6 Eylül'03
Sayı: 35 (125)


  Kızıl Bayrak'tan
  Türk devleti işgal taşeronluğuna hazırlanıyor!
  Demokratik hak ve özgürlükler için mücadeleyi yükseltelim!
  Ordu ve hükümet ABD'ye uşakça sadakatini gösterme telaşında
  ABD emperyalizmi Irak halklarını birbirine kırdırmaya hazırlanıyor
  1 Eylül'ün gösterdikleri
  1 Eylül eylemlerinden...
  İkinci yılında 11 Eylül...
  ABD saldırganlığı halkların direnişi karşısında çaresiz
  Kölelik yasası ve sınıf hareketi
  Her düzeyde parasız, bilimsel, demokratik ve laik eğitim!
  Irak'ta ne oldu biliyor musunuz?
  Ağartıoğlu direnişi üzerine...
  Kamuda toplu görüşme oyununu bozalım... Seyirci değil taraf olalım!
  Gizli genelgenin açık sonuçları ve görevlerimiz...
  Barış ve Kürdistan halkına dayatılan "barış"...
  İşçi sınıfına, özgürlüğe ve sosyalizme adanmış bir yaşam: Julius Fuçik
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Irak halkı emperyalist-siyonist provokasyonları boşa çıkaracak olgunlukta olduğunu gösterdi...

ABD emperyalizmi Irak halklarını
birbirine kırdırmaya çalışıyor

Amerikan-İngiliz işgaline karşı güçlenerek devam eden direniş, Şii-Sünni mezheplerine mensup Iraklıları birbirine yakınlaştırmaya başladı. Oysa tersi bekleniyordu. Bu beklenti, Saddam diktatörlüğü döneminde Şii mezhebine karşı yıllarca süren sistemli bir devlet terörünün uygulanmış olmasına dayanıyordu. Ancak işgal karşıtlığında birleşen halklar, emperyalistlerin bu beklentilerini şimdiye kadar boşa çıkarmayı başardı.

İşgalciler mezhep çatışması
yaratmaya çalışıyorlar

İşgal ettikleri her coğrafyayı kan gölüne çeviren emperyalistlerin -özelde ABD’nin- aynı taktiği Irak’ta da uygulamaya başladıklarına dair emareler ortaya çıkmaya başladı. Dikkatleri işgalden farklı yönlere çekmek, işgal karşıtı mücadeleyi zayıflatmak, iç dinamikleri provokasyonlarla kışkırtıp birbiri ile çatışmalarını sağlamak, işgalcilerin akla gelen ilk kirli taktikleridir. Geçen hafta Şiiler’in kutsal kabul ettiği kent Necef’te gerçekleşen katliam Iraklılar’ı birbirine kırdırma yönünde atılan önemli bir adımdır. Bu saldırının işaret ettiği gerçek, ABD’nin hem Şii-Sünni, hem de Şii iç çatışması yaratmak istediğidir. Önemli bir Şii kitle desteğine sahip dini lider Muhammed Bekir El Hekim’in 125 kişiyle birlikte katledilmesi bunu gösteriyor. Amerikancı kimi çevreler saldırıyı Saddam taraftarların yüklerken, kimileri de Şiiler üzerinde etkin olan diğer dini lider Mukteda El Sadr’a yüklüyorlar. Her iki iddia da mezhep çatışması yaratmayı amaçlayan niyetleri ortaya seriyor ve bu iddiaların genellikle Amerikancı çevrelerden gelmesi son derece anlamlı.

Böylesine kirli bir planın karşılık bulması, kuşkusuz ki, Irak halkları için tam bir felaket olurdu. Benzer örneklerden çok iyi biliniyor ki, böylesi bir çatışma, işgalcileri kovmak için savaşması gereken kitleleri, yapay ayırımlara bölerek birbirini kırdırtmayı hedefliyor. Böylesi durumlarda emperyalist işgalciler, kurtarıcı pozlarına girebilmektedirler. Bu konuda eski Yugoslavya, Afganistan vb. örnekler yeterince çarpıcıdır.

Necef katliamı işgalci güçlerden
ayrı düşünülemez

Irak’ın işgaline karşı çıkan hiçbir güç böyle bir katliama girişemez. Zira bu saldırının mezhep çatışmasını körükleyeceği, bunun ise işgalcilerin işine yarayacağı herkesin malumudur. Zaten veriler, her halükarda bu vahşi katliamın ardında işgal güçleriyle onların ajanlarını aramayı gerekli kılıyor.

Amerikan ordusunun Irak’ta istikrar sağladığına dair iddia tamamen çökmüş bulunuyor. Artık Irak’taki durum kaos, istikrarsızlık, hatta iç savaşa doğru evrim şeklinde ifade ediliyor. İşgalin mali yükü (ayda 4 milyar dolar) ile günübirlik asker kaybı yaklaşan seçimler öncesi Bush ve savaş çetesini zorluyor. ABD’nin en gerici çevreleri bile Irak bataklığından bahseder oldu. Akıl hocaları, “bu durum böyle devam edemez, buna bir çözüm bulunmalı” demeye başladılar.

Bu koşullarda, Irak toplumunun ezici çoğunluğunu oluşturan ve 70 farklı grubu içinde barındıran Şiiler adına Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi (IİDYK) son fetvasında, ABD-İngiliz işgalcileriyle işbirliği yapılamayacağını açık bir dille belirtildi. Henüz aktif bir tutum almasa da IİDYK, direnişe geçme sinyalleri vermeye başlamıştı. Örgütün aktif direnişe geçmesi bu koşullarda işgalcilerin felaketi olur. Zira IİDYK’nın silahlı kanadı El Bedir Tugayları’nda şimdiden binlerce kişi direnmeye hazır bekliyor. Irak halkının kendilerini gül suyu ve gül yapraklarıyla karşılayacağını iddia eden haydut takımı işte böyle bir tabloyla karşı karşıya bulunuyor.

Bu bataklıktan kurtulmanın yollarını arayan ABD emperyalizmi bir yandan BM’ye başvurup yardım isterken, öte yandan başta Türkiye-Pakistan gibi ülke hükümetleri olmak üzere uşaklarından da acilen asker talebinde bulundu. Irak’ın içinde ise Saddam artıklarıyla işbirliğine sarıldı. Bunun ilk adımı CİA ile Saddam dönemi istihbarat ajanlarının ortak çalışmaya başlaması oldu. Hatırlatmak gerekir ki, bu ajanlar Saddam diktatörlüğü döneminin işkenceci katil sürüleridir. Ancak CİA ile çalışmakta yabancılık çekmeyecekleri de ortada. Çünkü geçmişten beri birbirlerini iyi tanıyorlar.

Katliamın gerçekleştiği Necef’e işgalcilerin atadığı vali, Saddam’ın adamlarından seçilmiş. Buna MOSSAD ajanlarının da Irak’ta cirit attığını eklemek gerek. Irak direnişine zarar veren böylesine kapsamlı bir saldırı ancak bu ajan ağının işi olabilir. Necef saldırısına mezhep çatışması, liderlik çekişmesi görüntüsü verme çabaları, ya da saldırının diğer Arap ülkelerine maledilmeye çalışılması, olsa olsa dikkatleri farklı yönlere çekme taktiği olabilir. Bu arada bazı Batılı kaynaklar ile İran tarafından saldırıyla ilgili yapılan açıklamalarda, Necef’teki katliamın ardında CİA-MOSSAD işbirliği olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldı.

Suçlular ABD ve İsrail’dir...

Yapılan spekülasyonları bir yana bırakıp Şii kitlelerin tepkilerine baktığımızda, bu katliamın asıl sorumluları hakkında bir bilinç açıklığının olduğu görülüyor. Necef’teki saldırıda hayatını kaybeden IİDYK’nın ruhani lideri Ayetullah Muhammed Bekir El Hekim için Bağdat’ta düzenlenen törende 300 bin kişilik kitle, ABD, İsrail ve Saddam Hüseyin aleyhinde sloganlar attı, intikam yemini etti. Artık güvenliği kendilerinin sağlaması gerektiğini belirten IİDYK’nın silahlı kanadı Bedir Tugayları gövde gösterisi yaptı. Törende ABD askerinin ortada görünmemesi dikkat çekti. El Hekim’in kurucusu olduğu ve IİDYK’nın silahlı kanadını oluşturan Bedir Tugayları ise törene silahlarıyla katıldı.

ABD ile işbirliğine girdiği iddia edilen Şii lider Mukteda el Sadr’ın cemaati üyeleri ise, Şiiler’in dini merkezi El Havza’nın fetva çıkarmasını istediler. Grup, “Havza’dan fetva çıksın ABD’yi vuralım!”, “ABD’yi burada istemiyoruz!”, “İşgale hayır!” sloganları attılar. Cami hoparlörlerinden “Bu olayların sorumlusu ABD ve İsrail’dir” şeklinde sloganlar atıldı.

Basra ve Necef kentlerinde de yüzbinlerce Iraklı’nın katıldığı protesto gösterilerinde benzer şiarlar gündeme geldi. Kitle, “Amerika’ya hayır!”, “Irak halkı suçluları cezalandıracağına and içer!”, “İsrail’e ölüm!”, “Baaslılar’a ölüm!”, “Katillerden intikamımız acı olacak!”, “Saddam ve Bush bize hakaret edemez!” sloganlarını attı. El Hekim’in Necef’teki cenaze törenine katılan 1 milyonu aşkın kişi de aynı şiarları tekrarladı. Katliamla ilgili sert bir açıklama yapan El Hekim’in kardeşi Abdülaziz El Hekim şu ifadeleri kullandı: “İşgal devam edemez, derhal sona ermeli. Bu plana (işgal planı) son vermek şart, bu plan nafiledir. Irak’ta masumların dökülen kanının sorumlusu Amerikan işgalidir”.

Necef saldırısı Irak geçici yönetim konseyini de sarstı. Konseyin Şii üyesi İmam Muhammed Bahr el Ulum, saldırıyı protesto için konseye katılımını askıya aldı. El Ulum, “Gördüğüm kayıtsızlık beni, koalisyon güçlerini halkımızın evlatlarını, kutsal mekanlarımızı savunma zorunluluğuna dair sorumluluğunu yerine getiremeyen konseye aidiyetimi askıya alma kararına itmiştir” dedi. El Ulum, görevine dönmek için koalisyonun güvenlikle ilgili konuları Iraklılar’a bırakmasını şart koştu. ABD işgaline ılımlı yaklaşan El Ulum, olayların ardından Şiiler tarafından bir milis gücünün oluşması gerektiğini savunmaya başladı.

Herkesin gördüğü ve kabul ettiği gerçek, ABD’nin Irak’ta her gün daha derin bir bataklığa saplandığıdır. Buna rağmen emperyalist haydutlar Irak işgalinden kolay kolay vazgeçmeyecekler. Katliamları yoğunlaştırmaktan halkları birbirine düşürmek için kanlı provokasyonlara kadar, bataklıktan çıkmak hesabıyla her türlü kirli yola başvuracaklardır. Zira Irak’ta yaşayacakları hezimet, sıradaki ülkelerin işgal edilmesine engel teşkil edecek. Bu da savaş kundakçılarının başlattıkları dünyayı yeniden paylaşım savaşının aksaması anlamına gelecek.

Bundan dolayı Irak halklarının işgal karşıtı direnişi özel bir anlam taşıyor. Bu çerçevede emperyalist provokasyonları boşa çıkartmak, Iraklılar’ın anti-emperyalist direnişinin zafere ulaşması için enternasyonal dayanışmayı yükseltmek de özel bir önem taşıyor.