27 Ekim 2006 Sayı: 2006/42 (42)
  Kızıl Bayrak'tan
   Kimliksizleştirilme saldırısına karşı
“Sınıfa karşı sınıf!” çizgisi
  İMF yine bütçemizi belirledi ve kaçıp gitti!
  Beklenen oldu, Türk Metal satış sözleşmesini imzaladı... Sömürü ve
ihanete geçit vermemek için bu sözleşme
yırtılmalıdır!
  Kapitalist toplumu şiddet yönetiyor
6 Kasım tartışmaları ve İstanbul Ekim Gençliği’nin çağrısı
İLGP: “Ortadoğu’da işgalci, okulda müşteri olmayacağız!”
İÜ Rektörlüğü'nden “Parlak” soruşturmalar!
 Kapitalizmde özgürlük ve eşitlik üzerine/ Yüksel Akkaya
  Bütçe soygununa ve yeni hak gasplarına
karşı mücadeleyi yükseltelim! (Orta sayfa)
  Sınıf hareketinin sorunları ve İstanbul İşçi
Kurultayı üzerine işçilerle konuştuk
  Sendikalaştıkları için işten atılan AL-CO
Tencere işçileri ile direnişin deneyimleri
üzerine konuştuk
  Dünyadan
  Almanya'da güçlü ama yaptırımdan yoksun eylemler... Sosyal yıkım
saldırılarına karşı öfke büyüyor
  Leyla hasta, tabibi ortada yok... Ortadoğu halkları birbirine kırdırılmak isteniyor
  İşçi sınıfının ruhu: Sovyetler / Volkan Yaraşır
  Köln'de “21. Yüzyılda Yeni Ekimlere” gecesi
  Eylemlerden
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

6 Kasım tartışmaları ve İstanbul Ekim Gençliği'nin çağrısı...

Gençliğin birleşik devrimci 6 Kasım eylemi için ileri!

İstanbul'da bu sene 6 Kasım tartışmaları geçen senelere oranla çok daha hızlı bir biçimde sonuca bağlandı. Yaklaşık 15 siyasal gençlik grubunun katıldığı tartışmalarının sonucunda ortak bir eğilim olarak 4 Kasım'da Kadıköy'de bir miting yapılması kararı alınmış oldu. Bunca siyasal gençlik grubunun ortak bir miting örgütlüyor olması, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin bu mitinge katılımı için çağrı yapılıyor olması, anlamlı bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Siyasal gençlik gruplarının birleşik bir tutum geliştirebilmeleri elbette önemlidir. Ancak bu birleşik tutumun hangi zemin üzerinde yükseldiği ve hangi ihtiyaçları karşıladığı, burada esas önemli noktayı oluşturmaktadır.

Bugüne kadar 6 Kasım tartışmaları geçmiş yıllarda hep yer, biçim vb. bir takım tartışmalara daralmış ve bu eksende yürüyen kısır tartışmaların sonuçlarına göre şekillenmişti. Ekim Gençliği olarak bugüne dek tartışmaların sıkıştığı bu noktayı sürekli ve sistematik bir biçimde eleştirdik. Tartışmalar sonucunda ortaya çıkan tablonun gençlik hareketinden neler götürdüğünü ısrarcı bir biçimde vurguladık. Bugün de tartışılması gereken nokta açık bir biçimde eylemin Kadıköy'de mi Beyazıt'da mı olduğu, ya da miting mi yoksa fiili meşru bir eylem mi olduğu değil (elbette bu konuda da 6 Kasım'a dair özgü söyleyecek sözlerimiz var), ama tam da neden Kadıköy ve neden bir miting ekseninde tartışmalar yürütüldüğüdür. Bu açıdan yürütülen yine yer ve biçim tartışması değildir, ancak tartışılan tam da gençlik hareketine duyulan güvenin-güvensizliğin, hareketin sorunlarını aşmaya dönük kaygının ya da tersinden vurdumduymazlığın kendisidir.

Bugünkü gibi gençlik mücadelesinin oldukça geri bir düzeyde seyrettiği bir dönemde elbette ki gençlik hareketinin güncel ihtiyaçlarına yanıt veren veya vermeye çalışan her çabanın desteklenmesi gerektiği açıktır. Ancak burada belirleyici çerçeve mutlaka gençlik mücadelesinin güncel ihtiyaçları ve gündemleri olmak zorundadır. Bu açıdan bugüne kadar gerçekleşen 6 Kasım tartışmalarını değerlendirirken yapılan tartışmaları gençlik mücadelesinin ihtiyaçları üzerinden ele alacağız. Çünkü bugün bu eksen, neredeyse hiç tartışılmadan bırakılan asli sorunu oluşturmaktadır.

Gençlik mücadelesi: Abartmadan, güvensizliğe mi?

Bugün 6 Kasım tartışmaları özelinde ortaya çıkan, gençlik hareketinin sorunları ve ihtiyaçlarından kopmuş, dahası gençlik hareketine dair beklentilerini yitirmiş bir siyasal gençlik grupları tablosudur. Üniversitelerde yaşanan soruşturma terörünün bu tabloda ne ölçüde belirleyici olduğu ayrı bir tartışmadır, ancak esasta yaşanan gençlik hareketinin bir dönemdir yaşadığı geri çekilmeyi kabullenmiş ve bu geri çekilme düzeyi üzerinden kendini konumlandırmayı tercih etmiş bir özneler tablosudur. Kendine güvensizlik, gençlik mücadelesine güvensizlik gibi bir dizi güvensizlik zemininin belirlediği bu tartışma ekseninin kendisi, bir müdahale ile karşılaşmazsa, maalesef tek başına gençlik hareketinin bugünkü durumunu derinleştirmekten başka bir sonuç doğurmayacaktır.

Gençlik mücadelesi içerisinde politika yapmak öncelikli olarak gençliğin sorun ve ihtiyaçlarını tanımlamayı gerektirir. Gençlik mücadelesinin potansiyel olanakları bugün geçmiş dönemlerle kıyaslanamaz bir düzeydedir. Bu potansiyelin doğru ve devrimci yöntemlerle değerlendirilebildiği alanlarda hiç de küçümsenmeyecek sonuçların ortaya çıktığını yakın dönem gençlik eylemleri tüm açıklıkla ortaya çıkarmıştır.

Peki yakın döneme kadar gençliğin eylem dinamizminin Kızılay'ı hedefleyecek bir düzeyde olduğunu iddia edenler bugün nerede durmaktadırlar? Bu soruya verilen yanıtı İstanbul'da kararlaştırılan 4 Kasım Kadıköy mitingi yeterince özetlemektedir. Bu tartışmalar içerisinde bir dizi gençlik grubu şahsında ortaya çıkan tablo, gençliğin güncel ihtiyaçlarından ve sorunlarından kopartılmış bir 6 Kasım'dır. Bu yılın 6 Kasım eylemlerinin tartışmasında bir dizi siyasal gençlik grubu şahsında, gençlik sorunu ve gençliğin mücadele ihtiyaçları neredeyse hiç tartışılmadan geçilmiştir. Aslında bu tablo bizim için hiç de şaşırtıcı değildir. Zira gençlik mücadelesi içerisindeki öznelerin önemli bir kısmı hareketin ve mücadelenin ihtiyaçlarından çok kendi örgütsel tartışmaları, gündemleri ve ruh halleri üzerinden hareket etmektedir. Bunun anlamı, siyasal gençlik gruplarının önemli bir kısmının gençliğin mücadelesinin çoktandır dışına düşmüş oldukları katı gerçeğidir.

Ancak burada sorulması gereken soruların başında, yakın döneme kadar abartılı birtakım yorumlarla sorunların üzerinden atlayan gençlik gruplarının, bugün gençlik mücadelesine bu ölçüde mesafeli ve beklentisiz yaklaşmasının gerisindeki nedenin ne olduğu sorusu gelmektedir. Bu açık bir ilkesizlik ve politik doğrultu yoksunluğunun göstergesidir. Kolay zafer beklentisi içerisindeki siyasal gençlik grupları, güncel zorlanma noktaları karşısında yelkenleri suya indirmekte ve gelmeyen kolay zaferin yarattığı umutsuzluk ile giderek daha çok gerilemekte ve gericileşmektedirler. Bugün 4 Kasım bileşeni içerisinde yapılan “üniversiteler içinde asılan afişin zaten bir karşılığı yok, biz mahallelere semtlere afiş asalım” tartışmasının başka bir anlamı bulunmamaktadır.

Güvensizliktik ve abartma, politik değerlendirmeden yoksunluğun iki görüntüsüdür. İki uç yaklaşımda da olmayan, gençlik mücadelesinin seyri ve gelişme dinamiklerine dair tartışmalardır. Ve yine iki sonucu da oluşturan gençlik sorununa yabancılaşmış bir gençlik örgütlenmeleri tablosudur.

Gençlik mücadelesi nereye, Kadıköy tartışmaları nereye?

Gençlik mücadelesinden uzunca bir süredir kopmuş bulunan siyasal gençlik grupları, bugün hareketin yönelim, ihtiyaç ve gündemlerinin dışında bir Kadıköy eylemi tartışması içerisinde, gençliği anlamlı birtakım kazanımlarla çıkılabilecek bir 6 Kasım sürecinin dışına sürüklemeye çalışmaktadır. Bu çaba açık ki karşılıksız kalacaktır. Gençlik mücadelesinden uzunca bir süredir umudunu kesmiş gruplar olabilir. Ancak bu beklentisizliğin genel bir beklentisizlik haline gelmesine biz kendi payımıza izin vermeyeceğiz.

Bugün gençliğin gerçek gündemleri nelerdir? Bu anlamlı tartışma, 6 Kasım tartışmalarının altlardaki gündem maddelerinden birisi haline gelmektedir ne yazık ki! İşte izin vermeyeceğimiz ana eksen burasıdır. Bugün tartışmalarda yoksun kalınan ana eksenlerin başında burası gelmektedir.

Ticari eğitim saldırısının bu ölçüde yoğunlaştığı bir süreçte bir araya gelen 15 siyasetin üniversiteler içerisinde yoğun bir ticari eğitim karşıtı 6 Kasım çalışmasını tercih etmek yerine, 6 Kasım'ı “mahallelerde, semtlerde” örgütlemek yaklaşımı, gündemler ve mücadele yöntemleri açısından gençlik kitlelerinden kopuşun açık bir göstergesidir.

Ya da soruşturmalara karşı atılan pratik adımların bu ölçüde önem taşıdığı bir dönemde alt alta yazılmış gündem maddelerinden birisi olarak “soruşturmalara hayır” şiarının pratik değeri ne kadar olacaktır?

Katkı payları ile, yemekhane ve kantin özelleştirmeleri ile boğuşan geniş gençlik yığınlarının, bu sorun ve gündemlerine alanlarda pratik bir yanıt üretmeye çabalamayan bir 6 Kasım süreci düşünülebilir mi?

Soruları uzatmak faydasızdır. Zira bugün 4 Kasım Kadıköy tartışmaları bu alanda tek bir sonuç hedeflememektedir. Bu açıdan bugün bir dizi siyasal gençlik grubu şahsında yapılan tartışma sorunsuz (soruşturmasız), üniversitelerden uzak (hatta içeride elle tutulur tek bir çalışması dahi yapılmamış) bir 6 Kasım sürecidir. Bu bize yabancı bir tartışmadır ve önümüzdeki süreçte tartışmanın bu eğilimi daha güçlü bir biçimde tecrit edilecektir.

6 Kasım eylemleri bugüne kadar fiili ve kendi meşruiyetini kendinden alan eylemler olmuşlardır. Yakın döneme kadar Kızılay tartışmaları, militan eylemler tartışmaları ile karşımıza çıkan bir dizi siyasal gençlik grubunun 6 Kasım'ı bugün yasalcı bir cendereye sıkıştırmaya çalışmalarına şaşırmıyoruz. Zira geçmişte de bugün de 6 Kasım bu gruplar şahsında kitle mücadelesinin güncel ihtiyaçları dışında tanımlanmaktaydı. Bugün gelinen yerde kitle mücadelesinin potansiyel olanaklarını yok sayan bu yasalcı tutum, kendine ve kitle mücadelesine güvensizliğin, öte yandan da bunu tamamlayan umutsuzluğun bir ürünüdür. Yani çok yabancı olmadığımız bir küçük burjuva hastalığı ile yüzyüzeyiz bir kez daha.

Bugün fiili mücadele dışında bir çıkış yolu bulunmamaktadır. Kayıt paraları ile soyulan binlerce öğrenciye, mesleki yeterlilik vb. yasalar ile gelecekleri gasp edilen geniş gençlik yığınlarına, piyasalaşan ve paralılaşan eğitim sonuçları ile boğuşan binlerce öğrenciye, anadilde eğitim hakkı için mücadele eden Kürt gençliğine, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik özlemi ile yanan dünya halklarına bir mücadele yolu gösterilecekse, bu ancak fiili ve meşru bir mücadele ile olabilir. Ve ancak yaşanılan bu sorunlar sistemin icazet sınırının dışında bir mücadele ile çözümlenebilir. Bu kuru bir militanlık tartışması değil, güncel hak alıcı bir mücadele çizgisi ve yöntemi sorunudur. Bu terk edildiği koşullarda devrime ve devrimciliğe dair söylenenler kuru bir lakırdı olmanın ötesine çıkamayacaktır. Tartışma alanı nasıl yasal bir çerçeveye sokarız da gençlik bu alana akar değil, gençliğin güncel mücadele gündemlerine nasıl yanıt veririz olmak zorundadır?

6 Kasım Beyazıt çağrısı, gençliğin birleşik mücadele çağrısıdır!

Son toplantıda 6 Kasım'da Beyazıt meydanında gençliğin gündem ve sorunlarının haykırılacağı bir eylem örgütleme çağrısında bulunduk. Bu çağrı hızla bizimle paralel düşünen bir dizi siyasal gençlik grubu şahsında karşılık oluşturmuş bulunmaktadır. Bu, 4 Kasım- 6 Kasım (ya da Kadıköy, Beyazıt) karşıtlığı yaratan bir tartışma çağrısı olarak anlaşılmamalıdır. Zira kendi payımıza yıllardır bu konuda biçimsel tartışmalara girmediğimiz, ilerici-devrimci kamuoyu tarafından açıklıkla bilinmektedir. Öte yandan yine biz kendi payımıza, tüm geri ve gerici eğilimlere rağmen, 4 Kasım mitingini gençliğin devrimci birleşik mücadelesini güçlendirici bir temelde ele almaya devam edeceğiz.

4 Kasım mitingi gençliğin temel mücadele gündemlerinden ve alanlarından kaçışa dönüştürülemez. Miting tartışmalarını üniversite içerisindeki güncel sorun ve tartışmalardan kaçış alanı olarak tanımlayan yaklaşımların, geleceğin yaratıldığı bir zeminde yeri olmayacaktır. Bu kararlı yaklaşımın ne olduğunu, karşımızdaki gerici bloklaşma ilerleyen süreçte açık bir biçimde görecektir.

Bu açıdan çağrımızı buradan tüm ilerici-devrimci güçlere tekrarlıyoruz:

6 Kasım gençliğin temel bir mücadele günüdür. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da böyle olacaktır. 6 Kasım'ı öğrenci gençlikten kopartmak, üniversitelerden ve alanlardan kopartmak 6 Kasım'ı anlamsızlaştırmak, sıradanlaştırmak anlamına gelir. 6 Kasım Beyazıt çağrısı bir bütün olarak 6 Kasım sürecinde buna izin vermeyen bir yaklaşımı ifade etmektedir.

6 Kasım gençliğin mücadelesinin bir noktasıdır. Öncesi ve sonrası ile tanımlandığı koşullarda bir anlam taşıyacaktır. 6 Kasım Beyazıt çağrısı 6 Kasım'ı öncesiz ve sonrasız bir süreç olmaktan çıkartmak çağrısıdır.

Üniversite gündemlerinden kopan 6 Kasım'ı yeniden gençliğin mücadele gündemleriyle buluşturma tartışmasıdır. Bu açıdan YÖK'e, ticari eğitim ve uygulamalarına, soruşturmalara, geleceksizliğe ve işsizliğe karşı bir 6 Kasım çağrısıdır, yaptığımız çağrı.

Gençliğin ülke ve dünyanın sorunlarına karşı mücadele çağrısı olabilmelidir, 6 Kasım. Bu açıdan emperyalist işgale, faşizme ve şovenizme karşı gençliğin halkların kardeşliği ve mücadelesini haykırdığı bir gün olabilmelidir 6 Kasım.

İşte 6 Kasım Beyazıt çağrısı bu temelde bir anlam taşımaktadır.

Ama tüm bunlar kadar önemli olarak 6 Kasım Beyazıt çağrısı; 6 Kasım'ı üniversitelerde, liselerde somut mücadele alanlarında sermayenin baskı ve terörüne karşı yılmadan örgütleme çağrısıdır.

Bu çağrıya verilen olumlu yanıt açık ki kendi sonuçlarını tek başına 6 Kasım Beyazıt eyleminde değil ancak aynı ölçüde Kadıköy mitinginde de üretmelidir. Ancak bu temelde 6 Kasım süreci bir bütün olarak gençliğin birleşik, kitlesel mücadelesi içerisinde tanımlanmış olacaktır.

Gençlik mücadelesi bugün potansiyel olanaklar açısından oldukça fazla imkâna sahiptir. Biz kapıların önünde soruşturmalara karşı mücadele ederken, yemekhane zamlarına ve kayıt paralarına karşı alanlara çıkarken elbette bazıları bizleri anlayamayacaktır. Yetkin mühendisliğe ve geleceksizliğe hayır çağrımızın güncel anlamını tanımlayamayacaklardır. Ancak bunlar bizi ilgilendirmiyor. Zira bizim derdimiz gençliğin birleşik kitlesel mücadelesinin yanında olanlardır. Ötesi gençliğe güvensizlik, kendine güvensizlik dışında bir anlam taşımaz.

İstanbul Ekim Gençliği

--------------------------------------------------------------------------------------

“Ortadoğu'da işgalci okulda müşteri olmayacağız” kampanyasının toplantıları sürüyor!

6 Kasım'da alanlarda olacağız!

“Ortadoğu'da işgalci okulda müşteri olmayacağız” kampanyası kapsamında toplantılarımızı sürdürüyoruz. Kampanya çalışmalarımızın başladığı tarihten itibaren 3 toplantı yapıldı. Toplantılarda kampanya çalışmalarımızın hedeflerine ve pratik planlamalarına dair tartışmalar gerçekleştirildi.

Kampanya çalışmamız çerçevesindeki ilk toplantıya 30'un üzerinde genç katıldı. Kampanya aktivistlerinden oluşan bu ilk toplantıda kampanyanın politik ve pratik yönelimi ve hedefleri tartışıldı. Bu tartışmalar kapsamında bir kampanya gazetesi çıkarma ve soruşturmalara karşı etkili bir politik-pratik çalışma örgütleme hedefi konuldu.

Kampanya belirlemelerimiz ışığında YTÜ ve İÜ'de soruşturmalara karşı anlamlı bir politik çalışma yürütüldü. Ardından ise kampanya gazetesi ve imza metni hazırlandı.

İkinci kampanya toplantıları liseliler ve üniversiteliler olarak ayrı ayrı yapıldı. Liselilerin bir açılış etkinliği düzenlemesi kararlaştırıldı ve kampanya şiarlarının liselere nasıl taşınacağı tartışıldı. Toplantının ardından gerçekleştirilen kampanya etkinliğine 70'in üzerinde liseli katıldı.

20'nin üzerinde üniversite öğrencisinin katıldığı son toplantıda ise Taksim, Kadıköy, Beşiktaş, Sefaköy, Avcılar'da kampanya standları açarak tanıtım yapılması, imza toplanması ve gazete satışı hedeflenmişti. Son bir hafta içerisinde gerçekleştirilen çalışmalar sonucu binin üzerinde imza toplandı ve 200 civarında gazete satıldı.

Önümüzdeki hafta yine kent merkezlerinde, emekçi semtlerinde ve TUYAP Kitap Fuarı'nda imzalarımız, önlüklerimiz ve gazetelerimizle gençliği ve emekçileri geleceğine sahip çıkmaya çağıracağız.

Kampanya çalışmamızda aldığımız bir diğer karar ise, kampanya şiarlarımız ile 6 Kasım Beyazıt ve 4 Kasım Kadıköy eylemlerine katılmak oldu.

Önümüzdeki haftalarda gençliğin gelecek, özgürlük istemini meydanlarda, alanlarda ve üniversitelerde haykırmaya devam edeceğiz.

Ortadoğu'da işgalci, okulda müşteri olmayacağız!

İstanbul Kampanya Örgütleme Komitesi