15 Eylül 2006 Sayı: 2006/36 (36)
  Kızıl Bayrak'tan
   11 Eylül'ün ardından yaşananların gösterdikleri; ABD emperyalizmi ve uşakları saplandıkları savaş bataklığından çıkamayacaklar
  ABD-İsrail taşeronluğuna izin vermeyeceğiz!
  Kardeş halklara karşı değil emperyalizme ve sermayeye karşı savaşalım!
  Kürt halkına dönük kirli savaş her haksız savaşın vardığı sona doğru gidiyor
  Amerikancı ordu emperyalizmin savaş taşeronluğuna hazırlanıyor
12 Eylül rejimi sürüyor
Sınıf hareketinden
Oktaş Oluklu Mukavva işçileri ile röportaj
Uzlaştırma Kurulu kararını açıkladı; Emekçilerin birleşik mücadelesi sağlanmalıdır
KESK ve savaş karşıtı muhalefet
Kapitalizmin Hamalları; Çocuk işçiler / Y. Akkaya
   Haluk Gerger ile Ortadoğu’daki
gelişmeler üzerine... Emperyalizmin ezilen halkları köleleştirme operasyonu başarıya ulaşamayacak / Orta sayfa
  Üniversitelerde soruşturma terörü sürüyor!
  Fındıkta çözümsüzlük sürüyor!
  GOP-DER'e saldırı
  Katil Blair'in Lübnan ziyareti tepkiyle karşılandı
  Emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı devrimci direniş cephesi
  Halkların katili NATO Afganistan'a yeni birlikler istiyor
  Dünyadan...
  Paris'te 15 bin kişi göçmenlerin barınma hakkı için yürüdü
  İlerici-devrimci güçlere karşı saldırılar... Saldırılara karşı devrimci dayanışma!
  MLKP MK'nın operasyona ilişkin açıklaması
  Basından...
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

BM'nin 1701 sayılı kararı barışa değil, savaşa hizmet ediyor!

Emperyalist-siyonist saldırganlığa karşı devrimci direniş cephesi!

1701 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararının barış getireceğine kimse inanmıyor. Emperyalist-siyonist saldırganlığın destekçileri dahil pekçok çevre, kararın ancak geçici bir ateşkes sağlayabileceğini itiraf etmek durumunda kalıyor. Zira karar işgale karşı direnen Lübnan halkını hedef alıyor. Lübnan'ı yerle bir eden saldırı “Yeni Ortadoğu'nun İnşası” yönünde atılan ilk adım olduğuna göre, daha geniş kapsamlı ve vahşi saldırıların gündeme gelme ihtimali çok yüksek. Emperyalis-siyonist güçlerle işbirlikçilerinin hazırlığı da bu yönde.

Akdeniz'e askeri yığınak!

BM'ye bağlı UNIFIL bünyesine dahil edilecek 15 bin işgal askerinin Lübnan topraklarına gelişi devam ederken, işgale katılan ordular Doğu Akdeniz'de de yığınak yapıyor. ABD savaş makinesinin bölgede bulunan askeri gücüne ek olarak Fransa, İtalya gibi emperyalist ülkeler de militarist örgütlerinin bir kısmını bölgeye kaydırmaya başladı. Emperyalist/siyonist saldırganlığın suç ortaklığına dolaysız olarak katılma kararı alan Ankara'daki Amerikan uşakları da, kara birliğinin yanısıra Lübnan kıyılarına deniz birliği göndermeye hazırlanıyor.

İşgalci Amerikan ordusunun uçak ve savaş gemileri ile binlerce deniz piyadesine, Avrupa'dan ilk etapta 7 bin asker eklenecek. AB emperyalistleri 75 savaş gemisi, casus uçakları, helikopterler taşıyan iki uçak gemisini bölgeye sevk ediyor. Bu kadarı ilk adımda yapılan yığınaktır. Savaş hazırlıklarının bir kısmının gizli tutulduğu hesaba katıldığında, işgalci orduların Doğu Akdeniz'e yaptıkları yığınağın bunlarla sınırlı kalmayacağını öngörmek zor değildir.

Bu arada emperyalist güçlerin Ortadoğu'daki baş tetikçisi siyonist orduya verilen payın artırılacağı duyuruldu. Özellikle ABD'den aldığı devasa miktardaki mali yardım ve silahların yanısıra, İsrail ordusuna bütçeden ayrılan payın yüzde 7 oranında arttırılacağı bildirildi. Barış, emperyalist-siyonist güçlerin savaş makinelerini tahkim ederek bölgeye sevketmesiyle gelmeyeceğine göre, yapılanlar tek kelimeyle savaş hazırlığıdır.

Suriye barıştan, İsrail saldırı ve ilhaktan sözediyor

Siyonist rejim Suriye'ye de tehdit savurmaya devam ediyor. Suriye'yle askeri bir ihtilaf halinde tüm güçlerini kullanacaklarını söyleyen cellat Olmert, “Suriye'yle karşı karşıya gelirsek, güç kullanırken Lübnan'da kendimize uyguladığımız tüm limitleri kaldıracağız” dedi. Lübnan'da nükleer silah dışında bir “limit” uygulanmadığına göre, bu sözlerden, siyonist ordunun kitle imha silahları kullanma hazırlığında olduğu sonucu çıkarılabilir.

Öte yandan, siyonist rejimin Filistin ve Suriye topraklarını ilhak etme arsızlığına devam edeceğini açıklaması, buna karşın BM ile “barış gücü”ne (UNIFIL) asker katan devletlerin herhangi bir tepki göstermemesi, sürecin savaşa doğru işletildiğinin bir başka göstergesidir. Zira BM kararı gereği Lübnan'dan çekileceği söylenen İsrail'in hazırlığı, yeni topraklar ilhak etme hesaplarına dayanıyor. İsrail savaş kabinesi, Kudüs yakınlarındaki Maale Adumim ile Beitar Eilit'te 700 konut inşası için ihale açtığını ilan ederken, Olmert de 1967'de işgal edilen Suriye'ye ait Golan tepelerinin İsrail'in ayrılmaz bir parçası olduğunu iddia etti. Golan tepelerinden vazgeçmeyeceklerini, burada yerleşim merkezleri kurulmasını desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

Oysa siyonist şeflerin bu açıklamasından önce basına demeç veren Suriye Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim, İsrail'le barış görüşmeleri yapmaya hazır olduklarını, ancak bunun Şeba Çiftlikleri ile işgal altındaki Golan Tepeleri sorununun çözülmesine, BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesini öngören 242 sayılı kararın uygulanmasına bağlı olduğunu belirtmişti.

Tel Aviv'den verilen yanıt, siyonist rejimin yayılmacı/ilhakçı politikasının devam edeceğinin küstahça ifade edilmesinden öte bir anlam taşımıyor. Bu ise, “Büyük Ortadoğu/Büyük İsrail” projesinin hayata geçebilmesi için, dünyanın en donanımlı savaş makinelerinin bölge halkları üzerine salınmaya devam edeceğinin ilanıdır.

Vahşi saldırılara karşı Filistin, Irak ve Lübnan'da gösterilen direniş, ezilen halkların kölelik tasmasının boyunlarına takılmasına izin vermeyeceğini göstermiştir. Ancak süreç, bu sınırlarda kalan direnişin saldırganları bölgeden kovmaya yetmediğine de tanıklık etmektedir. Dahası, saldırının yeni boyutlar kazanarak sürme ihtimali de yüksektir. Bu durum, emperyalizmi, siyonizmi ve bölgedeki iç dayanaklarını hedef alan bölgesel bir devrimci direniş cephesinin örülmesinin ne denli önem taşıdığını ortaya koymaktadır.

---------------------------------------------------------------------------------------

Beyrut havaalanı ve limanların denetiminin UNIFIL'e verilmesi dayatması

BM'ye bağlı “barış gücü”nün (UNIFIL) Güney Lübnan'a yerleşme süreci devam ederken, bu işgal birliklerinin konumlanacağı alanlara dair tartışma sürüyor. Siyonist vahşilerin Güney Lübnan'da etnik temizlik yaparak direnişi ezme planları Lübnanlı direnişçiler tarafından bozguna uğratılınca, BM Güvenlik Konseyi UNIFIL “çözümünü” gündeme getirdi. Irkçı-siyonistler, İsrail savaş makinesiyle başaramadıklarını BM'ye havale ederek, yükü UNIFIL üzerine yıkmaya çalışıyorlar.

Lübnan'ı viraneye çeviren ABD-İsrail ikilisi, UNIFIL bünyesindeki işgalci güçlerin Lübnan'a uygulanan kara, hava, deniz ablukasını siyonistlerden devralmasını ve Hizbullah'ı silahsızlandırmasını istiyor. Emperyalist/siyonist küstahlar, ayrıca UNIFIL'in Suriye-Lübnan sınırına, Beyrut uluslararası havaalanı ve limanlara da konuşlanmasını istiyor.

Lübnan halklarının iradesini hiçe sayan bu kaba dayatma, geleceğini emperyalistlerle işbirliğinde gören Başbakan Fuad Sinyora ile ekibi tarafından hak ettiği tepkiyi görmedi. Bu küstahça dayatmaya tepki Hizbullah ve Emel Hareketi tarafından verildi.

Her iki hareketin temsilcileri, Lübnan havaalanlarıyla limanlarının çok uluslu gücün kontrolüne bırakılmasına karşı olduklarını açıkladılar, UNIFIL'in görevinin 1701 sayılı karar çerçevesinde Lübnan İsrail sınırında konuşlanmakla sınırlı olduğunu belirttiler.

“Hizbullah'a yapılan silah sevkiyatını engelleme” bahanesiyle, Lübnan-Suriye sınırına UNIFIL birlikleri yerleştirme girişimi, Suriye yönetiminin böylesi bir girişime “sınırları kapatarak” yanıt vereceğini açıklaması ile boşa düşmüştü.

---------------------------------------------------------------------------------------

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantısında İsrail protestosu

Türkiye'de ilk defa gerçekleştirilen ve Gaziantep'te yapılan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Siyasi İşler Komisyonu toplantısında Iraklı parlamenterler İsrail'i protesto etti. Ortadoğu ülkelerinin parlamenterlerinin de davet edildiği toplantıda, Iraklı parlamenterler toplantıya İsrail Ankara Büyükelçiliği Müşteşarı Sharon Bar-Li Saar'ın katılması üzerine salonu terketti.

Ortadoğu'daki gelişmelerin ele alındığı toplantıda Siyasi İşler Komisyonu Başkanı ve CHP Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Ateş, Ortadoğu konusu ele alınacağı için başta İsrail olmak üzere Suriye, Irak, Lübnan ve Filistin'e davet mektupları göndererek, toplantıya bu ülkelerden parlamenterlerin katılmasını istedi. Toplantıya Suriye ve Lübnan'dan katılım olmadı. Daha önce katılacağı belirtilen iki İsrailli parlamenterin yerine ise İsrail'in Ankara Büyükelçiliği'nde görevli siyasi işlerden sorumlu müsteşarı Sharon Bar-Li Saar katıldı. Toplantıya İsrailli müsteşarın katılması Iraklı parlamenterlerin tepkisiyle karşılandı. Iraklı 6 milletvekili toplantıyı terketti.

Toplantının bölgedeki sorunları Avrupalı parlamenterlere anlatma açısından önemli bir fırsat olduğunu dile getiren Ateş, milletvekillerinin kendi aralarında oylama yaptıklarını ve 4/2 katılmama kararı aldıklarını, bu doğrultuda toplantıya katılmadıklarını belirtti.