26 Temmuz'03
Sayı: 29 (119)


  Kızıl Bayrak'tan
  Irak'ta ABD jandarmalığına hayır!
  Hükümet ve ordu ABD ile anlaştı...
  Demokratikleşme oyununda 7. perde açıldı...
  İMF ile 5. gözden geçirme görüşmeleri tamamlanmak üzere...
  Kürt halkına karşı yeni kirli oyunlar...
  AB'den ekonomik, sosyal ve demokratik haklar beklenemez...
  Birleşik Metal-İş genel kurulları ve metal işçilerinin görevleri
  Kamu TİS'leri ihanetle sonuçlandı!
  Kamu emekçileri hareketine acil müdahale zorunluluğu
  Çırpındıkça batacaklar
  Emperyalist güçler İran üzerindeki baskıyı artırıyor
  Abbas hükümeti ABD-İsrail dayatmalarına boyun eğiyor...
  Saldırılara karşı örgütlü/birleşik mücadele!
  Genç İşçi Bülteni'nden...
  Anadolu Yakası İşçi-Emekçi Platformu Bülteni'nden...
  Eğitim hakkımız gaspediliyor...
  Polkima'da TİS süreci, lokavt ve grev aşamaları
  Irak'ta yeni tuzak
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
İMF ile 5. gözden geçirme görüşmeleri
tamamlanmak üzere...

Fatura yine emekçilere kesilecek!

Hükümet bir kez daha İMF karşısında sınavda. Devam eden 5. gözden geçirme görüşmelerinde İMF yetkilileri hem daha önce talep ettikleri politikaların uygulamaya sokulup sokulmadığını denetliyorlar, hem de hükümetin önüne yeni ev ödevleri koyuyorlar.

Çok değil bundan 1 ay önce kimi bakanlar ve AKP yetkilileri, “2004’ten sonra yola İMF’siz devam edeceği” gibi iddialar da öne sürüyorlardı. Şimdi bu tür diklenmelerde bulunmuyorlar. Kafa kafaya verip hangi sömürü ve soygun saldırılarının uygulanacağını konuşuyorlar. Böylece İMF’ye karşı diklenmelerin aslında işçi ve emekçileri kandırmak için kullanılan bir manevradan başka bir şey olmadığını, emperyalizme göbekten bağlı sermaye rejiminin emperyalizmin en önemli mali kurumlarından biri olan İMF’ye sırtını dönemeyeceğini bir kere daha görmüş oluyoruz.

4. gözden geçirme görüşmeleri aylarca sürmüştü. 5. gözden geçirme görüşmeleri de aynı akıbetten kurtulamadı, görüşmeler bir türlü tamamlanamadı. Çünkü İMF, dayatmalarının eksiksiz yerine getirilmesi konusunda oldukça titiz davranıyor. Önceki niyet mektuplarında verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini kılı kırk yararak inceliyor. Eğer hükümetin bir eksiğini bulmuşsa (ki hükümetin verdiği sözlerin bir kısmını zamanında yerine getiremediği biliniyor) bunu hem vereceği kredi dilimini geciktirmek, hem de yeni yaptırımlar, saldırı planları dayatmak için kullanıyor. “Söz verdiğiniz halde şunları yapmadınız. Bu yüzden istikrar programı tehlikede. Programın başarısını garantiye almak için eski sözlerinizi yerine getirmeniz yetmez, şunları şunları da yapmalısınız” diyor.

Bu kez de öyle oldu. Hükümet geçen gözden geçirme görüşmeleri sırasında verdiği sözlerin hepsini zamanında yerine getiremedi. Kamu sektörünün ve SSK ile Bağ-Kur’un yeniden yapılandırılmasıyla ilgili yasalar zamanında çıkartılamadı. Kredi faizleri istenen düzeye çekilemedi. Mali konularda ise hedefler tutturulamadı, faiz dışı fazla hedefinde 2.3 katrilyon liralık bir sapma oldu. Yani hükümet İMF’ye söz verdiğinden 2.3 katrilyon lira daha fazla harcama yapmak zorunda kaldı. Bu harcama fazlasının batan bankalardan ya da Irak’ta savaşmaya hazırlanan ordunun harcamalarından veya bunlara benzer bir başka nedenden kaynaklandığı gün gibi ortada. Fakat hükümet suçu işçi ve emekçilere atmak, faturayı da gene onlara ödetmek için gerçekleri olduğu gibi açıklamak yerine yalan söylemeyi tercih etti. Konuyla ilgii bir basın toplantısında konuşan Devlet Bakanı Ali Babacan, bu sapmanın en önemli nedenlerinin personel harcamalarıyla sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan transferler olduğunu söyledi.

Görüşmelerin tamamlanması için İMF’nin işi ağırdan almasının bir diğer nedeni de kamu TİS’lerinin henüz imzalanmamış ve bir çok tarımsal üründe taban fiyatların henüz açıklanmamış olması. Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle hükümetin özelikle taban fiyatları konusunda eli açık davranabileceğini düşünen İMF yetkilileri görüşmeleri sürüncemede bırakıyorlar. Böylelikle de ekonomik kararlarda tüm kontrolü kendi ellerinde tutmuş oluyorlar.

Fatura bir kez daha emekçilere kesiliyor

Görüşmeler henüz resmen bitmedi, buna ilişkin yeni niyet mektubu da hazırlanmış değil. Buna rağmen hükümet İMF’nin istediği yeni politikaları hayata geçirmek için kolları sıvadı bile.

İMF, “programın selameti için yeni kaynak yaratın” diye buyurduğu için kamunun ürettiği hizmet ve mallara son günlerde peş peşe zam yapılıyor. Köprü ve otoyol geçiş ücretlerine, başta içki ve sigara olmak üzere tüm TEKEL maddelerine zam yapıldı. Öte yandan iğneden ipliğe alınan tüm vergileri arttıracak yeni bir vergi paketi hazırlanıyor. Meclis tatile gidip döndükten sonra yeni vergi kanunun da çıkartılması planlanıyor.

Öte yandan hükümet İMF’nin önemle üzerinde durduğu SSK ve Bağ-Kur yasalarının bu ay içinde, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu’nun da en kısa sürede meclise sevk edileceğini açıkladı.

Söylemeye gerek bile yok; İMF’ye daha önce verilmiş sözlerin yerine getirilebilmesi için önümüzdeki dönemde saldırılara yeniden hız verilecek. Bu kapsamda özelleştirmeler hızlandırılacak, kamunun tasfiyesi ile ilgili yasalar süratle uygulamaya sokulacak. Tüm bunların faturası ise yeni vergi ve zamlarla, ücretlerin tırpanlanmasıyla, düşük taban fiyatlarıyla, işten atmalarla bir kez daha işçi ve emekçi yığınlarına ödetilecek.

İşçi ve emekçiler İMF’nin ve hükümetin kime hizmet ettiğini şimdiye kadar bir çok kere gördüler. O nedenle de gözden geçirme görüşmelerinin ne zaman tamamlanacağı o kadar da önemli değil. Herkes şundan emin olmalıdır; görüşmelerin sonuçları ve hazırlanacak yeni niyet mektubu bu kez de işçi ve emekçiler için sömürü ve yıkımın derinleşmesinden başka bir anlama gelmeyecek.

Amerikan askeri olmayı reddetmenin de, İMF politikalarına teslim olmamanın da tek yolu vardır: Emperyalizme ve işbirlikçi burjuvaziye karşı devrimci bir sınıf hareketi yaratmak. O halde emperyalizmin ve işbirlikçilerinin savaş ve sömürü politikalarına karşı mücadeleyi yükseltmek için ortaya koyduğumuz çabayı daha da yoğunlaştırmalıyız.



Ağartıoğlu ve Dönmez Deri
işçilerinin yanındayız!

İzmir İDEBAŞ’ta Deri-İş Sendikası’na bağlı olan Ağartıoğlu ve Dönmez Deri’deki direnişçi işçi kardeşlerimiz için başlattığımız dayanışma kampanyası, bu amaçla çıkarmış olduğumuz kartpostalların satışıyla devam ediyor. Kırşehir’de ulaşabildiğimiz tüm duyarlı işçi ve emekçilere direnişteki işçilerin haklı mücadelelerini; direnişin sadece İzmir’deki işçilerin meselesi olmadığını ve direnen sınıf kardeşlerimizi yalnız bırakmamak gerektiğini anlatıyoruz.

Dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Zira işçi sınıfının içinde bulunduğu açlık ve sefalet bugün giderek artmakta. Kölelik yasası, taşeronlaştırma, özelleştirme, sendikasızlaştırma, işten atmalar ve sefalet ücretleri sermaye düzeninin bize dayattığı baskı ve sömürü zincirinin en büyük halkaları durumunda. Biz Kırşehirli işçi ve emekçiler olarak direnişte olan bütün işçi ve emekçilerin yanında olacağız. Duyarlı olan herkesi direnişçi işçilerle dayanışmaya çağırıyoruz.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!

SY Kızıl Bayrak okurları/Kırşehir