Amerikancı generaller işgal güçlerinin hizmetine sunacakları askeri gücün savaş bölgesini belirledi bile...
Ordu ve hükümet ABDye uşakça
sadakatini gösterme telaşında
Irak işgalinin üzerinden 4 ay geçti. Kimi Amerikalı yetkililer, ikinci paylaşım savaşı sonunda ABD askerlerinin sevinçle karşılandığı Normandiya çıkarmasında olduğu gibi, Irak halkı tarafından da coşkuyla karşılanacaklarını savunuyordu. Bu akıl dışı iddia, ABD emperyalizminin Irak halklarını özgürleştirmek için bu ülkeye girdiği yalanına dayanmaktaydı.
Günde ortalama 20 Iraklı sivilin işgalciler tarafından öldürüldüğü göz önüne alındığında, Irak halkının emperyalist işgalle birlikte nasıl bir özgürlüğe kavuştuğu anlaşılır. Buna rağmen işgal yerine harekat terimini kullanmayı tercih eden haydut sürüsü, işgal karşıtı direnişin gücü karşısında şimdiden çaresiz duruma düştüklerini artık saklayamıyor.
Irak halkının direnişi
savaş kundakçılarını zorluyor
Bush ve savaş çetesi, işgal öncesi dönemde kimseyi dikkate almayan küstah bir tutum içindeydi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymayınca bu tutum yerini, müttefiklerimize çok ihtiyacimiz var söylemine bıraktı. Bu istemi en açık dille seslendiren Bushun Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice oldu. Bir Alman televizyonuna demeç veren Rice; Müttefiklerimize ihtiyacimiz var. Hem de çok... Aramızda farklılıklar olması, ABDnin müttefiklerine, onların görüşlerine değer vermediği anlamına gelmez. Onlara ihtiyacımız olmadığı anlamına hiç gelmez dedi.
Süngüsü düşen sadece Condoleezza Rice değil. Şahinler diye bilinen ekibin başını çeken ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, yardımcısı Wolfowitz, ABD Genelkurmay Başkanı General Richard Myers de dahil olmak üzere Bush çetesinin tümü, içinde bulunduklari bataklığın farkına varmış görünüyor. İşgal sonrası direnişin beklentilerin çok üstünde olduğu, Iraktaki düşmanın daha öncekilere benzemediği, ABDnin umut bağladığı petrol gelirlerinin beklentilerin çok altında kaldığı ve Amerikanın zorlandığı vb. ifadelerin yer aldığı açıklamalar bu savaş kundakçılarına aittir.
Savaş çığırtkanı, kan sevici Amerikan medyası ise, bu haliyle devam ederse Vietnama benzeyebileceği için Iraktan çekilmeyi tartışmaya başladı.
Yardım yapmaya çağrılan müttefikler, baş haydudun Irak bataklığına saplanmasına ağıt yakmıyorlar elbette. Şimdilik hiçbiri Iraka asker göndermeye yanaşmıyor. Bu gerici güç odakları ABDden istedikleri tavizleri koparabilirlerse eğer, asker gönderebileceklerini açıklamakta da bir sakınca görmüyorlar. Oldukça kirli bir sicile sahip olan diğer emperyalist güçler, ancak Irakın yağmasından pay alabildikleri zaman bu katliama ortak olacaklar.
En sadık uşak unvanı kimseye kaptırılamaz!
Emperyalist işgal ordularının Irak bataklığında nasıl debelendikleri ortada dururken, Iraklılar, Türk askerini Amerikan askerleriyle aynı kefeye koyacaklarını defalarca dile getirmişken, Ankaradaki uşaklar Iraka asker göndermeye kararlı görünüyorlar. Zira şimdiden Türk askerinin hangi bölgede konuşlanacağının pazarlığını yapıyorlar.
Türkiye, Amerika ile başlayan askeri görüşmelerde Iraka asker gönderilmesi durumunda Bağdat ve kuzeyindeki bölgede sorumluluk almak istediğini iletecek. Bu konudaki resmi talep NATO Avrupa Kuvvetleri Komutanı Orgeneral James Jonesun Ankarada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ile görüşmesinin ardından başlayacak heyetler arası görüşmelerde Amerikan tarafına iletilecek.
Bazı üst düzey yetkililer, yapılan ön görüşmelerde, ABDnin Türk birliğine Bağdat ve batısına düşen bölgede sorumluluk vermeyi kabul ettiğini, ancak Ankaranın arzusunun Bağdat ve kuzeyine düşen bölgede yetki ve sorumluluk almaktan yana olduğunu bildiriyorlar.
İşi Türk askerinin hangi bölgenin işgaline fiilen ortak olacağını tartışacak noktaya kadar vardıranlar, belli ki asker gönderme konusunda net bir karara varmış bulunuyorlar. Artık sorun, kamuoyunu buna hazırlamak, ardından uygun zamanda askeri sevkiyata başlamaktan ibaret görünüyor. Mart ayında tezkere krizi yaşayan uşaklar, kendilerini kanıtlamak için bu fırsatı kaçırmak istemiyorlar. Sermaye devletinin medyadaki uzantıları bu durumu şöyle ifade ediyorlar, 1 Mart öncesine göre, Ankaradaki karar mekanizmaları Irakta ABDye yardımcı olmaya daha yakın duruyor.
ABD Irakta başarısızlığa uğramamalı
İşgale, bir başka ifadeyle Irak halklarının katledilmesine ortak olma gerekçesi de tam bir uşaklık belgesidir. Ankaradaki uşaklar, Iraktaki istikrarsızlığın ve şiddet ortamının en çok etkilediği ülkelerden birinin, belki de birincisinin Türkiye olduğunu, dolayısıyla Irakta istikrarsızlığın artmasından Türkiyenin çıkarı olmadığını söylüyorlar. Genelkurmay Başkanı Özkökün 30 Ağustos davetinde, ABDnin Irakta başarısızlığa uğramasının Iraktaki istikrarsızlığı artıracağını ve Türkiyenin aleyhine olacağını söylemesi de bu iddiaları tamamlıyor. Yani ABDnin Irakta başarısızlığa uğramaması için Türk ordusu seferber olmaya hazırlanıyor. Türk ordusunun işgale katılmasıyla Irakta istikrarın sağlanmasına (yani işgal karşıtı direnişin ezilmesine! katkıda bulunabileceğinin Ankarada ağır basan görüş olduğunu yine devletin medyadaki uzantılarından öğreniyoruz.
İşgale katılmak için Bağdat ve kuzeyinin seçilmesi, Amerikan uşaklarının Kürt halkına olan düşmanlığının yeni bir göstergesi aynı zamanda. Üst düzey bir yetkilinin bu konudaki sözleri şöyle:
Bu talebin hem fiziki, hem de sembolik anlamı var. Birincisi, Bağdat ve kuzeyi hem istikrar, hem de altyapı çalışmalarının hızlandırılması açısından Türkiyenin katkısına daha çok ihtiyaç duyuyor. İkincisi, son gelişmeler, ardından Türkiye sanki Irakın kuzeyinden yasaklanmış gibi bir hava oluşturulmak isteniyor. Bunu kırmak gerekiyor. Kuzeye doğru bir gölgemiz olsun istiyoruz.
Hiçbir ciddiyeti olmayan birinci nedeni bir kenara atarsak, Türk sermaye devletinin Iraka asker göndererek bir taşla iki kuş vurmayı hedeflediği ortaya çıkar. Hem Amerikaya uşaklık yapacak, hem de Kürtlerin etkilerini kıracak.
Bu kirli niyet daha açık sözlerle şöyle ifade ediliyor: Türk askeri, eğer önerildiği gibi Amerikan ve İngiliz birliklerinin ardından üçüncü büyük güç olarak Iraka giderse, bu durumun Kürtlerin federasyon ve bağımsızlık planlarını, hatta yeni Irak yönetimindeki kilit konumları ele geçirme planlarını etkileyebilir.
Zaten Bushun savaş şahinleri de Türkiyeden asker isterken bu noktaya dikkat çekiyor. Eğer siz asker göndermezseniz, KDP-KYB güçlerinin taleplerini sizi hesaba katmadan dikkate almak zorunda kalırız diyorlar.
AKP ipi göğüslemeye hazırlanıyor
Efendileri karşısında tekrar mahcup olmak istemeyen Amerikan uşakları, bu sefer işi aceleye getirmeden ciddi bir hazırlık içine girmiş durumdalar. Pentagondaki savaş kundakçıları ile Türk ordusundan onay almış görünen hükümet, Iraka asker gönderme konusundaki kararını 12 Ekimde yapılacak AKP Kongresi sonrasına ertelemek istiyor. Kararın Ekim ayının ikinci yarısına kalmasına yol açabilecek bu ihtimal konusunda ABD yönetimi nezdinde de nabız yoklandığı ve bunun anlayışla karşılandığı bildiriliyor.
Ancak kitlelerdeki savaş karşıtı duyarlılık, Başbakan Erdoğanı yeni bir 1 Mart şokundan kaçınmak için ihtiyatlı adımlar atmaya zorluyor. Geçen hafta basına demeç veren Erdoğanın ABDnin jandarması olarak algılanacaksak gitmeyiz ve Konu olgunlaşmadan Meclise getirmeyiz sözleri bunu gösteriyor. 12 Ekimde yapılacak AKP Kongresinin beklenmesi bu açıdan hükümete hem zaman, hem manevra alanı, hem de güç tazeleme imkanı verebilir. Bu adımlar AKPnin emperyalist efendiler tarafından kendisine verilen ve ordu tarafından da benimsenen yeni görevi yerine getirmeye hazırlandığını gösteriyor.
Bu da şaşırtıcı değil; zira, her burjuva parti gibi AKPnin de varlık nedeni, kokuşmuş sermaye düzeninin ihtiyaçlarına uygun kirli misyonlar üstlenmektir. Bu onun sonunu getirecek olsa bile.
|