyi hedefleyen savaş kundakçılarının öncelikli hedeflerinden biri, Sadr hareketine bağlı Mehdi ordusunu tasfiye etmekti. Zira bu hareket, inişli çıkışlı bir seyir izlemekle birlikte, işgal karşıtı tutumunu sürdürüyor. Buna karşın silahlı kanadını tasfiye ederek hareketi zayıflatmayı hesaplayan işgal orduları amaçlarına ulaşamadı. Hareketin üssü sayılan Bağdat’taki Sadr bölgesini hedef alan çok yoğun saldırılar halen devam etmekle birlikte, ortada işgalcilerin başarıya ulaşacağına dair bir belirti henüz yok.

Hareketin lideri Mukteda Sadr’ın İran’a kaçtığı yönünde spekülasyonlar yapılmış, hareketin bundan dolayı zayıflayacağı iddia edilmişti. Ancak Sadr’ın halkın karşısına çıkıp Cuma namazında hutbe vermesi, sözkonusu spekülasyonların temelden yoksun olduğunu ortaya koydu.

Amerikan askerlerinin Irak’tan çekilmesini isteyen Sadr, “Şeytana hayır, Amerika’ya hayır, işgale hayır, İsrail’e hayır” şiarlarını yükseltti. Hutbeyi dinleyen binlerce kişi de bu sloganlara eşlik etti. “Amerika’nın çekilme için takvim belirlemesini istiyoruz. Irak Hükümeti işgalin bir gün bile uzatılmasına imkan vermemeli” diyen Sadr, işgal karşıtı bir tutum sergiledi.

Hutbenin ardından Sadr hareketini hedef alan saldırıları yoğunlaştıran işgal orduları, yeniden Sadr’a girdi. Bu arada Basra’daki işgalci İngiliz askerleri de Sadr hareketinin kentteki güçlerine karşı saldırıya geçti. Saldırılara karşılık veren Mehdi ordusu, hem Bağdat hem de Basra’da işgal güçleriyle çatıştı. İşgal güçlerinin saldırılarında Mehdi ordusu bazı kayıplar vermekle birlikte hareketin zayıflaması gibi bir durumun sözkonusu olmadığı belirtiliyor.

İşgalcilerin Sadr hareketini baştan beri hedef tahtasına çakmaları tesadüf değil. Zira Şii güçler içerisinde işgal karşıtlığını açıkça dile getiren ikinci bir hareket yok. Bu tutum, hareketin özellikle Şii emekçiler üzerindeki etkisini pekiştiriyor. Sadr hareketini hedef alan işgalciler de, hareketin Şii emekçiler üzerindeki etkisini kırmayı da amaçlıyor.

İşgalcileri bataklığa sürükleyen direnişin temel zaaf alanlarından biri, halen Irak halklarını işgal karşıtı bir direniş cephesinde buluşturamamış olmasıdır. Bu zaaf giderilmediği ölçüde, işgalcileri yenmek kolay olmayacaktır. İşgal güçlerini Irak bataklığında boğmak için, halkların birleşik direnişinin örülmesi şarttır.


Almanya’da Uluslararası Gençlik Festivali

MLPD’nin gençlik örgütü REBELL’in öncülüğünde organize edilen 13. Uluslararası Gençlik Festivali 26-27 Mayıs 2007’de Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde gerçekleştirildi.

İki yılda bir geleneksel olarak gerçekleştirilen festival 26 Mayıs sabahı saat 10.30’da festival yürüyüşüyle başlatıldı. Ezici çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu yürüyüşe yaklaşık 4 bin kişilik bir kitle katıldı.

Yürüyüşçüler kısa bir güzergahtan geçerek şehir merkezindeki müzik tiyatrosunun önüne geldiler. Burada yapılan mitingte çeşitli gençlik örgütlerinin temsilcileri kapitalizmi eleştiren ve öfkelerini dile getiren, gençliğin gelecek ve geleceğin sosyalizm olduğunu belirten anlamlı konuşmalar yaptılar.

Dikkate değer en anlamlı konuşmayı MLPD başkanı Stefan Engel yaptı. Engel bir sömürü ve zulüm düzeni olan kapitalizmin sert ve tok bir eleştirisini yaptı. Bugün uluslararası sermayenin çok yönlü ve birleşik saldırısına karşı işçi sınıfının enternasyonal mücadelesinin her zamankinden daha yakıcı hale geldiğinin altını çizdi. Çözümün devrim, kurtuluşun sosyalizm olduğunu vurguladı. Mitingin ardından yürüyüşçüler topluca festivalin yapıldığı alana geldiler.

Katılımı düşük, politik atmosferi zayıf bir festival!

Bu yılki festival hazırlık, coşku ve politik açıdan geçmiş yıllarda düzenlenenlere göre zayıflık taşıyordu. Katılımda ve ziyaretçi sayısında da belirgin bir zayıflık vardı. Küresel ısınma, antifaşist mücadele ve sorunları, MLPD’nin 25. kuruluş yılı başlıklı politik etkinlikler nispeten kitlesel katılımın gerçekleştiği toplantılar oldu. Bunun dışında kültürel ve sportif etkinlikler ağırlıkta idi. Festivale bu yıl Türkiyeli parti ve örgütler de sınırlı ve zayıf bir katılım gerçekleştirdi.

Sözünü ettiğimiz zayıflıkta havanın yağışlı olmasının etkisi olsa da, esas neden bu değildi. Zayıflığın gerisinde, organizasyonu gerçekleştirenlerin festivalin politik yönünü zayıf tutmaları vardı.

Parti olarak bu festivali her zaman önemsedik ve belli bir katılım gerçekleştirdik. Hedeflediğimiz düzeyde olmasa da bu yıl da benzer bir tutum içinde olduk. Festivalin ikinci günü anlamlı etkinlikler gerçekleştirdik. Politik ve kültürel alanda gerçekleştirdiğimiz bu etkinlikler alandaki yerli ve göçmen insanlar tarafından ilgiyle izlendi, yoğun bir sempatiyle karşılandı. Bunu çadırımızın önünde çektiğimiz halaylarımıza bizzat katılarak dışa vurdular.

Gecenin geç saatlerine dek çeşitli kültürel etkinliklerle devam eden 13. Uluslararası Gençlik Festivali, 28 Mayıs sabahı alanda kurulan çadırların kaldırılması ile sona erdirildi.

TKİP Yurtdışı Örgütü