Bağdat ve Kerbelada katliam...
Katliamın arkasında emperyalizm duruyor
Emperyalist işgalden sonra Irakta katliamların arkası kesilmedi. Son katliam Şiilerin geleneksel aşure gününde gerçekleşti. Irakın Başkenti Bağdat ve Kerbelada İmam Hüseyinin öldürülüşünün anıldığı anma törenleri için toplanan 2.5 milyon Şiiye düzenlenen saldırılarda ölü sayısının 271, yaralı sayısının ise 393 olduğu açıklandı. Bomba, patlayıcı maddeler ve havan toplarının da kullanıldığı saldırılar peşpeşe gerçekleşti.
Şiiler: Suçlu işgal güçleridir!
Saldırı üzerine Irakın önde gelen Şii lideri Ayetullah Ali El Hüseyin El Sistaninin sözcüsü, Bağdat ve Kerbelada Şiilerin cami ve türbelerini hedef alan saldırılarla ilgili olarak ABD askerlerini suçladı. Sözcü, güvenlikten ABD askerlerini sorumlu tutarak, askerlerin hacıların güvenliğe ilişkin başvurularını dikkate almadığını açıkladı. İşgalcilerin sergiledikleri tutum, bu saldırıların doğrudan suç ortakları olduğunu gösteriyor.
Ne Saddam Hüseyin rejimi döneminde, ne de işgalden sonra Irakta değişik kesimler arasında kayda değer bir çatışma olmamıştır. Kürt ve Şiilere karşı katliamlar da doğrudan devletin icraatıydı. Bunu çok iyi bilen ABD emperyalizmi, Irakta iç savaş olabileceği konusunda uyarılar yapıyorlar. Bu uyarıları da, El Kaide yöneticileri tarafından yazıldığı iddia edilen ve Sünni-Şii çatışmasını savunduğunu söyledikleri bir mektuba dayandırıyorlar. Ama biliyoruz ki, emperyalist haydutlar, kirli amaçlarına ulaşabilmek için her türlü yalan/uydurma raporlar hazırlıyorlar. Kitle imha silahları ve Saddam-El Kaide arasında bağlantı olduğu vb. yalanlar henüz unutulmadı. Sözü edilen ama basına açıklanamayan mektubun da uydurma olduğu açık.
Direniş karşısında acz içinde kalan işgal orduları, her taşın altında El Kaide olduğu görüntüsü vermeye çalışıyorlar. Aksi yönde yapılan tüm açıklamalara rağmen, Iraktaki ABD kuvvetlerinin komutanı General Ricardo Sanchez, Irakta El Kaideye bağlı yabancı militanların, devrik lider Saddam Hüseyin yanlılarından daha büyük tehlike oluşturduğunu iddia ediyor. Sancheze bakılırsa, Irakta Saddam yanlıları ve yabancı militanlar dışında direnen kimse yok. Bu iddianın yalan olduğunu bizzat ABDli askeri yetkililerin açıklamaları yalanlıyor. Ancak psikolojik savaş gereği aynı teraneler tekrarlanıyor. Savaş çetesinin bir sözcüsü, Şiilere yönelik katliamın da El Kaide tarafından yapıldığını iddia etmekten geri durmuyor.
Katliamın ardında emperyalizm duruyor
Direniş Irakın farklı kent ve kasabalarında sürüyor. Ama en güçlü yerler Sünnilerin yaşadığı bölgelerdir. Emperyalist işgal ordularını topraklarından söküp atmak için direnen hareketlerin veya başka ülkelerden gelen militanların böyle bir eylem yapması beklenemez. Zira böyle bir eylem, ülke nüfusunun yüzde 60ını oluşturan Şiileri karşılarına almak demektir. Oysa direniş hareketi Şii ve Kürt halklarını da direniş sürecine kazanmak için çaba harcıyor. İşgal edilmiş bir ülkede iç çatışmaların yalnızca emperyalist haydutların işine yarayacağını biliyor. Nitekim işgalden sonra Sünni ve Şiilerin ortak eylemlerine, aynı camide namaz kılmalarına tanık olundu. Sembolik anlamı olan bu tür eylemler, halkları birbirine kırdırma hevesinde olanlara verilmiş anlamı bir yanıttır.
Daha önce de Şiileri hedef alan saldırılar olmuştu. Ama Şiiler yaratılmak istenen çatışma ortamına girmeyeceklerini tekrarlıyorlar. Tüm veriler Şiilerin ve Sünnilerin bu konuda hassas olduklarını gösteriyor. Olası bir iç çatışmanın kendi felaketleri olacağının farkındalar. Dolayısıyla provokatif girişimler şimdiye kadar ciddi bir sorun yaratmadı.
Bağdat ve Kerbelayı kana bulayan saldırılardan sorumlu tutulan El Kaide de saldırılarla ilgisi olmadığını açıkladı. Örgüt, El Kuds El Arabi gazetesine gönderdiği mektupta, olaydan ABDyi sorumlu tuttu.
Tüm veriler, bu katliamların ardındaki gücün ya işgalciler ya da onların yardakçıları olduğunu gösteriyor. Elbette bu şaşırtıcı değil. Zira emperyalistlerin halkları birbirine kırdırması sömürgeciliğin klasikleşmiş bir kirli taktiğidir. ABD emperyalizminin ihtiyaç duyduğunda, provokasyonlarla aynı taktiği Irakta da gündeme getireceğinden kuşku duymamak gerek.
Irakta yaşayan halklar deneyimlerinden biliyorlar ki, halkların gerçek düşmanı emperyalistlerdir. Bunun bilincinde olan Iraktaki işgal karşıtı direnişin, emperyalistlerin halkları birbirine kırdırma amaçlı girişimlerini boşa düşürebilmesi, Irakın özgürlük mücadelesi açısından hayati bir önem taşıyor.
Basel Gökkuşağı Derneğinde
8 Mart etkinliği
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü vesilesiyle derneğimizde yaklaşık 70 kişinin katıldığı bir etkinlik düzenledik. Programımız konuşma-tartışma ve halk müziğinden oluşuyordu.
Dernek üyesi bir bayan arkadaşımız 8 Martin güncel anlamı ve önemi üzerine bir konuşma yaptı. Konuşmasında, kapitalizmin sınıf ve cinsiyet ayrımına, eşitsizliğe ve adaletsizliğe dayalı bir sömürü ve baskı düzeni olduğunu, bu sistem içinde kadının eşit ve özgür olmasının mümkün olmayacağını vurguladı. Devamında, Amerikada tekstil işçisi kadınları yakarak öldürenlerin Türkiye cezaevlerinde de devrimci kadın tutsakları yakarak katlettiklerine, bugün aynı şeyi Irakta yaptıklarına işaret etti. Konuşmasını, Clara Zetkinin, Proletaryanın devrimci sınıf mücadelesi olmaksızın kadının gerçek ve tam kurtuluşu olanaksızdır. Kadınlar bu mücadeleye katılmaksızın kapitalizmin parçalanması ve sosyalizmin kuruluşu olanaksızdır sözleriyle bitirdi.
Ardından konu çeşitli yönleriyle katılımcılar tarafından tartışıldı. Ardından bir kadın arkadaşımız halk türküleriyle programını sürdürdü. Bunu bir arkadaşın müzik-şiir sunumu izledi. Etkinliğimiz türkülerin ortaklaşa söylenmesiyle sona erdi.
Bielefeldde 8 Mart kutlaması!
Bielefeldde 7 Mart Pazar günü 150 kişinin katılımıyla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamasını gerçekleştirdik.
Etkinliğimizin programı Salkımsöğüt Tiyatro Grubunun savaş konulu kısa bir gösterisi ile başladı. Tarihte kadın mücadelesi adlı dia büyük bir ilgiyle izlendi. BİR-KAR adına yapılan konuşmanın ardından etkinliğimizin birinci bölümü sona erdi. İkinci bölümde Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek! adlı oyunla Salkımsöğüt ikinci kez sahneye çıktı. Programımız Paris Gençlik Korosunun türküleri ve halaylarıyla sona erdi.
Etkinliğin ön sürecinde yoğun ve etkin bir çalışma yürüttük. Bölgemizde ilk kez böyle bir organizasyonun sorumluluğunu alıyorduk. Belirlediğimiz süre içinde hedeflerimize ulaşmayı başardık. Belli zayıflıklarına karşın anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdik.
|