15 Mayıs'04
Sayı: 2004/19 (11)


  Kızıl Bayrak'tan
  Emperyalist NATO Zirvesi'ne geçit vermeyelim!
  Genelkurmay, NATO'dan gelecek taleplere karşılık verebilmek için yeni düzenlemelere başladı...
  Emperyalist NATO Zirvesi'ne karşı etkin ve başarılı bir kampanya için!
  Fason YÖK yasası meclisten geçti...
  İşbirlikçilerin yanında yeralanlar "Denizler'in mirasını" sahiplenemezler!
  1 Mayıs'ın aynasından dayanaksız hayaller
  Belediye toplusözleşmelerinde esnek çalışma dayatması...
  Emperyalist NATO müdahalesi için hazırlanan zemin... "Bosna trajedisi" nasıl yaratıldı?
  Irak'ta dünyaya sırıtan emperyalizmin kanlı dişleridir!
  Küstah haydut takımı Iraklılar'dan özür diliyor...i
  Irak'ta işkence yaygın ve sistematik...
  Diyarbakır, Guantanamo ve Ebu Garip...
  SHP solculuğu
  Küba'ya karşı yeni provokasyon
  Dünya Bankası Kongo'da yağmur ormanlarını yağmalıyor
  Fransa'da büyüyen sözde "anti-semitizm"!..
  Ekim Gençliği'nden...
  Bültenlerden...
  Kürdistan'daki siyasal akımlar-2
  Ya dünyamız dev bir çöplüğe dönüşecek, ya da kapitalizm tarihin çöplüğüne gömülecek!
  Direniş: Yaşama sanatı!
  Emperyalist saldırı, BOP ve NATO Zirvesi
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Küba’ya karşı yeni provokasyon

Bush yönetiminin saldırgan tutumuna, yalan kampanyası ve provokasyonlarına karşın Küba’nın bölge halkları nezdindeki etkisi giderek artıyor. Bölgede askeri faşist diktatörlüklerin ardarda çözülmeleri, sivil yönetimler altında uygulanan ekonomik “gelişme modelleri”nin İMF ve Dünya Bankası’nın direktiflerini yerine getirmekten öte bir sonuç yaratmaması nedeniyle, bölge halkları nezdinde Küba, emperyalist abluka ve teröre rağmen, bir “umut adasına” dönüşmüştür.

Sovyetler Birliği ve Doğu Bloku’nun çökmesi sonucu dağılması kaçınılmaz görülen Küba her türlü beklentiyi tersyüz etmiş, halkın devrimin kazanımları etrafında kenetlenmesiyle bugüne kadar ayakta kalmayı başarabilmiştir.

Öte yandan, “düşük yoğunluklu demokrasi” konsepti temelinde bölgede yönetime getirilenler tüm meşruiyetlerini yitirmişlerdir. Bölgenin birçok gerici yönetimi bugün Fidel Kastro ve Küba’ya düşmanlık yapıp ABD’den destek alarak ayakta kalmaya çalışmaktadır. Bunların başında Peru ve Meksika gelmektedir.

Küba Komünist Partisi, devrimi savunmayı, emperyalist gericiliği ve uşaklarını teşhir etmeyi sürekli gündemde tutuyor. 1 Mayıs günü Meksika hükümetini ABD’ye uşaklık yapmakla suçlayan Fidel Kastro, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun karar çıkartmasına destek sunmasını teşhir etti. Küba elçisini yurtdışı eden ve kendi temsilcisini geri çeken Meksika hükümetine anlamlı bir yanıt verdi.

Geçtiğimiz Çarşamba günü Küba dışişleri bakanı Perez Rogne, 42 ülkeden 164 muhabiri Havana’ya davet ederek Küba’nın izlediği politikayı yeniden anlattı. İki ülke arasında artan gerginliğin önemli bir nedeni, Meksika’nın istemi olmadan Küba’da bulunan “büyük işveren” Ahumada’ın geri gönderilmesi. Fox hükümeti bu adımı, Küba’nın Meksika’da politik kriz yaratmak istemesi biçiminde değerlendirdi. Zira kaçak “işadamı” Meksika şehrinde önemli politik etkisi olan bir kişi ve hükümetin 2006 yılındaki seçimlere yönelik planlarını altüst etmesinden kaygılanılıyor. Küba dışişleri bakanı ise basına yaptığı açıklamada, devlet başkanı Fox’un, Meksika’nın başka ülkelerin içişlerine karışmama politikasını bir kenara iterek, Bush yönetimine adepte olduğunu belirttive bu politikasını terk etmesini istedi.

Bush yönetiminin Küba’ya karşı bir yeni saldırı kampanyası başlatması raslantı değil. Colin Powel ve Florida valisi Jeb Bush ayrı ayrı açıklamalar yaparak, Meksika’nın tutumunu örnek alacak başka ülkeleri de umduklarını belirterek sevinçlerini gizlemiyorlar. Colin Powel yönetiminde bir hükümet komisyonu, Küba’ya karşı yeni bir programı kamuoyuna resmi olarak duyurdu.

Program, Florida’da yaşayan anti-komünist kaçak Kübalılar’ın desteklenerek örgütlenmesi, karşı-devrimci inisiyatiflerin güçlendirilmesi, Küba’ya karşı uluslararası bir kampanyanın örgütlenmesi, sistematik bir dezenformasyon yürütülmesi ve Küba’nın ekonomisini çökertmek için bütün maddi ilişkilerin yasaklanmasını içeriyor. Program ABD’deki Kübalılar’ın akrabalarına para yollamasını yasaklamaya kadar varıyor. “Bu, Küba’da özgürlüğün gelmesi için bekleme stratejisi değil, tersine Küba’da özgürlük günü için çalışmaktır” diyor Powel. ABD kongresinden bu karşı-devrimci programı uygulamak için 59 milyon doların istenileceğini, özellikle turistlerin Küba’ya gitmesini caydırmak için radyo ve televizyon yayınlarına ağırlık verleceğini söylüyor.

Küba dışişleri bakanı yaptığı basın toplantısında, bu yeni saldırgan politikanın tutmayacağını, Küba’nın bu krizden de zaferle çıkacağını söyledi. Emperyalist saldırganlık bölgede her gün teşhir olurken, Küba halkı onurlu yaşamla özdeşleşiyor.

Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi, yaptığı son açıklamada, ABD’nin yeni saldırı programını halka açıklayarak teşhir etti ve devrimi savunma kararlılığını vurguladı:

“Halkımız tarafından zor bedeller ödenerek elde edilen kazanımlar, eğitim, sağlık ve kültür alanındaki tüm gelişmeler -ki yakında bu alanda Küba dünyada birinci sırada yer alacaktır- ABD yöneticilerini çıldırtıyor. Halkın bütün kesimleri tarafından büyük bir bilinçle desteklenen devrimimiz, onu sayın Bush’un ideolojisi karşısında dirençli kılıyor. Küba örneğinin haritadan silinmesi gerekiyor... Evet, Küba haritadan silinebilinir. Fakat hiçbir tehdit, sayın Bush’un hiçbir saçma fikri onu yıldıramaz. Sayın Bush’un insanlık dışı ve korkak önlemleri tabii ki halkımızdan yeni bedeller isteyecektir. Ama o insani ve sosyal amaçlarını gerçekleştirmek için bu yolda tek bir saniye kaybetmeyecektir... Küba hiçbir zaman ABD egemenliği altında acımasız ve insanlık dışı sömürü koşullarına geri dönmeyecektir.&148;