Avrupada sosyal hak gasplarına
karşı mücadele sertleşiyor!
Avrupanın hemen her ülkesinde demokratik ve sosyal haklara yönelik saldırılar yoğunlaşarak devam ediyor.İşçi ve emekçilere reform adı altında dayatılan bu hak gasplarına karşı başta Fransa ve Almanya olmak üzere hemen her yerde grevlerle cevap veriliyor.
Doğu Almanyadaki metal ve çelik işçilerinin 35 saatlik iş haftası talebi ekseninde gelişen grevler ise batıdaki işçileri de kapsayarak genişliyor. Sermayenin işçi sınıfının dişediş mücadelelerle kazandığı hakları ortadan kaldırma hazırlığını en kararlı biçimde karşılayanlar Fransız işçileri oldu. Her defasında yüzbinlerce işçi sokağa çıkarak sermaye sahiplerine ve hükümete geçit vermeyeceklerini haykırdılar.
Tüm veriler Avrupanın önümüzdeki dönemde giderek yoğunlaşan, yaygınlaşan ve sertleşen bir sosyal mücadele arenası haline geleceğini gösteriyor.Şühpesiz tekelci burjuvazi de boş durmuyor. Tekelci sermayenin işbaşındaki hükümetleri, sendika bürokratları ile işbirliği halinde, sınıfın giderek sertleşen eylemlerini dizginlemek ve kırmak için her yola başvuruyorlar. Çoğunlukla bunu başarıyorlar da. Özellikle Almanyadaki gibi sözde sol-sosyal demokrat iddialı hükümetler, kendilerinin etkin olduğu, en büyük sosyal dayanakları olan sendikaların da aktif desteğiyle, bunu nispeten daha kolay başarıyorlar. Günümüzde işten atmaların çok yaygın olması, işini korumanın işçiler için yakıcı bir sorun haline gelmesi bunda ayrıca rol oynuyor.
Geçtiğimiz Pazartesi günü Almanyanın Köln kentindeki binlerce işçinin çalıştığı Ford fabrikası işçilerinin Başbakan Schröderin Fordu ziyareti sırasında gösterdikleri son derece zayıf tepkileri, aslında tepkisizlikleri, bunun somut bir örneğidir ve düşündürücüdür. Ford gibi büyük bir işletmenin işçilerinden, reform adı altında peşpeşe sosyal hak gasplarını hedefleyen saldırı paketleri çıkartarak, 16 yıllık Kohl hükümetine bile rahmet okutan, sermaye yanlısı bir sosyal yıkım hükümeti olduğu artık iyice açığa çıkan bugünkü hükümetin başbakanını az-çok anlamlı bir protesto ile karşılamaları beklenirdi. Ne yazık ki böyle olmadı. Schröder Ford işçilerince yalnızca, o da çıkışta, düdük sesleri ile protesto edildi.
Bu arada bir grup ileri işçi Schröderin Fordu ziyaretine anlamlı bir protesto ile yanıt vermek için belli çabalar da ortaya koydular.İleri işçilerin bu çabalarına Köln BİR-KAR olarak biz de imkanlarımız ölçüsünde destek sunduk. Belli katkılar yaptık. Örneğin yaygınca dağıtılmak üzere bir bildiri kaleme alındı. Bu bildiri ortaklaşa olarak Schröderin Ford fabrikasını ziyaret ettiği gün erken saatlerde dağıtıldı. Bu sınırlı ve yetersiz çaba, çok uzun süredir suskunluğa gömülen bu fabrikadaki sol potansiyel adına bir ilk çıkış olarak herşeye rağmen anlamlı olmuştur.
Sosyal haklara kapsamlı saldırı
Kapitalizmin beşiği Avrupada ikinci emperyalist dünya savaşı sonrasında yaşanan göreli kalkınma ve refah dönemi geride kalalı çok oldu. Avrupa tekelleri, geri kalmış ülkelerden aktardıkları devasa servet ve zenginlikten bazı kırıntıları kendi işçi ve emekçilerini susturmanın aracına dönüştürdüler, böylece onları uzun yıllar durağanlığa mahkum etmeyi başardılar. Bu çerçevede Avrupada nispi de olsa, sosyal devlet anlayışı ve bunun ifadesi uygulamalar vardı. Sermayeyi bu tür hakları tanımaya zorlayan elbette işçi ve emekçilerin mücadeleleriydi. Çok daha belirleyici olansa, Sovyetler Birliğinin alternatif bir toplumsal sistemin temsilcisi olarak varlığı, bunun oluşturduğu muazzam basınçtı .
Bugün gelinen yerde, Avrupa tekelci sermayesi, sınıf mücadelesini dizginlemenin, işçi ve emekçilerin sosyalizme yönelmelerini önlemenin bir aracı olan bu politika ve uygulamalardan tümüyle vazgeçmiş bulunuyor. Yüzüne taktığı sahte sosyal devlet peçesini yırtıp atmış durumda. İşçi ve emekçiler artık tekelci kapitalizmin dizginsiz sömürücü karekteri ve barbarlığıyla karşı karşıyadırlar. Dönem işçi ve emekçilerin dişe diş mücadelelerle kazandığı demokratik ve sosyal hakların budanması ve giderek ortadan kaldırılması dönemidir.
Avrupa tekelleri tam bir ittifak halinde, bu eksenli kapsamlı ve acımasız bir saldırı başlatmışlardır. Bu saldırılarda Almanya başı çekmektedir. Sosyal devlet anlayışı ve uygulamalarının örneği olarak bilinen Almanyada son dönemde reform adı altında hazırlanan saldırı paketleri ile bu durum sona erdiriliyor.
Bu saldırıların önü kesilmezse eğer, işçi ve emekçiler cephesinde sosyal bir yıkımın yaşanması kaçınılmaz hale gelecektir. Yerli ve yabancı işçi ve emekçileri söz konusu saldırılar hakkında aydınlatmak ve bu saldırılara karşı mücadeleye teşvik etmek için yoğun bir çaba sarfetmek günümüzde yaşamsal bir önem kazanmıştır.
BİR-KAR olarak bir süredir sürekliliğin ifadesi sayılabilecek bu yönlü bir çaba sarfetmekteyiz. Sosyal hak gasplarına karşı işçi ve emekçileri uyaran, yerli dillerden onlara seslenen bildiriler, bültenler çıkartmakta, bilgilendirme toplantıları ve paneller yapmaktayız.
Sosyal hak gasplarına karşı bir panel de 15 Haziran günü Frankfurtda gerçekleştirildi. Bu panelin Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde bir kilometre taşı niteliği taşıyan 15-16 Haziran direnişiyle aynı günde yapılmasışüphesiz ki anlamlıydı. Söz konusu etkinlik Türkiyeden ATİK ve ATİF, Almanyadan MLPD ile ortaklaşa gerçekleştirildi. Etkinliğe yaklaşık 80 kişi katıldı. Ağırlıklı olarak sermayenin uluslararası planda cereyan eden saldırılarını ve bunun hemen tüm ülkelerde yaşanan demokratik ve sosyal hak gasplarına dikkatin çekildi ve buna karşı mücadele çağrısı yapıldı. Panel katılımcılar için oldukça yararlı oldu.
Önümüzdeki günlerde BİR-KAR, Frankfurt Halkevi ve Sol Tartışma Platformunun birlikte düzenleceği ve Almanyada iş başında olan hükümetin Agenda 2010 adıyla hazırladığı yeni saldırı paketini konu alan yeni bir panel gerçekleştirilecektir.
BİR-KAR çalışanları/Frankfurt
Stuttgart BİR-KARın
15-16 Haziran etkinliği
Stuttgart BİR-KAR çalışanları olarak 22 Haziran günü 15-16 Haziran Direnişi ile ilgili bir etkinlik planladık. Çalışmalarımıza bir ay önce başladık. Yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalıştık. Türkiyeli emekçilere yönelik 850 çağrı bildirisi dağıttık, yoğun ev ziyaretleri gerçekleştirdik, ulaşılabilecek her yere ulaşmaya çalıştık.
Etkinliğimize 100ü aşkın emekçi katıldı. Bu sayı beklentilerimizin altındaydı. Havanın aşırı sıcaklığı katılımı etkiledi. Yine de biz sıcağı gerekçe göstererek etkinliğimize katılmayan emekçileri yadırgadığımızı ifade etmek istiyoruz. Bir yandan emperyalist saldırgınlık diğer yandan sosyal yıkım politikaları gibi önemli gündemler varken 33 derece sıcaklığın bir gerekçe olmaması gerektiğini düşünüyoruz.
Dünyanın her yerinde sermaye ve onun uşakları daha çok ezmek, katletmek ve böylece daha çok sömürebilmek için gece-gündüz, sıcak-soğuk demeden çalışıyorlarsa, aynı şekilde bu saldırıları püskürtmek, sınıfsız ve sınırsız bir dünya kurmak için bizlerin de gece-gündüz, soğuk-sıcak demeden kendi sorunlarına ve geleceğine sahip çıkması gerekiyor. Bu bakışla şartlara göre değil ihtiyaçlara göre faaliyetlerimizi sürdüreceğiz.
Etkinliğimize katılarak destek olan tüm dostlarımıza, Ağlama Salkım Söğüt tiyatro grubuna, Paris Gençlik Korosuna, Lauda Folklör Ekibine teşekkür ederiz.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
BİR-KAR çalışanları/Stuttgart
|