ABDye piyonluk, komşu halklara düşmanlık, işçi sınıfı ve
devrimci güçlere baskı ve zor...
Demokratik hak ve özgürlükler için
mücadeleyi yükseltelim!
ABD emperyalizmi ekonomik krizden çıkmak, Ortadoğuda tam hakimiyet kurmak, bölge kaynaklarını yağlamak amacıyla girdiği Irakta hezimet yaşıyor. Bu, çeşitli ağızlar tarafından da dile getiriliyor. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld, Irakta savaş sonrasında karşılaştıkları direncin boyutunun beklentilerinin ötesinde olduğunu itiraf ederken, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Richard Myers ise Bu düşman, daha önce çarpıştığımız düşmanlara benzemiyor. Hala çok kurnaz ve kötüler diyor. Rumsfeldin yardımcısı Wolfowitz ise, Özellikle güvenlik alanında durum, beklediğimizden daha kötü çıktı diyerek karşılaştıkları direnişin gücüne işaret ediyor ve çıkmak için çırpındıkları batağın boyutlarını ifade ediyor. Wolfowitzin dile getirdiği bir diğer hayal kırıklığı ise petrol gelirleri il ilgili. Wolfowitz, petrol gelirlerinin de devam eden gerilla savaşı ortamında, beklentilerin çok altında kaldığını itiraf ediyor.
Sermaye iktidarı işgalci güçlerin tarafında
Irak halkının katliamına hazırlanıyor
Türk askerinin nerede konuşlanacağını tespit etmek için Iraka gönderilen Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve MİT yetkililerinden oluşan Türk heyetinin ilk raporu, ABD ile birlikte Iraka girilirse Türk askerinin de işgalci güç olarak değerlendirileceği yönünde. Bunun için Türkiyenin barışçıl misyonlarla Iraka girmesi gerektiği dile getiriliyor. ABDnin jandarması ve piyonu olarak işgalci güçlerin tarafında Iraka girmeye hazırlanan siyasi iktidar, Irak halkının kim olursa olsun bölgeye gelen her gücü işgalci olarak değerlendirecekleri ve buna uygun muamele yapacaklarına dair açıklamalarını görmezden geliyor.
ABDnin desteği ile kurulan ve Irakın işgalinin ardından açılan Irak Stratejik Araştırmalar ve Çalışmalar Merkezi 5 ay içinde 2 araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya göre Irak halkından BMden barış güçü isteyenler yüzde 5te kalırken, Iraklıların sadece yüzde 3.8i Müslüman ve Arap ülkelerinden asker gelsin diyor.
Tüm dünya ABDnin Iraktaki varlığını işgal olarak tanımlarken, Türkiye yönetenleri, Amerikanın emri ve çıkarları doğrultusunda bu batağa girmek için insani yardım yalanının arkasına gizlenmeye çalışıyorlar. İşgalci kuvvetlerin oradaki misyonu, ülkenin yağma ve işgaline karşı direnen Irak halkının eylemlerini bastırmak, katliamlar düzenlemek. Saddamı arama bahanesiyle evler basılıyor, insanlar katlediliyor, hareket halindeki her canlı canlı bomba korkusuyla kurşun yağmuruna tutuluyor vb.
Kısaca ABD, kendi yerine batağa gömülecek piyon arıyor. Bir dizi görüşme yapmak üzere Türkiyeye gelen NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral James Jonesun ileteceği mesajlar arasında bu durum açıkça ifade ediliyor: ABD askerinin sıkıştığı, çatışmadan kurtulamadığı bölgelerde Türk askeri takviyesi isteyebilir. ABD, Türk askerinin bu tür çatışmalardaki deneyiminden yararlanmak istiyor. ABD bu yüzden, Türk askerini kritik alanların kurtarıcısı olarak görüyor.
Ülkedeki eylem ve direnişlere saldırmak, muhalif güçleri katletmek, kontrgerilla operasyonları düzenlemek, darbeler gerçekleştirmek için 75 yıldır bütçeden devasa pay ayrılan Türk ordusunun deneyimleri biliniyor. Kulak kesme, kafa koparma, ırza geçme, köy yakma deneyimleri Kürt halkı üzerindeki uygulamaları ile sabit TSK, sadece ülkedeki muhalif ve devrimci güçlere karşı yetiştirilmedi. ABD hesabına Ortadoğuda saldırı gücü olarak kullanılması için sınır ötesi operasyonlar için de yetiştirildi. Şimdi bu uğursuz deneyimler Ortadoğu halklarının haklı ve meşru direnişleri için kullanılmak isteniyor.
Kendi halkına baskı ve terör uygulayanlar
bölge halklarına insani yardım götüremez
İşbirlikçi Türk burjuvazisi kendi sefil çıkarları için bölgede ABD jandarmalığına soyunurken ülkedeki siyasal ve ekonomik yaşamın ağır sonuçları ise işçi sınıfı ve ezilen halklara çıkarılacaktır. Burjuvazi savaş durumunu, her türlü hak arama mücadelesini yasaklamanın, mevcut tüm demokratik hak ve özgürlükleri boğmanın, devrimci hareketi ezmenin bir olanağı olarak kullanmak yoluna gitmeye hazırlanıyor.
Kendi halkı için kölelik yasaları çıkaran, eğitim ve sağlık hizmetlerini paralı hale getiren, sosyal güvenceleri gaspeden, içerde baskı ve terörü tırmandıran siyasi iktidarın Irak halkına insani yardım götürme iddiası ne kadar inandırıcıdır? İnsanca yaşama talebi ile alanları dolduran memurunu coplayan, terörist ilan eden, gözaltına alan, tutuklayanlar mı Irak halkına eğitim ve sağlık hizmeti götürecek? Piyonu olmaya hazırlandığı emperyalist savaşa karşı 1 Eylülde Yaşasın halkların kardeşliği! şiarını haykıran binlerce insana saldıran, üzerine su sıkan, yaka paça gözaltına alan, kafasını-gözünü kıranlar mı Irakta demokrasiyi inşa edecek? Zindanlarda tecrit uygulamasına karşı direndiği için onlarca devrimciyi zehirli gazlar sıkarak, yakarak, kurşunlayarak katledenler mi Irak halını özgürleştirecek? Okul bahçesinde oynayan çocuklara, düğün yapan Kürt halkına kurşun sıkan, isim yasaklayan, kalıcı konut ve insani yardım talebi ile eylem yapan depremzedenin üstüne panzer sürenler mi Irakı yeniden inşa edecek? Sokak ortasında, gözaltında tecavüz ve taciz uygulayanlar mı Irak halkının namusunu koruyacak?
İHD raporları son altı ayda yaşanan hak ihlallerinde artış olduğunu kaydediyor. Üstelik bu veriler sadece tespit edilen ve kayda geçenler. Yılın ilk altı ayı için veriler şöyle:
Yargısız infaz, dur ihtarına uymama, rastgele ateş açma ve silah kullanma yetkisinin hem güvenlik güçleri hem de köy korucuları tarafından ihlal edilmesi sonucu 14 kişi yaşamını yitirdi. Çeşitli cezaevlerinden 15 kişi kendini yakma, intihar, diğer mahkumların saldırısı ve hastalık sonucu yaşamını yitirdi. Aynı dönemde faili meçhul sayısı ise 40 olarak gerçekleşti. Meydana gelen çatışmalarda 41 kişi ölürken, 27 kişi yaralandı. İşkence, kötü muamele, onur kırıcı davranışa maruz kaldığını iddia edenlerin sayısı 705e ulaşırken, 241 kişi de toplu gösterilerde güvenlik güçlerinin şiddetine maruz kaldı.
Devlet terörü demokratik hak ve özgürlükler
mücadelesi ile dizginlenebilir
Dışarda komşu bir ülkenin işgaline ortak olmaya, halkını katletmeye hazırlanan siyasi iktidar içerde bu saldırganlığa eşlik edecek şekilde devlet terörünü tırmandırıyor. ABD jandarmalığına ve emperyalist savaşın sonuçlarına bu tablo üzerinden bakmak gerekir. Elbette tablonun ortaya çıkardığı görevlere de bu bilinçle sarılmak gerekmektedir.
Devletin baskı, zor ve antidemokratik uygulamalarını geriletmenin yolu demokratik hak ve özgürlükler mücadelesini yükseltmekten geçmektedir. Emperyalist savaş ve saldırganlığın ağır ekonomik, demokratik ve sosyal faturasını ödememek, kardeş Ortadoğu halklarının katliamına ortak olmamak için bölge halklarıyla enternasyonalist dayanışmanın yükseltilmesi, eylemli desteklerle direnişin sahiplenilmesi, işçi sınıfı ve emekçi halkların anti-emperyalist mücadeleye kazanılması, direnişe desteğin aktif bir şekilde örgütlenmesi günün acil görevleri arasındadır.
|