15 Eylül 2006 Sayı: 2006/36 (36)
  Kızıl Bayrak'tan
   11 Eylül'ün ardından yaşananların gösterdikleri; ABD emperyalizmi ve uşakları saplandıkları savaş bataklığından çıkamayacaklar
  ABD-İsrail taşeronluğuna izin vermeyeceğiz!
  Kardeş halklara karşı değil emperyalizme ve sermayeye karşı savaşalım!
  Kürt halkına dönük kirli savaş her haksız savaşın vardığı sona doğru gidiyor
  Amerikancı ordu emperyalizmin savaş taşeronluğuna hazırlanıyor
12 Eylül rejimi sürüyor
Sınıf hareketinden
Oktaş Oluklu Mukavva işçileri ile röportaj
Uzlaştırma Kurulu kararını açıkladı; Emekçilerin birleşik mücadelesi sağlanmalıdır
KESK ve savaş karşıtı muhalefet
Kapitalizmin Hamalları; Çocuk işçiler / Y. Akkaya
   Haluk Gerger ile Ortadoğu’daki
gelişmeler üzerine... Emperyalizmin ezilen halkları köleleştirme operasyonu başarıya ulaşamayacak / Orta sayfa
  Üniversitelerde soruşturma terörü sürüyor!
  Fındıkta çözümsüzlük sürüyor!
  GOP-DER'e saldırı
  Katil Blair'in Lübnan ziyareti tepkiyle karşılandı
  Emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı devrimci direniş cephesi
  Halkların katili NATO Afganistan'a yeni birlikler istiyor
  Dünyadan...
  Paris'te 15 bin kişi göçmenlerin barınma hakkı için yürüdü
  İlerici-devrimci güçlere karşı saldırılar... Saldırılara karşı devrimci dayanışma!
  MLKP MK'nın operasyona ilişkin açıklaması
  Basından...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

Paris'te 15 bin kişi göçmenlerin barınma hakkı için yürüdü

Fransız polisi tarafından zorla sokağa atılan göçmenlerle dayanışma eylemleri devam ediyor. Hafta sonu gerçekleşen dördüncü eyleme 15 bin kişi katıldı. Çok sayıda parti ile demokratik kitle örgütünün pankart ve bayraklarla yer aldığı gösteriye, sanatçı ve politikacılar da destek verdiler. Afrikalı kadınların çocuklarıyla birlikte yürüdüğü eylemde, “800 metrekare bakanlar için 8 metrekare göçmenler için! Yeter artık!” yazılı pankart taşındı.

Gösteride sık sık “Ne istiyoruz?” ve “kimler için” şeklinde megafonlardan sorulan sorulara “kâğıt!” (oturum izni) ve “herkes için!” karşılığı verildi. Gerici Fransız hükümetinin ırkçı göçmen politikasını protesto eden göstericiler, sokağa atılan yüzlerce göçmenin barınma sorununun çözülmesini talep ettiler.

17 Ağustos günü 800 kişilik polis taburuyla Paris'in Cachan banliyösündeki eski üniversite binasına düzenlenen baskınla 500'ü aşkın göçmenin zorbalıkla sokağa atılması, “seçilmiş göç” projesinin nasıl uygulandığının göstergesi olmuştu. Göçmenleri sokağa atan kolluk kuvvetleri “zafer” kazanırken, göçmenlerin barınma hakkı hoyratça çiğnenmişti.

Kitle örgütlerinin bulduğu küçük bir spor salonuna doluşan göçmenler, o günden beri barınma hakları için mücadele ediyorlar. Oturma izni ve barınma hakkını savunanların da desteğiyle eylemler yapan göçmenlerin bir kısmı üç haftayı aşkın süredir açlık grevinde.

Gerici-ırkçı zihniyetiyle bilinen Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy'nin hazırladığı “göçmen projesi”nin hayata geçirilmesiyle göçmenler üzerindeki baskılar artarken, onbinlerce kişi sınırdışı edilme tehdidiyle yüzyüze kaldı. Bu projeye göre Fransız rejiminin sadece 2006 yılında 25 bin göçmeni sınırdışı etmeyi planladığı bildiriliyor. “Seçilmiş göç” adı verilen bu proje ile çocukları eğitim gören oturumsuz aileler de sınırdışı ediliyor. Yasanın hayata geçmesinin ardından çok sayıda çocuklu aile tutuklanarak sınırdışı merkezlerine götürüldü ve zorla sınırdışı edildi. Bu “toplu sınırdışı” operasyonlarının sık sık gündeme gelmesi bekleniyor.

Ezilen halkların barınma ve yaşam alanlarını son teknoloji ürünü savaş uçaklarıyla bombalayan kapitalist/emperyalist sistemin egemenleri, emperyalist ülkelere sığınan göçmenleri de önce sokağa, ardından da sınırdışına atıyor.

--------------------------------------------------------------------------------------

Coca Cola 10 yıl sonra yeniden Afganistan'da!

ABD emperyalizminin yakıp yıktığı Afganistan'da on yıldan sonra Coca Cola tekeli başkent Kabil'de yeniden fabrika açıyor. Kabil'in Bagrami sanayi bölgesinde kurulan ve 25 milyon dolara malolan 60 bin metre karelik fabrikanın 350 kişiye iş olanağı sunacağı öne çıkarılıyor.

Tesisin açılışını yapan Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai de, tesisin, Afganistan'ın ekonomik büyümesi için önemli bir adım olduğunu söyledi. Ancak Afganistan halkı bu görüşe katılmıyor. Zira emperyalizmin simgelerinden biri olan, yıllık gelirini İsrail siyonizminin ordusuna bağışlayan Coca Cola'ya tepkiler büyük. Coca Cola'nın ucuz işçi bulmak amacıyla, emperyalizmin yerle bir ettiği Afganistan'da yeniden fabrika açmaya çalışması tümüyle kendi sefil çıkarları içindir. Zira Afganistan halkının ihtiyacı altyapı tesisleri, su, hastane, ilaç vb. temel gereksinimlerden oluşuyor.

Babası bombalanan Coca Cola Fabrikası'nda çalışan Cuma Gül'ün tepkisi de bunu doğruluyor. Gül, “Afganistan'ın yatırıma ihtiyacı var, meşrubat üretmeye değil. Para hastanelere, şiddetin durdurulmasına harcanmalı” diyor. Eski fabrikanın yıkıntıları arasında yaşayan Gül, “Akar suyumuz yok, elektriğimiz yok, temizliğimiz yok. Hastane ve güvenlik, 25 milyon dolarlık meşrubat fabrikasından daha önemli” sözleriyle benzer bir tepkiyi dile getiriyor.

Karzai yönetimi, bu fabrikanın diğer yabancı yatırımlara örnek olacağını umsa da, gözlemciler, bu yeni fabrikanın Taleban güçleri için kolay bir hedef oluşturacağını belirtiyorlar.