8 Aralık 2006 Sayı: 2006/48 (48)
  Kızıl Bayrak'tan
   Emekçilerin ve halkların direnişini zorbalıkla bastıramazsınız!
  Demokrat” maskeli Ağar’ın yayılmacı emelleri
  Asgari ücretin belirlenmesinde bildik oyun bir kez daha sahneleniyor...
  Sermayenin sinsi tuzağı...
Sömürü ve soygun bütçesine karşı kamu emekçileri 14 Aralık’ta iş bırakıyor…
Yapı Yol-Sen Eğitim ve Basın Yayın Sekreteri Halil Tümtürk ile iş yavaşlatma eylemi üzerine konuştuk...
Asgari ücret üzerine işçilerle konuştuk...
 Gençlik faşist saldırganlığa boyun eğmeyecek!
  Trabzon’da çalışmalarımız sürüyor...
  Ortadoğu'yu Balkanlaştırma planı!..
  İşçilerin ve devrimci öncü işçilerin birliği sorunu
  Sınıf çalışmamızın ulaştığı yeni aşamanın özlü bir ifadesi!
  Volkan Yaraşır’ın İstanbul İşçi Kurultayı’nda yaptığı konuşma...
  Komanteks'te sendikasızlaştırma saldırısı
  MHP: Değişen ya da değişmeyen ne?/3 - Yüksel Akkaya
  Zaferi üçüncü kez Hugo Chavez’in!
  Seçimlerin kıskacında ümitsiz aşk: Avrupa Birliği üyeliği - Yüksel Akkaya
  Lübnan karanlık bir sürece çekiliyor - Abu Şehmuz Demir
  “Beterin beteri var” tesellisi ve tecrit güzellemesi…
  Proletaryanın ilk isyan çığlığı... “Çalışarak yaşamak ya da savaşarak ölmek!”
  Mücadele postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Asgari ücretin belirlenmesinde bildik oyun bir kez daha sahneleniyor...

Ayağa kalkalım, bu oyunu bozalım!

Yoksulluk içinde yaşayan milyonlarca işçinin gözü kulağı yeni belirlenecek asgari ücrette. Bu konuda karar verecek komisyon nihayet ilk toplantısını 30 Kasım tarihinde gerçekleştirdi. Tahmin edileceği üzere, komisyonun ilk toplantısından işçilere umut verecek herhangi bir sonuç çıkmadı.

Hükümet ve Türk-İş cephesinde yeni bir şey yok

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu yaptığı açış konuşmasında gerçekleri tersyüz ederek AKP’nin hükümette olduğu son 3 yılda asgari ücretlilerin durumunun önemli oranda iyileştiğini iddia etti. Bugüne kadar asgari ücrete hep enflasyonun üzerinde artış yaptıklarını öne süren Başesgioğlu, “2002’den bu yana belgelere, enflasyon rakamlarına, açıklanan rakamlara baktığınızda; komisyonun tavrını çalışanların lehine koyduğunu görürsünüz” şeklinde konuştu. Bunun ispatı olarak da 2002 yılında 190 milyon olan asgari ücretin 2006 yılında 380 milyona yükseldiğini belirtti.

Vergi iadesi sisteminin kaldırılmasını da asgari ücretlilere yapılmış büyük bir iyilikmiş gibi göstermeye çalışan Başesgioğlu, bu konuyla ilgili olarak da “İnşallah yasalaşırsa, asgari ücret açısından önemli bir kazanım olacağını görüyoruz” dedi.

Bakan ayrıca Maliye Bakanlığı’nın asgari ücretten alınan vergilerin azaltılmasına dönük bir çalışma yaptığını da ifade etti.

Çalışma Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıyla ilgili nispeten ayrıntılı bilgi, Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Türkel tarafından verildi. Toplantı bitiminde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Mustafa Türkel, komisyonun Türkiye İstatistik Kurumu, Devlet Planlama Teşkilatı ve Maliye Bakanlığı gibi kuruluşlardan ekonomik ve sosyal göstergelerle ilgili bilgi istemeye karar verdiğini, gelecek bilgilerin değerlendirileceği ikinci toplantının 15 Aralık günü TİSK binasında gerçekleştirileceğini ifade etti.

Mustafa Türkel her zaman olduğu gibi çalışanların beklentilerini karşılayacak bir asgari ücret belirlenmesini arzu ettiklerini fakat bu konuda umutlu olmadıklarını belirtti. Hükümet tarafından kabul edilen 2007 programında asgari ücret artışının Ocak ve Temmuz ayları için yüzde 4 olarak belirlendiğini, bunun ise komisyon bileşenleri tarafından bir talimat gibi algılandığını vurgulayan Mustafa Türkel, komisyonun çalışmalarının özerk bir biçimde sürdürmesinden yana olduklarını belirtti.

Mustafa Türkel, Murat Başesgioğlu’nun sözünü ettiği asgari ücret üzerinden alınacak vergilerin azaltılmasıyla ilgili çalışma konusuna da değindi. Bu çalışmayı önemsediklerini, gelecek toplantıda kendilerine bu çalışmayla ilgili bilgi verilmesini talep ettiklerini açıkladı.

Bütün bu aktarılan bilgilerden de anlaşılacağı gibi Çalışma Bakanı, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısını AKP hükümetini övmek, ne yaman işçi dostu olduklarını ispata çalışmak için kullandı. “Çalışan kesim” adına katılan Türk-İş heyeti ise oynadığı figüran rolüne uygun olarak daha ziyade dinlemekle yetindi.

Patronlardan işsizlik ve kayıtdışı ekonomi tehdidi

Komisyonun çalışmalarının gidişatı ve belirlenecek ücretin düzeyi konusunda asıl fikir verici olanlar ise patronlar adına yapılan konuşmalardı.

TİSK heyeti başkanı Ali Nafiz Konuk, İMF’nin ve OECD’nin yakın dönemde asgari ücretle ilgili yaptığı açıklamalara paralel bir konuşma gerçekleştirdi. TİSK temsilcisi, asgari ücretteki artış oranının ekonomi açısından büyük önem taşıdığını özellikle vurguladı. “Uluslararası rekabet gücünü zayıflatacak, işsizliği ve kayıt dışını büyütecek artışlardan” kaçınılması gerektiğini söyledi. 2007 yılının seçim yılı olmasına dikkat çekerek hükümeti “seçim ekonomisi” uygulamaması noktasında uyardı.

TİSK temsilcisi patronların asgari ücret hakkındaki genel görüşlerini de şu sözlerle dile getirdi; “Yeni belirlenecek asgari ücret, bir türlü önlenemeyen işsizliği daha da artırmamalı, işçi ve işvereni kayıt dışına itmemeli. Özellikle emek yoğun iş kollarında fabrikaları kapattıran uluslararası yoğun rekabet karşısında sanayimizin gücünü zayıflatmamalı. Toplu iş sözleşmesi uygulanan iş yerlerindeki ücret dengelerini alt üst etmemelidir.”

Nafiz Konuk’un konuşması, sermayenin asgari ücret konusundaki görüşlerinin iyi bir özeti niteliğindedir. Konuşmanın satır aralarında belirtildiği gibi patronlar fabrikalarında çalıştırdıkları işçileri ve onların aldığı ücretleri sadece bir maliyet unsuru olarak görmektedirler. Ücretlere gereğinden fazla zam yapılmasının maliyeti arttıracağını, bunun da rekabet halindeki “sanayimizin” gücünü zayıflatacağını, dolayısıyla da patronların işçi çıkarmasını (işsizliği) ve kayıt dışılığı teşvik edeceğini öne sürmektedirler.

TİSK temsilcisi Nafiz Konuk’un konuşması, sermayenin asgari ücret hakkına dönük saldırıyı kararlılıkla sürdüreceğini, komisyonun ise patronların izin verdiğinden daha yüksek bir ücret belirlemesinin imkansız olduğunu bir kez daha göstermiş bulunmaktadır.

Bu orta oyununa ancak işçiler son verebilir

Türk-İş adına toplantıya katılan heyette yer alan Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Türkel’in Maliye Bakanlığı’nın vergi düzenlemeleriyle ilgili çalışması hakkında sarfettiği sözler, aslında bu konfederasyonun asgari ücret konusuna yaklaşımının tipik bir yansımasıdır.

Çalışma Bakanı’nın sözünü ettiği şey asgari ücretlilerin vergi yükünün azaltılması değildir. Onun bahsettiği, asgari ücretli çalıştıran patronların sırtındaki prim ve vergi yükünün azaltılmasıdır. Nitekim Ekim ayında yayınlanan OECD raporunda da bu konunun altı çizilmekte ve hükümetten adım atması istenmektedir. Kısacası hükümetin vergi ve primlerle ilgili yapacağı bir düzenleme esas olarak patronların işine yarayacaktır. Seçim yılı olduğu için işçilerin ağzına da bir parmak bal çalınması ihtimali elbette vardır fakat vurguladığımız gibi bundan asıl kârlı çıkacak olanlar patronlar olacaktır.

Patronların vergi ve prim yükünün azaltılması OECD ve İMF’nin açık talimatı durumundayken, Mustafa Türkel tam da Türk-İş’e yakışanı yapmakta ve sanki bu düzenleme işçiler için onlar yararına yapılıyormuş gibi bir hava yaratmaktadır. Bu da temsil ettiği konfederasyonun süreçte üstlendiği “kukla” rolüne ve ihanetçi kimliğine son derece uygun bir davranıştır.

Kısacası Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı tam da beklenildiği gibi geçmiştir. Sermaye saldırı planının arkasında durduğunu bir kez daha ilan etmiş, ihanetçiler ise aynı rolü bir kez daha oynamaya hazır olduklarını göstermişlerdir. Dolayısıyla Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantılarından işçi sınıfı adına yararlı sonuçlar çıkacağını beklemek tam bir hayalciliktir. Komisyonda bildik orta oyunu oynanacak, sermaye gene bildiğini okuyacaktır. Son sözü de sermaye adına İMF uşağı hükümet söyleyecektir. Hükümetin ne oranda bir zamdan yana olduğu ise bilinmektedir.

Bu oyunu bozacak olan işçi sınıfıdır. Tersi durumda yani işçi sınıfı kendi haklarına sahip çıkma bilinciyle harekete geçmediği, asgari ücret belirleme sürecine etkili bir biçimde müdahalede bulunmadığı sürece bu oyun böyle sürüp gidecektir. Her seferinde de kaybeden işçi sınıfı olacaktır.