1 Haziran 2007 Sayı: 2007/21(21)

  Kızıl Bayrak'tan
   Seçim aldatmacasına, gerici-saldırgan politikalara karşı devrimci sınıf mücadelesi!
  Ordu savaş çığırtkanlığı ile düzen içi çatışmada yol almaya çalışıyor!
Komünistler seçimlere sınıfının bağımsız devrimci adayları ile katılıyor!
Düzen cephesi, “üçüncü cephe” ve devrim cephesi
Çamurdan“orta direk/sınıf” ve siyaseti üzerine... Yüksel Akkaya
Ülkeyi sınırsızca ABD emperyalizminin kullanımına açanların ikiyüzlülüğü
  Mitinglerde kadın rengi!
  İşçi-emekçi hareketinden.
  Sendikal anlayış tartışmaları ve Birleşik Metal seçimleri üzerine
  Seçimler, sol hareket ve devrimci sınıf çizgisi
  BDSP’nin seçim çalışmalarından.
  “Öğrenci Sömürü Sınavı Kaldırılsın!”
  Sendikal hakları için işten atılan ve direnişe geçen Esen Plastik işçilerine…
  Gençlik hareketinden...
  Dünya işçi-emekçi hareketinden...
  Seçimler ve devrimci yurtsever tavır / II - M. Can Yüce
  Sermayenin seçim oyununu bozalım
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Çamurdan“orta direk/sınıf” ve siyaseti üzerine...

Yüksel Akkaya

Şimdi, 12 Eylül 1980’de ölmüş AP veya CHP’ye gönül vermiş herhangi sıradan bir insan -ister köylü, ister kasabalı, ister şehirli farketmez- kalkıp gelse, oy kullanacağım dese, inanın kafası karışır. Zira, ne bir AP ne de bir CHP bulabilir!

1960’larda TİP’e gönül veren, daha düne kadar CHP’den vekil olmak için kırk takla atan, Anayasa “pürofüsürü”, Mersin Üniversitesi’nin eski “solcu” rektör yardımcısı Zafer Üskül AKP’den milletvekili adayı! Ne adına? Hırs, ihtiras ve öfkeden başka bir gerekçesi var mı? Alevi “cemaatinin” mümtaz çocuğu çamuroğlu Reha büyük hikmetler bulduğu AKP’de “kemale” eriyor!.. Ne adına? Saymakla bitmez…

Ama bu isimlere kapı açıp, “dik” durduğunu ileri süren saralı lider, bize bir itirafta bulunuyor: Ayar dediyseniz, işte ayarımız. Daha önce de dile getirmiştik, “esnek darbe” bir ayar girişimidir. Nitekim, başta E. Günay, Z. Üskül, R. Çamuroğlu gibi bir “balta”ya sap olamamış garibanlar grubunu devşirerek AKP yönetimi ayara ne kadar “sıcak” olduğunu göstermiştir. Kuşkusuz, sorun bu “ayar” işinde kim salak, kim uyanık, onu anlamakta. Sanırım bir “andıç” ile olmasa bile bir gün tarih yazıcıları bunu ilgili yerlerin notu olarak bize aktaracaklardır.

Bizim ise bu nota ihtiyacımız yok. Sınıfa ihanet edenler ile “demokrasicilik” oyununa girenlerin kişisel ve sınıfsal konumlarını yeni bir “aşama” olarak kaydetmek ve buna göre gardımız almak gerektiğini farkediyoruz. Belli ki önümüzdeki yıllar çok daha sancılı olacak.

Eskiden bir Milliyet, Cumhuriyet, Tercüman gazetesi alanların tarafı belli olurdu, Hürriyet biraz karışık giderdi. 12 Eylül’den sonra bu gazeteler her kesimin gazetesi oldu, tıpkı Özal’ın partisi gibi. Şimdi ise bu gazeteler kimliksiz, omurgasız birer kağıt yığınına döndü. Ne var ki, bütün partiler de 12 Eylül’ün ANAP’ı oldu. CHP’nin AKP’den AKP’nin CHP’den bir farkı kalmadı…

Ve, asıl tehlike de buradan kaynaklanıyor. Beş yıl öncesinin hızlı “sosyal demokrat”ı Zafer Üskül’ü bugün AKP’den aday oluyorsa, eski namlı sağcı damat İlhan Kesici CHP’den aday oluyorsa, sermaye cephesi ülkeye koşulsuz egemen olmuştur demektir. Bu “orta direk/sınıf” adı altında sermaye cephesinin darbesinden başka bir şey değildir. Öyleyse, emekçiler, kent ve kır yoksulları bu seçimleri bir sınıf mücadelesinin önemli cephesi olarak kabul edip ona göre davranmak zorundadır!..

Bir: Anlaşılan odur ki, “esnek darbe” umulandan çok daha etkili olmuştur. “Dik” durduğunu göstermek isteyenler, bugüne kadar sırt çevirdikleri ve tek itibarlı yere getirmeyi düşünmedikleri Aleviler’e çamuroğlu Reha üzerinden bir “yem” atarak işi “yumuşatmaya” çalışıyorlar. Yenilirse!.. Bu aslında sermaye cephesinin bir darbesidir. Görüntü ile öz farklıdır.

İki: Anlaşılan odur ki, “esnek darbe” öyle bir sarsıntı yaratmıştır ki, kendine gelemeyen AKP yöneticileri denize düşenin yılana sarılması gibi E. Günay’a sarılmıştır. Kuşkusuz, olan e. günay gibi “mümtaz” bir “sosyal demokrat” ile yola çıkan m. bekaroğlu’na olmuştur. Zira, E. Günay, Bekaroğlu ile yola çıktığı “yeşil solculuk” meselesinde orta sınıf denen bu güruhun ne kadar omurgasız ve güvenilmez olduğunu ortaya koymuştur. Kuşkusuz bu da sermaye cephesinin bir darbesidir.

Üç: Sağın eski kurtarıcısı namlı “yiğit” kesici İlhan da CHP’den adaydır. Bu da sermaye cephesinin darbesidir.

Dört: Türkiye’de tek etkili parti vardır: TÜSİAD! AKP, CHP, DP vs. bunun “fraksiyonlarıdır”. Bu da emek ile sermaye arasındaki çelişkinin derinliğinin boyutunu gösterir. Şimdi emekçiler ile TÜSİAD arasında bir seçim vardır.

Peki, emekçiler, kır ve kent yoksulları ne yapacak? TÜSİAD’ın ayar verdiği Çamurlara, yamukluklara inat gerçeği daha iyi görmelidir. Zira, çamuroğlu Reha ve Günay Ertuğrul gibiler önemli bir gerçeği göstermektedir, tıpkı kesici İlhan gibi. Bu nedenle, bu “orta sınıf” hikayesi emekçilerin, sosyal demokrat olmayı bile becerememiş partiler bir yana sosyal demokrat bile olmayı becerememiş insanların yaşadığı bir ülkede devrimciliği ve sosyalizmi anlaması için daha iyi bir fırsat yaratamaz.

Şimdi “orta direk/sınıf” safsatasının ne kadar anlamsız olduğunu göstermenin ötesinde, ne kadar emek düşmanı olduğunu göstermenin en elverişli zamanıdır. Bu nedenle, çamuroğlu Reha’nın AKP’den, kesici İlhan’ın CHP’den aday olması çok münasip olmuştur. Zira, her iki parti de TÜSİAD partisidir. Böyle olduğu için de emekçilere sınıf düşmanlarının ortaklığını başka hiçbir seçim döneminde bu kadar iyi anlatma olanağımız olamazdı. TÜSİAD’ın orta sınıfçıları orta yolcu iken şimdi solcu yolu daha açık ve iyi anlatabiliriz. Seçimlerde orta sınıfçılara, dünün ortanın solcularına karşı verilen mücadelenin daha iyisinin verileceği bir ortam oluşmuştur. Dün ortanın solu ile yola çıkanlar solun oylarını istiyorlardı. Şimdi orta sınıf diye yola çıkanlar sağa kaymayı teklif ediyorlar. Öyleyse söylenecek tek şey var: merkezleşmiş TÜSİAD omurgasızlığına karşı devrimci, sosyalist duruş!..