13 Nisan 2007 Sayı: 2007/14(14)

  Kızıl Bayrak'tan
   Burjuva gericiliği Kürt halkına düşmanlıkta sınır tanımıyor...
Şovenist kudurganlığa karşı Kürt halkıyla omuz omuza!
  Ordu-hükümet çatışması sertleşirken düzenin ipliği de pazara çıkıyor!
14 Nisan mitingi sadece cumhurbaşkanlığı için mi?
1 Mayıs çalışmalarından...
1 Mayıs 2007’yi kaybetmek herşeyi kaybetmek gibidir!.. - Yüksel Akkaya
 DİSK/Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası 3 No’lu Bölge Başkanı Veysel Demir ile 1 Mayıs üzerine konuştuk…
  Tekstilde ihanet sözleşmesine geçit vermeyelim!
  “Büyüyen ekonomi” canımız ve kanımız
üzerinde yükseliyor!
  “Sözleşmeli köle olmayacağız!”
  NATO: Bir saldırı, savaş ve iç savaş örgütü - H. Fırat
  Gençlik hareketinden...
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Türk ordusu bir kez daha Afganistan’daki işgal güçlerinin komutasını üstlendi!
  Siyonistlerin derdi barış değil yeni
toprak ilhakları!
  Dünyadan...
  GOP’ta cezalandırma!
  ÖSS’ye, paralı eğitime ve geleceksizliğe karşı 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!
  Bültenlerden...
  Ömer, Ramazan, Erdoğan ve Mehmet’in hikayesi
  13-14 Nisan’da gerçekleşecek “GATS, AB Uyum Sürecinde Meslekler Nereye?” sempozyumuna çağrı!
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Geleceği kazanmanın yolu mücadeleden geçiyor!

Taleplerimizle 1 Mayıs alanlarına!

Neo-liberal dönüşümlerin eğitim ayağını oluşturan saldırılardan, kapitalizmin olmazsa olmaz alanlarından mühendislik ve mimarlık alanı da payına düşeni “mesleki yeterlilik” çerçevesinde alıyor. Mühendislik ve mimarlık alanları sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda birçok bölüm gibi şekillendirilmeye çalışılırken, tüm uygulamaların faturası öğrencilere kesiliyor. Sorunun kaynakları tarafından ortaya atılan çözümler öğrencilerin değil, yine sermayenin sorunlarının çözümleri oluyor. Öğrenciler diplomalı işsizlere ya da sermayenin kölelerine; üniversiteler ise topluma değil, sermayeye hizmet eden kurumlara dönüştürülüyor.

Sermaye için değil, toplum için bilim!

Genel hatlarıyla bakıldığında karşımıza çıkan bu tablo, gençliğe dayatılan geleceksizliğin özeti durumundadır. Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri olarak, bu neo-liberal saldırıların geleceksiz bıraktığı, diplomalı işsizler yarattığı mühendislik mimarlık fakülteleri öğrencilerini geleceğine sahip çıkmaya, emekten, bilimden ve toplumdan yana saf tutmaya çağırıyoruz.

Rüya bitti! Yetkin mühendislik geliyor!

Sermayenin mühendislik mimarlık alanlarında gittiği dönüşümlerin başını yetkin mühendislik çekiyor. Mühendislik öğrencilerini geleceksizlikle karşı karşıya bırakan uygulamalardan biri olan yetkin mühendislik sermayenin ikiyüzlü politikalarının açık göstergesidir. Üniversite sıralarındaki eğitimin yetiştiremediği mühendis ve mimarların en az beş sene bir yetkin mühendisin gözetiminde çalıştırılması ve daha sonra bir sınava girmesini içeren uygulamanın eğitim alanındaki sorunu çözmekten uzak olduğu açıktır. Dahası, sermayenin teknik eleman derdine, daha fazla kar elde edecek yeni rant alanları bulma derdine deva olduğu ortadadır.

Böylesi bir saldırıyla mühendislik mimarlık öğrencilerinin güzel bir meslek, ev, araba gibi bireysel kurtuluş rüyaları bitmiş bulunmaktadır. Karşımızda duran sermayenin bütünlüklü bir saldırısıdır. Bu saldırı karşısında kendi geleceğimiz için mücadele etmek ve sermayenin saldırılarını boşa düşürmek bir sorumluluk olduğu kadar zorunluluktur da. Yetkin mühendisliği anlatan cilalı sözlerin ardındaki gerçekleri öğrenci kitlelere taşıma amacıyla İzmir’de Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesinde yürüttüğümüz “Rüya bitti” kampanyası tüm hızıyla sürüyor. Kampanya çerçevesinde yaptığımız imzasız “Rüya bitti” afişleri ilgi yaratmış, bildirilerimizle birleşen bu ilgi sayesinde etkili bir çalışma yürütülebilmiştir. Faaliyetimiz örgütleyeceğimiz söyleşi ile tamamlanacaktır.

GATS, AB uyum sürecinde meslekler nereye? sempozyumu:

Gençliğin tartışma kürsüsü

Neo-liberal dönüşümlerin bu bütünlüklü saldırısına karşı bütünlüklü bir karşı duruşu simgeleyen “GATS, AB uyum sürecinde meslekler nereye?” sempozyumu, birleşik gençlik hareketini geliştirme doğrultusunda atılan bir adımdır. Mühendislik mimarlık alanında yetkin mühendislik, hukuk alanında ücretli avukatlık, tıp alanında aile hekimliği, eğitim alanında sözleşmeli öğretmenlik ve formasyon sorunu bu saldırıların ayaklarını oluşturmakta, adı ne olursa olsun, nasıl uygulanırsa uygulansın, aynı mantığın ürünüdür. Tüm bu saldırıların derinlemesine tartışılacağı sempozyum gençliğin kendi sorunlarına karşı çözüm aradığı bir kürsü olacaktır. Bu anlamıyla özel bir yerde duran sempozyuma İzmir’den de toplumcu mühendislik mimarlık öğrencileri olarak katılım sağlamak ve İzmir’deki kurumlarla ilişki kurup destek almak doğrultusunda yürüttüğümüz çalışmamız sempozyumun yaratacağı etkiyi İzmir’e de taşımayı hedeflemektedir.

Toplumcu mühendislik mimarlık öğrencileri talepleriyle 1 Mayıs alanlarına!

Kendi sorunlarına sahip çıkan mühendislik mimarlık öğrencileri, 1 Mayıs gibi işçi ve emekçilerin mücadeleyle yarattıkları bir günde sermaye düzenine karşı işçi ve emekçilerle omuz omuza yürümeli ve 1 Mayıs alanında taleplerini yükseltmelidir. Zira, bugün bizlerin geleceğini karartan ile işçi ve emekçilere kölece yaşam koşullarından başka bir şey sunmayan aynı kokuşmuş sermaye düzenidir. Bundan dolayıdır ki, mühendislik mimarlık öğrencileri “Toplumcu mühendislik mimarlık öğrencileri” pankartının arkasında sermayeye gereken cevabı vermeli, geleceğine sahip çıkmalıdır.

Biliyoruz ki, bizler geleceğiz ve yaşanası bir toplumun inşacılarıyız. Sermayenin üzerimizde oynamaya çalıştığı tüm oyunlara karşı biz bir tarafız; emeğin tarafıyız. Biz, bilimi sermayenin çıkarları doğrultusunda değil toplum için üretmek istiyoruz ve toplumcu kimliğimizle sermayenin bütünlüklü saldırılarını yırtıp atmak için mücadeleyi daha da büyütüyoruz.

İzmir/Toplumcu Mühendislik Mimarlık Öğrencileri

****************************************

İHD’den 14 Nisan açıklaması...

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi Atatürkçü Düşünce Derneği gibi faşist-militarist kurumlar tarafından organize edilen ve 14 Nisan’da Ankara’da gerçekleştirilecek olan mitinge destek vermediklerini açıklamak üzere 9 Nisan günü İstanbul İHD’de bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı 74 aydın, sanatçı ve meslek örgütü bileşeni adına Eren Keskin okudu. Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden statükocu kesimlerin bilinçli olarak gerilim yaratmaya çalıştığından bahseden Keskin şunları söyledi:

“ ... bizler, adına sivil toplum örgütü denen ancak her türlü sivilleşme çabasına karşı çıkmayı kendilerine yegane görev edinen ve çoğunlukla emekli askerlerin yönetiminde bulunduğu kuruluşların düzenlediği 14 Nisan mitingini mevcut statükocuların demokratikleşme ve sivilleşmeye karşı bir direniş olarak nitelendiriyor ve desteklemiyoruz. Demokratikleşmeye ve sivilleşmeye taraf olan her bireyi söz konusu mitinge katılmayarak, açık bir şekilde tavır göstermeye davet ediyoruz.”

Ardından söz alan Şaban Dayanan ise, “Kurulduğu günden beri akademik özgürlükler için hiçbir şey yapmayan ve yapanları susturan YÖK, bu eylemi en başta destekleyen kurumlardan birisidir. 12 Eylül hukukukunun öz çocuğu olduğunu YÖK ispatlamaya devam etmektedir” dedi.

Kızıl Bayrak/İstanbul

 

Sefaköy İLGP: “ÖSS’ye hayır!”

İLGP olarak başlattığımız ÖSS karşıtı kampanyamız devam ediyor. Referandumla başlattığımız kampanyamızı film gösterimleriyle sürdürdük.

ÖSS’ye iki ay kala öğrenciler test kitaplarına hapsolmuş durumda. Sosyal yaşantıdan uzaklaşan öğrencilere sınavın eşit olmadığını anlatıyor ve öte yandan da asosyal bir yaşamın dayatıldığını göstermeye çalışıyoruz. Referandumlarla birlikte bunları tartışıyoruz. Kampanya kapsamında Sefaköy İLGP olarak “Sınav” filmini gösterdik. Film, yarış atı gibi sınava hazırlanan bir öğrencinin yaşadığı bunalımları göstermesi bakımından anlamlıydı. Film bittikten sonra katılımcıların da benzer yorumlar yapmaları ve benzer bunalımları yaşadıklarını dile getirmeleri dikkate değerdi.

Sefaköy İLGP

Çukurova Üniversitesi’nde gözaltı terörü!

11 Nisan günü Çukurova Üniversitesi’nde, geçen hafta tutuklanan 3 öğrencinin serbest bırakılması için bir basın açıklaması düzenlendi. Kolluk güçleri eylemde açılan pankartı yırtarak öğrencilere saldırdı. Gözaltına alınan öğrencilere plastik mermili boyalı silahlar sıkıldı. Bir öğrencinin kafası sıraya vurularak vahşice gözaltına alındı. Polisin bu azgınlığına etraftaki öğrenciler tepki gösterdi. Polis, yaşanan saldırının nedenini soran öğrencileri de gözaltına aldı. Toplam 19 öğrenci gözaltına alındı.

Aynı günün akşamı saat 17.00’de İnönü Parkı’nda saldırıyı teşhir eden bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Üniversite öğrencilerinin ve demokratik kitle örgütlerinin yeraldığı açıklamada, sivil ve çevik kuvvet polislerinin üniversitede yeri olmadığı vurgulandı. Demokratik haklarını kullanarak basın açıklaması gerçekleştiren öğrencilere azgınca saldırılması ve gözaltına alınmaları protesto edildi.

“Faşizme, soruşturmalara, tutuklamalara karşı üniversitemizi savunuyoruz!/Çukurova Üniversitesi Öğrencileri” imzalı pankartın açıldığı eylemde “Baskılar bizi yıldıramaz!’’, “Katil polis üniversiteden defol!’’, “YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak!” sloganları atıldı.

Ekim Gençliği/Adana


Öğrenciler Baskın Oran’a sahip çıktı!

10 Nisan günü Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrencileri Dayanışma Derneği (SBF-Der) tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamada Rektör Nusret Aras’ın fakülte öğretim üyelerinden Baskın Oran’ın emekli olması dolayısı ile fakültede ders vermesine müdahale etmesi kınandı. Bu tutumun YÖK’ün baskıcı zihniyeti ve şirket-üniversite birleşiminin bir sonucu olduğu vurgulandı. Basın açıklamasına çok sayıda öğrenci katıldı. Öğrenciler, “Özerk, bilimsel üniversite!” ve “Öğrenciler burada, Nusret arazi!” sloganlarını attılar.

Ekim Gençliği/Ankara Üniversitesi


AÜ’de “Yurttaşlık sorunu” paneli

6 Nisan günü Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Mesut Yeğen’in katıldığı yurttaşlık sorunu ile ilgili bir panel gerçekleştirildi.

Yurttaşlık kavramı ve ulus devlet konusunda görüşlerini ifade eden Yeğen şunları söyledi: “Osmanlıdan günümüze geçiş aşamalarında ulus devlet fikri hakim olmaya başlamıştır. Ulus devlet olarak örgütlenen devlet heterojen bir yapıya sahip olabilir. Başka ulusları içinde barındırabilir. Bu devlet açısından bir sorun olarak algılanmayabilir, çünkü Türklük adı etrafında örgütlenen bir yapılanmadır. Bu anlayış çerçevesinde asimilasyon ve Türkleştirme politikaları izler. Asimilasyon politikaları cumhuriyetten önce Osmanlı döneminde başlamıştır ve cumhuriyet kurulduktan sonra da devam etmiştir.”

Ulusal sorunun tarihi gelişiminden bahsedilen panelde, bugün çok yakıcı bir sorun olan Kürt ulusal sorunu da sorularla ayrıntılı bir şekilde tartışıldı. Panele yaklaşık 70 kişi katıldı.

 Anadolu Üniversitesi Ekim Gençliği

AÜ: “Söz, eylem hakkımızı istiyoruz!”

Geçtiğimiz dönem Anadolu Üniversitesi Yunusemre Yurdu’nda artan yemek fiyatlarının düşürülmesi, günlük kuponlara getirilen sınırlamanın kaldırılması, yurdun tüm mekanlarında hijyen sağlanması ve son dönemde idarenin artan baskıcı tutumuna karşı basın açıklaması yaparak boykot başlatan öğrencilerden 4’ü yurttan atılmıştı. Yunusemre Yurdu öğrencileri 6 Nisan günü yurdun önünde atılan 4 öğrencinin geri alınması ve kesilen burslarının geri ödenmesi talebiyle bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.

Basın açıklamasına yaklaşık 50 kişi katıldı. Eylemde “İdarenin baskısı yıldıramaz bizleri!”, “Canımızı sıktınız, insanız unuttunuz!”, “Öğrenciyiz, haklıyız, kazanacağız!”, “Yurttan atmak çözüm değildir!”, “Söz, eylem hakkımızı istiyoruz!” sloganları atıldı.

Anadolu Üniversitesi Ekim Gençliği


“Arkadaşıma dokunma” paneli

Trabzon’da soruşturmalara yönelik başlattığımız “Arkadaşıma dokunma” kampanyası gerçekleştirilen panel ile sonlandırıldı. Bildiri ve afişlerle duyurusu yapılan panele panelist olarak Temel Demirer katıldı. Demirer konuşmasında üniversitedeki anti-demokratik, anti-bilimsel eğitime, anadilde eğitim hakkına ve üniversitedeki saldırılara değindi. Ayrıca kapitalist sistemin çelişkilerinin günümüze yansıyan yüzü ile bugün halkların kardeşliği talebinin ne denli önem arz ettiğini ifade eden Temel Demirer konuşmasını tüm bu saldırılara ve kapitalizmin çürümüşlüğüne karşı tek alternatifin mücadeleden geçtiğini söyleyerek bitirdi. Panele 65 kişi katıldı.

Trabzon Ekim Gençliği


ÇÜ’de saldırılar sürüyor

Çukurova Üniversitesi’nde baskı ve saldırılar devam ediyor. 5 Nisan günü saat 06.00 civarında, kampüs sınırlarındaki Fevzi Çakmak Öğrenci Yurdu TMŞ polisleri tarafından basıldı. 5 Kürt öğrenci gözaltına alındı. Baskın sırasında yurt müdürlüğü ve öğrenci işleri de polisle işbirliği yaptı. Her zaman saat 08.00’de açılan öğrenci işleri bürosu baskın günü saat 06.00’da açıldı. Bu, saldırıların tek merkezden yönetildiğini gösteriyor.

Deniz Ökmen, Hasan Akar, Çetin Demir, Sergen Büyükkaya ve Vildan isimli Kürt öğrenciler okulda YÖGEH imzalı afiş yapmak ve “yasa dışı” pankart asmak gerekçeleriyle gözaltına alındılar.

Çukurova Üniversitesi Ekim Gençliği


Balgat Yurdu’nda su eylemi

Ankara Tahsin Banguoğlu (Balgat) Yurdu’nun çevresine yapılan AKP binası inşaatı sırasında su borularının patlaması üzerine bir haftadır sular kesik. Suların kesik olması ve günde 15 dakika sıcak su verilmesi öğrencileri ayaklandırdı. Saat 20.30’da ışıkların yanıp söndürülmesiyle başlayan eylem daha sonra yurt bahçesinde toplanan bine yakın öğrencinin Eskişehir yolunu 10 dakikalığına trafiğe kapatmasıyla devam etti. Eylem sırasında öğrenciler “Yurt-Kur bizi hamama götür!”, “Kokarca değil öğrenciyiz!”, “Baskılar bizi  yıldıramaz!” sloganları atıldı. Ardından Yurt-Kur Bölge Müdürü ve Yurt Müdürü’nün eylem yerine gelerek sorunun kendilerinden kaynaklı olmadığını söylemek zorunda kaldılar. Tepkileri devam eden öğrenciler tekrar yola çıkarak trafiği kesmek istediler. Ancak öğrencilerin önü çevik kuvvet tarafından kesildi. Bunlar yaşanırken suların geldiği haberi üzerine eylem bitirildi. Ancak sabah saatlerinde sular tekrar kesildi. Binlerce öğrencinin kaldığı Balgat yurdunda 14 Nisan’a kadar sular akmayacak.

Beytepe Ekim Gençliği


Rektör Parlak’a yanıt

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’nün hakkında okuldan atma kararı verdiği Gençlik Federasyonu Üyesi Günay Dağ 5 Nisan günü EMO İstanbul Şubesi’nde yaptığı basın açıklaması ile İÜ Rektörü Mesut Parlak’a cevap verdi. Günay Dağ’ın okuldan uzaklaştırma kararının 22 Mart tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde çıkmasının ardından Rektör Mesut Parlak 30 Mart tarihinde bir açıklama yaparak, yapılan haberin gerçeği yansıtmadığını öne sürmüş ve konuyla ilgili Cumhuriyet Gazetesi’nin atılma gerekçesine ilişkin hiçbir araştırma yapmadığını söylemişti.

Parlak’a yapılan açıklamayla cevap verildi. Açıklamada Günay Dağ hakkında verilen uzaklaştırma kararının hiçbir somut gerekçesinin olmadığı, 8 Kasım 2006 tarihinde Tunahan Furuncu isimli güvenlik görevlisini darp ettiği iddia edilen Günay Dağ’ın olayın olduğu saatlerde okulda dahi bulunmadığı açıklandı. Hiçbir kanıt olmaksızın hakkında “Yüksek Öğretim Kurumlarından Çıkarma” kararı verilen Günay Dağ olayla ilgili Parlak’tan açıklama yapmasını istedi. Muhalif kimliğinden dolayı böyle bir ceza aldığını söyleyen Dağ, üniversitelerdeki baskıcı politikalara, özelleştirmelere, Ortadoğu’da süren emperyalist işgale karşı çıktığı için bu cezayı aldığını dile getirdi. Parlak’ın keyfi olarak verdiği kararın teşhir edildiği açıklamada üniversitede soruşturma saldırısına uğrayan başka öğrencilerin de benzer durumlarla karşılaştığı belirtildi.

Kızıl Bayrak/İstanbul


Beytepe’de ulaşım sorunu

Bir süredir bizim de içinde bulunduğumuz Hacettepe Üniversitesi Öğrenci Derneği ulaşım sorunuyla ilgili bir çalışma başlatma kararı aldı. Rektörlüğün özel servislerle çözmeye çalıştığı sorunun öğrencilere ucuz vesürekli bir ulaşımın sağlanmasıyla çözüleceği açıktı. Yaptığımız son dernek toplantısında bir tartışma platformunun oluşturulmasına karar verildi.

Asılan afişlerle ve dağıtılan el ilanlarıyla, tartışma forumunun geniş bir duyurusu yapıldı. 40 kişinin katıldığı bir forum düzenlendi. Somut tartışmaların yapıldığı forumla beraber ulaşım sorununa dair bir kampanyanın startı verildi. Forumda okulumuza gönderilen belediye otobüslerinin azaltılması, semtlere özel servislerin ücretlerinin pahalı olması (1,5 YTL), okulun girişinden kampüs içerisine giriş ücretinin 75 Ykr olması, özel servislerin artmasıyla birlikte dolmuş sayılarının azaltılması, yurtların tasfiye edilmesi ve yurtlarda kalan öğrenci sayısının azaltılmasıyla öğrencilerin kampüs dışında konaklamaya zorlanması, kampüsün merkeze uzak bir yerde olması ve tek ulaşım aracının Sıhhiye’ye olması ulaşım sorunun başlıca maddeleri olarak sıralandı.

Bu tartışmalarla beraber kampüsten okulun kapısına ve Eskişehir yoluna ücretsiz ring servislerinin konması talebiyle bir kampanyanın örgütlenmesine karar verildi. Kampanya çerçevesinde bir imza kampanyası ile öğrencilere ulaşılması, taleplerimiz için Rektörlükle görüşülmesi ve önümüzdeki hafta bir eylem gerçekleştirilmesi kararı alındı.

Beytepe Ekim Gençliği