26 Temmuz'03
Sayı: 29 (119)


  Kızıl Bayrak'tan
  Irak'ta ABD jandarmalığına hayır!
  Hükümet ve ordu ABD ile anlaştı...
  Demokratikleşme oyununda 7. perde açıldı...
  İMF ile 5. gözden geçirme görüşmeleri tamamlanmak üzere...
  Kürt halkına karşı yeni kirli oyunlar...
  AB'den ekonomik, sosyal ve demokratik haklar beklenemez...
  Birleşik Metal-İş genel kurulları ve metal işçilerinin görevleri
  Kamu TİS'leri ihanetle sonuçlandı!
  Kamu emekçileri hareketine acil müdahale zorunluluğu
  Çırpındıkça batacaklar
  Emperyalist güçler İran üzerindeki baskıyı artırıyor
  Abbas hükümeti ABD-İsrail dayatmalarına boyun eğiyor...
  Saldırılara karşı örgütlü/birleşik mücadele!
  Genç İşçi Bülteni'nden...
  Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
  Eğitim hakkımız gaspediliyor...
  Polkima'da TİS süreci, lokavt ve grev aşamaları
  Irak'ta yeni tuzak
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Birleşik Metal-İş İzmir Şubesi’nin kamuoyuna açıklaması:

Polkima’da TİS süreci, lokavt ve grev aşamaları

Birleşik Metal-İş Sendikası İzmir Şubesi’ne bağlı Polkima A.Ş işyerinde yaklaşık 12 yıldan bu yana yetkiliyiz ve 2 yılda bir toplu iş sözleşmesi yapıyoruz. 1 Ocak 2003 tarihinin yürürlüğü olan son TİS dönemi yetkinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından sendikamıza verilmesini takiben 17 Mart 2003 günü ilk görüşme ile başladı.

Sendikamız üyesi 110 işçi adına yapılan 4 görüşmenin ardından anlaşma sağlanamamış ve uyuşmazlık noktasına gelinerek resmi arabulucu sürecine gelinmiştir. 15 günlük arabulucu döneminde de bir anlaşma olmadığından arabulucu raporunun sendikamıza resmi olarak ulaşmasından sonra 2822 sayılı yasaya göre 6 iş günü içerisinde grev kararı alarak 16 Haziran 2003 günü işyerinde ilan ettik (2822 sayılı yasaya göre grevin uygulanması için 60 gün süre vardır.)

Bunun üzerine patronlar işçilere baskı yaparak, birebir görüşme ve ikna çabaları ile grevin önünü kesme amacıyla, imza toplatma ve grev oylaması talebi örgütlemeye çalışmıştır. Fakat bu çabalar sendikamızın ve işçilerin kararlı duruşu ile boşa çıkarılmıştır. Ayrıca baskıları püskürtmek amacıyla, işyerinde 3 gün süreyle yemek boykotu yapılarak öğle paydoslarında işçiler toplu halde fabrika bahçesinde oturma eylemi yapmışlar, alkış ve sloganlarla patronun tutumunu protesto etmişlerdir. Diğer yandan grev kararının ilan edilmesiyle grev hazırlıklarımız yoğunlaşmış, işçiler fazla mesaiye kalmayarak üretimden gelen güç kullanılmaya başlanmıştır. Fazla mesailerin kesilmesi ve gerginliğin üretime olumsuz yansıması ile siparişler aksamış ve mücadeledeki keskinlik tırmanmıştır.

Bu gelişmelerin ardından, patron 25 Haziran 2003 günü işyerinin 9 Temmuz 2003 günü lokavt uygulayacağını işyerinde yazılı olarak ilan etmiş, savcılığa sendika temsilcileri hakkında şikayette bulunmuş ve fabrikaya jandarma getirerek temsilcileri gözaltına aldırmak istemiştir. Yapılan tüm bu saldırılar işçilerin ve sendikanın kararlı mücadelesi sonucu engellenmiş, örgütlülük daha da pekişmiştir. İşyerindeki fiili mücadele ve gerginlik gün be gün tırmanırken 9 Temmuz 2003 günü sabahı işçiler işbaşı yaptırılmayarak lokavt uygulanmıştır.

İşçiler bunun üzerine fabrikanın önünde durumu protesto eden ve mücadelenin yeni başladığını içeren sloganlar atarak 1 saat kadar eylem yaptıktan sonra sendikaları ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önüne yürüyerek bir basın açıklaması gerçekleştirmiştir. Bir gün sonrasında 2822 sayılı yasaya uygun olarak 6 iş günü sonrasında, yani 18 Temmuz 2003 günü, greve başlanacağı işyerine tebliğ edilmiştir.

18 Temmuz 2003 günü sabahı işçiler, aileleri, sendikaları ve emek dostları, dayanışmaya gelen kurumlarla birlikte işyerinin önünde grev davulunu çalarak halaya durdular.

Yaklaşık üretiminin %90’ı 6 ayrı ülkeye ihracat olan, yıllık cirosu 10 milyon dolar civarında, büyüyen işinde devamlılık ve kârlılık olan böyle bir işyerinde bu aşamaya geliş ve yaklaşık 25 yıldır ülkemizde uygulanmamış olan lokavtın en saldırgan biçimde hayata geçirilmesi düşündürücüdür.

Aslında toplu iş sözleşmesinin tıkanmasına neden olan ve işveren tarafından şiddetle sözleşmeye uyarlanması için dayatılan 4857 sayılı iş yasası temel uyuşmazlık noktasıdır. Mevcut toplu iş sözleşmesinin “Çalışma süreleri”, “Fazla mesainin düzenlenmesi”, “Sendika temsilcilerinin görev yetki ve sorumlulukları”, “Toplu sözleşme ve hizmet akdi ilişkileri”, “Deneme süresi ve toplu sözleşmeden yararlanma” gibi idari maddeleri, yeni iş yasasının esnek çalışma hükümlerine, farklı ad ve sistem altında hizmet akitleriyle işçi çalıştırmaya ve sendika temsilcilerini yasal suç işlemedikçe işten atmaya, işçiyi fazla çalıştırarak yerine ücret ödemeden izin vermeye, alınan izinlerin ve işveren tarafından verilen izinlerin yerine telafi çalışmasına, ücretsiz iznin işveren tarafından tek taraflı uygulanmasına imkan vermemektedir.

İşte Polkima A.Ş patronu, kazanılmış hakları ortadan kaldıran, işçinin örgütlülüğünü dağıtan ve işçiyi köle haline getiren yeni iş yasasını dayatmış, bunun üzerine sendikamız ve işçiler kararlı bir mücadele sergilemişlerdir. İşte açık bir insanlık suçu olan ve 25 yıldır uygulanmayan lokavtın böylesine saldırganca uygulanmasının altında yatan gerekçe budur.

Sendikamız ve Polkima işçileri başından beri bu çalışma sistemine karşı kararlı duruşlarını göstermişler, gerektiğinde grev haklarını kullanacaklarını ilan etmişlerdir. İşte şimdi bunun günü geldi ve Polkima işçileri lokavtın 15., grevin ise 6. günündeler. Kölelik yasasına ve sefalet ücretlerine boyun eğmeyeceklerini ve sendikaları ile birlikte insan onuruna yakışır bir toplu sözleşme yapıncaya kadar direneceklerini haykırıyorlar.

Bu grev kölelik yasasına karşı ilk grevdir. Sermayenin saldırısını püskürtmenin önemli bir mevzisidir. Yasa çıkmadan önce, yasaya karşı çıkanların şimdi bu grevin yanında olmalarının günüdür. Kazanılacak zafer grevci işçilerden çok işçi sınıfının zaferi olacaktır.

Ayrıca bu grev sonucunda elde edilecek başarı, tüm sendikasız ve her türlü sömürü altında kuralsızca sermayenin keyfiyeti altında çalışan işçilerin bu durumdan kurtulmalarının ancak gerçek bir örgütlülük ve sendika ile mümkün olabileceğini gösterecektir.

Yaşasın Polkima işçilerinin onurlu grevi!
Yaşasın işçilerin birliği!



Sendikalaşmaya/Örgütlenmeye çağrı

Değerli deri işçileri,

Deri işverenleri bugüne kadar, Menemen Organize Deri Serbest Bölgesi’nde çalışan işçilerin sendikaya üye olamayacağını ve bölgeye sendikanın giremeyeceğini söylediler. Bunun tamamen aldatmaca olduğu, Ağartıoğlu’nda ve Dönmezler’de deri işçilerinin sendikaya üye olmasıyla açığa çıkmıştır.
Deri işkolu maden işkolundan sonra en ağır işkoludur. Menemen Deri Sanayi Bölgesi’nde iş kazalarının yoğun olduğu bir gerçek. Fabrikalarda çalışma koşulları işçi sağlığı ve iş güvenliği ortamından çok uzaktır. 21 Mayıs’ta SESA Deri’de iki işçi arkadaşımız, işverenin daha fazla kâr hırsı nedeniyle yaşamlarını yitirdiler. Menemen Deri Sanayi Bölgesi’nde birçok işçi sigortasız çalışmaktadır. İşkolunun ağır koşullarına rağmen sefalet ücreti bile çok görülüyor. İşçiler, fazla mesailerin patronlar tarafından zorunlu tutulduğu, mesai ücretlerinin 1-2 milyonu geçmediği, ortalama ücretin asgari ücrete tabi olduğu bir ortamda çalıştırılıyor.

(...)

Deri patronlarının sendikamız Deri-İş’e bu kadar saldırmalarının nedeni, işçinin hakkını koruyan ve savunan gerçek bir sendika olmamızdır. Deri işçileri artık patronların iftiralarına ve karalamalarına inanmıyorlar. Anayasasının ve yasaların kendilerine tanıdığı sendikal hakları kullanıyorlar.

İşte Ağartıoğlu ve Dönmezler işçileri bir araya gelerek sendikal haklarını kullandılar, sendikaya üye olarak bu kötü gidişe dur demenin ilk adımını attılar. Ağartıoğlu’nda ve Dönmezler’de işten atılan işçiler yalnızca kendileri için mücedele etmiyorlar. Onlar bölgede çalışan tüm deri işçileri adına mücadele ediyorlar ve direniyorlar. Direnişin başarı ile sonuçlanması, bölgede çalışan işçilerin kazanması demektir.

Değerli deri işçileri,

İçinde bulunduğumuz durum bizlerin kaderi değildir. Bu kötü gidişi durdurmak, daha iyi koşullarda çalışmak, alınterimizin karşılığını alabilmek bizlerin ellerinde. İşverenlerin karşısında tek tek haklarımızı ve emeğimizin karşılığını almamız mümkün değildir. Bölgemizde işyerlerimizde sorunlarımız ortak. Bu sorunları da ortaklaşa, güçlerimizi birleştirerek çözebiliriz. Bunun yolu örgütlenmekten, yani sendikalaşmaktan geçer. Eğer insanca bir yaşam istiyorsak mutlaka sendikada örgütlenmemiz ve örgütlü mücadele etmemiz gerekir. (...)

Sendikalaşarak ve toplu iş sözleşmesi yaparak işverenlerin amaçlarını boşa çıkaralım. Sigortalı, sendikalı, toplu sözleşmeli bir çalışma düzeni kuralım.

Bunun yolu deri işçilerinin tek yetkili sendikası olan Türkiye Deri-İş Sendikası’na üye olmaktan geçer. Daha iyi ücret ve sosyal haklar için, sağlıklı çalışma koşulları için, sigortalı, sendikalı, toplu sözleşmeli bir çalışma düzeni için T. Deri-İş Sendikası’nda örgütlenelim ve örgütlü mücadele edelim.

T. Deri-İş Sendikası Yönetim Kurulu



Ağartıoğlu işçileriyle dayanışma gecesi

Deri-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan Ağartoğlu işçileri, 2. ayına giren direnişlerini yaptıkları bir dayanışma etkinliğiyle kutladılar.
400’ü aşkın kişinin katıldığı dayanışma etkinliği 20 Temmuz günü Menemen Belediyesi Düğün Salonu’nunda yapıldı. Açılış konuşması ve saygı duruşuyla başlayan etkinlik, daha sonra Ada Kültür Merkezi Müzik grubunun sunduğu dinleti ve Duvara Karşı Tiyatro topluluğunun gösterimiyle devam etti. Etkinlikte yapılan konuşmalarda Menemen Serbest Bölgesi’nde sürmekte olan sendikal çalışma ve karşılaşılan sorunlar ve ayrıca Karabağlar’daki Dönmezler Deri işçilerinin sendikal mücadelesi anlatıldı.

Sıcağa rağmen coşkulu geçen etkinlikte; “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Birlik mücadele, zafer!”, “Yaşasın onurlu direnişimiz!” vb. sloganlar atıldı. Kölelik yasası ve özelleştirme saldırısıyla işçi sınıfının tarihsel kazanımlarının yok edilmeye çalışıldığı belirtildi.

Geceye Güdersen Deri işçileri, Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi, Deri-İş Sendikası, DEHAP tarafından çelenk gönderilirken, Kızıl Bayrak, Devrimci Demokrasi, Alınteri, Atılım, Mücadele Birliği, BDSP, Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi, Ekim Gençliği, demirçelik ve metal işçileri, ESP ve reformist sol partiler mesaj gönderdi.

SY Kızıl Bayrak/İzmir