8 Aralık 2006 Sayı: 2006/48 (48)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emekçilerin ve halkların direnişini zorbalıkla bastıramazsınız!
  Demokrat” maskeli Ağar’ın yayılmacı emelleri
  Asgari ücretin belirlenmesinde bildik oyun bir kez daha sahneleniyor...
  Sermayenin sinsi tuzağı...
Sömürü ve soygun bütçesine karşı kamu emekçileri 14 Aralık’ta iş bırakıyor…
Yapı Yol-Sen Eğitim ve Basın Yayın Sekreteri Halil Tümtürk ile iş yavaşlatma eylemi üzerine konuştuk...
Asgari ücret üzerine işçilerle konuştuk...
 Gençlik faşist saldırganlığa boyun eğmeyecek!
  Trabzon’da çalışmalarımız sürüyor...
  Ortadoğu'yu Balkanlaştırma planı!..
  İşçilerin ve devrimci öncü işçilerin birliği sorunu
  Sınıf çalışmamızın ulaştığı yeni aşamanın özlü bir ifadesi!
  Volkan Yaraşır’ın İstanbul İşçi Kurultayı’nda yaptığı konuşma...
  Komanteks'te sendikasızlaştırma saldırısı
  MHP: Değişen ya da değişmeyen ne?/3 - Yüksel Akkaya
  Zaferi üçüncü kez Hugo Chavez’in!
  Seçimlerin kıskacında ümitsiz aşk: Avrupa Birliği üyeliği - Yüksel Akkaya
  Lübnan karanlık bir sürece çekiliyor - Abu Şehmuz Demir
  “Beterin beteri var” tesellisi ve tecrit güzellemesi…
  Proletaryanın ilk isyan çığlığı... “Çalışarak yaşamak ya da savaşarak ölmek!”
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sömürü ve soygun bütçesine karşı kamu emekçileri 14 Aralık’ta iş bırakıyor…

İşçi sınıfı bu mücadeleye ortak olmalıdır!

Kamu emekçileri, 14 Aralık günü iş bırakacak. İş bırakma eyleminin temel konusunu 2007 Bütçesi oluşturmaktadır. Meclis onayından geçirilerek kanun hükmünde bir nitelik kazanan bütçe ile, devletin önümüzdeki yıla ilişkin gelirleri hesap edilmekte ve bu gelirlerin dağıtılacağı harcamalar tanımlanmaktadır. Dolayısıyla eylemin hedefinde, bütçenin kaynaklarının nereden ve nasıl sağlanacağı ve nereye harcanacağı, hangi alanlarda kullanılacağı konusunda müdahil olmak, bütçenin emekçiler lehine yeniden düzenlenmesini sağlamak bulunmaktadır.

Bu noktada konuyu biraz daha açmak amacıyla, sermaye hükümetinin bütçeyi hazırlarken gözönünde tuttuğu temel kıstas ve tercihlere göz atalım.

Öncelikle belirtelim ki, bütçe gelirleri esasta işçi ve emekçilerin soyulması yoluyla sağlanmaktadır. Zira sermaye devleti, hizmet ettiği sınıfa yakışır biçimde emekçileri zorba bir haydut gibi soymaktadır. Öyle ki, bütçenin kaynakları hemen tümüyle ya işçi ve emekçilerin cebine dahi girmeden ücretlerinden kesilen vergilerden, ikinci olarak tuzdan şekere kadar her tüketilen ürünün fiyatına eklenen yüksek oranlardaki dolaylı vergilerden sağlanmaktadır. Buna karşılık, sermaye sınıfı ya büyük ölçüde vergiden muaf tutulmakta, ya da verdiği vergilerin misli fazlası kendilerine gerisin geri kaynak olarak aktarılmaktadır.

Gelirleri hemen tümüyle işçi ve emekçilerin soyulmasıyla elde edilmiş kaynaklardan oluşan bütçenin gider kısmında ise işçi ve emekçilerin yararına bir şey bulmak mümkün değildir. Zira gelir kaynaklarının belirlenmesinde olduğu gibi, gelirlerin kullanıldığı harcamaların belirlenmesinde de tümüyle sermaye ve emperyalizmin çıkarları baz alınmaktadır. Öyle ki, hazırlanmış hemen tüm bütçelerde olduğu gibi 2007 bütçesinde de, kaynakların büyükçe bir bölümü borç ve faiz ödemesi adı altında emperyalistlere servis edilmek üzere ayrılmıştır. Diğer büyük bir bölümü ise aynı mekanizmayı içeride kurmuş olan tekelci burjuvaziye aktarılmaktadır. Emperyalistlere ve sermayeye yapılan kaynak aktarımı bununla da sınırlı kalmamaktadır. Teşvikler ve benzer nitelikteki kaynak transferleriyle sermaye sınıfı düzenli olarak beslenmektedir. Bu öyle bir beslemedir ki, devlet bütçesinden emperyalistlerin ve tekelci burjuvazinin kasalarına hortum bağlanmış gibidir.

Bütçede, gelirlerin geri kalan kısmının büyük bir bölümü ise esas olarak bu sömürü ve soygun düzeninin devamı için gerekli görülen baskı ve zor aygıtları için ayrılmaktadır. Bu çerçevede, en yağlı lokma silahlanmaya gitmekte, ikinci olarak kolluk güçlerinin beslenmesine harcanmaktadır. Yani işçi ve emekçilere bütçeden düşen pay polis copu, kurşun ve bomba, hapishaneler ve kontrgerilla operasyonları, kısacası baskı ve zulüm olmaktadır.

2007 bütçesi bir sömürü ve soygun bütçesidir. Bu bütçe, işçi ve emekçilerin soygunuyla elde edilen kaynakların emperyalizme ve tekelci burjuvaziye borç ve faiz ödemeleri, yanısıra doğrudan transferler yoluyla aktararılmasına dayanan bir bütçedir. Bu bütçe, işçi ve emekçileri hedef alan bir baskı ve zulüm bütçesidir.

Bu bütçede, işçi ve emekçiler yararına en küçük bir düzenleme bulunmamaktadır. Öyle ki ne eğitime ne sağlığa ve ne de sosyal güvenliğe doğru dürüst bir pay ayrılmaktadır. Dahası, önceki yılların bütçelerinde yer alan göstermelik kırıntılar da büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Zira bu devlet ve yönetenleri, silahlanmaya kaynak ayırmakta herhangi bir tereddüt yaşamazken işçi ve emekçiler için yaşamsal nitelikteki bu tür sosyal hakları bir yük olarak görmektedir. Bunun için, bu “yükler”den kurtulmak için hazırlanmış neoliberal saldırı programlarını da acımasızca uygulamaktadırlar. Parasız eğitim, parasız sağlık ve sosyal güvenlik gibi daha önce işçi ve emekçilerin zorlu mücadelelerle kazandıkları haklar gaspedilmektedir. Sermaye devletinin işçi ve emekçilerden aldığı vergilerin en azından bir bölümünü ayırarak sağladığı bu hizmetlerin ticarileştirilmesi yoluyla, ilk olarak işçi ve emekçilerden gaspedilen devasa kaynaklardaki küçük sızıntılara son verilmiş, ikinci olarak işçi ve emekçilerin bir kez daha soyulmasının olanağı sağlanmıştır.

İşte böylesi bir sömürü, soygun ve zulüm mekanizması olan bütçenin işçi ve emekçiler açısından taşıdığı önem tartışmasızdır. Kamu emekçileri, bütçe ile çok daha doğrudan ilişkili oldukları ölçüde diğer işçi ve emekçilere nazaran daha duyarlı ve inisiyatifli davranmaktadırlar. Fakat bütçe, tüm işçi ve emekçileri ilgilendirmektedir. Zira bütçeye hayır demek, sömürü ve soyguna hayır demek, parasız eğitim ve sağlık taleplerini yükseltmek demektir. Bu sorun ve talepler bugün işçi ve emekçilerin en temel sorunları durumundadır. Bütçe karşısında verilecek mücadelenin başarısı, bu yönde elde edilmiş önemli kazanımlar olacaktır.

Dolayısıyla, tüm işçi ve emekçiler kamu emekçilerini örnek alarak bütçe konusunda sözlerini söylemek üzere harekete geçmelidirler. Bu doğrultuda kamu emekçilerinin 14 Aralık günü gerçekleştirecekleri iş bırakma eylemini sahiplenmek oldukça önemlidir. Başta örgütlü işyerleri olmak üzere işçi sınıfı, aktif biçimde bu eylemin bir parçası haline gelmeli ve işbırakma eylemine ardından gerçekleştirilecek sokak eylemlerine kitlesel bir katılım sağlamalıdır.


2007 Bütçesi’ne hayır!

“Sermayeye/rantiyeye değil, emekçiye bütçe!”

KESK, TMMOB ve TTB’nin 13 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında yaptığı 2007 Bütçesine ilişkin referandumun genel sonuçları bugün saat 12:30’da Meclis’in Dikmen Kapısı önünde yapılan açıklama ile kamuoyuna duyuruldu. Katılımcılar adına açıklamayı KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul yaptı. Tombul şunları söyledi:

“Emekçileri yoksulluğa, halkı kamu hizmetlerinden yoksunluğa terk eden, IMF’nin talimatlarıyla hazırlanan 2007 Sefalet Bütçesi’ni 13 Kasım 2006 tarihinde emekçilerin oyuna sunmuştuk. Son üç gün içinde şubelerimiz işyeri sonuçlarını bulundukları illerde açıklamışlardır. Bu sonuçlarla, tüm Türkiye’de emekçilerin iradesi ortaya çıkmış emekçiler kullandıkları oylarla tercihlerini belirlemişlerdir. Şu andan itibaren herkese ve TBMM’ye düşen, kamu emekçilerinin açığa çıkan bu tercihinin gereğini yapmaktır.”

Tombul’un konuşması sloganlarla kesildi. “Rantiyeye değil emekçiye bütçe!”, “Sadaka değil toplusözleşme!”, “14 Aralık’ta grevdeyiz!”, ”Parasız eğitim, parasız sağlık!” vb. sloganlar atıldı.

Ardından emekçilerin talepleri sıralandı:

“Eğitime yeterli bütçe, okullara ödenek ayrılmalıdır.

Sağlıkta tasarruf ölümdür! ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ adı altında sürdürülen YIKIM POLİTİKALARI DURDURULMALIDIR.

Uluslararası sözleşmelere uygun, toplu sözleşme ve grev hakkını içeren ve ortak örgütlenmeye olanak veren tek bir sendika yasası yapılmalıdır. TİS ve grev hakkı vardır, kullanılır hale getirilmelidir. ÜCRET VE ÇALIŞMA KOŞULLARIMIZ Toplu Sözleşme hukuku çerçevesinde belirlenmelidir.

İş güvenceli istihdamı esas alan, çalışma yaşamını demokratikleştiren yeni bir düzenleme hazırlanmalı, çıkarılmak istenen Devlet Memurları Kanunu Tasarısı geri çekilmelidir.

Kamu emekçilerinin siyaset yapma yasağı kaldırılmalıdır.

Kamu emekçileri üzerindeki baskı, sürgün ve yasaklar durdurulmalıdır.”

Taleplerin ardından, bütçenin sermaye ve rantiyenin ihtiyaçlarına göre değil fakat emekçilerin taleplerine göre belirlenmesi gerektiğinin altı çizildi. Referanduma katılan 646.056 emekçiden yüzde 92,1’sinin reddettiği, yüzde 7,9’unun ise kabul ettiği ifade edildi. TBMM’deki 2007 bütçesi derhal geri çekilerek, emekçilerin ihtiyaçlarına ve taleplerine göre yeniden düzenlenmesinin bir tercih sorunu olduğu dile getirildi. Hükümetin IMF ve rant çevrelerinin taleplerini tercih etmeye devam etmesi durumunda, üretimden gelen gücümüzü kullanmada her zamankinden daha kararlıyız denilerek, KESK’in 14 Aralık’ta hizmet üretmeyeceği, tüm Türkiye’de alanlarda olunacağı ilan edildi. Eyleme yaklaşık 100 emekçi katıldı.

Kızıl Bayrak/Ankara