Yatırım Danışma Konseyi toplandı...
Emperyalist tekellerin önündeki
tüm engeller kaldırılıyor
Geçtiğimiz günlerde İstanbulda Çırağan Otelinde Yatırım Danışma Konseyi (YDK) toplantısı yapıldı. Toplantının ana gündemi ülkeye daha çok yabancı sermaye çekmenin olanakları olunca, doğal olarak toplantının onur konukları da dünyanın önde gelen emperyalist tekelleri oldu. Dünyanın en büyük çelik tekeli Arcelor Ereğli Demir Çelikle ilgileniyor. En büyük mali tekellerden Amerikalı Citigrup ve Fransız BNP Paribas banka satın almak istiyor. Fransız çimento şirketi LaFarge Uzanların el konulan çimento fabrikalarını almak istiyor. Telekom İtalia Mobile el konulan Telsimi almak peşinde. Yanı sıra maden tekeli Rio Tinto ve Bergamadaki Normandynin sahibi Newmont, İstanbuldaki Metro ihalesiyle ilgilenen Hyundai ve Metro gibi Türkiyede yatırımları olan veya bazı önemli KİTleri almak isteyen tekeller toplantının konuklar oldular. Emperyalist tekeller sermaye uşağı hükümete yeni isteklerini bildirdiler.
Amaç sermayenin önündeki engellerin kaldırılması
Toplantıyı düzenleyenlerin de katılımcıların da ortaklaştığı nokta, sermayenin önündeki engellerin kaldırılmasıydı. Her ne kadar bugüne kadar atılan adımlar tekellere sınırsız olanaklar yaratmış olsa da bu yeterli görülmüyor. Emperyalist tekeller yatırım yapmaları karşılığında kârlarının da güvenceye alınmasını talep ediyorlar.
Toplantının sonuç bildirgesine de talepler yansıdı. Sermayenin önündeki bürokratik engellerin kaldırılması, yanı sıra özelleştirmelerin hızlanması için yeni teşviklerin sağlanması, vergilerin düşürülmesi, kolay arazi tahsisi gibi pek çok talep emperyalist tekellerin sözcüleri tarafından dillendirildi.
Toplantıda hükümet temsilcileri de hazır bulundular. Hükümet adına Ali Babacan tekellerin temsilcilerine bir sunum yaptı. Babacan hükümet olduklarından bu yana emperyalist tekellere sınırsız sömürünün yolunu açabilmek için attıkları adımları sıraladı. Bunlar arasında sosyal güvenlik reformu, kamuda işten atmalar, özelleştirmeler, tarım tekellerinin yolunu düzleyen tarımda reform uygulamaları ve sermayenin akışının önündeki engellerin kaldırılması gibi önemli maddeler göze çarpıyordu. Babacan işçi sınıfı ve emekçilere sosyal yıkım dayatan icraatlarını sıralarken, bundan sonra daha ileri adımlar atacaklarının da garantisini verdi.
Grev hakkına saldırı yoğunlaşacak
Emperyalist tekellerin talepleri arasında en fazla dikkat çekenlerden biri grevlerin engellenmesi isteği oldu. Pirelli CEOsu Marco Tronchetti lastik grevinin kendilerini oldukça olumsuz etkileyeceğini ve buna tahammülleri olmadığını açıkladı. Sendikaların makul davranmayıp grevlerin devam etmesi durumunda yatırımlarına ara verebileceklerini söyleyerek hükümeti tehdit etti.
Bu talep aslında sadece Pirellinin değil tüm sermaye temsilcilerinin talebi. Toyota Motor başkanı da otomotiv sektörünün cam ihtiyacını karşılayan Şişecamda yaşanacak bir grevin üretimi ve ihracatı sıkıntıya sokacağı için engellenmesi gerektiğini dillendirdi.
Hükümet sözcüleri grevlerin önüne geçmek için ellerinden geleni yapacaklarını taahhüt ettiler. Hükümet temsilcilerinin açıklamalarına bakılırsa grev yasaklamaları bundan sonra da sıklıkla uygulanacak. Muhtemelen bu saldırının ilk hedefi TİS dönemi yaklaşan lastik işçileri olacak. Hemen ardından çimento işçilerine yönelecek.
Son dönemde sermaye tekellerinin bu talepleri onların medyadaki kalemşörleri tarafından da dile getirilmeye başlandı. Deniz Gökçe açıktan grevin yasaklanmasını ya da grev hakkının resmen ortadan kaldırılmasını dillendirebiliyor. TÜSİADın sözcüsü durumunda olan Hürriyet gazetesi yazarı Ege Cansen de grev hakkının sisteme dışarıdan zorla sokulduğunu ve artık bunun aşılması gerektiğini dillendirdi. Satılık kalemşör grev hakkının resmen ortadan kaldırılmasa bile en azından greve çıkan işçilerin yerine yeni işçi alınmasını engelleyen yasasının kaldırılmasını, bu sayede grevin fiilen boşa düşürülmesini istiyor. Kuşkusuz bunlar sadece birkaç sermaye uşağının düşüncesi değil, temelde yerli ve yabancı sermeye gruplarının ortaklaştıkları bir talep.
Temel hak ve özgürlükler mücadeleyle korunur
Grevlerin yasaklanması artık olağan bir hale gelmiş durumda. Yasalar sayesinde önemli sektörlerde grev yapmak sadece kağıt üzerinde kalmış bir hak olarak görülüyor. Gerek lastik sektöründe gerekse de camda grevlerin ertelenmesi bunun en somut göstergesi.
Böylesine yakıcı bir süreçte sendika bürokratları seçim vesilesiyle hükümeti sandığa gömmek argümanını öne çıkarıyorlar. Utanmadan sınıfın önüne bunu bir mücadele yöntemi olarak koyuyorlar. Sanki sorun tek başına mevcut hükümetlerden ya da onların uygulamalarından kaynaklanıyormuş gibi. Oysa düzenin asıl sahibi sermaye sınıfıdır. Ordusu, polisi gibi parlamentosu da bu sınıfın hizmetindedir. Seçimlerde değişen sadece İMF-TÜSİAD politikalarını uygulayacak olan piyonlardır.
Sermayenin saldırılarına ve grev yasaklarına dur demenin yolunun örgütlü mücadele olduğu açıktır. Başta grev olmak üzere güncel talepleri kazanmanın, temel hak ve özgürlükler önündeki engelleri kaldırmanın yolu dişe diş bir mücadeleyi yükseltmekten geçmektedir.
Esenyurt Balıkyolunda aday tanıtım toplantısı
Mart ayında hafta sonlarının değişik eylemlerle dolu olması Balıkyolundaki seçim irtibat büromuzda bir açılış etkinliği yapılmasını engellemişti. Bir takım iç etkinliklerle bunu telafi etmeye çalıştık. Daha geniş bir etkinlik olarak düşündüğümüz aday tanıtım toplantısını ise geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirdik.
Bu toplantıya çağrı için hazırlanan yaklaşık 400 davetiyeyi ağırlıklı olarak yerel ilişkilerimiz üzerinden semtteki işçi ve emekçilere, özellikle de genç işçilere ulaştırdık. Haftanın yoğun geçmesinden dolayı istediğimiz şekilde bir ön hazırlık yapılmamış olmasına rağmen toplantıyı 50ye yakın işçi ve emekçinin katılımıyla gerçekleştirdik.
Tanıtım toplantısına başlamadan önce dışarıya kurulan cihaz aracılığıyla sesli propagandaya başladık. Daha sonra türkülerimiz ve marşlarımız eşliğinde halaylar çekildi. Seçim bürosu önündeki bu coşkulu hava çevredekiler üzerinde etkili oldu. Dışarıdaki etkinliğimizi sloganlarla içeriye taşıdık.
İlk olarak BDSP adına bir yoldaş söz aldı. BDSPnin işçi bölgelerinde seçime girmesinin bilinçli bir tercih olduğunu, seçim dönemini sınıfa dönük çalışmasını güçlendirmenin bir olanağı olarak gördüğünü, asıl amacının işçi ve emekçilerin örgütlülüğünü geliştirmek, mücadelesini güçlendirmek ve onları gerçek çözüm olan sosyalizme çağırmak olduğunu vurguladı. Peşinden BDSPnin Esenyurt adayı Yılmaz Yak söz aldı; Biz biliyoruz ki seçimden sonra sokağımızdaki çöpler varlığını koruyacak, yine yollarımız, kaldırımlarımız bozuk olacak, yine işsizlik ve sömürü devam edecek, yaşamımızda hiçbir şey değişmeyecek dedi. Düzen partilerinin İMFye uşaklık etmek için, saldırı programlarını uygulamak iccedil;in, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizi tekellere peşkeş çekmek için oy istediklerini vurguladı. İşçilerin ve emekçilerin sorunlarının oy vererek çözülmeyeceğini, sorunlarımızın gerçek çözümünün mücadeleden geçtiğini söyledi. Ardından söz alan BDSP Kıraç adayı Rıdvan Türker de emekçi semtlerinin içinde bulunduğu duruma, yaşanan sorunlara de&curen;indi.
Daha sonra BDSP sözcüsü yeniden söz alarak seçim politikasını ayrıntılı bir şekilde gerekçelendirdi. Konuşmasında düzen partilerinin emekçilerin sorunlarını çözemeyeceğine, emekçi semtlerinde ve fabrikalarda yaşanan sorunlara değindi. Bir avuç asalağın milyonlarca emekçinin alınteri üzerinden nasıl bir yaşam sürdürdüğünü, emekçilerin ise sağlıksız konutlarda, yarı aç-yarı tok, yaşamaya mahkum edildiğini, çocuklarının eğitim olanaklarından ve güvenli bir gelecekten yoksun bırakıldıklarını vurguladı. Çözümün örgütlenmekten, sınıfın devrimci programı altında mücadeleye katılmaktan geçtiğini söyleyerek konuşmasını bitirdi.
Daha sonra katılımcılar tartışmaya davet edildi. Başlarda bir parça suskun kalan katılımcılar, tartışma kendi somut sorunlarını içerdikçe konuşmaya başladılar ve canlı bir tartışma ortamı doğdu. Toplantımız BDSPye destek ve sınıfın devrimci programı altında mücadele çağrısıyla bitirildi. Ancak katılımcıların pek çoğu toplantı bittikten sonra da tartışma ve sohbete devam ettiler.
Tüm Esenyurtta olduğu gibi Balıkyolunda da seçim çalışmamızı 28 Martta bitecek bir faaliyet olarak görmüyoruz. Çalışmamızı kesintiye uğratmadan 1 Mayısa dönük faaliyete evirmeyi planlıyoruz.
Esenyurt BDSP çalışanları
|