Uzlaştırma Kurulu kararını açıkladı...
Emekçilerin birleşik mücadelesi sağlanmalıdır!
Ağustos'ta sona eren toplu görüşmelerin ardından KESK Uzlaştırma Kurulu'na başvurmayacağını açıklarken, Kamu-Sen ve Memur-Sen Uzlaştırma Kurulu'na gitti. Kurul 7 Eylül'de oyçokluğu ile aldığı kararları açıkladı.
Bilindiği üzere toplu görüşmeler başladığı günden itibaren Kamu İşveren Kurulu ile sendikalar hiçbir zaman mutakabata varmamış, sorun sürekli kurula havale edilmiştir. Yoğunlukla çalışma ekonomisi ve kamu maliyesi uzmanlarından oluşan kurul 4688 sayılı yasaya göre kararlar almış, orta yol bulmaya dönük alınan bu kararlar devlet tarafından hiçe sayılarak İMF'nin öngördüğü düzenlemeler yapılmıştır. Yaşanan deneyimler, bağlayıcı karar alma yetkisi olmayan Uzlaştırma Kurulu'nun kamu emekçilerini oyalamak dışında bir işleve sahip olmadığını göstermektedir.
Uzlaştırma Kurulu kararları
Uzlaştırma Kurulu, Kamu İşveren Kurulu'nun (KİK) isteğine uygun bir biçimde, 2006 yılının ilk 6 ayında memur maaşlarında enflasyon nedeniyle yaşanan erimeyi telafi etmek için %2,32'lik farkın 1 Temmuz 2006'dan itibaren ücretlere yansıtılması yönünde görüş bildirdi. Kamu-Sen ve Memur-Sen bu konuda zaten KİK ile mutabakat halinde bulunuyordu.
2007 yılı için alt derecedeki memur ücretlerine ilk altı ay için %6, ikinci altı ay için %6, diğerlerine ilk altı ay için %5, ikinci altı ay İçin %5 oranında zam yapılması kararını aldı. Enflasyonda meydana gelecek değişiklikleri göz önünde tutan kurul, ilk altı ayda enflasyonun %4'ü aşması halinde 1 Temmuz ‘07 tarihi itibariyle, ikinci altı ayda enflasyonun %4'ü aşması halinde 1 Ocak ‘08 tarihinde enflasyon zam farkı olarak ücretlere yansıtılmasını kararlaştırdı.
Ek ödeme almayan (çalıştıkları kurumlarda döner sermaye, görev tazminatı mesai gibi ödemelerden yararlanamayan) personele ödenen 80 YTL'nin 2007 yılı ilk altı ayında 130 YTL, ikinci altı ayında ise 150 YTL olarak belirlenmesi de karara bağlandı. Kamu emekçilerinin temel taleplerinden olan en düşük memur ücretinin ya da taban ücretinin belirlenmesine yönelik herhangi bir öneri ise dillendirilmedi. Kurul aynı işi yapanlar arasındaki ücret farklılıklarının giderilmesinin, eşit işe eşit ücret uygulamasının, ancak personel kanununun tamamen değiştirilmesiyle mümkün olacağını da karar metnine ekledi.
Uzlaştırma Kurulu, sendikaların çalışma koşullarının düzeltilmesi, sendikal hakların güvenceye alınması ve anayasa değişikliği üzerine yaptıkları önerileri ise 4688 sayılı yasayla düzenlenen toplu görüşmelerin kapsamının nakdi ve ayni yardımlarla sınırlandığı gerekçesiyle değerlendirmeye almadı.
Bilindiği üzere 4688 sayılı yasa sadece sendikaların ücret konusunda söz söylemelerine olanak tanıyor. Bunun dışındaki hiçbir konuyu, örneğin iş güvencesini ilk elden ilgilendiren personel kanununu, memur yasa taslağını temel gündem olarak belirlemesini ve görüşmeleri bu eksende değerlendirmesini yasaklıyor. Böylelikle, kamu emekçileri sendikaları klasik “ücret sendikacılığı” çizgisine hapsediliyor. Grev hakkının olmadığı da gözönünde tutulursa, aslında “ücret sendikacılığı” tanımlaması da bir değer taşımıyor.
Son kararı mücadele edenler söylemeli!
Hangi ad altında olursa olsun çalışma ve yaşama koşulları üzerindeki son sözü emekçilerin kendisi söylemelidir. Hiçbir gücün iradesinin emekçilerin iradesinin yerine geçirilmesi kabul edilmemelidir. Bu nedenle, çoğu zaman sendika konfederasyonlarının önerdiklerinden daha ileri talepler ileri sürse de, kurulun varlığı hiçbir biçimde haklı görülmemelidir. Sonuçta sınıf mücadelesinin seyrine göre belirlenen iş yasalarını-mevzuatı kurul kendisine baz almaktadır. Bu nedenle Uzlaştırma Kurulu'na başvurmayı reddederek işlevsizleşmesi-sönümlenmesi sağlanmalıdır.
“Başvurmamak” önemli bir ileri adım olmasına rağmen, salt bununla sınırlı kaldığı noktada, sorunların çözümü değildir. KESK bu yıl Uzlaştırma Kurulu'na başvurmadığı halde bunun yerine bir şey koymadı. Gelinen yerde Kasım ayında iş bırakacağını dillendirmek dışında süreci sadece seyretmekle yetiniyor. Toplu görüşmelerden çekilmek, Uzlaştırma Kurulu'na başvurmamak emekçilerin birlikteliğini sağlamaya dönük eylemli bir süreçle birleşebilmek durumundadır. Kasım ayına ancak bu anlayışla hazırlık yapılabilir.
Ancak KESK yönetiminin tutumu, tek tek sendikaların ilan ettiği eylem takvimlerine rağmen emekçilerin eylem birlikteliğini sağlamaktan uzaktır. Kaldı ki Kasım ayında öngörülen iş bırakma eyleminin hayata geçebilmesi için emekçilerin birlikteliğine fazlasıyla ihtiyaç vardır. Bu sağlanamadığı koşullarda iş bırakmanın başarıya ulaşmayacağı, en fazla tekrarlanan sevk eylemlerinden biri olarak tarihe yazılacağı bilinmelidir.
Devrimci, öncü kamu emekçileri KESK'in başına üşüşmüş, sert söylemler altına gizlenerek kamu emekçileri hareketini kötürümleştiren, emekçileri birbirine karşı güvensizliğe iten uzlaşmacı yönetimi etkisiz kılmalıdır. Tersi durumda KESK'in kuruluş sürecinde verilen emekler de heba edilmiş olacaktır.
-------------------------------------------------------------------------------------
Üniversite har(a)çları açıklandı
Üniversitelerde her dönem başı alınan har(a)çları düzenleyen uygulama Bakanlar Kurulu'nun kararı ile 7 Eylül günü Resmi Gazete'de yayınlandı. Karara göre, öğrencilerden katkı payı adı altında alınan haraçların oranı 58 YTL ile 483 YTL arasında değişiyor. Öğrenci “katkı payı”nı süresi içinde ödemeyen öğrencilerin kayıtları yapılamayacak ve yenilenmeyecek.
Yabancı dille eğitim yapan yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden (yabancı dilde eğitim yapan eğitim fakülteleri hariç) öğrenci katkı payı iki katı olarak alınacak. Yabancı uyruklu öğrencilerden, öğrenci katkı payının üç katı o günkü kur üzerinden döviz olarak tahsil edilecek.
Normal öğrenim süreleri içinde mezun olamayanlardan öğrenci katkısı birinci yıl için yüzde 50, takip eden yıllar için yüzde 100 fazlasıyla alınacak. Lisans düzeyinde ikinci bir yükseköğretim yapan öğrenciler için öğrenci katkısı yüzde 100 fazlası ile tahsil edilecek. |