8 Aralık 2006 Sayı: 2006/48 (48)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emekçilerin ve halkların direnişini zorbalıkla bastıramazsınız!
  Demokrat” maskeli Ağar’ın yayılmacı emelleri
  Asgari ücretin belirlenmesinde bildik oyun bir kez daha sahneleniyor...
  Sermayenin sinsi tuzağı...
Sömürü ve soygun bütçesine karşı kamu emekçileri 14 Aralık’ta iş bırakıyor…
Yapı Yol-Sen Eğitim ve Basın Yayın Sekreteri Halil Tümtürk ile iş yavaşlatma eylemi üzerine konuştuk...
Asgari ücret üzerine işçilerle konuştuk...
 Gençlik faşist saldırganlığa boyun eğmeyecek!
  Trabzon’da çalışmalarımız sürüyor...
  Ortadoğu'yu Balkanlaştırma planı!..
  İşçilerin ve devrimci öncü işçilerin birliği sorunu
  Sınıf çalışmamızın ulaştığı yeni aşamanın özlü bir ifadesi!
  Volkan Yaraşır’ın İstanbul İşçi Kurultayı’nda yaptığı konuşma...
  Komanteks'te sendikasızlaştırma saldırısı
  MHP: Değişen ya da değişmeyen ne?/3 - Yüksel Akkaya
  Zaferi üçüncü kez Hugo Chavez’in!
  Seçimlerin kıskacında ümitsiz aşk: Avrupa Birliği üyeliği - Yüksel Akkaya
  Lübnan karanlık bir sürece çekiliyor - Abu Şehmuz Demir
  “Beterin beteri var” tesellisi ve tecrit güzellemesi…
  Proletaryanın ilk isyan çığlığı... “Çalışarak yaşamak ya da savaşarak ölmek!”
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Sermayenin sinsi tuzağı...

Kamu işçisi bu oyuna gelmemelidir!

Kamu kurum ve kuruluşlarında geçici statüde çalışan işçilerin yaşadığı sorunların uzun bir geçmişi var. Türk-İş yönetim kurulunun bu yılın Şubat ayında Tayyip Erdoğan’la yaptığı bir görüşmede bu konu yeniden masaya konulmuştu. Haziran ayında taraflar arasında yapılan bir başka görüşmede ise “Ben kamuda geçici işçi istemiyorum” diyen Tayyip Erdoğan, ilgili bakanlara bu konuyla ilgili bir çalışma yürütülmesi talimatı vermişti. Türk-İş Genel Mali Sekreteri ve Demiryol-İş Başkanı Ergun Atalay da Ağustos ayında yaptığı bir açıklamada, hükümetin bu konudaki çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu ifade etmişti.

Ergun Atalay’ın bu açıklamasının üzerinden yaklaşık 4 ay geçti. Ve nihayet geçtiğimiz günlerde basında hükümetin bu konuyla ilgili yasaya son şeklini verdiği yönünde haberler yer aldı. Gazetelerde yer alan haberlere göre sözkonusu yasa tasarısı toplam 207 bin geçici işçiyi ilgilendiriyor. Kadrolu ya da sözleşmeli statüye geçirilecek işçilerin işlemlerinin 6 aylık bir zaman diliminde tamamlanması öngörülüyor.

Yasa tasarısına göre kapsama dahil geçici işçilerden kamu kurum ve kuruluşlarındaki fabrika, şantiye, atölye gibi yerlerde fiilen çalışanlar kadrolu işçi olacaklar. Bunların dışında kalan geçici işçilerse Devlet Memurları Yasası hükümlerine göre sözleşmeli personel olarak görevlendirilecekler.

Yasa tasarısındaki en önemli düzenlemelerden biri ise sözleşmeli personele sendikalara üye olma yolunun açılmış olması. Sözleşmeli personelin sendikalara üye olabilmesinin önündeki engellerin kaldırılması, geçtiğimiz aylarda hükümetle kamu emekçileri sendikaları arasındaki toplu görüşmeler sırasında kararlaştırılmıştı. Geçici işçilerle ilgili yasal düzenleme ile bunun gereğinin yerine getirileceği belirtiliyor.

Geçici işçilerle ilgili durum kabaca bu şekilde. Geçici işçilerin karşı karşıya oldukları sorunların boyutu düşünüldüğünde, hükümetin hazırladığı yasa tasarısının bu sorunların belli ölçülerde çözümünü sağlayacağı söylenebilir.

Asıl amaç kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmak

Yaklaşan seçimler gözetildiğinde hükümetin geçici statüde istihdam edilen yüzbinlerce işçinin gönlünü hoş tutmaya ve bundan seçimlere dönük bir yarar sağlamaya çalıştığı düşünülebilir.

Meselenin elbette böyle bir boyutu da vardır. Fakat sermayeye uşaklık konusundaki icraatları artık tescilli olan AKP’nin tek derdi bu değildir. Bugün gündemde olan ve saldırı programı bir bütün olarak gözönüne alındığında AKP hükümetinin bu icraatı hiç de sadece seçimlere endeksli olarak gündeme getirmediği, bu işin arkasında başka sinsi hesapların olduğu kolaylıkla görülecektir. Rahatlıkla tahmin edilebileceği gibi AKP hükümetinin planı kamuda çalışan işçilerin önemli bir kısmının ağzına bir parmak bal çalmak suretiyle kıdem tazminatına dönük saldırıyı kazasız belasız sonuçlandırmaktır.

Nitekim kıdem tazminatı hakkının gaspına dönük saldırı, bütün sınıfı hedeflemekle birlikte, bundan en fazla zararı görecek olan kesim kamuda çalışan işçilerdir. Kamuda çalışan, pek çoğu 5-10 ve daha fazla kıdeme sahip olan ve üstelik neredeyse tamamı sendikalarda örgütlü bulunan kamu işçilerinin muhtemel tepkilerini bertaraf etmeden kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmak oldukça güçtür.

Kamu işçilerinin kıdem tazminatı konusundaki duyarlılığı hükümet kadar bu kurum ve kuruluşlarda örgütlü bulunan sendikaları ve onların bağlı bulunduğu Türk-İş Konfederasyonu’nu da endişelendirmektedir. Türk-İş yönetimini göstermelik de olsa kıdem tazminatı hakkına sahip çıkmaya zorlayan da aynı şeydir.

Bu anlamda hükümetin ve sendikal ihanet çetelerinin kaygıları kesişmiş durumdadır. Türk-İş yönetiminin, aylardır başka konularda sesini bile çıkarmazken geçici işçilerin sorunlarını çözmek noktasında yoğun bir diploması yürütmesi, aynı sinsi plana ortak olduğunu ve bundan medet umduğunu göstermektedir. Yani geçici işçilerle ilgili yasal düzenleme, kıdem tazminatı hakkına dönük saldırının gündemleştirileceği önümüzdeki aylarda hem hükümetin hem de Türk-İş yönetiminin can simidi olacak, işçiler bununla aldatılacak ve susturulacaktır. En azından arzu ettikleri ve planladıkları tam da budur.

Zehirli bal

Kıdem tazminatı hakkına dönük saldırıyı problemsiz bir biçimde hayata geçirmek isteyen hükümetin kamu işçisinin ağzına bir parmak bal çaldığını ifade ettik. Fakat kamu kuruluşlarında son zamanlarda hayata geçirilen kimi uygulamalar, bu balın da zehirli olduğunu, bugüne kadar yaşandığı şekliyle geçici işçi sorununu ortadan kaldırmak dışında kazanım planında hemen hiçbir şey getirmediğini, hatta tam tersine başka bazı sorunlara ve hak gasplarına kapı araladığını gösteriyor. Kültür Bakanlığı’nda yılbaşından itibaren sözleşmeli çalışanların ücretlerinin asgari ücret düzeyine düşürüleceğinin açıklanması bu konudaki örneklerden sadece biri. Gelen haberler, ücret düşürme uygulamasının sadece Kültür Bakanlığı’yla sınırlı olmadığını, pek çok belediyenin de sözleşmeli çalışanlarına yılbaşından itibaren benzer bir dayatmayı gündeme getireceğini, ücret düşürme tehdidiyle onları işten ayrılmaya zorlayacağını gösteriyor. Yani hükümet geçici işçiye, “seni sözleşmeli yapacağım, ama ücretini düşüreceğim” demiş oluyor.

Bir başka örnek ise yasa taslağının kadınlarda 53, erkeklerde ise 55 yaşını doldurmuş olanların sürekli işçi veya sözleşmeli personel statüsüne geçirilmeyecek olması. Hükümet bu hüküm sayesinde belli bir yaşın üzerindeki işçileri istekleri dışında emekli olmaya zorlamış oluyor.

Kamu işçileri, hükümetin ve sendikal ihanet çetelerinin elele vererek tezgahladıkları bu sinsi oyuna prim vermemelidir. Bu sinsi planın temel hedefi kıdem tazminatı ortadan kaldırmaktır. O halde kamu işçisi de asıl dikkatini kıdem tazminatı hakkının korunması mücadelesine çevirmek, hükümetin ve sendika yöneticilerinin her hareketini, her icraatını bu hakkın korunması kaygısıyla değerlendirmek durumundadır. Kamu işçisi ağzına çalınan zehirli balın ne anlama geldiğini bilmeli ve ona göre davranmalıdır.


İzmir’de Genel-İş’ten eylem...

“Şirket işçilerine kadro istiyoruz!

DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası, 6 Aralık günü Alsancak Cumhuriyet Postanesi önünde bir eylem gerçekleştirdi. Genel-İş yaptığı açıklamada, geçici işçilere kadro verilmemesine ve son olarak hükümetin 657 sayılı kanunun 4/B bendinde yaptığı değişiklikle, belediyelerdeki büro işçilerinin sözleşmeli personel olarak çalıştırılacağına dair açıklamasına tepki gösterdi.

Açıklamada İzmir’de 25 bin şirket işçisinin çalıştığı, ülke genelinde bu sayının 250 bin olduğu ifade edilerek şunlar söylendi:

“Belediyelerde vizeyle çalıştırılan geçici işçilerin vize işkencesi kaldırılmalıdır. Tüm belediyelerde çalışan şirket işçileri de düşünülerek yasal düzenleme yapılmalıdır ve eşit şartlara kavuşturulmalı ILO standartları uygulanmalıdır. Yapılacak düzenleme, belediye şirket işçilerinin belediye kadrosuna aktarılmasını içermelidir. Bu düzenleme belediyelerde vize uygulamasını tamamen ortadan kaldırılmasını içermelidir. Bu düzenleme, 5393 sayılı Belediye Kanunu’ndaki norm kadro düzenlemesini ve personel harcamaları için getirilen bütçe kısıtlarının ortadan kaldırılmasını içermelidir. Hükümet yetki ve sorumluluğu mahalli idarelere aktardığını iddia etmektedir. Eğer bu iddiasında samimiyse ve hakkaniyet ilkelerine sadık ise belediyelerdeki işçi ve memur istihdamı konusunda serbest bırakmalıdır. Belediye şirketlerine çalışan işçilere de kadro verilmelidir. Belediye şirket işçileri de yasal kapsama alınmalıdır diyoruz.”

Eylemde aynı içerikte bir metin de Çalışma Bakanlığı’na postaneden fakslandı. “Şirket işçilerine kadro istiyoruz!/DİSK Genel-İş” pankartının açıldığı eylemde, “Taşeronlaştırmaya hayır!”, “Taşeronlaştırma zulümdür!”, “Kıdem tazminatına uzanan eller kırılsın!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganlar atıldı.

Eyleme yaklaşık 2 bin belediye işçisi katıldı.

Kızıl Bayrak/İzmir