15 Mayıs'04
Sayı: 2004/19 (11)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist NATO Zirvesi'ne geçit vermeyelim!
  Genelkurmay, NATO'dan gelecek taleplere karşılık verebilmek için yeni düzenlemelere başladı...
  Emperyalist NATO Zirvesi'ne karşı etkin ve başarılı bir kampanya için!
  Fason YÖK yasası meclisten geçti...
  İşbirlikçilerin yanında yeralanlar "Denizler'in mirasını" sahiplenemezler!
  1 Mayıs'ın aynasından dayanaksız hayaller
  Belediye toplusözleşmelerinde esnek çalışma dayatması...
  Emperyalist NATO müdahalesi için hazırlanan zemin... "Bosna trajedisi" nasıl yaratıldı?
  Irak'ta dünyaya sırıtan emperyalizmin kanlı dişleridir!
  Küstah haydut takımı Iraklılar'dan özür diliyor...i
  Irak'ta işkence yaygın ve sistematik...
  Diyarbakır, Guantanamo ve Ebu Garip...
  SHP solculuğu
  Küba'ya karşı yeni provokasyon
  Dünya Bankası Kongo'da yağmur ormanlarını yağmalıyor
  Fransa'da büyüyen sözde "anti-semitizm"!..
  Ekim Gençliği'nden...
  Bültenlerden...
  Kürdistan'daki siyasal akımlar-2
  Ya dünyamız dev bir çöplüğe dönüşecek, ya da kapitalizm tarihin çöplüğüne gömülecek!
  Direniş: Yaşama sanatı!
  Emperyalist saldırı, BOP ve NATO Zirvesi
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Site işçileri birleşerek örgütlenmeliler!

Yüzlerce atölyede binlerce işçinin çalıştığı kuralsız ve keyfi sömürünün en had safhada olduğu yerlerdir sanayi siteleri. Binlerce işçisi olan dev bir fabrikayı andırmasına rağmen, yüzlerce atölye biçimindeki bölünmüşlük, sömürü çarkının da temelini teşkil eder. Atölye tipi üretim, fason işi alma vb. nedenlerle atölye patronları kârlarını daha çok emek yoğunluklu sömürü üzerinden sağlarlar. Yani patronların daha çok zenginleşebilmeleri için kullandıkları tek bir yöntem vardır. O da çalıştırdıkları işçileri daha çok ve daha iyi sömürmektir.

Bu yüzden de sigortasız, sendikasız, sekiz saatin üzerinde her türlü iş güvencesinden ve iş güvenliğinden yoksun bir şekilde çalıştırılır site işçileri. Hiçbir sosyal hakkı olmaz, en ucuz ve kalitesiz yemeklere mahkum edilir. Yeterli önlemlerin alınmamasından ve patronların aşırı üretim baskısından kaynaklı birçok iş kazasına maruz kalır işçiler. Maaşlarını zamanında ve düzenli alamadığı gibi, patron karşısında köleden öteye bir itibar görmeyen site işçileri, yer yer fiziki şiddete de maruz kalırlar. Okuma çağında yüzlerce çocuğun “çıraklık” adı altında patronların ucuz iş gücü talebini karşıladığı yerler de yine sanayi siteleridir. Buralar aynı zamanda yabancı işçilerin düşük ücretlerle sefalet içinde çalıştırıldığı yerlerdir de.

Sanayi siteleri, patronlar için sermayelerini geliştirip büyütmenin bir ara basamağı olarak değerlendirilir. Ve bu basamağı bir an önce atlamak için site içerisinde tamamen kendi kurallarını hakim kılarlar. Bu kuralların en başında da “daha fazla kâr için her yolun mübah sayılması” gelir. Ancak bu hükümranlıklarının devamının kendi aralarındaki dayanışma ve birliğe bağlı olduğunu çok iyi bilen sanayi sitelerindeki patronlar, muhakkak ki çeşitli adlar altında örgütlenirler. Ya site yönetimi adı altında, ya da site patronları derneği çerçevesinde bir araya gelerek, site genelinde işlettikleri sömürü çarkının nasıl daha iyi çalışabileceğini tartışırlar. Zam aylarında işçilere ne kadar zam yapacaklarını, işçiler üzerinde baskı ve sindirme yöntemlerinin neler olabileceğini birbirlerinedanışarak kararlaştırırlar. İşçileri nasıl kandırdıklarına dair, fazla çalışmaya nasıl ikna ettiklerine dair, ya da herhangi bir sosyal hakkı nasıl gaspedeceklerine dair deneyimlerini birbirlerine keyifli sohbetler eşliğinde aktarırlar. Yanısıra, herhangi bir atölyede, işçilerin haklarını aramaya dönük (sendikalaşma veya direniş gibi) bir gelişme yaşandığı taktirde ne yapacaklarını ve nasıl yapacaklarını yine hep beraber kararlaştırırlar.

Kısacası site patronları, site işçilerine yaşattıkları bu sömürü cehenneminin süre gitmesi için düzenin kendilerine sunduğu yasalarla yetinmeyerek kendi aralarında örgütlenmektedirler. Yani kendi sınıfsal çıkar ve ihtiyaçlarının farkında olup, ona göre hareket etmektedirler.

Buna karşılık site işçilerinin de izlemesi gereken tek yol bulunmaktadır. O da örgütlenmektir. Sanayi sitelerindeki işçiler her şeyden önce yaşadıkları sömürü cehenneminin hiç de kader olmadığının bilincine varmalıdırlar. Bu da mücadele ile olur. Mevcut durumu değiştirmek için çabaladıkları ölçüde giderek daha temel gerçeklerin de farkına varacaklardır. Nasıl ki patronlar kendi sınıfsal çıkarları gereği yan yana gelip örgütleniyorsa, site işçileri de çalıştığı atölye sektör, mezhep, memleket ayrımına bakmadan yan yana gelip örgütlenmek zorundadırlar. Ancak böyle geniş bir birliktelik site patronlarının her türlü keyfiliğine ve kuralsızlığına son verebilir. Zam döneminde sadece patronların dayattığı oranın değil işçilerin talep ettiği oranın da gerçekleşmesi bir öl&ccdil;üde olsun sağlanır.

Sanayi sitelerinde işçilerin böyle geniş bir birlikteliğini sağlayacak araçlar, örneğin site işçileri derneği gibi kurumlar olabilir. Atölyelere olan bölünmüşlüğü aşmak gereği ve herbir atölyede verilecek mücadelenin sitedeki tüm patronların karşıya alınmasını gerektirmesi, dernek türü araçların yakıcılığı öne çıkmaktadır. Bu yüzden de site işçileri kendi derneklerini kurmak için şimdiden örgütlenme çalışmalarına hız vermeli ve dernek girişiminin alt yapısını oluşturmalıdırlar.

Dernek girişimi içerisinde örgütlenen site işçileri, böylece patronlar karşısında daha güçlü ve bilinçli olacaktır. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, asıl olan mücadelenin kendisidir. Yani site işçileri için dernek bir araçtır. Ve araçlar da mücadelenin ihtiyaçlarına göre şekillenirler. Site işçilerinin patronlara karşı yürüteceği mücadelede bugün işçileri bir araya getiren araç dernek olacağı gibi yarın bu, bir başka araç da olabilir. Hedef elbetteki herşeyden önce sigorta ve sendika hakkını kullanacak duruma gelebilmektir. Bugünkü dernekleşme ihtiyacı ve araç olarak dernekler de bu asıl hedeflere hizmet edeceklerdir zaten. Önemli olan site işçilerinin bu araçları yaratacak mücadele, inancı ve bilinci içerisinde olmalarıdır.

Sınıf bilinçli bir metal işçisi



Baskılar bizi yıldıramaz!

Antakya Arkeoloji Müzesi önünde 14 Nisan günü devrimci basına ve çalışanlarına dönük baskıları protesto etmek amacıyla yapılan ortak basın açıklamasından sonra yedi kişi hakkında “izinsiz gösteri” yapma gerekçesiyle dava açıldı.

Hatay Emniyet Müdürlüğü “Toplumsal Olaylar Şubesi” bu yedi kişinin ifadesini almak üzere çağrıda bulundu. Bu çağrıya bir-iki kişi dışında kimse uymadı. Uymayanların arasında temsilcimiz Zeynel Nihadioğlu da bulunmaktaydı. Temsilcimiz kolluk güçlerinin sık sık rahatsız etmesine rağmen emniyette ifade vermeyi reddetti.

7 Mayıs günü Cumhuriyet Savcısı Feyzi Öztürk’e ifade vermeye giden temsilcimizin bu talebi savcı tarafından, “ifadenin emniyete verilmesi gerektiği gerekçesiyle” redddedildi. Zeynel Nihadioğlu savcıya da “emniyette ifade vermeyeceğini” bildirdi. Savcı aynı gün içerisinde “ifade vermeye gelmediği” gerekçesiyle temsilcimiz hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı. 11 Mayıs günü bir başka dava için ifede vermeye gittiği adliye önünde gıyabi tutuklaması olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Gözaltı işlemlerini reddeden Zeynel Nihadioğlu, savcılığa ifade verdikten sonra akşam saatlerinde serbest bırakıldı.

Kızıl Bayrak/Antakya