6 Nisan 2007 Sayı: 2007/13(13)

  Kızıl Bayrak'tan
   Emperyalizme, faşizme, şovenizme ve kölece yaşam koşullarına karşı
1 Mayıs’ta alanlara!
  Liberal aydınların meclis düşleri
Sermaye oligarkları aylar sonra seçilecek hükümetin “yol haritasını” bugünden çizdi…
TÜİK’in 2006 yılına ait ekonomik verileri üzerine...
1 Mayıs tarihi ve “ruhu” üzerine... - Yüksel Akkaya...
 Sömürü ve kölelikten kurtulmak için
1 Mayıs’ta alanlara!
  1 Mayıs üzerine DİSK/Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar ile konuştuk….
  1 Mayıs ‘77 katliamını yaşayan devrimci bir işçi anlatıyor…
  İşçi-emekçi hareketinden...
  Büyükanıt’ın Harp Akademilerindeki konuşması ve düzenin dış politikası...
  ABD’nin desteklediği “barış”tan Ortadoğu’ya hayır gelmez
  ABD, İsrail ve İran - Abu Şehmuz Demir
  İran’a yönelik kuşatma halkları köleleştirme saldırısının devamıdır...
  Filipin devleti ve emperyalist suç ortakları Daimi Halk Mahkemesi’nde yargılandılar!
  Gençlik hareketinden...
  Kızıldere anmalarından...
  Traji-komik oyun, “yeni” perdelerle oynanmaya devam ediyor..- M. Can Yüce
  Sosyal yıkım saldırılarına karşı mücadeleye!
  Günlük Kızıl Bayrak sitesi Mart ayı rakamları...
  Demirel’in çağrısına yanıt:
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

1 Mayıs üzerine DİSK/Birleşik Metal İşçileri Sendikası Genel Örgütlenme Sekreteri Özkan Atar ile konuştuk….

“1 Mayıs özüne uygun, birlikte ve en kitlesel biçimde kutlanmalıdır!”

- İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs yaklaşıyor. İşçi sınıfına yönelik kapsamlı saldırıların eşiğinde 1 Mayıs’ı karşılıyoruz. Bir yandan işçi sınıfına kölelik koşulları ve sefalet dayatılırken, işçi ve emekçilerin emeklilik ve sağlık hakkına göz dikilmiş durumda. Diğer yandan işçi ve emekçiler iş güvencesinden yoksun bir şekilde sözleşmeli, taşeron vb. şekillerde istihdam edilmek isteniyor. Sermaye devleti son yılların en ağır saldırısını gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Tüm bu saldırılar İMF, DB ve diğer emperyalist kuruluşların emirleri doğrultusunda gerçekleşiyor. Ortadoğu’da sürmekte olan emperyalist savaş ve işgal, tırmandırılan şovenizm dalgası, devletin artan baskısı, saldırılar devam ediyor. Saldırıların arttığı böylesi bir dönemde 1 Mayıs’ı karşılıyoruz. DİSK, 40. kuruluş yılında, 1977 1 Mayıs katliamının 30. yılında yaptığı Başkanlar Kurulu kararı ile 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması gerektiğini söyleyerek bir süreç başlattı. Siz bu karara ilişkin ne düşünüyorsunuz?

Bu karar bugün kendini ifade ediyor ama özellikle 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması kararı güncel bir karar değildir. Bu karar 2006 1 Mayıs’ı sonrasında alınmış bir karardır. Örgütümüz, konfederasyonumuz bununla ilgili yaklaşık bir yıldır hazırlık süreci içerisinde. Taksim alanının 1 Mayıs kutlamalarına kapatılmasını DİSK bugüne kadar uygun görmedi ve doğru bulmadı. Bugüne kadar 1 Mayıs alanında, Taksim’de yılbaşı kutlamalarından tutun da maçlar sonrası yapılan bir takım gösteriler, etkinlikler yapıldı. Bu alanda şimdiye kadar kitlelere yönelik birçok etkinlik yapıldı. Dolayısıyla buranın işçi ve emekçilere kapatılmasını bugüne kadar hiçbir şekilde kabul etmedik.

Taksim alanının konfederasyonumuz, sendikamız açısından özel bir anlam ve önemi vardır. Bu önem de 1976 yılında 1 Mayıs’ın alanlarda kutlanmasına DİSK’in öncülük ederek bu süreci başlatmasındn geliyor. ‘77 katliamı egemenlerin, emperyalist güçlerin, işbirlikçilerinin, işçi sınıfı hareketinin gelişmesinden duyduğu korkunun bir sonucu olarak gerçekleşti. Sonrasında Taksim alanının işçi ve emekçilere kapatılması bu korkunun sürdüğünün somut ifadesidir.

1980 faşist darbesi sonrasında da konfederasyonumuz, işçi ve emekçi örgütleri Taksim alanına resmi başvurularını yapmışlardır ve bu dönem de böyle olacaktır. Bu doğrultuda artık devletin de bu alanı işçilere, emekçilere açmamasını, yasal mitinge izin vermemesini kabullenmeyeceğiz. En son yaptığımız DİSK Başkanlar Kurulu ve Örgütlenme Koordinasyon Kurulu toplantılarıyla bu doğrultuda meşru hakkımızı kullanarak 1 Mayıs alanında olacağımızı söyledik. 1 Mayıs yaklaşırken, işçi sınıfı mücadelemizin önündeki sorunların aşılması noktasında önümüzde son derece önemli bir 1 Mayıs var. Bu noktada sizin de belirtmiş olduğunuz gibi, Irak’ta süren işgal, emperyalizmin Ortadoğu üzerinde oynadığı oyunlar ve özellikle son günlerde gündemleşen İran’a yönelik saldırı hazırlıkları, Türkiye’nin bölgesel bir güç olması sebebiyle Türkiyeli işçi ve emekçilerin de Ortadoğu halklarının kardeşliği ve barış sürecine, anti emperyalist mücadeleye ışık tutması anlamında 1 Mayıs’ın son derece kitlesel, coşkulu ve içeriğine uygun bir biçimde kutlanması gerekiyor. Bu noktada tüm örgütümüz, işyeri temsilciliklerimiz, şubelerimiz, Türkiye genelindeki birimlerimiz gerekli çalışmalarını yürütüyorlar.

- DİSK aldığı bu kararın bir gereği olarak sürece nasıl hazırlanıyor? Tabanda, şubelerde, işyerlerinde 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına dönük neler yapıyor, neler yapılması gerekir?

Öncelikle kendi işyerlerimizdeki üyelerimizin 1 Mayıs’a hazırlık sürecini yürütüyoruz. Bu noktada görüşmelerimiz, toplantılarımız, işyerlerinde faaliyetlerimiz devam ediyor. Sadece DİSK üyelerine değil toplumun tüm emekçi kesimlerine 1 Mayıs gündemini her dönem olduğundan daha özenle taşımak gerektiğine inanıyoruz. Bu noktada KESK’in bizimle davranacağına dair bir açıklamaları, hazırlıkları var. Mimar Mühendis Odaları, diğer meslek örgütleri, emekten, demokrasiden yana siyasi partiler bu kararın etrafında birlik oluşturmuş durumdalar. Buradan hareketle 1 Mayıs’ın başta işçi sınıfımız olmak üzere tüm emekçi kesimler tarafından başarılı bir şekilde kutlanacağına, bu uluslararası dayanışma ve mücadele gününün anlamına uygun gerçekleşeceğine inanıyoruz.

Başka neler yapılabilir sorusuna geldiğimizde ise, iletişim çok önemli bir yerde duruyor. Alt birimlerinin hazırlanması, örgütlenmesi, emekçi semtlerinde toplantılar, açıklamalar, bildiri dağıtımları, ses araçlarıyla halkımıza çağrı yapılması, afiş çalışması, belli bölgelerde pankartlar asma gibi çalışmalar bu süreçte yapılacak. Konfederasyonumuz DİSK’in Türk-İş ve Hak-İş’e de çağrısı var fakat Türk-İş ve Hak-İş’in bu çağrıya, konfederasyon olarak 1 Mayıs’ın ortak bir şekilde Taksim’de yapılmasına sıcak baktığını söyleyemeyiz. Bu konudaki çabamız elbette ki işçi sınıfının birlik ve dayanışma gününün anlamı doğrultusunda Türkiye’deki tüm emek örgütlerinin beraber davranmasını zorlamak yönünde olacak.

- 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama iddiasının altının doldurulması, güçlendirilmesi, geliştirilmesi açısından DİSK’in dışındaki güçlerle bundan sonraki süreçte daha somut olarak neler yapılabilir?

Konfederasyonumuz Merkez Genel Yönetim Kurulu’nun bir üst komitesi oluştu. DİSK Genel Sekreteri Başkanlığı’nda bu çalışmalar fiilen sürüyor. Aynı zamanda Trakya Bölge Komitesi, Bursa Bölge Komitesi, İstanbul’da Anadolu ve Avrupa Yakası Bölge Komiteleri’nde görevli arkadaşlarımız bu alt çalışmaları bir taraftan yürütüyorlar. Bu çalışmalarda sadece kamuoyuna açık çağrılar yapılmasının eksik kalacağını düşünüyorum. Bu, tüm fabrikalardaki temsilci arkadaşlarımızın, emeğin mücadelesinden yanayım diyen her bireyin, duyarlı olan tüm insanların birlikte davranmaya katkı sunmasıyla gerçekleşebilecek bir şeydir. Diğer kitle ve meslek örgütlerinin, siyasi partilerin kendi anlayışlarını öne çıkararak, oluşabilecek ayrımları öne çıkararak hareket etmeleri bu büyük hedefe, yapılacak ortak işe zarar verir. Böyle bir tutumun 1 Mayıs’ın birlikte ve en kitlesel biçimde kutlanmasının önünde çok büyük bir engel olduğunu düşünmüyorum. Geçmişten bugüne Türkiyeli işçi ve emekçilerin, demokrasi güçlerinin birlikte hareket edebilme kabiliyetleri vardır. Son 1 Mayıslar’da da bu yaklaşımlar kendini öne çıkarmıştır. Önemli olan ilkesel ve belli hedefler doğrultusunda iş yapabilmektir.

Konfederasyonumuz 1 Mayıs’la ilgili yürüttüğü kampanyada iki konuya vurgu yapmaktadır. Birincisi, 1 Mayıs 1977 katliamının aydınlatılmamış olması Türkiye demokrasisinin önünde ciddi bir engeldir. Hala bir takım siyasi cinayetler karanlık güçler tarafından sahneleniyorsa, bunların başlangıcı diyebileceğimiz kitle katliamı 1 Mayıs 1977’dir. Arkasından Türkiye’de karanlığa sürükleniş hızla devam etmiştir. 1980 askeri faşist darbesi Türkiye emekçilerinin üzerinde uygulanmıştır. Dolayısıyla 1977 son derece önemlidir. Siyasi iktidarın, bugünkü egemen güçlerin bu katliamı ortaya çıkarma konusunda ne derece gayreti olacaktır, bu konuda çok tartışma yürütülebilir, ama en azından katliamın hafızalardan silinmemesi ve emekçilerin her zaman gündeminde tutulması ve bunun hesabının sorulması noktasında DİSK bu konuyu hep sıcak tutarak takipçisi olacaktır.

İkincisi, Türkiye’de 1 Mayıs’ın tüm dünyada olduğu gibi uluslararası dayanışma günü olarak resmi tatil ilan edilmesidir. Bu önemle üzerinde durduğumuz ikinci talebimizdir. Bu iki ana talep kapsamında kampanyamız yürütülmektedir.

İşçi sınıfının diğer güncel mücadele başlıkları her zaman karşı karşıya kaldığımız temel noktalardır. Elbette ki onlar da 1 Mayıs’ın gündemidir. Anti-emperyalist mücadele ve halkların kardeşliği temelinde Ortadoğu barışı en önemli konu başlıklarından biridir. 1 Mayıs’ın nostaljik bir anma olarak değil, bu ana başlıkları etrafında altı doldurularak çalışmanın yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz.

- DİSK dışındaki güçlere, siyasi partilere, konfederasyonlara, ilerici, devrimci güçlere mesajınız nedir?

Sınıfsız, sömürüsüz bir dünya kurulana dek başta işçiler, emekçiler ve onların mücadele örgütü olarak hepimize düşen görev bu birliği ve mücadeleyi sürdürmektir. Aydınlık yarınlara bu mücadelenin sonucunda ulaşılacaktır. Bu mücadelede yer alan, bu hedefe yürüyen tüm işçilere, emekçilere ve tüm dostlara yollarının açık olmasını ve başarılar diliyorum.

Kızıl Bayrak/İstanbul