Kızıl Bayrak'tan...
Türk sermaye devleti, emperyalizmin bölge halklarına karşı açtığı “haçlı seferi”ne dahil olma kararı vereli beri, içerde de zemin düzleme saldırılarını arttırmış bulunuyor. Ülkedeki tüm devrimci dinamikleri ezmek, sınıfı ve emekçileri köleleştirmek, terörize ederek sindirmek için elinden geleni yapıyor.
Bu çerçevede, öğrenci gençlik de soruşturma terörüyle devrimci mücadeleden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Gençliğin, soruşturma terörüne ve ABD-İsrail ordusunda piyon yapılmaya karşı yükseltmeye çalıştığı mücadele, 6 Kasım eylemliliklerine de damgasını vuracaktır. Bu yıl 6 Kasım, İstanbul'da iki ayrı eyleme konu yapılacak. İlki 4 Kasım'da Kadıköy'de gerçekleştirilecek miting. Bu mitinge ve 6 Kasım günü Beyazıt Meydanı'nda yapılacak eyleme tüm işçi-emekçi kitleleri çağırıyor gençlik. Çünkü gençliğin önüne koyduğu mücadele hedefleri tek başına gençliği değil, tüm işçi ve emekçileri ilgilendiriyor. Kadıköy mitinginin ve 6 Kasım Beyazıt eyleminin desteklenmesi, gençliğin mücadelesine, mücadele taleplerine güçlü bir biçimde sahip çıkılması, sermaye devletinin saldırganlığını dizginlemek açısından özel bir önem taşıyor.
İstanbul'un işçi ve emekçileri için önemli bir başka mücadele mevzisi, 12 Kasım'da toplanacak olan İstanbul İşçi Kurultayı'dır. “Sınıfa Karşı Sınıf!” şiarıyla örgütlenen Kurultay, işçi sınıfının paralize edilmesi, sınıfsal özelliklerinden soyundurularak, yoksullaştırılarak sefalet içinde çürümeye sürüklenmesine karşı mücadelenin yükseltilebilmesi için önemli bir imkan, bir araçtır. Bu imkanın sonuna dek değerlendirilebilmesi gerekir.
Kurultay'ın şiarlaştırdığı sınıfsal talepleri ve mücadele gündemleri, sadece Kurultay'a katılabilen işçi ve emekçilere değil, kentin en geniş işçi ve emekçi kitlelerine ulaştırılmalı, bu talepler etrafında birleşmek ve savaşmak için propaganda, Kurultay'dan sonra da aralıksız sürdürülmelidir. Kaldı ki, metal sektöründe imzalanan satış sözleşmesi ve eğer sendikal ihanet çetelerine bırakılırsa metalden pek de farklı sonuçlanmayacağı açık olan kamu TİS'leri, asgari ücretin yine bir sefalet ücreti olarak belirlenecek olması, sınıfın birliği ve mücadelesini daha da önemli ve acil kılmaktadır.
İstanbul'un sınıf bilinçli işçileri, devrimci ve sosyalistleri, Kurultay'dan önce, Kurultay'da ve Kurultay'dan sonra, sınıfın bu en acil ve yakıcı talepleri uğruna örgütlenerek mücadeleyi yükseltmesi için, sermaye sınıfının karşısına bir sınıf olarak dikilebilmesi için olanca güçlerini seferber etmek zorundadır. |