13 Nisan 2007 Sayı: 2007/14(14)

  Kızıl Bayrak'tan
   Burjuva gericiliği Kürt halkına düşmanlıkta sınır tanımıyor...
Şovenist kudurganlığa karşı Kürt halkıyla omuz omuza!
  Ordu-hükümet çatışması sertleşirken düzenin ipliği de pazara çıkıyor!
14 Nisan mitingi sadece cumhurbaşkanlığı için mi?
1 Mayıs çalışmalarından...
1 Mayıs 2007’yi kaybetmek herşeyi kaybetmek gibidir!.. - Yüksel Akkaya
 DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No’lu Bölge Başkanı Veysel Demir ile 1 Mayıs üzerine konuştuk…
  Tekstilde ihanet sözleşmesine geçit vermeyelim!
  “Büyüyen ekonomi” canımız ve kanımız
üzerinde yükseliyor!
  “Sözleşmeli köle olmayacağız!”
  NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü - H. Fırat
  Gençlik hareketinden...
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Türk ordusu bir kez daha Afganistan’daki işgal güçlerinin komutasını üstlendi!
  Siyonistlerin derdi barış değil yeni
toprak ilhakları!
  Dünyadan...
  GOP’ta cezalandırma!
  ÖSS’ye, paralı eğitime ve geleceksizliğe karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!
  Bültenlerden...
  Ömer, Ramazan, Erdoğan ve Mehmet’in hikayesi
  13-14 Nisan’da gerçekleşecek “GATS, AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” sempozyumuna çağrı!
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

ÖSS’ye, paralı eğitime ve geleceksizliğe karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!

1 Mayıs’ın öngünlerindeyiz. Gerek coğrafyamızın ezilen halkları, gerek işçi ve emekçiler açısından oldukça önemli olan 1 Mayıs, bu sene diğer senelere oranla daha farklı bir anlam taşıyor. 1977’de 500 bini aşkın işçi ve emekçinin katılımıyla gerçekleşen 1 Mayıs sermaye iktidarının azgın saldırıları ile sonlanmış, onlarca emekçi 1 Mayıs günü katledilmişti. İşte bu yıl katliamın 30. yılı ve bizler 1 Mayıs’ı işçi ve emekçilerin özgürlük mücadelesine yaraşır bir biçimde, tarihimizi unutmadan örgütleyebilmek sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

Geçen 30 yıl içerisinde Türkiye’de ve dünyada çok şey değişti. Ancak bu değişimlerden hiçbiri işçi ve emekçiler için, ezilen halklar için olumlu olmadı. Yaşam koşulları ağırlaştı, sömürü derinleşti, dünya ölçeğinde emperyalist saldırganlık dizginlerinden boşaldı. Gençlik kesimleri bugün 30 yıl öncesinde olduğundan çok daha umutsuz, geleceğimiz elimizden bugünden alınmış gibi adeta. 30 yıl öncesine oranla daha fazla insan aç, daha fazla insan sokakta, daha fazla insan güvencesiz koşullarda çalışıyor! Geçmiş ile bugün arasındaki bu kaba farklılıklar bile 30 yıl öncesine göre mücadelenin bugün “daha fazla” ihtiyaç, adeta bir zorunluluk olduğunun göstergesi.

İşte bugün liseli genç komünistler mücadelenin kaçınılmaz bir zorunluluk ve ertelenemez bir görev olduğunun bilinciyle, 1 Mayıs’a hazırlanmak sorumluluğu ile karşı karşıyadır. Bu aynı zamanda 30 yıl önce bizlere sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya yaratabilmek uğruna 1 Mayıs alanını dolduranların anısına sahip çıkma sorumluluğunun da bir gereğidir!

1 Mayıs’ta liseli gençlik kendi taleplerini alana taşımalıdır!

1 Mayıs İşçi Bayramı’dır ancak 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı olarak kutlanabileceği günler gelene dek, 1 Mayıs açık ki bir mücadele günü olarak kalacaktır! Liseli gençlik de 1 Mayıs alanını kendi yürüttüğü özgürlük ve gelecek mücadelesinin taşındığı bir alan olarak görebilmelidir.

Liseli gençlik çalışmamız bir dönemdir ÖSS karşıtı bir çalışma süreci içerisine girmiş bulunmaktadır. ÖSS bugün geniş gençlik kesimlerinin en temel sorunlarının başında gelmektedir. Özünde yaşadığımız sınıflı toplum yapısının bütün gerçeklerini barındıran bu sınav, liseli gençliğin adım adım geleceksizleştirilmesindeki en önemli halkalardan da birini oluşturmaktadır. ÖSS fırsat eşitsizliği üzerinden şekillenen bir eleme sınavıdır. Esasında bu düzende, düzen tarafından baştan elenmişlere, bunun bir de sonuç belgesi ile açıklanmasıdır. Her yıl 2 milyon gencin kabusu olan bu sınava karşı yürüttüğümüz çalışmaları 1 Mayıs alanına taşımak bugün özel olarak önemlidir. Zira yapılan değişikliklerle sınav sisteminin yeni tablosu eşitsizliği derinleştirmekte, doğal olarak ÖSS’nin sosyal, ekonomik ve psikolojik sonuçları katmerlenmektedir.

Özetle, liseli gençlik çalışmamız hedefe ÖSS karşıtlığını koyduğu bir 1 Mayıs çalışması yürütebilmek zorundadır. İstanbul liseli gençlik çalışmamız açısından bu gündem halihazırda güçlü bir kitle çalışması ile bütünleştirilebilmiş bir biçimde ikinci dönem başından bu yana ele alınmaktadır. İstanbul çalışmamız açısından şu dönemde yürütülen çalışmalarının 1 Mayıs gündemi ile bütünleştirilebilmesi esas önemli noktayı oluşturmaktadır.

Diğer illerde yürütülen liseli gençlik çalışmalarımız ise yüzlerini bu gündeme çevirmeli ve 1 Mayıs öncesinde kalan üç haftayı yaygın bir ÖSS karşıtı propaganda çalışması ile bütünleşmiş bir politik kampanya olarak ele alabilmelidir.

Bütün bu faaliyetler özel olarak 1 Mayıs alanını hedeflediği kadar, belki bundan da fazla sonrasını düşünmelidir. Zira her zaman söylediğimiz gibi, 1 Mayıs bir takvim gündemi olmayıp, mücadele içerisinde önceli ve sonralı bir günü ifade etmektedir. Bu haliyle çalışmalar elbette 1 Mayıs gündemine kilitlenmelidir; ancak İstanbul çalışmamızın dönem başında ÖSS gündemini ilk ele almaya başladığı günlerde ortaya çıkarttığı biçimde çalışma takvimleri oluşturularak, ÖSS gündeminin 1 Mayıs sonrasında da etkin bir biçimde teşhirine devam edilmesi hedeflenmelidir.

1 Mayıs’a yürürken…

1 Mayıs çalışmamızı yürütürken özel olarak yerelleşebilme hedefini gözetebilmek durumundayız. 1 Mayıs’ı tekil bir gün olarak ele almadığımız ölçüde, liseli gençlik mücadelesinin 1 Mayıs sonrasında güçlü temellerde sürdürülebilmesi açısından güçlü ve güvencesini kendi gücünden alan yerel çalışmalar yaratabilmek özel önemdedir. Bu, elbette çalışma alanlarımızın bugünkü çalışma düzey ve kapasiteleri göz önüne alınarak pratiğe taşınabilecek bir konudur. Ancak 1 Mayıs çalışması kendi tablomuzu da aşmaya çalıştığımız bir süreç olabilmek durumundadır.

Yerel etkinlikler gerçekleştirmek, yerel yayın faaliyetlerine adım atmak bu noktada anlamlı birer araç olarak düşünülebilir. Yine yerellerin ihtiyacı olan çalışma yöntemlerini gözeterek faaliyet yürütmek de özel olarak önemlidir. İstanbul çalışmamızın bu dönemin başında sergilediği pratik bu açıdan anlamlı bir deneyime işaret etmektedir. Bir okulda referandum 200’lü sayılara ulaşmışken ve orası için uygun bir araçken, başka bir okulda uygun olmadığı düşünüldüğünden bu araç hiç kullanılmamış, ÖSS gündemi afiş, kuşlama gibi araçlarla işlenmiştir. İstanbul çalışmamızın yarattığı bu örnek, farklı araçları aynı anda devreye sokabilmenin bir örneği olduğu gibi, alanlarını tanıyan, yerellerin özgünlüklerinin bilincinde bir çalışma olmanın öneminin de göstergesidir.

1 Mayıs’a yürürken ileriye dönük hedefler özel olarak önemlidir. 1 Mayıs’ta güçlü bir kortej oluşturabilmek kendi sınırlarında anlamlıdır ancak ertesi güne devrettikleri her zaman için esas kriterimiz olmalıdır. Bu açıdan 1 Mayıs çalışmamız her koşulda örgütsel hedeflerle bütünlüklü ele alınabilmelidir. Yerelleşme vurgusu ve liseli gençliğin sorunlarından kopmayan bir gündem belirleme tercihi bu yaklaşımın bir ürünü olarak ele alınabilmelidir.

Yine aynı şekilde 1 Mayıs günü liseli gençliğin politizasyonunun bir aracı olduğu yerde, sorun tek başına alana kaç kişi getirebildiğimiz sınırında ele alınmamalı ve liseli gençliğin bütününe seslenen bir çalışma tarzında ısrarcı olunabilmelidir. Bu açıdan lise çalışmalarımız afiş, kuş, bildiri vb. etkin kitle çalışması araçlarını devreye sokabilmeli ve bunları mümkün olan en yaygın biçimlerde kullanmalıdır. Liseli gençlik çalışmamızın temel hedefinin politik bir liseli gençlik mücadelesi yaratmak olduğu bir an bile unutulmamalıdır. Bizler anlık başarıların değil, uzun vadeli ve kalıcı kazanımların mücadelesini veriyoruz. 1 Mayıslar’ı da bu mücadele içerisinde özel olarak önemli oldukları gerçeğini bilerek ama bir araç olarak ele alıyoruz.


1 Mayıs bugüne kadarki çalışmalarımızın bir yansıması olmalıdır!

1 Mayıs bugüne kadarki çalışmalarımızın bir yansıması olmalıdır, olacaktır da. Liseli gençlik çalışmamız geride bıraktığı bir yılın tablosunu 1 Mayıs’ta açığa çıkartacaktır. Bu açıdan liseli gençliğin eylem alanları ile arasına çekilmiş mesafe kapatılmalı, liseli gençlik kesimlerine 1 Mayıs’a katılmanın neden bir ihtiyaç olduğu güçlü bir biçimde anlatılmalıdır.

Liseli gençlik çalışmamızın önünde duran görev açıktır. Bir yüklenme sürecine girmiş bulunmaktayız ve bu sürecin gereklerini yerine getirmek zorundayız! Liseli gençlik çalışmamızın bugüne kadarki deneyimleri, kısa sürede aldığı mesafe daha güçlü sonuçlar yaratabilmenin potansiyel olanaklarını taşıdığının bir göstergesidir! Öyleyse güne yüklenip geleceği kazanmanın zamanıdır!

ÖSS’ye, paralı eğitime ve geleceksizliğe karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!

Özgür bir gelecek için 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!

Sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!

Liselilerin Sesi

(Liselilerin Sesi’nin Nisan ‘07 tarihli

15. sayısından alınmıştır...)