28Ocak 2006 Sayı: 2006/03 (03)
  Kızıl Bayrak'tan
   ABD emperyalizminin değişmeyen savaş senaryosu
  Emperyalist-siyonist saldırganlar İran
seferine hazırlanıyor
  Derin devlet tartışmaları ve devrimci tutum
  Tekel direnişi, özelleştirme politikası
ve CHP
Deri patronlarının saldırılarına deri işçileri kararlılıkla yanıt veriyor!
  “Sosyal Güvenlik Reformu” saldırısında sona gelindi
“Sosyal Güvenlik Reformu”u saldırısı
Sosyal güvenlikte reform mu, karşı devrim mi?
  İşçilerden Maltepe-Kartal-Pendik İşçi Kurultayı’na katılma çağrısı...
  Çifte sömürüye, eşitsizliğe, baskılara
karşı çıkmak için ellerimizi birleştirelim!
Tekelci kapitalizm faşizmin anasıdır!
2005’te sınıf hareketi2: Alınan yenilgiler, büyüyen ihanet ve filizlenen çıkış arayışları
  Yeni bir yılın başında dünyada durum (Orta sayfa)
  Latin Amerika’da “sol dalga”nın yükselişi sürüyor
   Liman işçileri AB şeflerine geri
adım attırdı
   Irak’ta yeni kurulacak kukla hükümet için pazarlıklar başladı
  Filistin’de seçimler 25 Ocak’ta... Bağımsız Filistin mücadeleyle kazanılacak!
  Tehcir, göçertme hareketi ve Kürdistan
toplum yapısına etkileri-1
  Bültenlerden...
  Batı’nın İran'a karşı ittifakı
  İran’a karşı nükleer savaş
  Chomsky: Nükleer savaş tehdidi arttı
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

İşçiler sahte dostların şerrinden de kendilerini koruyabilmelidirler!..

Tekel direnişi, özelleştirme politikası ve CHP

Tekel işçilerinin direnişi sürerken direniş mevzileri yine bildik görüntülere sahne oluyor. Tarih bir nevi direniş alanlarında tekerrür ediyor.

Sözkonusu olan sadece devlet cephesinden yöneltilen topyekûn saldırılar değil. Öyle olsaydı savuşturmak daha mümkün, daha kolay olabilirdi. Tıpkı daha önceki pek çok direnişte olduğu gibi, Tekel işçileri de ‘ölümse ölüm' diyerek dikilmeyi başarabilmektedir kolluk güçlerinin karşısına. Fabrikanın şu ya da bu yolla kapatılmasına, işsiz kalmaya gönüllü olarak boyun eğmeyeceklerini ise çoktan kanıtladılar. Zaten, kendilerinden önceki direnişlere baktıklarında, bugün yaşadıkları zorlukları, baskıları, üzerlerine kusulan devlet terörünü bekliyor olmalıydılar. Her ne kadar kabullenemeseler de saldırılar karşısında şaşırmamaları bu dersi aldıklarının göstergesi kabul edilmeli.

Devlet ve düzen cephesinden gelen saldırılara karşı bu derece direnç gösterebilmeleri bundan. Ancak, direnişin kaderini belirleyecek olan, maalesef, bu değil. Tıpkı önceki direnişlerde (en son SEKA'da) olduğu gibi, Tekel direnişinin kaderini belirleyecek olan da, işçilerin halen düzen cephesinde görmediği çevrelerin, örgütlerin yalanları, dolanları, ihanetleridir. Sınıf hareketi ne derece durgun olursa olsun, böyle bir direnişi bastırma gücü, halen, devletin harcı görünmüyor.

Bu durumda iş yine sahtekarlara, yalancılara, hainlere düşüyor. Bu soygun düzeninden beslenenler, düzenin bekası için, elbirliği ile Tekel direnişini kırma yarışına giriyorlar. Bütün önceki direnişlerin derslerine rağmen, Tekel direnişçilerinden, ne yazık ki, halihazırda bu dersleri aldığı, anladığı yönünde bir iz, bir işaret görünmüyor. Umarız ki, ‘kimden gelirse gelsin, her türlü desteğe ihtiyacımız var, destek oldukları sürece gelsinler, köstek olmaya kalktıklarında düşünürüz' gibi bir saikle hareket ediyor olsunlar. SEKA direnişçilerinin başına geleni anlamış ve unutmamış olsunlar.

Tekel direnişine karşı bir kez daha toplanan/birleşen bu ihanet ve düşmanlık cephesinin bir kanadını sendikal ihanet çeteleri, diğer kanadını ise düzen solu tutuyor. Ve düzen solu içinde CHP, halen, işçi ve emekçi kitlelerin en fazla kaale aldıkları parti konumundadır. Bu konumu nedeniyle de sadece seçim alanlarında, parlamentoda, yani sadece politikanın çıplak alanlarında değil, örneğin direniş alanlarında da işçileri kandırma, düzen adına mücadelelerini kırma görevini üstlenebiliyor.

Basında, CHP Adana il örgütünün Tekel direnişçilerine ‘destek' ziyaretinde bulunduğu haberi yer aldı. Haberde çok fazla ayrıntıya -neler söylediler, nasıl bir destek vaadettiler vb.- yer verilmemekle birlikte, söyleyebilecekleri her şeyin, sözcük sözcük yalan olduğunu bilmek ve iddia etmek için müneccim olmak gerekmiyor. Bu partinin ne sıkı bir özelleştirmeci olduğunu bilmek yetiyor.

Dahası, artık yineleye yineleye dilimizde tüy biten, ‘tüm düzen partilerinin tek program altında birleşmiş' olduğu gerçeğinden hareketle, iktidara gelmesi durumunda her konuda geçerli olduğu gibi özelleştirme konusunda da AKP'den farklı tek bir icraatta bulunamayacağı gerçeğini bilmek yetiyor. Çünkü, yıllardır bu ülkede uygulanan ekonomik programlar birer İMF-TÜSİAD programıdır. Bugüne dek hiçbir düzen partisi -solcusundan sağcısına hiçbiri!- bu programlara karşı çıkmamış, uygulamam dememiştir. Tersine, Ecevit'in ünlü ‘İMF'ye söz verdim, beş kuruş fazla zam yapamam' sözünde olduğu gibi, programları gönüllü ve istekli uygulayıcıları olduklarını kanıtlamışlardır. Zaten, bu gönüllülük ve isteklilik tespit edilmeden uygulama mevkiine de çıkarılmamaktadırlar.

Sermaye düzeni ve devletinin bu gerçekliği çırılçıplak ortada duruyorken, düzenin ‘sol' partisi CHP, bir kez daha direnişçilerin görüşünü hükümete ve hükümet partisi AKP'ye kilitlemeye çalışıyor. Zaten, devleti hükümetten ibaret görmek sınıf bilincinden yoksun eğitimsiz kitlelerin en temel problemi olduğuna ve icracı olarak da karşılarında duran AKP hükümeti olduğuna göre, ‘solcu' CHP'nin ‘dinci' AKP'ye karşı atıp-tutması, özelleştirme karar ve uygulamasının tüm sorumluluğu ve suçunu AKP'ye yıkması hiç de zor olmadığı gibi, gelecek seçimler için bir oy yatırımı da olabilecektir. Fakat hepsinden önemlisi, direnişin sistemi çok fazla yıpratmadan bastırılabilmesidir, ki yarın CHP'nin bir hükümet kurma ihtimalinde, yarım kalan özelleştirmeler en az sorunla tamamlanabilsin.

Tüm bunlar, direnişçi işçilerin saldırının tüm cephelerine, düşman sermaye sınıfı ordularının tüm kanatlarına karşı bilinçle donatılması gerekliliğine işaret ediyor. Önceki tüm direnişlerin dersleri, bıkıp usanmadan ve direnişçileri bıktırma pahasına, döne döne anlatılmak, işçiler düzen ve düzen solu konusunda bilinçlendirilmek zorundadır. Basılı materyallerin en etkin biçimde kullanılması yetmez. Bu genel propaganda çalışmasının yüz yüze ilişki ile beslenmesi, güçlendirilmesi de gerekir.

Tekel direnişi sınıf hareketi açısından Tekel'in satışını engelleyip engelleyememeden öte bir anlam ve öneme sahiptir. Direnişin zaferi sınıf hareketinin zaferi olacaktır. Bununsa sınıf devrimcileri nezdindeki önemi tartışmasızdır. Bu alandaki yakıcı güncel görev ve sorumluluklara bu gözle bakabilmeliyiz.

------------------------------------------------------------------------------------------

Tekel işçisi eylemde...

Yılgınlık yok direniş var!

25 Ocak günü direnişteki TEKEL işçilerinin sesini Adana'ya duyurmak ve halkın desteğini almak için çarşı merkezinde Türk-İş binası önünden TEKEL Sigara Fabrikası'na kadar bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yoğun yağmura rağmen yaklaşık 2 bin kişilik coşkulu bir kitle “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Yılgınlık yok direniş var!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Gemileri yaktık geri dönüş yok!”, “Türk-İş göreve genel greve!”, “Adana uyuma fabrikana sahip çık!” sloganlarını haykırdı.

Kitle AKP Adana İl binası önüne geldiğinde sloganlar AKP'ye doğru yöneldi. TEKEL Sigara Fabrikası önüne gelindiğinde yolu trafiğe kapatan işçilere polis biber gazı ve coplarla müdahale etti. Polisin bu tutumu karşısında bir Tekel işçisi fenalık geçirdi. Daha sonra kitle “Direne direne kazanacağız!” sloganı eşliğinde fabrikanın içine girdi.

Petrol-İş, Türk Enerji-Sen, Kamu-Sen, Koop-İş, KESK, TÜMTİS, TEKEL İşçileriyle Dayanışma Platformu, Halkevleri, Temel Haklar Federasyonu ve reformist sol partilerin destek verdiği eylemde konuşan Tek Gıda-İş Güneydoğu Anadolu Şube başkanı Gürsel Diliçıkık, direnişe desteğin git gide büyüdüğünü ve sonuna kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.

Konuşmadan sonra destekçi kurumlar “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz, yaşasın sınıf dayanışması” sloganları ile uğurlandı. Eylem sloganlarla bitirildi.

Kızıl Bayrak/Adana

-----------------------------------------------------------------------------------------

Adana Emek Platformu'ndan Tekel İşçilerine destek...

“Yaşasın sınıf dayanışması!”

Adana Emek Platformu bileşenleri 2 Ocak'tan beri fabrikalarının kapatılması kararına karşı direnen Tekel işçileriyle dayanışma amaçlı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 22 Ocak günü Tek Gıda-iş Şube binası önünde biraraya gelen yaklaşık 100 kişi “Tekel işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganlarını haykırarak Tekel işçisinin onurlu direnişlerini desteklediklerini dile getirdiler.

Türk-iş Bölge Temsilcisi Hüseyin Elbek'in okuduğu basın açıklamasında Adana Tekel Fabrikası'nın kapatılmasının sosyal yaralara neden olacağı ve özelleştirmenin işçinin emeğine, işine, ekmeğine ve çalışma hakkına dönük bir saldırı olduğu vurgulandı. Tekel işçisinin bu saldırılara karşı direndiği ve Emek Platformu'nun tüm güçleriyle Tekel işçilerinin yanında olacağını belirtti ve tüm emekçileri tekel işçisinin mücadelesine karşı duyarlı olmaya çağırıldı. Eylem 25 Ocak günü EP'nun Tekel işçilerini desteklemek için yapacağı yürüyüşe katılım çağrısıyla bitirildi.

Kızıl Bayrak/Adana